SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Fidel Castro hayatını kaybetti           (gösterim sayısı: 4.294)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
Ernesto
[ Ernesto ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.08.2016
İleti Sayısı: 18
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: Ernesto
Konu Tarihi: 26.11.2016- 13:26


Küba Devlet Televizyonunda 90 yaşındaki Fidel Castro'nun hayatını kaybettiğini duyurdu.


Resim Ekleme

Fidel'in yaşamını yitirdiğini, Küba Devlet Başkanı Raul Castro duyurdu.

Raul'un açıklamasını aktaran Cubadebate; "Bugün, 25 Kasım 22.29'da, Küba Devrimi'nin lideri Fidel Castro Ruz yaşamını yitirdi. Yoldaş Fidel, kendi iradesi uyarınca yakılacak. 26 Eylül cumartesi erken saatlerde, cenaze organizasyon komitesi halkımızı ayrıntılar hakkında bilgilendirecek. Zafere kadar, daima!" ifadelerine yer verdi.

55 yıl önce gerçekleşen Küba devriminin lideri Castro, yıllar sonra ilk kez Nisan ayında bir konuşma yapmış ve Komünist Parti'nin kongresinde yakında öleceğini söyleyip, partililerden inandığı ideallere sahip çıkmalarını istemişti.



Castro, "Yakında 90 yaşında olacağım. Yakında ben de diğer önderler gibi gideceğim. Elbette hepimizin zamanı gelecek. Ancak Kübalı komünistlerin idealleri, inançları bu dünya için, insanlık için fayda sağlamaya devam edecek. Bu idealler için savaşmaya devam etmeliyiz" diye konuşmuştu.

Fidel, 90. yaş gününü kutlayanlar için yazdığı mektubunda "Gezegenimizdeki en önemli şey barışı korumak" ifadelerine yer vermişti.

Fidel Castro'nun hayatı


Fidel Alejandro Castro Ruz

Kübalı Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi. Devrim sonrasında, 1959-76 arasında Küba başbakanlığı, 1976-2008 arasında da Küba devlet başkanlığı yaptı. 1961 ile 2011 yılları arasında da Küba Komünist Partisi Birinci Sekreterliği görevini yürüttü. Uluslararası alanda ise 1979-1983 ve 2006-2008 yılları arasında Bağlantısızlar Hareketi'nin Genel Sekreterliğini yaptı.

1950 yılında Havana Üniversitesi’nden Hukuk Doktoru olarak mezun olduktan kısa bir süre sonra avukatlık yapan Fidel Castro, 1952 seçimlerinde Temsilciler Meclisi için Küba Halk Partisi’nden adaylığını koyarak aktif bir role soyundu. 26 Temmuz 1953’te Batista’yı devirmek için kendisine inananların oluşturduğu 125 arkadaşı ile bir gerilla grubu kurdu. Santiago’daki Moncada kışlasına darbe girişiminde bulundu.

Ama bu girişim başarısızlığa uğradı ve Fidel Castro tutuklandı. 16 Ekim 1953’te Santiago’daki Küba Yüksek Mahkemesi’nde yapılan yargılamada “Tarih beni Aklayacaktır (La Historia Me Absolvera)” cümlesiyle biten ünlü savunma yaptı. 16 yıla mahkum oldu. Juventud Adasında 21 ay hapis yattıktan sonra çıkan bir aftan yararlanarak serbest bırakıldı.


Resim Ekleme


1955'te Küba'dan ayrılarak Amerika'ya geçti ve 26 Temmuz Hareketi adlı yeni bir örgüt kurdu ve çatışmalarını, gerilla savaşlarını 4 yıl sürdürdü. Siyasi desteğini yitiren ve bir dizi askerî yenilgiye uğrayan Batista, 31 Aralık 1958'de Dominik Cumhuriyeti'ne kaçtı. Castro 1959'un ilk günlerinde Havana'ya girdi. Hukukçu Doktor Manuel Urrutia Leo devlet başkanlığına, Castro da başbakanlığa getirildi.

Yerel seçimlerin yapıldığı ve devlet yapısında yeni düzenlemelerin geliştirildiği 1976'da Devlet Konseyi ve Bakanlar Kurulu başkanlığını üstlenen Fidel Castro, güçlü ve merkezi bürokrasiye dayanarak toplumsal ve ekonomik yaşamdaki yönlendirici rolünü sürdürdü.

Fidel Castro 31 Temmuz 2006 tarihinde sağlık problemleri nedeniyle yetkilerini geçici olarak başkan yardımcısı ve kardeşi Raúl Castro'ya devretti. 19 Şubat 2008'de bir açıklama yaparak, 1976 yılından beri yürütmekte olduğu Devlet Konseyi Başkanlığı görevini bıraktığını açıkladı. Dünyada en uzun süreyle iktidarda kalan üçüncü lideri, Küba devriminin öncüsü, görevden ayrıldıktan sonra Yoldaş Fidel'in düşünceleri adıyla yazdığı makalelerde gündemdeki önemli olayları yorumladı.


Resim Ekleme

Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle sarsılan, büyük ölçüde yalnız kalan Küba’yı 21. yüzyıla taşımayı başaran Castro, dünyanın en büyük silahlı-politik devrimini gerçekleştiren ve “Bu kadar büyük bir devrim yaptım ama Atatürk’ün yaptıklarını başaramazdım.” diyen bir liderdir.

http://www.birgun.net/haber-detay/fidel-castro-hayatini-kaybetti-137085.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.12.2016- 17:16


Fidel’i uğurlarken: Hangisi daha iyi?

Kemal Okuyan


Müzikte politikanın politikada müziğin yerini örneklerle anlamaya ve anlatmaya çalıştığım bir sunumda iki farklı Enternasyonal izletmiştim. İlkinde binlerce kişi, tek bir enstrümanın yol göstericiliği olmaksızın, hep bir ağızdan söylüyordu bu hiç eskimeyen ve eskimeyecek ezgiyi. Sovyetler Birliği’nde bir Kongre’nin açılışıydı, detone olan yoktu, koşturanlar ve geride kalanlar da, tek sesle ve büyük bir ciddiyetle haykırıyorlardı, “bu kavga en sonuncu kavgamızdır…” Sonra daha yakın zamanlardan bir görüntü, kollarını birbirinin omzuna atarak, güle oynaya ama eserin hakkını vermeyi ihmal etmeyerek diyorlardı ki “Enternasyonalle kurtulur insanlık…” Raul abisinin kolundan muzipçe tutuyor, el ele omuz omuza… Küba Komünist Partisi’nin 6. Kongresi, Fidel’in “bu salonda son kez birlikteyiz” dediği 7. Kongre’den bir öncesinde.

İzleyenlere “hangisi daha güzel” diye soruyorum, cevabını bildiğimden değil, hâlâ bilmiyorum, gelecekte de öğreneceğimi sanmıyorum.

Mesele bir şarkı söylemenin ötesinde, bunu biliyorum işte.

İki farklı siyaset iklimi.

Fidel’i uğurlamak için Havana’da düzenlenen devasa mitingin başlamasını beklerken bunları düşünüyorum. Saatler öncesinde doluyor Devrim Meydanı, bildiğiniz halk, tek tek en fazla üçer beşer geliyorlar. Askeri öğrenciler geçiyor, bizim için ayrılan tribünün önünden. Sıra yok, düzen yok, üniformaları olmasa, cıvıl cıvıl liseliler işte… İster istemez yine Sovyetler Birliği ile karşılaştırıyorum, ip gibi dizili, mutlak bir uyumla yerlerini alırlardı muhakkak. Birinde güç vardı tamam, peki öteki zayıflık belirtisi miydi?

Hava iyice kararıyor, meydana gelen caddelerde de muazzam bir kalabalık var, havada zeplin gibi bir şey ama küçücük dolanıyor, ardından bir tane daha… Yanımdaki Kübalı parti yetkilisi gülerek açıklıyor, “bunlar prezervatif”…   Balon yokluğunda bunu icat etmişler, “sen ne yapıyorsun” diyen yok, zaten ortada kötü niyet filan da yok, tersine… Ben de gülümsüyorum, söz gelimi Brejniyev’in cenazesinde böyle bir şey olsa… Olamazdı.

Hangisi doğrusu?

Sonra sloganlar patlıyor, askeri nizam değil ama en az o kadar militan, gidiyoruz geliyoruz üç sözcük öğrenemedik İspanyolca, nedir diye soruyoruz, “gökteki tek yıldız Fidel” diyorlarmış.   Evet ılık Havana akşamında gerçekten tek ama tek bir yıldız var, farkına varmış, bağırıyorlar. Kurgu yok, hazırlık yok! Ve en güzeli “ben Fidelim” sloganı; “hepimiz filancayız”dan farklı, herkes kendi adına, kendisiyle bağ kurduğu Fidel’e işaret ediyor. “Ben” sözcüğünden nefret ederim, burada cuk oturuyor, kimse “biz”in arkasına sığınmıyor.

Konuşmalara geçiliyor, konuk devlet başkanları kürsüden hitap etmeye başlıyor. Gerçek dostları, sahteleri, sevmeyenleri, sırayla saygıyla anıyor Fidel’i. Gelse bizimkisi de konuşacaktı protokol gereği. Düşüncesi bile ürpertiyor içimi, “sizinkisi de devrim mi” dediğini hatırlıyorum Raul’a, kızarıyorum ülkem adına…

Güney Afrika ve Namibya Devlet Başkanları “bizim oralara bir şeyler almak için gelmeyen tek güç Kübalılardı” diyor ırkçı Güney Afrika rejimine karşı Angola’nın yanında savaşan Kübalı gönüllülerden söz ederek… “Geldiler, dönerken ne elmaslarımızı, ne altınlarımızı götürdüler, yanlarına aldıkları yoldaşlarının cansız bedenleriydi sadece…”

Fidel de böyle demişti…

Şimdi onu anlatıyordu insanlar kürsüden ve saatler saatler saatler geçiyordu, acaba diyordum kalabalık azalır da Raul’un payına yorulmuş, seyrelmiş bir kitle mi düşer? Kimsenin ilgisi kaybolmadı, alkışlar da laf olsun diye değildi, beğenmediklerine tepki bile vermediler, samimi, gerçek olanı bağırlarına bastılar, en çok da Maduro’yu.

Bu kez kendi ülkemizle kıyasladım, konuşmalar başladığında herkesin bir tarafa sığındığı anlamsız mitingleri, dinlemeyen-dinletmeyen bir siyaset kültürünü… Hangisi daha iyi diye sormadım bu kez, nesini soracaktım!

En kısa Raul konuştu, üzgün, kararlı…

Ertesi gün, Fidel’in külleriyle birlikte Santiago de Cuba’da sonlanacak uzun bir yolculuğa çıkacaklardı.

Ramon Balaguer, Fidel’in Siera Maestra dağlarından beri yoldaşı, dostu, şimdi Uluslararası İlişkiler Sorumlusu, “izlenimin nedir” diye soruyor. “Böyle bir arkadaşım olsun isterdim” diyorum. Hüzünleniyor.

Fidelsizliğe hazır Küba, bu çok açık. 2006’da böyle değildi, on yıl kazandırdı ülkesine. Özel sektörün teşviki, yabancı sermaye yatırımları filan… Bu on yılda atılan geri adımlar evet bunlar var. “İsteyerek” ya da “doğrusu budur” diye yapmadıklarını vurguluyorlar. “Bize kalsa, tüm ekonomi devlet mülkiyetinde toplanır”…

Ama onlara kalmıyor, şimdilerde Kübalılar her şeyi yitirmeden devrimi korumanın yollarını arıyor. Başarırlar mı?

Sovyetler Birliği’nde çözülüş sırasında “doğrusu budur” diyorlardı; “gerçek sosyalizm budur”! Küba’da kimsenin böyle bir iddiası yok, söyledikleri şudur: “İdeal olanı değil mümkün ve yolumuza devam etmemizi sağlayacak olanı uygulamaya çalışıyoruz.”

Hangisini tercih ederdiniz?

Moskova’dan Havana’ya uçarken yanımda genç bir Kübalı gazeteci oturuyordu. Prensa Latina ve Tele Sur adına Çin’de muhabirdi. Yol boyunca kitap okudu, bir şeyler karaladı, düzgün, kafası çalışan biriydi besbelli. Sonra mitingi sordum, başlama saatini… “Ne mitingi” diye karşı sorusu geldi. “Castro” dedim, cenaze… Umursamaksızın “gömmüşlerdir çoktan” diyen bu gençte düşmanlık filan yoktu, dehşete düşürücek bir kayıtsızlık yansıyordu yüzüne. Buna daha önce defalarca tanık olmuş, en olmadık yerlerde rastlamıştım. Kübalı aydınların bir bölümü ile 1980’lerde Sovyetler Birliği’nde sosyalizmden kopan eğitilmiş genç kuşaklar arasında ciddi benzerlik vardı.

Fark ise…

Sovyetler Birliği’nde bir karşı ağırlık neredeyse kalmamıştı. Oysa Küba’da, bundan birkaç yıl öncesine göre çok daha güçlü ve zorlukların bilincinde olan bir partinin, daha uyanık ve diri halk kesimlerinin varlığından kuşku duyulamaz.

Küba’da kıyasıya ama örtülü bir mücadele sürüyor. “Muhalefetle” iktidar arasında değil bu mücadele. Küba’da muhalefet, arkasından CIA’yi çekin, etkisiz eleman. Asıl sorun, toplumun içten içe devrim süreciyle bağını koparan kesiminde. Sosyalist ekonomide açılan delikler bu kesimi gerçek bir tehdite dönüştürecektir. Şimdilik kayıtsızlıkla özetleyelim bu kesimin ruh halini. Halbuki biz sosyalist kuruluşun iradi çabalar ve gelişkin bir toplumsal duyarlılık olmaksızın başarısızlığa mahkum olacağını çoktan öğrenmiş bulunuyoruz.

Küba Komünist Partisi bunun farkında.

Başarırlar mı?

Şimdiye kadar hep başardılar.

İklimi filan boş verin; Sovyetler Birliği’ndeki o “ciddi”, “donuk” görüntünün ardında bir derinlik vardı; büyük başarılara imza attılar yıllar boyu. Yenildilerse mücadele etmeyi unuttukları, kanıksadıkları içindi.

Yarın Küba duvara toslarsa eğer, birilerinin çıkıp “öyle dans ederek olmuyor bu işler” diyeceğinden eminim.

Enternasyonal her türlü güzel; yeter ki bir mücadelenin ezgisi olduğu unutulmasın. Unutanlar kaybediyor çünkü.

Fidel Castro Ruz… İşte o hiç unutmadı.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.11.2018- 10:12


Fidel Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri toplantısında anıldı

Geçtiğimiz Cuma günü başlayan 20. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri toplantısı, dün katılımcı partilerin konuşmaları ile devam etti. Toplantının son günü olan bugüne, Fidel ve yoldaşları anılarak başlandı.

Toplantıda TKP adına konuşma yapan Genel Sekreter Kemal Okuyan, yazılı katkısına ek olarak, toplantıda en sık değinilen başlık olan jeostrateji ve emperyalist ülkeler arası çelişkilere yüklenen anlamın yanıltıcı olabileceğine yönelik eleştirilerini paylaştı. Emperyalizmin bir dünya sistemi ve bugün tüm ülkelerin dahil olduğu bir hiyerarşi olduğunu, komünist partilerin dünyadaki ve ülkelerin dış politikalarındaki tüm gelişmeleri sınıfsal yönüyle değerlendirmesi gerektiğini ifade etti. Sözlerine “Kapitalizm sınırlarına ulaşmış mıdır? Bugün dünyada kapitalizmin gelişmemiş olmasından dolayı olumsuz koşullarda bulunan tek bir ülkenin varlığından söz edemeyiz. Ama şu açıdan sınırlarına ulaştığını söylemeliyiz: Kapitalizmin insanlığa vereceği bir şey kalmamıştır. Bu aptal düzenden derhal kurtulmalıyız!” diyerek devam eden Okuyan, tarihsel örnekleri de hatırlatarak, partilerin sosyalizmin güncelliğini gündemlerinde tutmamalarının karşıdevrime alan açan büyük bir tehlike olduğuna dikkat çekti.

20. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri toplantısının son günü, ikinci ölüm yıldönümünde Fidel Castro ve yaşamını yitiren diğer devrimci militanlar için saygı duruşu ile başladı.
Türkiye Komünist Partisi’nin Küba ile dayanışma adına paylaştığı açıklama toplantıya katılan partiler tarafından desteklendi. 84 parti tarafından desteklenen dayanışma açıklaması şöyle:
“25 Kasım 2016’da aramızdan ayrılışının ikinci yılında, kahraman bir devrimci, yurtsever bir halk önderi ve kararlı bir komünist olan yoldaş Fidel Castro’yu anıyoruz. Bugün, Fidel aramızdadır, aklımızda, düşüncelerimizde ve mücadelemizdedir. Küba gençliğinin dediği gibi, Fidel daima yaşayacak!

Sayısız zorluk ve saldırıya rağmen, dünya emperyalizminin kalesine çok kısa bir mesafede bulunan Küba’nın 60 yıllık deneyiminin sosyalizmin kapitalizm karşısındaki tarihsel meşruiyetinin canlı kanıtı olduğunu ilan ediyoruz.

Bu 60 yıl içinde, Küba eşitlik ve adalet temelinde katılımcı bir toplumsal sistem inşa etmiş, tüm yurttaşlarının temel ihtiyaçlarını, tek bir yurttaşı dışarıda bırakmayacak şekilde karşılayabilmiştir. Eğitim, sağlık, kültür ve bilim alanlarında tüm dünyayı aydınlatan olağanüstü başarılara imza atılmıştır. Küba, emperyalizme karşı ayağa kalkan halkların kurtuluş mücadeleleri için sadece ilham kaynağı olmakla kalmamış, aynı zamanda da desteklemiştir.

Atina’da düzenlenen 20. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısına katılan partiler olarak, yoldaş Fidel’in hatırasını saygıyla ve devrimci duygularla selamlıyoruz. Emperyalist saldırılara karşı Küba Komünist Partisi ve Küba halkı ile dayanışmamızı ilan ediyor, ABD’nin haksız ablukasını mahkum ediyoruz.

Küba’dan elinizi çekin!
Yaşasın Küba Devrimi!”

Önümüzdeki günlerde toplantının sonuç bildirgesinin kamuoyu ile paylaşılması bekleniyor.

http://haber.sol.org.tr/turkiye/fidel-uluslararasi-komunist-ve-isci-partileri-toplantisinda-anildi-251497



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.11.2019- 00:49


Fidel Castro’yu öldürmek… - Kemal Okuyan

Eski notlarımı karıştırıyorum… Gazete haberlerine, makalelere, kitaplara düşülmüş notlar bunlar.

Resim Ekleme

Çok konuşmuş ama hiç boş konuşmamış, çok yazmış hep kendini okutmuş, sürekli mücadele etmiş asla boyun eğmemiş, başarısızlıkları geçici olmuş, son nefesine kadar yenilmemiş. Kafası dik, alnı açık ölmüş.
Eisenhower, Kennedy, Johnson, Nixon, Ford, Carter, Reagan, Bush, Clinton, oğul Bush… 10 ABD Başkanı. “Öldürün” demişler CIA ajanlarına. Öldürememişler. “Devirin” demişler, devirememişler.

Öldüremezlerdi; paranın, teknolojinin, özel laboratuvarlarda geliştirilen patlayıcıların, gizli silahların aşamayacağı bir irade koruyordu onu: Örgütlü bir halk.

Küba dünyanın en güçlü istihbarat örgütlerinden birine sahip. Güçlü çünkü halka yaslanıyor, çünkü halka güveniyor, çünkü halkla birlikte hareket ediyor. Kaynaklarını başka ülkelerde gizli kapaklı operasyonlar yapmak için kullanmıyor, devlet başkanlarını zehirlemek için plan yapmıyor. Vatandaşlarına komplo kurmuyor, fesatla iştigal etmiyor. Kendisini, Küba Devrimi’ni savunmaya odaklanıyor.

Dünyada olup bitene duyarsız olduklarından değil. Tersine. Küba talep edildiğinde hekim yolluyor, eğitimci yolluyor, spor hocası yolluyor başka ülkelere.

Sonra asker yolluyor. Namibya’nın Bağımsızlık Mücadelesi’nde karşı karşıya gelen devrimci Angola ile ırkçı Güney Afrika arasındaki savaşın kaderini Kübalı gönüllü askerler değiştirdi. Yüz savaşçıdan, bin savaşçıdan söz etmiyoruz. Güney Afrika’ya diz çöktüren 1988 muharebeleri sırasında 55 bin Kübalı vardı kara kıtanın bu kanlı köşesinde.

Fidel’in cenazesinde o kıtanın temsilcileri “Afrika’ya gelip ülkelerine kendi yoldaşlarının cansız bedenleri dışında tek bir çöp dahi götürmeyen sadece Kübalılardır” dediğinde taş kesilmiştim.

Gerçekler devrimcidir; Küba Devrimi gerçeğin ötesidir.

Öldüremediler, Küba Devrimi Fidel’i korudu.

Yakın korumaları takım elbiseli, iri kıyım, kara gözlüklü tipler değildi. Sadece bakışlarından anlayabilirdiniz görevlerini. Öfke, kibir ya da dehşet ifadesi olmazdı o gözlerden yansıyan. Kararlı, Devrim’e sadık, uyanık ve dost kişiler sakınıyordu tehlikelerden Castro’yu. CIA onlar arasından bazılarını devşirmeyi becerdiyse de sonuç kocaman bir sıfır oldu.

Ama en büyük koruma Fidel’in siyasi dehası ve o dehaya kattığı benzersiz ahlaktı. Pentagon’un geliştirdiği hiçbir silah Küba Devrimi’nin gezegenimize yaydığı devrimci iyimserliği aşıp Castro’ya ulaşamadı.

Fidel’i öldüremediler.
Diş de geçiremediler.

Sovyetlerin son lideri Mihayil Sergeyeviç Garbaçov da şansını denemiş, Havana’ya kadar gitmişti. “Dost” Sovyetler Birliği’ni yıkmakla meşguldü, Küba’nın lafı mı olurdu. Bir sıkımlık canı vardı. Öyle düşünüyordu.
Öncesinde ziyaret ettiği her ülkede karışıklık çıkmış, CIA ile KGB el ele verip eksikli de olsa sosyalizm deneyini yaşatmaya çalışan yönetimleri çöküşe götürmüştü. Direnmeye kalkanlara parmağını sallıyor, tehdit ediyordu.

Aldı dersini ABD Başkanları gibi…

Tanıklık etmek isterdim Garbaçov’a haddinin bildirildiği görüşmeye. Lenin’den, Stalin’den ama en önemlisi Sovyet emekçilerinden miras kalan büyük esere öldürücü darbeyi vuran yüzsüz adamın suratını görmek için…

Öldüğünde “çok iyi arkadaştık” demiş. Ne diyebilirdi ki?
Fidel Castro’yu öldüremediler.

Diktatör Batista çok uğraştı, gerilla Fidel’i yok edemedi. CIA çok uğraştı, Devrim’in liderini alt edemedi.
Sonra liberal akıl “kanlı diktatör” yaratmaya kalktı Fidel’den; başarılı olsaydı en ağır “ölüm” olurdu bu. Kübalı çocukların uzattığı el, yüzlük ihtiyarların sevecen bakışı, Devrim’in yeniden yarattığı kadınların sarsılmaz iradesi ve partisi Küba Komünist Partisi’nin aydınlık ve dürüst varlığı izin vermedi.

Fidel’i insanlığın hafızasına bir despot, bir zalim, bir zorba olarak geçiremediler.

Bir mucizedir Küba. Korkarak söylemem gerekiyor ki, o mucize büyük ölçüde Fidel’dir. “Kişilerin rolü bir yere kadar” diyemiyorum Castro söz konusu olduğunda.

Devrimden önce bir strateji ustasıdır. Devrimle birlikte usta bir devlet adamı.
Komünistliği devrimden sonradır. Sonradır da, komünistin hasıdır.

Öldüremediler. Üç yıl önce sakin yatağında ve ülkesini, halkını yokluğuna alıştırmış olmanın huzuruyla gözlerini açmamak üzere kapadı.

“Çok yaşasın” demiyorum, yaşayacağı kesin.

Milyonlarca insan gibi ben de sadece ve sadece teşekkür etmek istiyorum.

Gracias Comandante…

https://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/fidel-castroyu-oldurmek-275094



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Fidel Castro'nun doğum günü... melnur 0 4455 13.08.2013- 12:47
Konu Klasör Küba Halkının ve Fidel Castro’nun Zaferi umut 1 3887 20.12.2014- 22:20
Konu Klasör Teslim Töre hayatını kaybetti... melnur 3 2648 29.11.2019- 05:52
Konu Klasör Fidel Castro: Mücadele etmek için yaşamak melnur 1 4271 03.08.2013- 14:49
Konu Klasör Fidel Castro: Mücadele etmek için yaşamak melnur 0 3373 05.08.2013- 00:46
Etiketler   Fidel,   Castro,   hayatını,   kaybetti
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS