SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.04.2017- 19:41


Sizin normal yorumlarınıza bile katlanamaz bir haldeyken, bu açıkça müritliğe soyunduğunuz yazılarınıza hiç katlanamıyorum. Siz de bir türlü nokta koymayı beceremiyorsunuz. Biraz engellenmeniz bu yüzden ikimiz için de yararlı olacak.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.04.2017- 19:55


SF'de bir başlıkta rastlamıştım. Bu danışman arkadaşımız bu kez ''eski devrim anlayışının da bittiğini yeni bir devrim anlayışının olması gerektğini'' de söylüyor. Söyleyebiliyor. Ama ne ''eski devrim anlayışı'' konusunda ve ne de ''yeni devrim anlayışı''nın ne olduğu konusunda somut ve bilimsel sosyalist ideolojiyle uyumlu bir şeyler söyleyebiliyor. Söyleyemiyor ama üfürdükçe üfürüyor. Sanki her mekan, her zaman ve her koşulda uygulanabilir bir devrim anlayışı var ve bu arkadaş bunun bir çırpıda yanlışlığını keşfetmiş gibi. Böyle bir şey yok. Eski devrim anlayışı diye de bir şey yok. Engels,Lenin ve Castro'da açık seçik devrimin her ülkede farklı şekilde cereyan edebileceğini söylemişlerdir. Danışman arkadaşımız öyle şeyler söylüyor ki, sanki Marksizmden yanaymış gibi, sanki bilimsel sosyalist ideolojiyi savunuyormuş gibi bir konum alıyor ve oradan da Marksizme, bilimsel sosyalist ideolojiye giydirdikçe giydiriyor. Bunu bilinçli mi yapıyor, bilemiyorum ama bir insan bu kadar bilgisiz olduğu bir konuda böylesine neden üfürür anlamak zor!

İşin özü şudur: Siyasal devrim işçi sınıfı öncülüğünde kitlelerin eseri olacaktır. Kapitalizm altında kitlelerin sınıfın tarihsel bilincine hiçbir şekilde erişemeyeceği gerçeği göz önüne alındığında burada Lenin'in örgüt ve öncülük kuramı devreye girmektedir. Örgüt-parti işçi sınıfının tarihsel aklıdır ve siyasal devrim de, sonrasında toplumsal devrimler de bu işçi sınıfının tarihsel aklı olan komünist partiler önderliğinde olacaktır. Bu yüzden eski devrim teorisi, yeni devrim teorisi lafları gerçekte bir saçmalıktan öteye geçmez. Tıpkı eski sosyalizm, yeni sosyalizm saçmalığı gibi...

Danışman arkadaşın bu sözleri birkaç mürit oluşturmaktan başka bir işe yaramaz. Ama sanırım, biraz da meydanı boş bulduğu için bu birkaç müüritin alkışı ona yetiyor ve bu yüzden, gerçekten de üfürdükçe üfürüyor!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.10.2017- 18:39


SF uzun zamandır kürt ulusalcılığının platformu halinde işlev görüyor. Ben öncesini bilmiyorum ama, orayı öğrendiğimden ve kısmen takip ettiğimden beri böyle. Borga, Ape, Veda ve ismini pek de bilmediğim-hatırlamadığım birkaç kişi forumun bu hale gelmesinde etkin bir rol de üstlendiler; sözde sosyalizm adına kürt ulusalcılığının değirmenine epey su taşıdılar. Ne var ki, gün geçtikçe bir değişim de yaşandı; bilimsel sosyalizmi iyi kötü savunan samimi arkadaşlar da orayı terkettmek zorunda kaldılar veya uzaklaştırıldılar. Şimdi sadece kendilerini solcu sanan ama kürt ulusalcılığının haber ve yorumlarını foruma asmaktan başka bir şey yapmayan üç beş kişiye kaldı forum; bir de...

Bir de danışman arkadaşımız!

Danışman arkadaşımız sosyalizm adına da üfürdükçe üfürüyor!

''Eski'' ve 'yeni'' sosyalizm de uzunca zamandır üfürdüğü konular arasında...

ESki ve yeni sosyalizm deyip geçtikçe, orada bir kişi kalkıp da bu eski ve yeni sosyalizm nedir diye sormuyor.

Bilimsel sosyalizmin ne olduğu ortaya konulmadan, eskisinin ne olduğu   ve olması gerekenden farkı ortaya konulmadıkça ve ayrıca yeni dediğinin de ne olduğu açıklanmadıça bir şey anlatılmış olunabilir mi? Konunun anlaşılabilir bir yanı olabilir mi? Ve belki de en önemlisi söyleyen kişinin ne söylediğinin bilincinde olduğu ileri sürülebilir mi?

Nasıl olsa meydan boş, salla gitsin!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.10.2017- 16:58


Sen temel çelişkiyi soruyorsun. Verdiğim cevap onu anlatıyor. Temel çelişki değişmedi. Emek ve sermaye çelişkisi temel çelişkidir. Aslında bunun farklı isimleri vardır. İnsan ve yabancılaşma, tanrı ve şeytan da diyebiliriz. Yani günümüzde temel çelişki denilince aklımıza işçi ve burjuvazi gelmemelidir. Emek tanrı veya insan ile temsil edilmektedir. Sermaye ise yabancılaşma veya şeytan ile temsil edilmektedir. Biz insani kurtuluş peşindeyiz. Tüm devletli siyasetler şeytan işidir. O nedenle devlete aramıza mesafe koyan bir yol üzerinden ilerlemeliyiz.

Böyle söylemiş danışman arkadaşımız. Demek ki, Marksizm'i de bırakmış. Şimdi anarşizmi savunur hale gelmiş. Aslında sadece ''devletli siyasetler şeytan işidir'' diyerek anarşizmle de pek ilişkilendirmemek gerek.   Forumun danışmanı sözcüğün tam anlamıyla kerameti kendinden menkul bir solcu. Kafasına göre takılıyor. Nasıl olsa ne yazsa onaylayacak bir müridi vardı, şimdi bu müritliğe ( ilginçtir) Turgut Fatsa da katılmış ve bu paragrafı ''çok güzel'' bulmuş :)

Temel çelişki emek ve sermaye arasındaki çelişkiymiş, bu çelişki hiç değişmemiş ama temel çelişki denilince aklımıza emek sermaye çelişkisi gelmemeliymiş, falan filan! ''İnsanı kurtarmanın peşindeymiş!'' Marksizmin tezlerini ileri sürerek, sonra sulandırarak ve sonra yadsıyarak insanı kurtarmak nasıl oluyor? Hasan Karataş sosyalist forumun adnan oktar'ı olmaya çalışıyor sanırım. Ne güzel ve ne garip, ne kadar sallarsa sallasın, ''bravo, çok güzel yorumlamış'' diyenler de çıkabiliyor!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.10.2017- 08:15


Eski zamanlar tartışılabilir. Ben günümüzün tartışılmasından yanayım. Bundan önce ulus devletlerin yok edilmesi savunuyordu. Şimdi ise ulusların yok edilmesi üzerinden tartışmalar yürüyor. Benim ulus devlet tartışmalarından tavrım devletlerin yok edilmesi üzerineydi. Ancak bir kosulla , insanın zarar görmemesi şartıyla. Uluslar yok ediliyormuş. Buna da çok itirazım yok. Ancak yine bir kosulum var. Insanın zarar görmemesi. Gerçekte insanın yok edilmekte olduğunu iddia ediyorum. Uluslar kapitalizm ile sahaya çıkmıştır. Kapitalizm cözülmektedir. Bu süreçte ulusların da çözülme ya da yok olusa suruklenmesi normaldir. Normal olmayan ya da itirazımız yabancılaşmanın egemen olduğu koşullarda gerceklesmesidir. Sermaye veya devlet egemen koşullarda gerçekleşen yok oluslar. Insanı birikimi de beraberinde alıp götürmektedir. Uluslari gunahlarindan bagimsiz savunmak dogru degildir. Her ulus kendi iclerinde ezilenleri somurulenleri gizli ve acik koleleri barindirmistir. Uluslar ayni zamanda gunahkar toplumlardir. Aşiretler uluslara kıyasla çok masumdur. Uluslar kendi iclerinde çok gunahkardir. Uluslari siyasetten ve sermayeden ayırdığımız oranda savunmaliyiz. Katılan ya meselesi siyaset ve sermayeden bağımsız değildir.

https://www.sosyalistforum3.net/showthread.php?p=379330#post379330

Sabah sabah böyle yazmış danışman arkadaşımız, Hasan Karataş :) Anlayan olduğunu sanmıyorum, kendisinin de anladığını sanmıyorum. Bir zamanlar marksist olduğu algısı yaratmıştı. Marks'ı savunur görünürdü, ne var ki söylediklerinin Markasizme aykırılıklar taşıdığı ortaya çıkınca şimdi anarşizmden devletsizliği araklamış. Hem marksist hem anarşist. Doğru değil :) Kerameti kendinden menkul bir solculuk! Nasıl olsa forumda gidiyor, destekleyenler de var, en son bu kervana Turgut Fatsa da katıldı, o halde köpürtmeye devam.

Oysa devletsizliğe varılışın bir yolu yordamı var, bu yol yordam ise bilimsel sosyalizmin yol göstericiliğidir. Bilimsel sosyalizmi savunmadan devletsizliği savunmak, üfürmektir, deveye hendek atlatmaktır, kerameti kendinden menkul solculuktur, ve hatta solculuk bile değildir.

Saçmalığın daniskası da böyle oluyor demek!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.11.2017- 18:26


Bilimsel sosyalist ideoloji siyasal devrimden sonra komünist toplumun üst aşamasına kadar ne olması gerektiğinin temel tezlerini ortaya koymuştur. Bu temel tezlerden proleter diktatörlüğü en başa yazacaksak, özel mülkiyetin ortadan kaldırılması, yönetici yönetilen ilişkisiyle köy ve kent arasındaki çelişkilerin ortadan kaldırılması diğerlerini kapsar.   Siyasal devrimden sonra komünist topluma ulaşmanın yolu bu tezlerin gereğini pratikte gerçekleştirmek ve yeni bir toplum, yeni bir insan tipini ortaya çıkaracak koşulları yaratabilmektir. Bu konuda bilimsel sosyalist ideolojide pratiğe yönelik bir açıklamalar silsilesi de ( bildiğim kadarıyla) bulunmamaktadır. Her ülke kendi koşullarında bu pratiği bulacak ve hayata geçirecektir. Sovyetler'deki pratiğe ''reel sosyalizm'' denmesinin nedeni de budur. Teori doğrusu ve yanlışıyla nesnel koşulların izin verdiği ölçüde hayata geçirilebilmiş, ve ayrıca Paris Komünü sayılmazsa ilk örnek olmasından kaynaklı sorunlar da teoriyi zorlamıştır.

Bu sürecin adını doğru koymak gerek.
''Eski sosyalizm'' değil, reel sosyalizmdir bu sürecin adı.

Eleştirilecekse, SSCB'nin nesnelliği, yaşadığı zorluklar da düşünülerek eleştirilmeli; bütünüyle yadsıma gibi bir tutum takınılmamalıdır. Eski sosyalizm ve yeni sosyalizm kavramları daha baştan inkar edici bir kavramlaştırmadır. Ve üstelik sosyalizmin önüne yeni sözcüğünün eklenmesi de konuya hiçbir artı katmamaktadır. Bilimsel Sosyalizm'i on yıllardır reddiye içinde olup yeni-yeni diye tutturanların bile ortaya getirdikleri hiçbir şey yokken, bu sözcüklerle bir şey anlatmaya çalışmanın hiçbir yararı, anlamı ve açıklayıcı gücü bulunmuyor.

Tekrar edelim, siyasal devrimden sonra komünist topluma varışın temel çıktıları bellidir. Eğer gerçekten komünizme inanıyorsak ve geleceğin dünyasının sınıfsız ve devletsiz olduğu konusunda samimiysek bilimsel sosyalist ideolojiden başka bir yol göstericimiz bulunmamaktadır. Bu gerçeğe karşın, anlaşılması gereken, bugün bile siyasal devrimden sonra gerçekleştirilecek toplumsal dönüşümlerin farklı nesnelliklere sahip ülkelerde farklı biçimler altında farklı süreçlerde gerçekleşeceğidir.   Dolayısıyla eski yeni sosyalizm adı altında ahkam kesmeye çalışmak içi boş gevezeliklerde bulunmaktan ve zihin karıştırmaktan başka bir anlamı olamaz.

İşin acı tarafı, farkında değiliz ama zihin karıştırırken kendi zihnimizin de karışmasına yol açıyoruz. Bir daha düzelmeyecek şekilde hem de!




Bu ileti en son melnur tarafından 03.11.2017- 02:50 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.03.2021- 09:10


Bu başlığı kısmen okudum. İnsan hem şaşırıyor, hem üzülüyor. Bir konunun, konu ne olursa olsun, bu şekilde ele alınamayacağının bilincinde olmadan yazıp çizmek kadar hatalı bir yöntem olamaz. Bir insan görüş değiştirebilir, dönebilir, öncesinde söylediklerinin tam tersi bir kutba da savrulabilir. Ya da görüşlerini kısmen de olsa revize edebilir. Ama ne yaparsa yapsın, nasıl bir değişim içine girerse girsin, öncesi ve sonrasıyla bir nedensellik ilişkisi içine girmelidir. ''Öncesinde şunları şu nedenle savunuyordum, yanlış olduğunu anladım, şimdi şu gerekçelerle şunu savunuyorum'' gibi... Öncesinde sosyalist komünisttiler, yine sosyalist komünist olduklarını savunuyorlar ama, bu kez söylemeye çalıştıkları çok farklı. İşin ilginç yanı öncesinde de sonrasında da nasıl bir sosyalizm olduğu konusunda hiçbir şey yok. Dahası farklılık ne o da belli değil.

Kerameti kendinden menkul solculuk dediğimiz ve solculukla ilişkisi ne kadar olduğu da ayrı bir sorun olan söylem tam da bu. Neye karşılar, neyi savunuyorlar ve neden hala sosyalizm-komünizmde ısrarcı görünüyorlar?

Tam bir bilinmez.

Bilinen tek şey reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte neo-liberal ideolojinin sol içinde de bir hayli etkili olduğu gerçeğidir... Yoksa bu kadar absurtluğun başka bir açıklaması olabilir mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.12.2022- 00:59


Başka başlıkları sonuna kadar okuyabilmek pek kolay olmuyor ama bu ''sözde sol, sosyalist forumlar...'' bölümündeki hemen hemen tüm başlıklar baştan sona ilgiyle okunabiliyor. Bir zamanlar oralarda neler yazılmış, neler tartışılmış, Marksizm adına neler savunulmuş, neler üfürüldükçe üfürülmüş!

Çok yaptığımız bir hata var: Kavramları tam olarak zinimize akıtmadan gelişigüzel kullanma merakı ve alışkanlığı var bizde. Bu başlıkta örnekse şu ''eski ve yeni sosyalizm'' kavramları gibi. Eski sosyalizmle sanırım reel sosyalizm demek istiyor ama yeni sosyalizm ne? Bunlar açıklanmadan, öncelikle   zihnimizde belli bir netliğe kavuşturulmadan böyle bir yazıya nasıl başlanılır ki? Sonra bu ''yeni sosyalizm'' ne? Kim bulmuş, Marksizmle ilgisi ne? Hem marksist olduğunu söylemek, hem marksizmin en temel başlıklarını yok saymak, onlara aykırı bir şeyler söylemek, nasıl bir zihnin ürünü olabilir ki?

***

SF önemli bir forumdu. Nicelik olarak elbette büyük bir forum. Ne ararsan vardı. (Arkalarından konuşmuş gibi oluyoruz ama, sonuçta dedikodu değil, siyaset yapmaya çalışıyoruz.) Borga ( hastaydı, umarım sağlığı yerindedir) Marksizmi inkar ederdi ve kendini hem Leninci ve hem de Blankist olarak tanımlardı. Bir saplantısı vardı, siyasal devrimin namlunun ucunda olduğuna inandırmıştı kendini. Bilimsel sosyalizmdeki ''zor'' kavramı onun zihnine silah, terör, şiddet olarak yansımıştı. Sınıfın, emekçi halk kitlelerinin artık yönetilmeme iradesini meydanlarda göstermesinin başlıbaşına bir zor olduğuna pek inanmıyordu. Fokocuydu, bir anlamda acilci bir düşünce sistemine sahipti. Bir keresinde hiç unutmam, TKP'yi eleştirmek adına ''eminim bunların odalarındaki masanın çekmecesinde tek bir silah bile yoktur.'' deyivermişti. Marks'a ve Marksizm eleştirileri de bundandı. İkinci enternasyonalcileri Marksist olarak nitelerdi. Lenin ise onun gözünde örgütçüydü. Örgüt olmadan devrim olamazdı. Örgüt de mutlaka silahlı devrimciler örgütü olmalıydı.
Borga'nın savunageldiği devrim anlayışında sınıfa ve emekçi kitlelere yer yok gibiydi. Sanki bir gizli silahlı devrimciler örgütü devrimi gerçekleştirebilirmiş gibi bir algıya sahipti. Silah ve bir devrimciler örgütü Marks ve marksizmde olmadığı için Marksist değildi, hayatı mücadeleyle geçen Blankist ve Leninist'di.

Borga Marks ve Marksizmi reddettikçe Karataş isimli danışman arkadaşımız da ona tepki gösterirdi. Karataş Borga'nın tersine Lenin'i reddederdi ama Marksist olduğunu söylerken Marksizme aykırı bir yığın şey söylemekten de çekinmezdi. (İşin dedikodu kısmı bir yana, amaç savunulan düşünceleri eleştiri getirmektir, yanlış anlaşılmasın.)

Danışman arkadaşımızın savunduklarının ''eski'' ve ''yeni'' sosyalizmle bir ilgisi yok. Borga'nuın söyledkleri için ''eksik''   denilebilir. Marks ile Lenin'in devrim anlayışları farklı. Marks'ın devrim anlayışında bir ölçüde determinist bir yan var ama bunun nedeni dönemin koşullarıdır. Avrupa'da hayaletin dolaştığı bir dönemde kapitalizm geliştikçe işçi sınıfının hem çoğunluğa geçeceği ve hem de kendiliğinden bir bilinç kazanacağını varsayar. Üzerinde fazla düşünmez. Burada bir boşluk vardır ve o boşluk da Lenin tarafından doldurulur. Parti ve öncülük konusu. Ve ayrıca Kautsky tarafından ortaya atılan ''dışarıdan bilinç'' konusu da Lenin tarafından geliştirilir. Borga'nın eksiği işçi sınıfı ve emekçi kitleleri sürece dahil etmemesinde yatıyor. Sadece silahlı bir devrimciler örgütüyle devrim falan olmaz. Bir şekilde ( diyelim ki bir cuntasal darbeyle) olsa bile toplumsal dönüşümler yine sınıf ve emekçi halkın katılımı olmadan gerçekleşmez.

( Yazıyı yazarken zaman zaman ''fare''ye kopyala yaparak devam ediyorum. Yazının ortasında bu işlemi yaptıktan sonra epey sonra sonuna geldiğmde yanlış bir iki tuşla yazı silindi. Sonunu tekrar yazmak durumunda kalıyorum. Sıkıcı da oluyor. Borga'nın savunageldilerini kısmen de olsa Yalçın Küçük de savunur. Lenin'e kendsini marksist olarak nitelediği için (bu konuda) eleştiri yöneltir. Türkiye'de iktidarın alınma süreci Rusya'daki Narodnikler gibi yapıların olmamasını da eksiklik olarak görür. Bu konuları silinen bölümde açmıştım, şimdi zor geliyor, belki başka bir yazıda.)




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Eski yıl, yeni yıl umut 4 4370 03.01.2015- 02:04
Konu Klasör Eski devletle yeni devlet arasındaki fark melnur 0 5060 08.08.2013- 21:12
Konu Klasör Yeni Türkiye'nin yeni normali ve sosyalizm... melnur 8 2080 19.04.2021- 08:13
Konu Klasör Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Ünal Çeviköz: Demirtaş ve Kavala'yı serbest bırakacağız.. melnur 0 320 17.03.2023- 00:24
Konu Klasör Meral Danış Beştaş: Birinci parti, üçüncü partiyi siyaset dışına itmeye çalışıyor melnur 1 1753 05.10.2020- 10:12
Etiketler   SFnin,   danışmanı,   eski-yeni,   sosyalizm.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS