SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
STALİN ve SF'deki eleştiriler           (gösterim sayısı: 4.209)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 06.10.2013- 14:31


SF'de daha önceden yazılmış "Stalin'i anlamak" başlıklı bölüm bir iki gün önce yapılan Stalin yorumlarıyla güncellendi. Stalin konusunda sol'daki bir yığın kara çalmaların yanlışlanması adına iyi bir egzersiz olabilir diye düşünürken, özellikle SF'nin danışmanının da içinde bulunduğu bir grubun bu kara propaganda korosuna katılmış olması da ilginç. "Sosyalizm okulu" öğretmeye devam ediyor!

Danışman arkadaşın bu başlıktaki yazıları şunlar:

Yazı 1:

"Sovyet devrimi, dünya kapitalizmine iyi bir darbe olarak değerlendirebiliriz. Ancak dünya ölçek kapitalizmin belini kırmamıştır. Kapitalizmin belinin kırılması, devrimin dünya boyuta taşınması ile mümkündü. Ancak Lenin'in erken ölümü ve Stalin'in çapsızlığı, Sovyet devriminin, dünya devrimine dönüşememesinin en önemli nedenidir.

Sovyet devrimini devlet kapitalizmi kategorisinde değerlendirmek yanlıştır. Sovyet devrimi, komünizme ilerleyen geçiş döneminin başlangıcıydı. Dünya boyut geçiş dönemini başlatmıştır. Geçiş toplumları mekanik toplumlar değildir. Kapitalizm veya devlet kapitalizmi mekanik toplumdur. Sovyetler birliği, Lenin sonrası devlet kapitalizmi değildi ama hızla mekanikleşiyordu. Zira geçişin başlangıç aşaması çok zayıf bir bölgeden ve eksik koşullarla başlamıştı. O nedenle geçiş toplumu olamıyordu. Stalinin çapsızlığı da bu koşullara eklenince Sovyet sistemi mekanik bir sisteme dönüşmüştü. Oysa geçiş toplumları hareket halli toplumlardır. Sürekli dönüşümlerle ilerleyen toplumlardır. Sovyetler birliği ne yazık ki dönüşümlü değil, mekanik bir toplum olmuştur. Sovyetler birliği kendi başına geçiş toplumu olamazdı denilebilir. Ancak mekaniklikte, işte böyle sosyalizmi devlet kapitalizmine benzetir.

Sovyet devrimi ile birlikte, çağımız kapitalizmden komünizme geçiş çağı olarak nitelenmiştir. Ancak o zaman çağımızı "dünya devriminin tamamlanması çağıdır" diye niteleseydik, daha doğru bir rota izlememize yardımcı olurdu. Dünya devrimi tamamlanmadan geçiş toplumu olamıyorduk. O nedenle Sovyetler birliği de dahil olmak üzere tüm komünist partilerin rotası dünya devrimine yönelmeliydi. Rosa Lüxemburg bunu söylemişti, ancak o zaman Sovyet devriminin sarhoşluğunda anlaşılmadı. Şunu söylemişti: Zafer dünya devriminin sonunda kazınılmış sayılacaktır."

Danışman arkadaşımızın Stalin eleştirilerine "Londra"dan "yuh" eleştirisi gelmiş, arkadaşımız da ikinci yazısını yazma gereği hissetmiş:

Yazı2:

"Sovyet devrimi tarihe sosyalizm olarak geçmiştir. Sosyalizm kapitalizme alternatif olmakla birlikte, kendi başına bir toplumsal biçimlenme değildir. Sosyalizm gerçekte komünizmin başlangıçı, yani komünizme geçiş dönemidir. Kapitalizm ise kendi başına bir toplumsal biçimlenmedir. Kapitalizm sermaye egemen toplumdur. Sovyet sosyalizmi de sermaye egemen toplumdur. Kapitalizmde sermaye özgürdür, sosyalizmde ise kontrol altına alınmıştır.Ancak sosyalizm, komünizme geçiş dönemi türü bir fonksiyon geliştirememiştir.

Komünizmden koparılmış bir sosyalizm ise büyük ekim devriminin heba edilmesi demektir. Sosyalizmi komünizme bağlayan, devrimci dönüşümlerdir. Devrimci dönüşümler ise kapitalizmin ağırlıklı olduğu bir dünyada mümkün değildir. Devrimci dönüşümler demokrasiyi genişletecek, diktatörlüğü ise eritecektir. O nedenle Sovyet demokrasisinin bürokratik bir tarz göstermesi normaldi. Böyle bir mekanizma ise toplumu komünizmden uzak tutuyordu.

Sovyet devrimini yapan Lenin'dir. O devrimin nasıl bir yol izleyeceğini bilende Lenin'dir. Ancak devrim sonrası Lenin'de önünü görmekte zorlanıyordu. Krizden çıkış sağlayan ve bir nevi nefes aldıran ekonomi politiği (NEP) 4 yıl sonra uygulama alanına sokmuştur. Lenin büyük bir lider olmasına rağmen, komünist düşünce ilk kez uygulama alanına çıkmıştı. O nedenle pratikten çıkan sonuçlar üzerinden sosyalizm ilerleyecekti. Tabi o süreçte Lenin'in erken ölümü de bir talihsizliktir.

Stalin Lenin'den aldığı biçimle devam etti. Lenin ekonomiyi kurtarmıştı. Stalin de buna devam etti. Gerçekte Stalin iyi bir ekonomi politika izlemiş ve rakipleri ile yarışta başarılı sonuçlar almıştır. Ancak komünizme geçişin ön koşulu olan dünya devrimi unutulmuştu. Sovyetlerden sonra gelen o zamanki Çin devrimi de ayni rotayı izlemiştir. Bütün sosyalizmler kendilerini kooperatif toplum içine atmışlardır. Oysa ekim devriminin komünizme geçmek gibi bir amacı vardı. 2. dünya savaşında sosyalist devleti kurtarmak bir başarıdır. Ancak bu başarı geçiş sürecini beslemiyorsa çokta bir anlamı yoktur. 2. dünya savaşının mağlupları bu gün dünyanın en büyük ekonomilerine sahipler. Demek ki mağlup olmak çokta kötü bir şey değilmiş. (Şayet mesele ekonomiyse)

Komünizmde sermaye insan yaşamının dışına itilir. Ancak komünizme geçiş döneminin birinci bölümünde (Sovyet dönemi) sermayenin egemenliği devam edecektir. Gerçekte birbirini sevmeyen bu ikili "komünizm ve sermaye" zoraki olarak sosyalizm döneminde beraber olmuştur. Bu beraberlikten sermaye çok hoşnut olmasa da sosyalizm memnun olmuştur. Hem ekonomi tıkırında hem de sosyalistlik devam ediyor. Devrim yapılırken amaç neydi komünizme geçmek, hani ne oldu o amaç, tabi ki unutuldu. Bir zamanlar Stalin, sonraları ise Brejnev komünizme geçiyoruz diyorlardı. Ama şunu bilmiyorlardı sermaye ile beraber komünizme geçilmez. Ne oldu, tokat kimin suratında patladı? Günah keçisi Gorbojof'un suratında patladı.

Stalin'de çap olsaydı, komünizme geçiş masalları anlatmazdı. Sermaye olduğu sürece komünizm olmaz. Hem sermaye ile beraber olacaksın hem de komünist olacaksın; böyle bir ikili yok, böyle bir şey olanaklı değildir. Komünist olmanın ön koşulu ilk önce sermayenin ne olduğunu bileceksin. Marx sermayeyi analiz ederek bu yola çıkmıştır. Stalin'e çaplı diyen arkadaşlarımız, onun bir tane sermaye analizini getirsinler görelim. Marx'ın dediği doğrudur demekle olmuyor bu işler, Marx ne demiş bunu anlatacaksın.

Sermaye ile beraberliği sonsuz gören sosyalizm bu kadardır. Sovyet sosyalizmi yolun sonuna gelmişti ve o sosyalizm bir adım daha atamazdı. "




Bu ileti en son melnur tarafından 06.10.2013- 14:33 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.10.2013- 14:54


Yazı tam bir çorba; kavramlar karışmış, yorumlar yanlış, tutarsız,bir üstte söylenen bir altta yadsınıyor; tam bir keşmekeş! Quarter adlı arkadaş, anlatının bu yanına değinmese de sormuş: "Şimdi Hasan Karataş'ın Stalin 'eleştirileri'nden bir şey anlayan var mı?" Doğru bir soru ama, eksik; "Sn.Karataş, yazdıklarınızdan kendiniz bir şey anlıyor musunuz?" diye de eklemeliydi...

Bu kez, üçüncü yorum gelmiş "danışman" arkadaşımızdan:

"Arkadaşlar;

Sovyet devrimi kapitalizmin belini kırmamıştır. O nedenle kapitalizmden komünizme geçiş başlayamazdı. Sovyet devrimini komünizme geçişin başlangıcı olarak değerlendirdik. Marx kapitalizmden komünizme geçişin proleter diktatörlüğü ile olanaklı olduğunu söylemiştir. PD yi ise 2 aşamayla ifade etmiştir. 1. aşama ekonomik devrelerin işletildiği aşama, 2. aşama ise ekonomik devrelerin tasfiye aşamasıdır. Genel ifadeyle PD dönemi, devrimci dönüşümler dönemidir. Bu dönem hareket halli bir dönemdir. Mekanik bir düzenleme değildir.

Marx bunu söylerken, dünya devrimi sonrası için söylemiştir. Marx yerel sosyalizm olmaz demiştir. Yerel sosyalizm, bir süre sonra karşıtına dönüşür demiştir. Sovyet devrimi ile birlikte bir sosyalizm başlamıştır. Ancak bu sosyalizm evrensel değildir. Evrensel olmayı hedeflemiştir. Sadece hedef olarak kalmıştır. Bu sosyalizm PD bile olamamıştır. O nedenle kapitalizmden komünizme geçiş olarak değerlendirilemezdi.

20 .yy bütün komünist partileri Marx'ı anlamış değildi. Büyük Çin devrimini kendi elleriyle yapan Mao ze dung dahildir. Devrimi yapan ülkeler, hep ulusal kaldılar. Dünya devrimini hiçbir zaman hedeflemediler. Şu anlaşılmamıştı, dünya devrimi olmadan komünizme geçiş başlamıyordu. Senin yerel devrimin ilelebet gidemezdi. Ne oldu? en sonu koskoca Mao kendi sağlığında Deng xiaoping'e muhtaç kaldı. Ekonomiyi işletmesi için onu göreve çağırdı. Zira ekonomi işlemiyordu. Sovyetlerde de ayni şey, ekonomi işlemiyordu. Çöküyorlardı. Sermayenin sosyalizmle beraberliği bir yere kadardı. Artık sermaye ile sosyalizm bir arada olmuyordu. Sermaye kendisine açılım istiyordu. Sosyalist devletlerin tamamı sermayenin istekleri doğrultusunda hareket etti ve sosyalizmi terk etti. Rusya doğal gazı satarak kendisine açılım bulurken, Çin'de emek gücünü satarak kendi sermayesine açılım buldu.

Stalin'in çapsızlığı meselesine gelince, Lenin'in başlattığı yolu süremiyordu. Lenin'i tekrar ediyordu, ancak pratik yeni teoriler istiyordu. Düşünsenize koskoca Sovyet devrimi ve buna Çin devrimi de eklenmiş ve yine de pd ye dönüşemiyordu. PD sosyalizmin ABC sidir. Bunu görmemek çok büyük eksikliktir. Nedenini tartışmayalım 20. yy komünist partilerinin tamamı oportunist çizgi izlemiştir. Çapsız olan sadece Stalin değil; Hatta Stalin canla başla sosyalizmi ayakta tutmuştur. Demek ki PD bile olamayan sosyalizmde bu kadar oluyormuş. Koskoca devrimlerle başlayan sosyalizm, tek kurşun sıkılmadan terk edildi.

Eksikliği sermaye analizinde görmekteyim. Eski sosyalizm hiç olmadı dünyanın büyük bölümünü nispeten de olsa kapitalizmin acımasızlığından uzak tutmuştur. Benim Stalin ile zerre kadar sorunum yoktur. Meselem bugünle ilgilidir. Geçmişte sermaye analizini eksik yapan sosyalizm çok kötü bir ders almıştır. Bugün hala sosyalist cumhuriyet diyerek, komünist düşüncenin altına ekonomiyi ve sermayeyi yerleştirmeyi kalkanları çok kötü ve bunların beyin takımlarını da düşman olarak görmekteyim. Bu şahıslar komünizm kelimesini ağızlarına almamalıdır. Komünizm uygarlaşma sürecinin eksikliği nedeniyle bir süre sermaye ile beraber anılmıştır. Bugün komünizmi sermaye ile birlikte anmaya çalışanlar; kelimenin tam anlamıyla düşmanımdır. Sermaye komünistlerin nezdinde ömrünü tamamlamıştır. Bu zamandan sonra sermaye insanlığın baş belasıdır. Suriye'de insanlar canlı canlı kesiliyorsa bunun sorumlusu dünya sermayesidir. Sayamayacağım binlerce vahşetin tek sorumlusu dünya sermayesidir. Sermayeye ılımlı yaklaşanlar komünist olamayacağı gibi, doğrudan komünistlerin düşmanıdır."

Şimdilik yazdıkları da bu.




Bu ileti en son melnur tarafından 06.10.2013- 14:55 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.10.2013- 15:14



Yazı tam bir keşmekeş. Danışman arkadaşımız ne söylemek istediğini de tam bilemediği için bir yığın karmakarışık cümleler kuruyor ve kavramları da kafasına göre değerlendirerek, aynı paragraf içinde bile birbirini yadsıyan cümleler kurabiliyor.

Söylediğine bakın:

"Stalin'in çapsızlığı meselesine gelince, Lenin'in başlattığı yolu süremiyordu. Lenin'i tekrar ediyordu, ancak pratik yeni teoriler istiyordu. Düşünsenize koskoca Sovyet devrimi ve buna Çin devrimi de eklenmiş ve yine de pd ye dönüşemiyordu. PD sosyalizmin ABC sidir. Bunu görmemek çok büyük eksikliktir. Nedenini tartışmayalım 20. yy komünist partilerinin tamamı oportunist çizgi izlemiştir. Çapsız olan sadece Stalin değil; Hatta Stalin canla başla sosyalizmi ayakta tutmuştur. Demek ki PD bile olamayan sosyalizmde bu kadar oluyormuş. Koskoca devrimlerle başlayan sosyalizm, tek kurşun sıkılmadan terk edildi."

Ne diyor;
1-Stalin PD'yi kuramamıştır.
2-PD sosyalizmin ABC'sidir.
Ve 3-Stalin "yine de sosyalizmi ayakta tutmuştur".

Bu arkadaşımız, geçiş dönemini sosyalizm olarak niteliyor, anlaşılan bu. PD de bu geçiş sürecinin devlet biçimi. Stalin sosyalizmi ayakta tutmuş ama, PD'yi gerçekleştirememiş gibi bir cümle kurulabilir mi? Hadi bunu geçtik, sosyalizm dediğimiz toplumsal biçimlenme bir değişim-dönüşüm sürecine işaret eder. Birinci ve ikinci yazıda da bunun tersi savunuluyordu.   Qarter'in söylediği gibi, bir şey anlaşılmıyor da, yazar yazdıklarını anlamış mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.10.2013- 15:47


Sovyet devriminin "devlet kapitalizmi bile olamadığını" da bu yoruma eklemek gerek. İlk yorumunda da bunu söylüyor. Sovyetlerde devlet kapitalizmi yok, PD yok, ama sosyalizm var! PD bile kuramayan bir sosyalizm!

Bu kadar saçmasapan ve birbirini yadsıyan önermeler nasıl kurulur anlamak mümkün değil. SAnırım arkadaş, Sovyetleri "bürokratik devlet" olarak eleştirmek istiyor ama, bu tür eleştirilerden gına geldiği için, daha derin(!) bir çözümleme yapma gereği hissetmiş, ve böylece de saçmasapan ifadeler ortaya çıkmış.

Bir de şu "Dünya Devrimi" konusu var. Stalin dünya devrimini gerçekleştirmeliymiş! Yoksa yıkılmaz kaçınılmazmış ve bu aşamada söylenen bir yığın zırva. Peki nasıl olacakmış bu? 1917 Ekim'in'de iktidar alınmış, halk perişan, ve ardından bu perişanlığı daha da büyük bir yıkıma dönüştüren ve dört yıl süren kanlı bir iç savaş.   Otuzların sonunda başlayan emperyalist saldırı...20 milyon yurttaşını savaşta yitiren bitik bir sosyalizm! Ayakta kalması gereken bir Sovyetler...

Quarter sormuş; "nasıl olacak?" "Kızıl ordu ile dünyanın bütün ülkeleri" işgal mi edilecek? Bizimkinden yanıt yok! Stalin "çapsızmış" da "sermaye analizi" eksikmiş" de...Yan çiziyor. Konuları birbirinin içine sokarak, ve hiç bir söylememeye odaklanarak şark kurnazlığı yapıyor! Söylemediği 3.enternasyonal'in kaldırılma kararıdır. Bana göre de yanlıştır. Ama 3.enternasyonal olsaydı, dünya devriminin gerçekleşeceğine mi yoracağız! Bu kadar basit mi bu "dünya devrimi" dediğimiz süreç. Hani nesnel koşullar?Her ülke koşullarının nesnel ve öznel koşullarını bir dünya devrimi gerçekleştirecek şekilde eşzamanlı düşünemeyeceğimize göre, 3.enternasyonal varolsaydı bile,   muhtemeldir ki yine "bir dünya devrimi" bu koşullarda gerçekleşmeyecekti. Bu yaklaşıma göre SSCB bu nedenle yıkılacak mıydı?

Yazıya döneriz; bu yazılardan bol bol eleştirilecek malzeme de çıkacaktır; ama şunu söylemek gerek: Stalin konusunda yapısal bir hata aranıyorsa, söylenecek şey- o da hataysa- yerine geçebilecek bir Stalin'i ortaya çıkaramamış olmasıdır. Geçenlerde bir yazı okumuştum, şunu söylüyordu; Stalin'den sonra yerine Fidel Kastro çapında biri geçseydi, SSCB çözülür müydü?

Yanıtı Küba'da duruyor...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 06.10.2013- 16:27



Yazıda sosyalizm, komünizm, dünya devrimi, PD, geçiş süreci...gırla gidiyor. Sovyetler devlet kapitalizmi değil, PD kurulamamış, ( Stalin sosyalizmi ayakta tutmayı başarmış olsa da) sosyalizm değil...Peki ne? SSCB ne idi?

Sovyetler sosyalist bir ülkeydi. Bunun tartışılması bile abestir. Yine aynı tartışmaya girilecekse, Marks'ın geçiş süreci olarak nitelediği bir biçimlenmeydi Sovyetler. Proleter diktatörlük de kurulmuştu. Bu süreç Marks'ın tanımıyla elbette sosyalizm değildi. Bunu iddia eden de yok. Ama lenin'in kimi yorumları ve sonrasındaki pratik bu sürecin sosyalizm olarak adlandırılmasını getirmiştir ve bunda da yanlış olan bir şey yoktur. Sosyalizm mi, geçiş süreci bu bağlamda hiç bir yarar getirmeyen bir tartışmadan da başka bir şey değildir.

SSCB bir sosyalist ülkeydi ve bu ülkenin devlet biçimi de proletarya diktatörlüğüne dayanırdı. Lenin döneminde yürürlüğe sokulan NEP uygulamasının kaldırılmasıyla birlikte sermayenin özel mülkiyet biçimi kırsaldaki kollektifleştirmelerle birlikte tamamen de kaldırılmıştır. Bu dönüşüm değil de nedir? Danışman arkadaşımız   dönüşüm derken neyi kastediyor belli değil.

Tek ülkede sosyalizm olur. Tek ülkede sosyalizm, Marks ve Engels'in siyasal iktidarın alınmasından, PD'nin kurularak ekonomide merkezi planlamayla birlikte özel mülkiyetin devletleştirilmesiyle sürecek olan süreçtir. Geçiş süreci, toplumsal değişim ve dönüşümlerin gerçekleştirildiği biçimlenmedir. SSCB'de bütün bunlar, o koşullarda, o bilinmezlikler içinde ve o emperyal saldırılar altında gerçekleştirilmiştir. Ne kadar olabiliyorsa, o kadar. Yanlışlıklar yok muydu? Böyle bir şey mümkün mü? Mutlaka olmuştur. Ama Stalin'i "çapsız" göstermek, kimin haddine düşmüş!

SSCB bugün tarihte yoksa, ve bunun nedenleri araştırılmak isteniyorsa, kolaycılıktan ve anti-Stalinci yaklaşımlardan sıyrılmak gerek.   Bir üstteki yazının sonunda sorulan soruyu bir kez daha hatırlatmak gerek; Stalin sonrasında süreçte bir Stalin daha olabilseydi, ya da Fidel SSCB yıkılır mıydı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.10.2013- 15:13


Bu tür yazıların genellikle yetersiz bilgilenmeden, her şeye rağmen sosyalizm karşıtlığından, birtakım önyargılardan kaynaklandığı söylenebilir. Marksist-Leninist öğretiye karşıtlık sadece iflah olmaz sosyalizm düşmanlarından gelmemektedir, benzer şekilde, -şöyle ya da böyle-sosyalist-komünist olduğunu iddia edenlerden de gelmektedir. Bu danışman arkadaş yazılarında "ideolojilerin öldüğü"nden söz edebiliyor. Zaten bu tür anlayıştaki sakatlıklar da bu yaklaşımdan ortaya çıkıyor. İdeolojiler öldü diyorsan, örtük bir şekilde bilimsel sosyalist ideolojinin de artık gereksizleştiğini söylemiş oluyorsun, demektir. "Sosyalizm Okulu" iddiasında bulunan bu platformda danışmanın ve site sahibinin bu ve benzer görüşleri savunması zaten bu platformları "sözde sol-sosyalist forumlar" haline getiriyor. İnternetin nicel anlamda en büyük olan forumunun böyle bir anlayış içinde yönetilmesi ve saçmasapan düşünceleri "sosyalizm" olarak aktarması da sol adına gerçekten talihsizlik. Eminim bu saçmasapan açıklamalar, -eskisi kadar olmasa da- birtakım sol sempatizanların zihinlerinde yanlış algılara da yol açabiliyordur.

Komünist bir dünya bilimsel bir çıkarımdır. Sürekli yineliyoruz bunu. Kapitalizmin son sınıflı toplum olmasının ve geleceğin de "ya barbarlık ya da sosyalizm" olacağı iddiasının altında yatan gerçeklik bu bilimsel çıkarımdır. "Ya barbarlık..." şeklinde bir olasılığın olması da komünist dünyanın kurulabilmesinin bir koşula gerek göstermesidir. O da iradi çabadır. Toplumsal dönüşümlerin doğadaki dönüşümler gibi determinist bir niteliği vardır, ama toplumsal dönüşümlerin doğadaki dönüşümlerden farkı da insan iradesine ihtiyaç göstermesidir. Bu iradi çaba olmadan evrimsel birikimler bir devrimsel dönüşüme yol açmaz. Bu yüzden sosyalist ideolojide nesnellik ve öznellik iç içe bir nitelik gösterir.

İdeolojilerin öldüğünden yola çıkarak kendince sosyalizm-komünizm tanımları yapmak aslında bilimsel sosyalizmi tahrif etmek ve onu yadsımaktan başka bir işe yaramaz. Sosyalizm okulu olduğu iddiasında bulunan bu forumda hem bu tür tahtifatlar yapılarak bilimsel sosyalizme aykırı bir yığın saçmalık savunulmakta ve hem de sosyalisr ideolojinin insan iradesine gereksinim gösterdiği niteliği nesnellikten soyutlanmış bir "fokocu" anlayışı özendiren bir iradi tavır öne çıkarılmaktadır. Üstüne üstlük bir kürt ulusal hareketine kuyrukçuluğun bu forumlarda olmazsa olmaz bir sol tavırmış gibi gösterilmesi yapılan bir dizi hataların üstüne bir başka hatanın da eklenmesi anlamına gelmektedir.

Bu yüzden sürekli yinelemek gerek; bu tür forumlardan sol-sosyalist ideolojiyi öğrenmeye çalışmak sol sempatizan kitle için ciddi bir riski de beraberinde getirmektedir.

Ne yazık ki, böyle...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.002
Konum: İstanbul
Durum: Forumda
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.10.2013- 00:57


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış



[size=2]Sovyetler sosyalist bir ülkeydi. Bunun tartışılması bile abestir. Yine aynı tartışmaya girilecekse, Marks'ın geçiş süreci olarak nitelediği bir biçimlenmeydi Sovyetler. Proleter diktatörlük de kurulmuştu. Bu süreç Marks'ın tanımıyla elbette sosyalizm değildi. Bunu iddia eden de yok. Ama lenin'in kimi yorumları ve sonrasındaki pratik bu sürecin sosyalizm olarak adlandırılmasını getirmiştir ve bunda da yanlış olan bir şey yoktur. Sosyalizm mi, geçiş süreci bu bağlamda hiç bir yarar getirmeyen bir tartışmadan da başka bir şey değildir.

[/size]



Yanlış anlaşılmaması için burada bir açıklamaya gerek var. Marks sosyalizm ve komünizmi eşanlamlı olarak kullanmıştır. Yani sosyalizmi geçiş sürecinden sonraki dönemin birinci aşaması olarak adlandırmamıştır. Marks'a göre siyasal devrimden sonra bir geçiş süreci yaşanacak ve sonrasında ( enternasyonalist düzeyde) komünist tolumun birinci ve ikinci evresine varılacaktır. Marks'taki bu sürecin herhangi bir bölmesini Marks'a atfen sosyalizm olarak niteler ve sonra Lenin'in sosyalizm kavramının içeriğini de görmezden gelirsek, konuyu anlayabilmek ve yorumlayabilmek zorlaşır. Hem Lenin ve hem de Stalin süreci değerlendirmeleri de öncelikli olarak böyledir. Ama Bolşevik devrimden sonra önlerine bir pratik geldiğinde kuruculuk dönemine ( geçiş sürecine) sosyalist nitelemesi yapmaktan da çekinmezler. Lenin ve Stalin'in söylemlerindeki (kimi) sosyalizm kavramını enternasyonal toplumun birinci veya ikinci aşamasıymış gibi yorumlamak, bu nedenle, pek de doğru bir yaklaşım biçimi değildir.

Ve artık bu gereksiz tartışmayı da aşmak gereklidir. Bugün sosyalizm kavramıyla nitelendirilen şey Marks'ın siyasal devrimden sonra gerçekleştirilmesi gerektiğini söylediği toplumsal devrimler süreci-geçiş süreci-dir. Sosyalizm kavramından bu bağlamda anlaşılması gereken şey bu olmalıdır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör SGB'ne eleştiriler: ''Güç Birliği” ne ve nasıl?'' melnur 0 667 27.08.2022- 07:23
Konu Klasör Demirtaş'tan HDP'ye eleştiriler: Beş yıldır bu gerçeği anlatmaya çalışıyorum... melnur 1 319 01.06.2023- 06:46
Etiketler   STALİN,   SFdeki,   eleştiriler
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS