SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalistliği üzerine           (gösterim sayısı: 3.208)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 29.05.2017- 13:37


Emperyalizm ve Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalistliği üzerine
İlker Belek


Kemalist kesimle emperyalizm ve antiemperyalizm konularında anlaşamıyoruz.

Dolayısıyla Kurtuluş Savaşı’nın ya da Milli Mücadele’nin karakteri konusunda da önemli bir yaklaşım farklılığı ortaya çıkıyor.

Bunlar neden mi önemli ? Güncel siyaset stratejisinin şekillendirilmesi bakımından. AKP’ye karşı mücadele ve hedef referansımız ne olacak: Birinci Cumhuriyet mi, sosyalizm mi.

Bu nedenle açık gönüllükle tartışmaya değer bir başlık, emperyalizm.

*****

Bizim bu konudaki teorik referansımız Lenin’in Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması başlıklı kitabı: 1916, Bolşevik devriminin hemen öncesi. Lenin kitabını savaş yıllarında yazıyor ve benzeri başka dünya savaşlarının yaşanacağını da tahmin ediyor.

Kitaptaki temel argümanların çürütülmesi kullanılan veri setinin artık geçersizleşmiş olduğunun gösterilmesiyle olanaklı olabilir.

Lenin Hilferding’in Finans Kapital (1910) isimli kitabından geniş yararlanır. 20. Yüzyılın başlarında kapitalizmin genel olarak sermaye egemenliğinden mali sermaye egemenliğine geçtiğini ve böylece yerini “yeni” bir kapitalizme bıraktığını belirtir.

Bu dönemde banka sermayeleri ile sanayi sermayeleri iç içe geçer. Bankalar evrensel nitelikli kurumlar haline gelir. Holdingler ortaya çıkar. Hilferding bu olguya “finans kapital” der. Finans kapital sanayi sermayesi haline dönüşen para sermayedir. Sanayi sermayesini giderek ele geçiren bu yapı mali oligarşidir. Mali oligarşiyle rantiyenin payı artar.

Bütün bu gelişmeler bir yandan sermaye birikimiyle, bir yandan da sermaye merkezileşmesi ve yoğunlaşmasıyla ilişkilidir.

Bu anlamda emperyalizm tekelci sermayenin egemenliğidir. Yenidir, ama yine kapitalizmdir.

Tekelci kapitalizm, yani kapitalist emperyalizm dünyanın merkez ve çevre olarak ayrılmasıdır. Sermaye birikimi merkezde sermaye fazlalığı yaratır. Biriken bu sermaye geri kalmış ülkelere ihraç edilir. Böylece iç pazarın karteller arasındaki paylaşımından, dünya pazarlarının tekeller arasında paylaşımı aşamasına geçilir.

Lenin vurgular: Kapitalistler dünyayı hain duyguları nedeniyle değil, kar güdüsüyle ve sermayeleri, yani güçleri oranında paylaşırlar.

Sermayesi az olanın, sermaye ihracının, yani paylaşımın konusu haline gelmesi sürecin doğasındadır.

Sermaye ihracı, hem rant hem ülkelerin ve doğal kaynakların ele geçirilmesi hem de bu ülkelerin kapitalize edilmesi amaçlıdır.

*****

Emperyalizm kapitalizmin tekelci aşamasıdır.

Lenin’in ünlü tanımındaki tanımlayıcı özellikleri şunlardır: 1- Tekelleşme. 2- Mali oligarşi. 3- Sermaye ihracı. 4- Dünyanın tekeller arasında paylaşılması. 5- Dünyanın en büyük kapitalist ülkeler arasında toprak bakımından bölüşülmesi.

Bu beşli birbirlerini diyalektik olarak tamamlarlar. Tekelleşme kapitalist sermaye birikiminin, dünyanın paylaşılması ise tekelleşmenin gereğidir; dünyanın paylaşılması tekellerin hakimiyetini ve sermaye birikim ve yoğunlaşmasını artırır.

******

O halde durum açık olarak şöyledir: Kapitalist kalkınma yolunu tercih eden ve bu yarışa sonradan katılan bir ülke (bizim 1. Cumhuriyet gibi) mecburen bu sistemin kurallarına tabi olmak ve sistemin çeperine yerleşmek zorunda kalacaktır.

Bu tercih, yani (adına “karma ekonomi” denilerek) kapitalist “kalkınma” yolunun (görevin “milli sermayenin yaratılması” olarak belirlenmesi suretiyle) tercih edilmesi, bağımsızlığın daha baştan bir tarafa bırakılması anlamına gelir.

Kurtuluş Savaşı gecikmiş burjuva devrimi, 1. Cumhuriyet de gecikmiş, bağımlı kapitalistleşmedir.

Yarışa geç katılanın kapitalist “kalkınma” yolu içinde emperyalizmin kurallarından kurtulma olanağı hiç; çevreden kurtulup merkeze yerleşme olanağı ise hemen hiç yoktur.

Doğal kaynaklardan yoksun Türkiye’nin ikincisini başarma ihtimali sıfırdır.

*****

Bütün bunlar nedeniyle, Milli Mücadele antiemperyalist değil, anti ilhaktı. Yani emperyalist orduların Anadolu’dan çıkarılması mücadelesiydi, ama ülke sınırlarını sermaye işgaline kapatmak gibi bir amacı bulunmuyordu. Kemalist kadronun zaten bu türden bir vizyonu zaten Türkiye’yi kapitalize etmekti.

Emperyalizm esasen tekelci sermayenin işgali anlamına geldiği için, antiemperyalist mücadele de tekellere karşı, yani antikapitalist nitelikli olmak zorundadır.

Tekelci sermayenin işgaline son verilmedikçe, emperyalist orduların ülkeden atılması antiemperyalist mücadele bağlamında bu nedenle yeterli olamıyor. Daha da kötüsü, tekelci sermayeye karşı mücadele edilmediği taktirde o ordular bir süre sonra geri geliyor: NATO gibi.

*****

Ayrıca: Hiçbir şey bir şeyin antisi üzerinden tanımlanamaz. Mutlaka pozitif bir önermeyle diyalektik ilişkisini kurmak zorundadır. Eğer antiemperyalizm gerçek bir zemine oturacaksa düzen yani emperyalizm dışı hedefini de net olarak belirlemelidir. Kendisini belirlemeyen olgu en nihayetinde ve kaçınılmaz olarak güçlü olanın kriterlerine göre tanımlanır. Yani ortada antilik kalmaz.

Yani, antiemperyalist olunacaksa sosyalist olunacak; aksi durumda mutlaka kapitalist emperyalizm kendi tahakkümünü   tesis edecek.

Hilferding daha o zaman doğruyu vurgulamıştı: “Emperyalizme, mali sermayenin ekonomik politikasına proletaryanın vereceği karşılık… sosyalizm olabilir.”

Kurtuluş Savaşı’nı antiemperyalist olarak niteleyenlerin bu diyalektiği kavrayamamak gibi çok önemli bir sorunu var.

Bu bugün için daha da bariz bir sorun.

Laikliğin, devletçiliğin, bağımsızlığın anlam kazanabilmesi, gerçek sonuçlarına ulaşabilmesi için sermaye iktidarından kurtulmamız, antiemperyalist bağımsızlık mücadelemizi tekelci sermaye karşı vermemiz gerekiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 29.05.2017- 13:40


Kurtuluş savaşı anti-emperyalist mi ''anti-ilhak'' mı, konusu bana gereksiz ve bu koşullarda yararsız bir tartışma gibi geliyor. Kuruluş dönemine saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde ikide bir bu konuyu tartışmaya çalışmayı anlamakta zorlanıyorum.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Çanakkale Savaşı ''antiemperyalist'' değilmiş! melnur 9 8507 19.03.2019- 16:45
Konu Klasör Kurtuluş Kılçer (TKH) ne yapmak istiyor? melnur 1 2332 23.08.2020- 04:53
Konu Klasör Yerel seçim bir kurtuluş olur mu? melnur 2 3365 06.04.2019- 11:18
Konu Klasör TİP: Kurtuluş ve kuruluş için temel ilkeler... melnur 1 1430 22.10.2021- 00:02
Konu Klasör Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde Gerici Ayaklanmalar... melnur 4 2238 20.04.2020- 11:42
Etiketler   Kurtuluş,   Savaşı’nın,   antiemperyalistliği,   üzerine
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS