SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sıla ABALAY...           (gösterim sayısı: 2.932)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 07.05.2017- 10:52




Resim Ekleme

Resim Ekleme


Adı SILA ABALAY; daha 18 yaşında, aydınlık yüzlü, gencecik bir insan... İki gün önce, illegal bir sol örgütün üst düzey yöneticisi olduğu gerekçesi ve çatışma iddiasıyla öldürüldü. Yüreği daralıyor insanın. Sıla şimdi aramızda değil. Yok. Öldü. Anlayabilmek mümkün değil.Nasıl bir iştir, nasıl bir devrandır bu? Nasıl kıyabildik bu çocuğa; bu kadar acımasız bir toplum haline hangi arada ve nasıl gelebildik?

Işıklar içinde uyusun; yıldızlar yağsın üzerine, demekten başka bir şey gelmiyor elimden , ne yazık ki ve belki de çaresizlikten olacak Nazım'ın şiirini bir kez daha okumaya çalışıyorum.

Tanya,
sen asılan partizan,
ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım.
Resminin üstüne eğiliyor başım:
kaşların incecik,
gözlerin badem gibi,
ama renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil.
Fakat yazıldığına göre
koyu kestaneymişler.
Bu renkte gözler çok çıkar benim memleketimde de.
Tanya,
saçların ne kadar kısa kesilmiş,
oğlum Memet'inkilerden farkı yok.
Alnın ne kadar geniş,
ay ışığı gibi,
rahatlık, ve rüya veriyor insanın içine.
Yüzün ince uzun,
kulakların büyücek biraz.
Henüz çocuk boynu boynun :
henüz hiçbir erkek kolu sarılmamış anlıyor insan.
Ve püsküllü bir şey sarkıyor yakandan:
süsünü sevsinler mini mini kadın.

Arkadaşları çağırdım, bakıyorlar resmine :
-Tanya,
senin yaşında bir kızım var.
-Tanya,
kız kardeşim senin yaşında.
-Tanya,
senin yaşında sevdiğim kız.
Bizim memleket sıcaktır
bizde kızlar tez kadınlaşır.
-Tanya,
senin yaşında kızlarla okulda, fabrikada, tarlada arkadaşız.
-Tanya,
sen öldün,
ne kadar namuslu insanlar öldürüldü ve öldürülmektedir,
ama ben,
yedi yıldır kavgada hayatımı tehlikeye koyamadan
hapiste de olsa bal gibi yaşıyorum.


(Face'te yazmıştım. Foruma da asılmalı ve tarihe bir not iliştirilmeli diye düşündüğüm için buraya aldım.)




Bu ileti en son melnur tarafından 07.05.2017- 10:56 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.05.2017- 10:39


İnsanlık örgütü nasıl çökertildi?-Orhan Gökdemir

10 gün önce İstanbul Küçükçekmece’de “DHKP-C’ye yönelik” olarak düzenlendiği polis operasyonunda 18 yaşındaki Sıla Abalay öldürüldü. İddiaya göre, daha çocuk yaştaki Sıla Abalay polisle çatışmaya girmişti. Gerisi bildik hikâyeler. Mahalle kapatıldı, etrafta kim varsa gözaltına alındı, ev mühürlendi. Abalay’ın cesedi zırhlı araçlar eşliğinde otopsi için Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.

Gece geç saatlerde gerçekleşmişti olay. Daha neyin ne olduğu belli değildi. Olayı ilk duyuranlardan biri “Alo Fatih”i ile ünlü Habertürk Televizyonuydu. “Son dakika” anonsuyla verdiği haberde örgütün üst düzey yöneticisinin polis tarafından ölü ele geçirildiğini duyuruyordu. Sonra Habertürk’ü diğerleri takip etti. Çok emindiler, DHKP-C örgütünün üst düzey yöneticisi “ölü ele geçirilmiş”ti.

Sabah olduğunda olayın hiç de havuz medyasının söylediği gibi olmadığının emareleri ortaya çıkmaya başladı. Mahalle ve apartman sakinleri bir çatışma sesi duymamıştı. Abalay’ın kaldığı ev savcılık tarafından mühürlendi. Olay yerinde inceleme yapmak isteyen avukatlar, daha önce böyle bir uygulamayla karşılaşmadıklarını belirttiler ve "İnceleme yapıldıktan sonra ev sahiplerine teslim edilir, mühürlenmez" dediler.

Ardından “örgütün üst düzey yöneticisi olduğu iddia edilen Sıla Abalay’ın 18 yaşında olduğu ortaya çıktı. Havuz medyası bu durum karşısında geri adım atmadı, onlar örgütün derin stratejisini biliyorlardı. Örgüt gençlere yönelmişti, yönetsel kadrolara da gençleri getiriyordu.

Takvim’den, Ulusal Kanal’a kadar her boydan basın bu “acı gerçeği” yüzümüze çarpmaya devam etti. Bu arada Sıla’ya bir de eylem yakıştırdılar. 7 Aralık 2016’da İstanbul’da Cumhuriyet Savcısı ve iki koruma polisinin bulunduğu araca ateşi o açmıştı.

O gün bu tavrı üretenlerden birinin havuz medyasının yeni keşfi Benan Kepsutlu adlı bir kadın muhabir olduğu bilgisi düştü sosyal medyaya.

***

Sıla Abalay iki yıl önce Berkin Elvan’in polis tarafından öldürülmesini protesto eylemlerine katıldığı gerekçesiyle yine kendisi gibi 16 yaşında bir arkadaşı ile birlikte tutuklanmıştı. Sıla ve arkadaşı adli suçlular ile aynı koğuşa konunca siyasi koğuşa geçmek için 17 gün boyunca açlık grevi yapmış ve sonunda siyasi koğuşa geçmeyi başarmıştı. İki ay tutuklu kaldı, sonra tahliye edildi Sıla. Ama cezaevinden çıkmadan yine gözaltına alındı, gece yarısı salındı. Sıla’nın öldürülmesinin ardından bu hikâye de basın tarafından aleyhinde delil olarak kullanıldı.

Berkin’den sonra hep böyle. Onun için de “elinde sapanı var, polislere bilye atıyordu, teröristti” demediler mi? Hâlbuki daha fiil ehliyeti yoktu Berkin’in. Çocuktu, ana kuzusuydu.

Polis ve devletin bu tür olaylardaki yaklaşımı bildiğiniz gibi. Sıla’dan önce iki çocuğu panzerle ezdiler, ezen polislerin adını bile bilemiyoruz. Basın yok, yargı yok, hukuk kaldırıldı. Olayda pek çok kuşkulu nokta almasına rağmen önceki gün Sıla’nın mezarına çiçek bırakan başka çocukları gözaltına aldı polis. Madem polis onun suçlu olduğunu söylemişti, bunu kabul etmeyen de suçluydu. Bu olaydaki asıl alçaklık ise “basın”ın tavrı. Olayın veriş biçimi basının nasıl bir ağır çürüme içinde olduğunun da göstergesi. “Bu olmaz” diyen bir muhabir yok artık içlerinde, “araştırdınız mı” diye soracak bir haber müdürleri yok. “18 yaşındaki kız çocuğundan üst düzey örgüt yöneticisi mi olur, salak mısınız, vicdanınızı mı kaybettiniz” diyecek editörleri çoktan kapının önüne koydular. Vaziyetleri bu. Baştan ayağa alçaklıktan ibaret bir havuzda boğulmamak için çırpınan zavallılar sürüsüdür artık basın.

***

Basın artık iktidar adına bir yalan üretme mekanizması. O mekanizmanın içinde yer alanlar da zamanla birer yürüyen yalana dönüşüyor haliyle. En çok yalan üretenler de Habertürk, CNN Türk ve NTV’nin oluşturduğu “ana akım” haber medyası. İktidardan, onun kolluk güçlerinden gelen her açıklamayı emir telakki edip yayınlıyorlar. İktidar sözcüleri konuştu mu ülkedeki bütün haber kanalları hazır ola geçiyor. Sıla Abalay vakası işte bu çukurdaki sıradan vakalardan biri.

Habertürk de gece saat 03.00 haber bülteninde muhabir Benan Kepsutlu’ya bağlandı, olayın aslını sordu. Muhabirdeki bilgi polisten fazlaydı. 18 yaşındaki Abalay, örgütün “en üst düzey ismi”ydi ve “İstanbul sorumlusu”ydu. Örgütü 14 yaşında girmiş üç sene de insan öldürme emri verecek kadar yükselmişti. Geçen sene daha 17 yaşındayken birçok saldırının emrini bizzat vermişti. Polis bu azılı çocuğu öldürerek büyük başarı sağlamış, örgüte büyük zarar vermişti. “Sıla öldürülünce örgüt çöktü” dememek için kendini zor tuttuğu belliydi.

Sonra bu başarılı muhabirin “CV”sine baktılar. “Yaptım” diye yazdıklarının yarısı yalandı. Yalanın medyasının yalan muhabiri önemsiz bir yalan söylemişti. Geleceği parlaktı…

***

Cinayetten bir iki gün sonra bir polis açıklaması daha düştü basına. Ardahan'da toprağa verilen ve mezarına çiçek bırakan çocukların bile gözaltına alındığı Sıla Abalay baskın yapılan o evde tesadüf esiri bulunuyor olabilirdi. Polise göre operasyondaki asıl hedef 25 yıldır aranan bir TİKKO üyesiydi.

Sıla öldürüldü ve sessiz sedasız gömüldü. 18 yaşında gözlerinin içi gülen bir kız çocuğuydu. Benan Kepsutlu rahat. Söyledikleri için vicdan azabı çektiğine değin bir emare yok. Kanalın haber müdürü ve editörleri de çıkıp bir açıklama yapmadı. Herkes hiçbir şey olmamış gibi hayatını sürdürdü. Çünkü onlar emir kuluydu, evde bekleyen çocukları vardı, eve ekmek götürmek zorundalardı.

18 yaşındaki Sıla Abalay nahak yere öldürüldü. Tehlikeli bir örgütün üst düzey yöneticisiydi. Benan Kepsutlu öyle dedi. Sıla ile birlikte “insanlık örgütü” de çökertildi. İnsansız bir ülkedeyiz şimdi…

(Bu yazı haftalık siyasi dergi BOYUN EĞME'nin 12 Mayıs 2017 günü çıkan 74. sayısında yayınlanmıştır.)



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Sıla,   ABALAY.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS