SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 
Veda'nın bir türlü anlayamadığı...           (gösterim sayısı: 9.641)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 09.11.2017- 21:13


Bu başlığı Veda'nın yurtseverlik başlığında yazdıklarına ayıracağım. Öncesi bu linkteki başlıkta var: http://www.solpaylasim.com/k628fs0ks16-turkiye-solunun-yurtseverlik-sinavi.html
Orası öyle dursun, Marks ve Engels'te yurtseverlik ve ulusalcılık, ve ulusal sorun hakkındaki görüş ve tutumlarına burada girmek, arandığında bulunması açısından da kolaylık getirecektir.

Önce Veda'nın bu konudaki son iki yazısı:

''
YURTSEVERLİK!

« : 08 Kasım 2017, 18:42:20 »



Önce Marks Komünist Manifestoda ne demiş bu konuda ona bakalım;

“Komünistler ayrıca, vatanı, milliyeti kaldırmayı istemekle suçlandı. İşçilerin vatanı yoktur. Sahip olmadıkları bir şeyi onlardan almak mümkün değildir. Proletarya öncelikle siyasal egemenliği ele geçirmek, kendisini ulus olarak kurmak zorunda olduğu sürece, hiçbir şekilde burjuva anlamıyla olmamakla birlikte, henüz kendisi de ulusaldır." (Karl Marks-Komünist Manifesto)

Söylemin altını ve üstünü ve Marks’ın başka eserlerinde yazdıklarını birlikte yorumlarsak,Marks’ın söyleminin yorumunu şöyle yapabiliriz;

İşçi Sınıfının mücadelesi,üzerinde yaşadığı topraklarda başladığı için BİÇİM OLARAK ULUSAL ama bu mücadele bununla sınırlı kalmayıp,ulus sınırlarının da ötesinde tüm dünya üzerinde devam ettiği için ve işçi sınıfının ,insanlığın kurtuluşu evrensel planda ancak gerçeleşeceğinden İÇERİK olarak ta ENTERNASYONALİSTTİR!

Marks Gotha Programının Eleştirisinde bunu açık ifade eder.

" Besbelli ki, işçi sınıfı, savaşım verebilmek için, sınıf olarak kendi ülkesinde örgütlenmelidir ve her ülke, ayrı ayrı bu sınıf savaşımının doğrudan alanıdır. İşte işçi sınıfının savaşımı, bu anlamda ulusal nitelik taşır, içeriği bakımından değil, ama Komünist Manifesto'nun da dediği gibi, "biçimi bakımından" ulusal. "

Biçim ve İçerik arasındaki diyalektik ilişkide belirleyici olanın ve tabi kılınması gerekilenin İÇERİK olduğunu Marksizmin abc sini az buçuk okuyan her Marksist bilir.

Hal böyleyken hala işçi sınıfının mücadelesinde israrla biçimi ön plana alarak,içeriği arka planlara atmak ve İşçi Sınıfının mücadelesini ULUSAL bir mücadele olarak görmek,Marksizmi inkar etmek,ELVEDA MARKSİZM demektir.

Yurtseverlik konusuna gelirsek;

Sınıfların ve Devletin ortaya çıkışından bu yana geçen süreçler de, ezilenlerin hiç bir zaman yurtları olmamıştır;kimi zaman köle sahibi tarafından bir toprak parçasından diğer bir toprak parçasına satılmış;kimi zaman feodal bey,senyör tarafından,bulunduğu yerden,başka yerlere sürülmüş;kimi zaman da emeğinden başka satacak bir şeyi olmadığı için,yaşayabilmek adına,ülke ülke dolaşarak emeğini satmıştır.

O nedenledir ki Marks'ın,Komünist Manifesto da "İşçilerin Vatanı yoktur.Onlardan SAHİP OLMADIKLARI Bir Şeyi İstiyemezsiniz"derken kastettiği bu nesnel somut gerçekliktir.

Marks "yurtseverlik,   mülkiyet duygusunun en ülküsel biçimidir". (K. Marks, "Lui Bonapart'ın On Sekizinci Brumiyer'i"), der

Demek ki yurtseverlikle,mülkiyet arasında bir ilişki vardır.
O ilişkinin ne olduğuna bakmadan önce,yurt ve mülkiyet kavramlarının Marksistler için ne ifade ettiğini anlamamız gerekir.

Yurt salt bir coğrafi bölge değildir.
Yurt etrafı egemenlerce,kendi sömürü alanlarını belirlemek için çitlerle örülmüş toprak parçasıdır.

Demek ki yurt ezilenlere içkin bir kavram değil,egemenlere ait bir kavramdır
Bir çoğrafi bölgenin yurt olabilmesi için,bu bölgede yaşayan insanların biribiri ile aralarında kendiliğinden ilişkilerin olması gerekir.

Bu faaliyetlerin ne olduğuna ve hangi temel de geliştiğine baktığımız da şunları görürüz.
Öncelikle bu faaliyetler,yani insanların bu coğrafi bölgede biribiri ile girdikleri kendiliğinden ilşkilerin dayandığı temel, mülkiyet ilşkileridir.
Sınıfların var olmasından bu yana bu faaliyetler,kabaca ezen,ezilen şeklinde ve mülkiyet temelin de gelişir.

İnsanın en temel ilişkisi,maddi yaşamla girdiği ilişkidir.
Bu ilişki aynı zaman da insanın bilincini de belirler.

Maddi yaşamda ki olaylar ve olgular,zihne akarak,bilinçte yer alır onu etkiler.
İşte insanlarda ki mülkiyet duygusunun nedeni budur.
Ve maddi yaşam da ki insana aykırı faaliyetler sonucu ortaya çıkmıştır.

İçin de bulunulan toplumda ki tüm insana aykırı faaliyetler gibi özel mülkiyet temelin de gelişen,bir toplumsal ilişki olan yurtseverlikte,zihne akarak,bilinçte yer alır.

Tüm bu veriler ışığında yurtseverliği şu şekilde tanımlayabiliriz.
Yurtseverlik,ezen,ezilen şeklinde mülkiyet temelinde gelişen insana aykırı faaliyetlerin günümüzde ücretli emek-sermaye biçiminde kendini var kıldığı,bir burjuva kavramdır.
Yurtseverlik günümüzde, burjuvazinin yurt olarak tanımlanan coğrafi bölgede kendini egemen kıldığı,o coğrafyada yaşanan maddi ilişkilerin düşünsel ifadesidir.

Burjuvazi işçi sınıfını etrafı çitlerle çevrili yurt denilen toprak parçasında tutarak onun asli görevini
yerine getirmesini engeller.

İşçi Sınıfının asli görevi ise tüm çitleri yıkarak,çitlerden arındırılmış,sömürüsüz ,sınıfsız ve devletsiz bir dünya yaratmaktır.
Ancak , siyasi iktidar ulus ölçekli olduğu için,Marks'ın da Komünist Manifesto' da belirttiği gibi,işçi sınıfı iktidarı aldığı an kendini egemen konuma, ulus konumuna yükseltmelidir.

Böyle der Marks ancak,bir şeyin altını kalın çizgilerle çekerek! Ancak der Marks ,buradaki "ULUS" kavramı sözcüğün BURJUVA anlamında değildir.
Yani işçi sınıfı,sınırsız,sınıfsız ve devletsiz bir toplum hedefine varabilmek için geçici olarak bu çitlere katlanmak zorunda dır.

Bu çitler onun,nihai görevini geciktiren,ona ayak bağı olan nesnelerdir.
Amaç tüm bu çitleri ortadan yok etmektir.

Zaten Marks da Komünist Manifesto 'da "Tüm Ülkelerin İşçileri Birleşin" derken,hangi değerin işçi sınıfının asıl sarılınması gereken ve asla taviz verilmemesi gereken bir değer olduğunu ortaya koyar.
Bu değer ENTERNASYONALİZM dir.

Komünistler,politika üretirken veya politika yaparken,kendi değerleri üzerinden yaparlar.
Burjuva değerler üzerinden siysaset yapmak,ister taktik,isterse stratejik
amaçlı olsun,sonuçta popülizm adına ortaya konan oportunist yaklaşımlardır.

Marksizm'in ustaları YURTSEVERLİK konusunda çok açıktırlar.
Marks ve Lenin den iki alıntı ne söylemek istediğimizi dahada net ortaya koyacaktır.

"Burjuva sınıfı bir "ulusal savunma hükümeti" kurdu ve işçi sınıfı ulusal bağımsızlık için bunun önderliğinde çarpışmak zorunda kaldı. Gerçekte bu, Paris işçileriyle savaşmayı ödev sayan bir "ulusal ihanet" hükümetiydi. Ama, yurtseverlik hayalleriyle körleşen işçiler bunu göremediler. Yurtseverlik ülküsünün kökleri onsekizinci yüzyılın Büyük Devrimindeydi; Komün'ün, sosyalistlerinin kafalarını da etkiledi; sözgelimi, su götürmez bir devrimci ve ateşli bir sosyalizm taraftarı olan Blanqui, gazetesi için şu burjuva narasından daha iyi bir başlık bulamıyordu: "Ülke tehlikededir!"
      Birbirine karşıt ödevleri -yurtseverlikle sosyalizmi- birleştirmek, Fransız sosyalistlerinin en büyük yanlışıydı. 1870 Eylülünde yayınlanan Enternasyonal'in Manifesto'sunda Marks, sahte bir ulusal ülküyle yoldan saptırılmamaları konusunda, Fransız işçilerini uyardı; Büyük Devrimden bu yana derin değişiklikler olmuştu, sınıf düşmanlıkları keskinleşmişti, o zamanlar Avrupa gericiliğine karşı savaş bütün devrimci ulusu birleştirmişti, ama artık işçi sınıfı çıkarını, kendine düşman öteki sınıfların çıkarlarıyla, birleştiremezdi; ulusal utancın sorumluluğunu burjuva sınıfı taşımalıydı; işçi sınıfının ödevi, burjuva sınıfının boyunduruğundan, emeğin sosyalist kurtuluşu için çarpışmaktı."(Paris Komünü Üzerine Dersler-Lenin)

" İşçinin ulusu,ne Fransız,ne İngiliz,nede Almandır;onun ulusu,çalışma,ücret köleliği,kendini satmadır.
Onun hükümeti,ne Fransız,ne İngiliz,ne de Almandır;onun hükümeti Kapital'dir.
Onun doğuştan gelen havası,ne Fransız,ne İngiliz,ne de Almandır;aksine farbrika havasıdır." (KARL-MARKS)

TIPKI AVUSTURYA İŞÇİ MARŞINDA SÖYLENDİĞİ GİBİ
YURDUMUZ BÜTÜN CİHANDIR BİZİM.

TIPKI TEVFİK FİKRET’İN ŞİİRİNDE DİLE GETİRDİĞİ GİBİ;
NEV-İ BEŞER MİLLETİM RUY-İ ZEMİN VATANIMDIR.

TIPKI NAZIM HİKMET’İN SÖYLEMİYLE;
YERYÜZÜNE   TOHUM GİBİ SAÇMIŞIM ÖLÜLERİMİ, KİMİ ODESADA YATAR, KİMİ PRAG\'DA, İSTANBUL\'DA KİMİ.
EN SEVDİĞİM MEMLEKET YERYÜZÜDÜR, SIRAM GELİNCE YERYÜZÜYLE ÖRTÜN ÜZERİMİ

TIPKI MUSTAFA SUPHİ’NİN 3 cü ENTERNASYONAL KURULUŞ KONGRESİNDE SÖYLEDİĞİ GİBİ;
“Ama elçilik Müslüman doğu dünyasını ikiyüzlü sorularıyla aldatmak isteyince biz, Türk komünistleri dünyanın vatanımız, insanlığın da milletimiz olduğunu büyük bir ciddiyetle bildirdik. "

http://www.solplatform.biz/index.php?topic=4873.msg10991;topicseen#msg10991

Ve diğeri :)

''Solpaylaşım sitesinin NASYONAL SOSYALİST sahibi Melnur,nasıl ki Hitler Yahudi düşmanlığı üzerinden siyaset yaparak, kitleselleşmeye çalıştıysa, bu   NEOFAŞİST de ,KÜRT DÜŞMANLIĞI üzerinden aynı yolu benimsemiş bir siyasetin TELLALIĞINI yapıyor.

Konu Yurtseverlik olmasına karşın,dağarcığında bu konuda kırıntı bile taşımayan bu NEOFAŞİST, verecek yanıtı olmayınca, sıkışınca konuyu Kürt Düşmanlığına vardırıyor.

Yakında bu NEOFAŞİST’İN sitesinde   MHP li Faşistleri görürseniz sakın şaşırmayın.
Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü yolunda bunlar EL ELE vermişler.

Bu NEOFAŞİSTE sadece tek bir konuda bir şey söyliyeceğim.
O da CEHALETİNİ yüzüne vurmak için.

İşçi Sınıfının mücadelesini BİÇİM olarak ULUSAL olarak niteleyen,ben değil,bizzat MARKS’IN kendisi!

" Besbelli ki, işçi sınıfı, savaşım verebilmek için, sınıf olarak kendi ülkesinde örgütlenmelidir ve her ülke, ayrı ayrı bu sınıf savaşımının doğrudan alanıdır. İşte işçi sınıfının savaşımı, bu anlamda ulusal nitelik taşır, içeriği bakımından değil, ama Komünist Manifesto'nun da dediği gibi, "biçimi bakımından" ulusal. " (Karl Marks)


Ama Melnur’un bunu kabullenmesinin önündeki en büyük engel,damarlarında akan “asil” kan.
Melnur’un beyin kapasitesi,Enternasyonali anlamaya müsait değil.

Fazla zorlamayalım,devrelerini yakmayalım.
Sana bu kadar yeter Melnur,hadi şimdi bas git!''

http://www.solplatform.biz/index.php?topic=10.msg10993;topicseen#msg10993



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2017- 21:29


Öncelikle şunu belirtmek isterim ve yanlış anlaşılmasını istemem, ben bu arkadaşa CAHİL derken, belli bir kızgınlık üzerinden hareket etmiyorum. Hatta yazdıktan sonra da gerçekten üzülüyorum. Belki bu tür yazılardan başka sarılacak bir şeyi de yoktur diye içimden geçirdiğim de oluyor. Ama kayıtsız kalmak da mümkün değil. Etkin kuyrukçuluk döneminden pasif kuyrukçuluğa geçmesi ve hala etkin dönemden kalma alışkanlıkları devam ettirmesi rahatsız edici. Bu tür kişiler bana göre deşifre edilmeli. Bu kişilerin yazdıklarının bir cahil cesareti olma özelliğinden başka hiçbir anlam taşımadığının altının kalınca çizilmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha önce de yazmıştım; bu tür yazılar, yazanların hangi iklimden beslendikleri gerçeğinden soyutlanarak ele alınamazlar. Bu yüzden kuyrukçuluğuna ve troçkist yandaşlığına vurgu yapmaya çalışıyorum. Veda anlamıyor tabi... O hala ''nasyonalist, faşist, kürt düşmanı'' gibi bir türlü kurtulamadığı ve kurtulamayacağı ( kanserin aspirinle iyileşemeyeceğini söylemiştim.) ezberlerle bir şey söylediğini sanıyor.

Neyse, bunları geçelim!.

Veda'nın binbir emek vererek yazdığı ve bir şeyler anlattığını sandığı yazılarına kısmen de olsa üstte linkini verdiğim başlıkta yanıtlamaya çalışmıştım. Biraz daha somutlaştırıp, genişletelim.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2017- 21:44


Önce Marks Komünist Manifestoda ne demiş bu konuda ona bakalım;

“Komünistler ayrıca, vatanı, milliyeti kaldırmayı istemekle suçlandı. İşçilerin vatanı yoktur. Sahip olmadıkları bir şeyi onlardan almak mümkün değildir. Proletarya öncelikle siyasal egemenliği ele geçirmek, kendisini ulus olarak kurmak zorunda olduğu sürece, hiçbir şekilde burjuva anlamıyla olmamakla birlikte, henüz kendisi de ulusaldır." (Karl Marks-Komünist Manifesto)

Söylemin altını ve üstünü ve Marks’ın başka eserlerinde yazdıklarını birlikte yorumlarsak,Marks’ın söyleminin yorumunu şöyle yapabiliriz;

İşçi Sınıfının mücadelesi,üzerinde yaşadığı topraklarda başladığı için BİÇİM OLARAK ULUSAL ama bu mücadele bununla sınırlı kalmayıp,ulus sınırlarının da ötesinde tüm dünya üzerinde devam ettiği için ve işçi sınıfının ,insanlığın kurtuluşu evrensel planda ancak gerçeleşeceğinden İÇERİK olarak ta ENTERNASYONALİSTTİR!

Marks Gotha Programının Eleştirisinde bunu açık ifade eder.

" Besbelli ki, işçi sınıfı, savaşım verebilmek için, sınıf olarak kendi ülkesinde örgütlenmelidir ve her ülke, ayrı ayrı bu sınıf savaşımının doğrudan alanıdır. İşte işçi sınıfının savaşımı, bu anlamda ulusal nitelik taşır, içeriği bakımından değil, ama Komünist Manifesto'nun da dediği gibi, "biçimi bakımından" ulusal. "

Biçim ve İçerik arasındaki diyalektik ilişkide belirleyici olanın ve tabi kılınması gerekilenin İÇERİK olduğunu Marksizmin abc sini az buçuk okuyan her Marksist bilir.

Hal böyleyken hala işçi sınıfının mücadelesinde israrla biçimi ön plana alarak,içeriği arka planlara atmak ve İşçi Sınıfının mücadelesini ULUSAL bir mücadele olarak görmek,Marksizmi inkar etmek,ELVEDA MARKSİZM demektir.


Veda YURTSEVERLİK başlığı attığı yazısına böyle bir giriş yapmış ve hemen sonrasında da

''Yurtseverlik konusuna gelirsek; '' demiş.

Demek ki, üstteki yazı, Yurtseverlik başlığı attığı yazıda yurtseverlikle ilgisi olmayan bir yorummuş. Peki ne anlatıyor; işçi sınıfının mücadelesini ulusal bir mücadele olarak görmemek lazımmış. Eee, işçi sınıfının mücadelesi ulusal ölçekte bir mücadeledir. Bunu bu şekilde söylemek işçi sınıfının gerçek kurtuluşunun enternasyonalizmde yattığı gerçeğinin yadsındığı anlamına gelmez ki. ''Sıradan'' bir komünist bile böyle bir şey söylemez ve böyle bir imada dahi bulunmaz. Bir bilinmez değil yani bu. Veda ise ille de siyasal devrim perspektifinin üzerinden atlayacak, görmezlikten gelip, önemsizleştirecek ya, biçim diyor, içerik diyor, takla üzerine takla atıyor...Anlatmaya çalıştığını da anlatamıyor ve ''İşçi Sınıfının mücadelesini ULUSAL bir mücadele olarak görmek,Marksizmi inkar etmek,ELVEDA MARKSİZM demektir.'' şeklinde bir cümle kuruyor :)

1- ne söylenmiş oldu? İşçi sınıfının mücadelesinin ulusal sınırlar içinde başlayıp, kurtuluşun ulusal sınırlar içinde olacağını söyleyen biri mi var ki, böyle bir yorum yapılıyor..

2-Kendi deyimiyle yurtseverlikle ilişkisi olmadığını söylediği bir konunun yurtseverlik başlığında ne işi var?

Neyse, bunu geçelim :)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2017- 22:10


Bir kavramın anlaşılabilirlik kazanması için mutlaka içeriğinin ne olduğunun ortaya konulması gerekir. Biliyorum; Veda'nın uzaktan yakından ilgilenemediği bir konu bu. Diğer başlıktaki yorumumda da yazdım, yurtseverlik konusu milliyetçilik kavramından farklı ele alınmaktadır. Tekrara düşmemek için bu konuya girmiyorum. Yurtseverlik bir anlamıyla solcunun emperyalizm karşıtlığı ve diğer anlamıyla ( Lenin'in deyimiyle) burjuvaziyle proletaryanın kapıştığı en meşru alan olan yurt kavramının soldan yorumlanmasıdır. Bu yurt parçasında bir iddianız olmadan, bu yurdu ve o yurt üzerinde yaşayan insanları sevmeden, bu konuda öyle ya da böyle bir mücadele içinde bulunmadan   solcu olunamaz. Yurtseverliğin oturtulduğu bağlam tam da burasıdır. Ve böyle olduğu için de milliyetçilikten farklılık taşır. Yurtseverlik bu bağlamda ulusalcılık da değildir. Sosyalistlerin kullandığı anlamda bir sınıfsal karşılığı vardır. Şimdi yurtseverlik konusunu bu şekilde karşınıza koyduğunuzda ''Marks'ta var mıydı?'' şeklinde bir yorumda bulunabilmenin herhangi bir anlamı olabilir mi?

Mümkün değil!

Ama Veda'ya her gün bayram!

Veda konuyu bir tarafa bırakıyor, ille de solcular yurtsever olamaz ezberini kendince haklı çıkaracak anlamsız bir şeyler yazıp duruyor. Yok efendim, maddi yaşamda girilen ilişkiler, yurdun coğrafi bir bölge olması, ulusal pazarlar vb. sonuçta ilgisiz bir yığın cümleyi sağdan soldan tırtıklayarak bir şey anlatmaya çalışıyor. Ne anlattığının da farkında olduğunu sanmıyorum. Tekrar olacak, zaten Veda'ya yazarken tekrara düşmemek de olanaksız; sağdan soldan bulduğu cümleleri yüzeysel bir mantıkla bir araya getirerek aklınca yurtseverliğin solcuların savunamayacağı BURJUVA BİR DEĞER olduğunu kanıtlamaya çalışıyor :) ulusal ölçekte siyasal devrim tu kaka, bir başka ulusu ezen ulus özgür değildir ve sonuç, kuyrukçuluk.

Bu zihniyetten başka bir şey çıkması mümkün mü?

(SF'de sol sempatizanların zihnini yıllardır bulanık hale getir, kuyrukçuluğun daniskasını yap, şimdi de ''ben kuyrukçu değilim, bak kuyrukçuluğu eleştiriyorum'' yolunda çırpındıkça çırpın...)





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2017- 22:39


Konuya dönelim: Marks'ın yurtsever olamayacağı çok açık. Peki Marks ulusalcılığa nasıl bakıyordu diye sorulabilir. Bunun yanıtı Marks'ın ulusal olana da karşı olduğu şeklinde verilebilir. Bunun nedenini Marks'ın Avrupa'daki devrimi çok yakın görmesi ve bu yüzden sınıfsallığın önüne geçebilecek hiçbir niteliğe prim vermeyişi olarak açıklayabiliriz. Yurtseverliğe karşıtlık anlamına gelen cümleleri milliyetçilikle ilişkilendirmek, konunun anlaşılabilirlik kazanmasına yol açacaktır.

Şimdi, Marks'ta sınıfsal olanın önüne hiçbir şey geçemez. Geçmez. Sadece Marks'a özgü bir nitelik de değildir, ustalarda, Engels'te ve Lenin'de de bu nitelik vardır. Konumuz Marks olduğu için söyleyelim, Marks'ta özellikle 1850'lere kadar sınıfsallık karşısında ulusallığa yer yoktur ama Avrupa devriminin gerçekleşmemesi ve işçi sınıfı eylemselliğinin giderek tavsaması Marks'ı ulusal(cı)lık ile sınıfsallık arasında bir ilişki kurmaya yöneltir. Özellikle   Engels'in ''tarihsel uluslar'' kavramı ile büyük devletlerde işçi sınıfının kendi tarihsel hedeflerini ve sınıfsal amaçlarını geliştirmesinin daha kolay olabileceğini savunmuşlardır. Manifesto'nun yazıldığı dönemde ulusallık hiçbir şekilde sınıfsallıkla bir araya gelemezken, 50'lerden sonra bakış açılarında bir değişim ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Alman ulusunu yüceltirler ve bu nedenle özellikle küçük Slav uluslarına karşı düşmanca bir tutum alırlar.

Burada bir paragraf açalım ve Veda'nın bir ezberini daha çöpe atalım: Veda kuyrukçuluğuna kanıt olarak ''bir başka ulusu ezen ulus özgür olamaz'' sözünü çok kullanır. Kullanır da, Marks'ın bu sözünün mutlak bir ilke olarak alır. Söyler ve bırakır. Marks böyle söylemişse sanki bütün solcuların işi gücü Veda'nın deyimiyle ''haydi oylar HDP'ye'' olmalıdır. Veda bunu savunur.

Gerçekten de Marks böyle söylemişse, bu söz bu anlama gelmez mi?

Evet, gelir mi gelmez mi gibi bir soruyu sormaktan önce bu söz Marks ve Engels için ne anlama geliyor? Bu sözün temel bir ilke olabilmesi için öncelikle ustaların bunun gereğini yapması gerekmez mi?

Peki yapmışlar mı?

Engels ''arihsel uluslar'' ve ''büyük uluslar'' derken ve ayrıca küğçük slav uluslarının Almanya'dan kopma çabalarına düşmanca yaklaşırken, ''bu sözü unutmuşlar mı?

Ya da, İrlanda sorunu bağlamında söylenen bu söz, Marks'ın daha önce İngiliz ulusundan yana ağırlığını koyması ile nasıl bir arada durabiliyor? Marks önce İrlanda işçi sınıfından değil, İngiliz İşçi sınıfından yana bir tavır alırken bu söz aklına mı gelmemişti?

Ya da, İngiliz sömürgeciliğinin Hindistan'daki varlığı karşısında neden açık ve seçik olarak bu İLKEyi(!) gözetmedi. Neden ve nerdeyse bu sürece hayırhah bakabildi. Bir ilkeden söz edilecekse, böyle bir tutumu hangi ilkeyle açıklayabiliriz ki?

Ya da Engels'in Fransa'nın Cezayir işgalini alkışlamasını özgür ulus bağlamında nereye oturtacağız?

Bir yanıt verilebilir mi?

Veda'nın bir yanıtı olabilir mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2017- 23:29


Sanırım, Marks'ın yurtsever olup olmadığı sorusunun doğru bir soru olmadığı anlaşılmıştır sanırım. Yurtseverlik ulusal(cı)lık veya milliyetçilik olarak alındığında ise, önce hiçbir şekilde sınıfsallığın önüne ulusal olan herhangi bir şeyi geçirmediğini ve sonra da Avrupa'da devrimin geriye çekilmesine paralel olarak sınıfsallık ile ulusallık arasında öncekinden farklı bir ilişkiyi geçirdiklerini söyleyebiliriz. Buradan da Marks ve Engels'in ulusal soruna nasıl baktıkları sorusunun yanıtının ''bir başkasını ezen bir ulusun özgür olamayacağı'' şeklinde verilemeyeceği ve Marks ve Engels'in konuya hiçbir şekilde teorik düzlemde yaklaşmadığını ve dolayısıyla temel bir ilke öngörmediklerini söyleyebiliriz. Kuyrukçuluklarına Marks ve Engels ( ve hatta Lenin'i) meze yapmak isteyenler başka kapıya. Ustalarda böyle bir tavra asla rastlayamazlar.   Hala ''ama bak böyle de demiş'' diyecekler varsa, onlar için yapılacak bir şey yok; kanser aspirin ilişkisi...

Toparlayalım; Marksizm, bilimsel sosyalist ideoloji insanlık tarihini sınıf mücadelesiyle tanımlar. Biz buna inanır, bunu savunuruz. Ve böyle olduğu için de ulusal olan hiçbir şekilde sınıfsal olanın önüne geçemez. Ulusallık, Ulusal sorun veya ulusalcılığa bakış açımız da öncelikle bu belirlenimde yatar. Her şey sınıfın tarihsel çıkarları ve her şey sadece devrim içindir. Ulusal ölçekte   ve siyasal iktidarın alınma sürecinde işçi sınıfının nasıl gelişip gelişemeyeceği ve işçi sınıfına nasıl alan açılıp açılmadığı bizlerin yani bilimsel sosyalist ideolojiyi rehber edinenlerin yol haritası ve temel yaklaşımıdır. Ustalar da böyle davranmışlardır. Aksi düşünülebilir mi? Siyasal devrim perspektifin üzerinden atlayanlar ve kuyrukçuluğa demir atmış olup böyle bir siyaseti ve konumlanışı Marksist ustalara göndermelerle kanıtlama peşinde koşanlar kendilerini aldatmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

Veda'nın anlayamadığı konu Marksizmi bir ansiklopedi gibi görmesi. Öyle sanıyor. Bir yerlerde -özellikle Troçkist makalelerde bir alıntı arıyor, onu bir yere yazıyor, altına üstüne   çoğu zaman ilgisiz şeyler yazıp çok ÖNEMLİ bir yorumda bulunduğunu sanması. Kaç yıldır anlatamadım; Marksizm bu şekilde yorumlanamaz. Hele böylesi, yani Veda'daki gibi eksik bilgiler, önyargılar ve ezberlerle hiç yapılamaz. Lenin'den bir alıntı yap ve sonra ''ya gördün mü bak Lenin ne demiş!'' de...

Ya da Marks'tan bir alıntı yap, örnekse İrlanda sorununda söylenen ''başka bir ulusu ezen bir ulus özgür değildir'' sözünü söyle ve sonra ''ya gördün mü, ben onun için kürt hareketini destekliyorum'' demeye getir!

Böyle bir çözümleme olabilir mi?

Marks böyle söylemiş ama, sonra neden Hindistan konusunda böyle söylemiş, diye düşünme!
Marks böyle söylemiş ama, ustalar neden küçük slav uluslarının kendileri için istedikleri konusunda olumlu bir tavır geliştirmemişler, diye de düşünme.

Bu sözle çelişen bir yığın uygulama ve siyasal tavır görmezlikten gelinerek, bu bilgilere ulaşılmadan Marks'ı ve Engels'i anlayabilmek mümkün olabilir mi?

Bu bilgilere ulaştıktan sonra da sorun çözümlenmiş olmuyor; bu kez asıl sorulması gereken soru karşımıza çıkıyor; evet, ustalar neden böyle tavır koymuşlar, neden böyle bir söylemde bulunmuşlar?

Evet, Veda, bir yanıtın var mı? Yoksa yine kolaycılığa kaçıp ''nasyonal, faşist, kürt halkının düşmanı'' diyerek çaresizleri mi oynayacaksın?




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.11.2017- 17:06


Çok değil, aradan biraz zaman geçsin, sanki hiçbir şey olmamışçasına '' başka bir ulusu ezen ulus özgür değildir'' ezberi yinelenir ve Marks kuyrukçuluğun bir malzemesi yapılmaya devam edilir.

Eminim!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.11.2017- 20:43


Marksizm konusunda öncelikle anlaşılması gereken onun devrimci özünü kavramak ve diyalektik düşünme yöntemini içselleştirmektir. Yoksa, Marksizm hiçbir şekilde bir ansiklopedi değildir. İlgili ilgisiz birtakım Marks, Engels ve Lenin alıntıları üzerinde tepinerek herhangi bir konuyu anlaşılır bir hale getirmek çoğu kez mümkün değildir ve böyle bir alışkanlık da çoğu kez yanlış sonuçlara yol açar. Veda'nın bildim bileli tutturduğu yol bu olmuştur ve sağdan soldan bulduğu birtakım alıntıların altına ve üstüne bir şeyler yazarak bir sonuca varmak istemektedir. Oysa o alıntıların söylenildiği koşullara uygun bir polemik olduğu, farklı koşul ve durumlarda o söylenenin tersi çok farklı yorumların da yapılabildiği örnekler vardır. Lenin'den bir örnek verilecekse, Bolşeviklerin partide azınlığa düştüğü bir dönemde (1903) Lenin partide farklı hiziplerin de olması gerektiği yolunda konuşması var. Ama aynı Lenin partide egemen hale geldikten sonra tersini savunmuş ve hatta devrimden sonra hiziplerin partiden atılmasını bile istemiştir. Şimdi hangisi Lenin; hangi tutum, hangi konuşma Lenin'in düşüncesi? Hangisini baz alacağız?

Marksist ustaların devrimden başka, işçi sınıfının tarihsel çıkarlarından başka bir şey düşündükleri yoktur. Menşevik Martov'un Lenin için söylediği ''rüyasında bile devrim görür'' sözü hepsi için geçerlidir. Öncelik devrimdir, devrimin çıkarlarıdır.   Bu yüzden Marksist ustaların söylediklerinin ne anlama geldiği, o söylenenleri devrimin çıkarlarıyla ilişkilendirmeden anlaşılabilmesi kolay değildir. Marks'ın İrlanda sorununda söylediğini öncesiyle ve sonrasıyla ve de devrimin ve işçi sınıfının tarihsel çıkarlarıyla yoğurmadan tekerleme gibi yinelemek enternasyonalist komünist(!) olmak anlamına gelmez. Bu tür yaklaşımların Marksizm ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur ve olamaz.





Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.11.2017- 13:38


Kemal Okuyan SOLportal'daki yazısında milliyetçilikle yurtseverlik arasındaki farkın altını bir kere daha çizmiş; anlayana:

''Milliyetçilik nedir” sorusunu defalarca yanıtladık ama buraya bir kez daha koyalım ki yazacaklarımız daha anlaşılır olsun:

Milliyetçilik kendi ulusunun ayıbını görmemektir. Yani, kendi ulusunun hırsızına, haksızına, sömürücüsüne, zorbasına anlayış göstermek…

Yurtseverlikten farkı burada. Yurtseverlik kendi ülkeni hırsızdan, haksızdan, sömürücüden, zorbadan kurtarma iradesidir. ''


http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/icimizdeki-natocular-kim-218087




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Vedanın,   bir,   türlü,   anlayamadığı.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS