SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Türkiye’de “sağ taban”-Metin Çulhaoğlu           (gösterim sayısı: 2.957)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 30.05.2017- 19:34


Türkiye’de “sağ taban”-Metin Çulhaoğlu



Kötümserler ne derse desin Türkiye’de solun geleceği konusunda umutlu olmak için pek çok neden vardır.

“Tarih” diyorsak geçmişe bakalım: Sol, son 50-60 yıl içinde her yönden bunca ağır darbe almasına rağmen teslim bayrağı çekmemiş, ideolojik kuşatmaları yarabilmiş, günümüze en azından dirençli bir birikim taşıyabilmiştir. “Güncellik” adına son 4-5 yıla baktığımızda ise 2013 Haziran direnişiyle başlayıp 2015 Haziran seçimlerine, oradan son referanduma uzanan umut verici uğraklar görürüz.

Değerini bilelim ve buralardan devam edelim, ama…

Aması şu: Bu umutla yola devam ederken gerçekçilik sınırlarının zorlanacağı noktalara kadar gidilmemelidir.

Örneğin, seçimlerde AKP’ye oy veren geniş kesimin önemlice bir bölümünün “ideolojik şartlanmalarla” böyle yapan, aslında “gariban” emekçilerden oluştuğu, dolayısıyla bu insanların özel olarak kendilerine yönelik ideolojik-siyasal çalışmalarla kazanılabileceği düşüncesi gerçekçilik sınırlarını zorlamaktır.  

“İdeolojik şartlanma” elbette vardır; ama aradaki “mistik tülün” kaldırılmasıyla hemen halledilebilecek bir sorun değildir. Ortada “turşuya çevrilmiş, esrarkeş durumuna sokulmuş Şark Küçükburjuva yığınlar” vardır (Hikmet Kıvılcımlı, 27 Mayıs ve Yön Hareketinin Sınıfsal Eleştirisi, Ant Yayınları 1970, s. 299). Durum, yarım yüzyılı aşkın zaman geçmesine rağmen bugün de aşağı yukarı böyledir.

Sonra, başta emekçiler olmak üzere geniş kesimlerin verili düzen içinde ideolojik-siyasal çalışmalarla şartlanmalarından kurtarılıp kitlesel olarak gerçekliğin bilincine varabilecekleri beklentisi de hayalcidir. Marx zamanında boşuna dememişti: “Toplumsal yaşam süreci, yani maddi üretim süreci, üzerindeki mistik sis örtüsünden, ancak, özgürce bir araya gelmiş insanların ürünü olarak, onların bilinçli planlı denetimleri altına girdiğinde sıyrılabilir.” (Kapital I Cilt, çevirenler: Mehmet Selik-Nail Satlıgan, Yordam Kitap 2011, s.89). Başka bir deyişle, bilinçlenme-bilinçlendirme süreçleri verili düzen içinde doğal sınırlarına gelip dayanacaktır.

***

Dahası, Türkiye’de solun en azından örgütlenme-seçim-oy bazında 1961-1980 dönemine geri dönmesinin mümkün olmadığı görülmelidir.

Bir tür “siyasal coğrafyadan” söz ediyoruz.

Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 1965 ve 1969 seçimlerinde seçilmiş beş ildeki oy oranlarına bakalım: Malatya %5,2 (1969), Sivas %2,9 (1969), Tokat %4 (1965), Urfa %3,2 (1965), Yozgat %5 (1965).     TİP’in Türkiye ortalaması ise 1965 seçimlerinden %3, 1969 seçimlerinde ise %2,7 idi. Herhalde anlaşılmıştır: Seçilen iller, özellikle 70’li yıllarla birlikte büyük göç vermiş, demografik dönüşüm geçirmiştir; bugün TİP benzeri herhangi bir partinin bu illerde TİP’in 60’lardaki performansını yakalaması çok güç, hatta olanaksız görünmektedir.  

Unutmayalım, daha önceki siyasal iktidarlardan farklı olarak bugün Türkiye’de bir de “AKP ekonomisi” diyebileceğimiz, kapitalist düzen içinde özel yere sahip yeni bir mekanizma vardır. Bu mekanizmayla ihya olan rejim sermayedarları, bir de onlardan nemalanan “rejim küçük burjuvaları”, giderek “rejim emekçileri” söz konusudur.

“İdeolojik şartlanmaları” daha da pekiştiren bir unsurdur.

***

Sonuçlara gelelim:

Birincisi: Solun ideolojik-siyasal çalışmalarının ülkedeki “sağ taban” üzerindeki etkileri doğal sınırlara sahiptir ve bu çalışmalar abartılı beklentilere yol açmamalıdır.

İkincisi: Solun bu tabana hitap aşkıyla kendi söylemlerini, vurgularını ve mesajlarını nabza göre şerbet uyarlamasına tabi tutması tanım gereği yanlış olmanın ötesinde pratikte de hiçbir sonuç vermeyecek, tersine muhataplarına “demek ki bugüne kadar hep doğru yerde durmuşuz” dedirtecektir.

Üçüncüsü: Solun yapması gereken, bugün yanında olan hiç de küçümsenmeyecek nicelikteki kesimi örgütlemek, ileri hedeflere yöneltmek ve böyle bir dalganın diğer taraf üzerindeki etkilerini gözlemektir.

Dördüncüsü: Bu etkilerin insan kazanıcı olmaktan çok nötralize edici sonuçlar vermesi beklenmeli, olursa bu çok ciddi bir başarı sayılmalıdır.  

Ve beşincisi: Türkiye’de, merkezden alta, alttan merkeze örgütlü, çabuk tepki verebilen, hedefleri açık ve net bir hareketin, sahip olduğu niceliğin ötesinde etkiler yaratabileceği bir dönemden geçildiği mutlaka dikkate alınmalıdır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Metin Çulhaoğlu: AKP’nin cumhuriyetin yerine koymak istediği çerçeveye Türkiye’nin razı olması mümkün değil melnur 3 291 15.11.2023- 05:42
Konu Klasör Metin Çulhaoğlu ile sohbetler. melnur 5 1706 06.10.2022- 00:39
Konu Klasör Metin Çulhaoğlu hakkında... melnur 7 2517 23.08.2023- 07:29
Konu Klasör Elitmişiz! - Metin Çulhaoğlu melnur 0 1782 13.07.2019- 10:48
Konu Klasör Zor, şiddet ve terör - Metin Çulhaoğlu melnur 0 1400 17.12.2019- 06:03
Etiketler   Türkiye’de,   “sağ,   taban”-Metin,   Çulhaoğlu
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS