SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Solda ihtiyaç-Aydemir Güler           (gösterim sayısı: 3.548)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 02.07.2017- 17:31


Solda ihtiyaç-Aydemir Güler

Çok rastladık, “demokrasi olsa daha iyi olmaz mı” denmesine. Kimin itirazı olabilirdi ki? Kendi adıma mahalle muhtarının aklı başında, uygar, dürüst biri olmasını küt bir yobaza tercih ederim doğrusu. Veya belediye yönetiminin diyalog kurulabilir, yer yer aynı dili konuşabildiğiniz insanlarda olması da öyle… Hayır istemem, diyeniniz çıkar mı?

Ama lafı ilk açan, “memleketin sorunları demokrasiyle çözülecek, öyle sosyalizmin ertesine kalmayacak” diye devam ederse de, dur bakalım deriz. Halka yalan söylemek suçtur, çünkü. En iyi, en uygar, en dürüst sosyal-demokrat bir yönetim; veya şöyle diyeyim, kapitalizm içinde olabilecek en ileri versiyon kapitalizmin yarattığı veya yeniden biçimlendirerek ürettiği sorunları çözemez. Kapitalist egemen sınıflar nasıl bir yönetimi tercih ederler; bunun sabit bir kalıbı yok. Bazen faşistini, bazen demokratını…

En iyi ihtimalle, sosyalizmi hedeflemeksizin günün sorunlarına karşı mücadele edenler yanlış bir programa sahiptirler ve tıkanmaya mahkumdurlar. Daha büyük bir ihtimalle, farkında olmadan bir yanlışa düşmüş değillerdir ve tam tersine kapitalizmin nasıl daha iyi yönetilebileceğine ilişkin bir iddianın sahibi ve takipçisidirler.

Her durumda, “demokratını tercih etmez misin” bir misafirlikte karşılaştığınız ikram cümlesi değildir. Kusura bakmayın, birileri de sosyalist seçeneği tercih ediyor!

“İyi de sosyalizmi hedeflemeyenler mücadele etmesin mi yani?”

Lafı demokrasiden açan arkadaşımız işi iyiden iyiye demagojiye vuracak anlaşılan. Sanki mücadele diye bir salon var, biz de bilet kesiyoruz! Şöyle olmaz mı, peki? Kimse kimseye akıl öğretmeye kalkmasa. Onun yerine doğru düzgün tartışsak. Ve herkes kendi programına, ideolojisine, misyonuna uygun mücadeleyi örgütlemeye çalışsa…

Belki de biraz daha rahat olmak mümkündür. Ülkemizde solun CHP’den medet ummaya dayalı pratikleri derin köklere sahiptir. Bu kökler gün gelmiş şu parti, gün geçmiş şu hareket tarafından topa tutulmuştur. Ama CHP’ciliğin eksikliği hiç çekilmez.

Son 30 yılın sendromu ise Kürtçülüktür. Şükürler olsun, uzun zamandır solda neden HEP’de hep birlikte olmamız gerektiğini, neden Demirtaş’a oy vermemiz gerektiğini vb işleyen zengin bir literatür şekillenmiştir. Azalır, çoğalır, ama eksik kalmaz.

Türkiye’de Birikimcilerin AKP yalakalığını bir kenara bırakırsak, solu sosyalizm dışı hedeflere yönlendirmeye yarayan iki kanal bunlardır. Solda eksiklik sosyalist devrim perspektifinin siyasal gündemin her uğrağına uyarlanmasındadır. Sosyalistliğini şu veya bu demokratikleşmenin sonrasına, devrim yolunu güçlendirmeyi başkalarının mücadelesinin ertesine bırakmayan bir soldan söz ediyorum.

Kim böyle bir solu ne ölçüde “ihtiyaç” olarak görür, bilemem, ama boşluk buradadır ve bu boşluk doldurulmaktadır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.07.2017- 10:10


Sola baskı-Aydemir Güler

Sol pek güçlü olmadığı, tersine açıkça güçsüz olduğu zamanlarda da benzersiz bir özelliğe, kullanabilirse avantaja sahiptir. Türkiye’ye özgü değil ama Türkiye’de çok belirgin; sol bir vicdan testidir.

Öyle ki, düzenin en rezil kepaze operasyonları dahi soldan yıkanıp paklanmak ihtiyacındadır. İlk akla gelen örnek yetmez-ama-evetçilik’tir. Bunlar olmasaydı AKP tarihsel hamlesini gerçekleştiremezdi bile diyebiliriz. Yobazların kendi kendilerini demokrat ilan etmeleri yetmez. İddianın soldan onaylanması gerekir. Sol pek güçlü olmasa da, açıkça güçsüz olsa bile, bu anlamda onay merciidir. Bu avantajı kullanırsanız güçsüzlük çemberini kırarsınız. Yoksa karşı taraf solun bu ilginç özelliğini istismar eder.

İlle AKP değil istismar eden. 2015’de barış süreciyle tepe yaptığında Erdoğan sabotajına uğrayan proje, Türkiye kapitalizminin daha makul, Batıyla uyumlu, yönetilebilir, istikrarlı bir düzen arayışıydı. İddiaya göre bir Türk-Kürt Syriza rüzgârı. Barış, demokrasi, özgürleşme, mütedeyyinlerin ve laiklerin birlikte mutla olacakları bir düzen…

O dalga hiç de sağı sıkıştırmıyordu. Daha önceki tabirle “bas geç” denirken de solun üstüne basılıp sağcı adayların hanesinden evet mührü geçirilecekti. Solculara düzenin düzeltilmesinin dışında faaliyet alanı bırakılmayacaktı. Bu düzeltme işleminin üstüne solla bitişik bir dizi tabela asılmıştı. Barış, demokrasi, özgürlük, hoşgörü… bunların sağın elinde demagoji olduğunu, sol tarafından onaylandığında samimiyet kazanacağını herkes bilir. Tam olarak bilgi değilse de, içi doldurulmamış bir kanaattir.

Biz barış ama hangi barış, demokrasi ama hangi sınıf için, özgürlük ama kimin özgürlüğü, hoşgörü ama kimin kime… diye sorarız. Burada “biz” Marksistlerdir. Halkın adı konmamış, içi doldurulmamış kanaat veya zannı bunları sola mal eder. Sorularımız hiç de güçsüz değildir.

Halk inancını istismar etmek için, bir ölçüde de hakkını vermek gerekir. 2015’de bu da vardı. Özgürlük halaylarla geliyordu!

2017 yazında solculuğu boşa düşürmeye yönelik baskı yine gündemde. Ancak bir farkla. Şimdi halkın değerlerini istismar etmek için, örneğin adalet sözcüğünün sol bir tını vermesi için herhangi bir şey yapılmıyor. Yürüyüş destekçisi Saadet Partisi Sivas katliamının provokatörlerince temsil ediliyormuş, ama ne gam. Merkez medya MHP’den çıkan yeni partiyi “merkez sağ” olarak ilan etti bile. Eskiden Madımak’a gidilecekse Alevi aydınlanmasına çiçek atılırdı, feodalizme ve dinciliğe değil…

Marksistler yine doğal reflekslerini verebilirler ve kavramın sınıfsal içerik ve uzanımlarına işaret edebilirler. Düzenin Batıyla daha uyumlu, yönetilebilir, istikrarlı olması yönündeki projeleri, solun alanını doldurmaya yönelik manevra içermiyor. Anlaşılan CHP merkezli projede solun cepte olduğu varsayılıyor ve ayrıca özel olarak onore edilmesi düşünülmüyor. Yeri gelmişken, CHP’nin solculuğu içererek kendini biçimlendirdiği son pratik 2011’de yaşanmıştı. O yılki seçimlerde ve sonrasında bir süreliğine, CHP kendisini sosyalizmin de baba ocağı olarak sunmayı becermiştir.

Solun cepte olduğu varsayımı ve sola çiçek atma gereğinin ortadan kalktığı yaklaşımı haksız görünmüyor. Sola dönük özel çaba sergilenmeden, bu anlamda ayrı bir solculuğu boşa düşürecek bir baskı kurulmadan zaten sol kendine ayrılan cebe yerleşiyor mu? Yoksa Türkiye’de sol diye bir şeyin artık büsbütün önemsizleştiği kabulünden mi hareket ediliyor? Düzen solculuk namına tek satır telaffuz etmezken önemli tek bir istisnayla, yani TKP hariç, herkesin hizaya girmesi bu kabulü doğrular mı? Başta hatırlattığım mekanizma, düzenin vicdan testine girme gereği ortadan kalkmış olabilir mi? Belki bir zamanlar “komünizm öldü ya” dendiği gibi şimdi de solun buharlaştığı varsayılıyordur. Belki de “Erdoğancılar ve Erdoğan karşıtları” saflaşmasının sola zaten yeteceğinden hareket ediliyordur…

Yanılıyorlar. Türkiye’de solculuk “Erdoğan karşıtı en geniş cephe”de eritilemeyecektir. Bunun en az üç nedeni olduğuna işaret edip bitireceğim.

Birincisi ve en temeldeki sınıfsal özdür. Türkiye işçi sınıfı Erdoğan karşıtlığına uyum sağlamak üzere bütün haklarını ve ruhunu teslim etmek durumunda değil. Sendikalar minimize edilmiş; kalan sendikaların yüzde doksanı AKP’ye bağlanmış; sınıfın bir dizi kesimi yoksulluk maaşına ve üretmeme primine mahkum edilerek etkisizleştirilmiş… ama bütün bunlar yetmemektedir.

İkincisi, solcu aydınlanmacılığın, solcu yurtseverliğin sarayın karşı-bahçesinde kaynayıp erimesi için de bir neden yoktur. İlericilik ve bağımsızlıkçılık toplumsal değerler sayılmaya devam ediyor.

Üçüncü olarak da, solda bu zokanın yutturulamadığı kesimler ve bir Parti varlığını korumaktadır.

Sonuçta ne olur? Gereksizleştiği düşünülen sol, ilerici değerleri kıskançlıkla sahiplenerek, işçi sınıfının direncine yaslanarak ve örgütlü bir özne olarak bütün baskılara direnir ve kendi yolunu açar. Solu çantada keklik sayan burjuva programı kendi kendisini donanımsız bırakmaktadır çünkü.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Ekim'in intikamı-Aydemir Güler melnur 6 4442 30.10.2019- 10:21
Konu Klasör Yine bir Aydemir Güler yazısı üzerine... melnur 0 99 03.02.2024- 07:51
Konu Klasör Aydemir Güler'in gündeme ilişkin görüşlerine dair... melnur 4 1461 11.12.2021- 05:53
Konu Klasör Aydemir Güler: TKP en iddialı, cesur ve olgun olduğu dönemdedir... melnur 0 477 11.09.2022- 03:50
Konu Klasör Acilen ‘sol’a ihtiyaç var... melnur 1 2267 31.12.2019- 07:41
Etiketler   Solda,   ihtiyaç-Aydemir,   Güler
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS