SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Sol liberalizm ve bir kez daha HDP konusu...           (gösterim sayısı: 3.788)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 06.06.2018- 10:29


80'li yılların ikinci yarısından itibaren Kürt hareketinin yükselişe geçmesi ardı ardına hem sosyalist hareketin gerilediği bir periyoda ve hem de reel sosyalizmin bütün dünyadan el ayak çekmeye başladığı bir sürece tekabül eder. Bu nesnel durum sosyalist yapılarla Kürt dinamiği arasındaki ilişkinin hemen her zaman sorunlu olmasına yol açmıştır. Sosyalist solun kimi unsurlarının uzunca bir zaman bağımsız bir sınıf hareketinden uzaklaşmış olmasının nedeni budur. Kürt hareketinin kitleselleşmiş gücünün cazibesi solun kimi unsurlarını sürekli kuyrukçu bir pozisyona mahkum etmiştir. Kuyrukçuluk aslında liberalleşme eğilimidir, liberalleşmedir, sola liberalizmi bulaştırmaktır. ''Bin Umut'' böyle bir projeydi ve aşağıdaki yazıda geçen şekliyle de bu ''Bin Umut''tan tek bir umut bile ortaya çıkmamıştır.

Sağlı sollu liberallerde, döneklerde ve kuyrukçularda aradan geçen onca zamana karşın yine değişen bir şey yok. Yine Kürt hareketinden sola ve topluma bir fayda beklentisi, ve yine Kürt hareketini merkezi bir konuma yerleştiren bir siyasi anlayış! Üstelik şimdiki gerekçeler AKP'yi geriletmek'' gibi artık komik ötesi bir gerekçe. Kendi yarattıkları ucubeyi devirmek veya geriletmek hedefi   pişkinliğin vardığı son noktadan başka ne olabilir ki?!

Gazetemanifesto'dan bir yazı.
Pişkinliğin analizi de denilebilir bir bakıma!

(Yorumlamaya devam ederiz.)



AKP’nin solundan düzen soluna umut tacirliği: 'Bin Umut' diyerek halkı kandırmışlardı

Resim Ekleme

Neşe Deniz Babacan

“Bin Umut” diyerek halkı kandırmışlardı

24 Haziran’daki korsan seçimler bazı yönleriyle 2007 yılındaki seçimleri çağrıştırıyor. Hatırlanacağı üzere “Bin Umut Adayları” olarak lanse edilen proje solun AKP’ye yedeklenmeye çalışılmasının adı olmuştu. Üzerinden on yıl fazla süre geçmesine rağmen, bugün de HDP ve CHP üzerinden solculuk yapılarak umutlar sisteme yedekleniyor


2010 yılında yapılan referandumda AKP’ye yedeklenmenin ve İkinci Cumhuriyet’e geçişin yolunu yapan liberallerin “Yetmez Ama Evet” söylemi, kökenleri itibariyle AKP’nin iktidara gelişinin devamında alınan pozisyonun evrimleşmiş hali olarak görülebilir.

O açıdan “Yetmez Ama Evet”çilerin bugün geldikleri evrim basamaklarında özellikle merkeze HDP’yi yerleştiren liberal anlayışa şaşırmamak gerekiyor. Ancak bazı başlıklar nedense baki kalıyor: Sermaye diktatörlüğü ile hesaplaşmak yerine burjuva demokrasisinin gelişimini sağlamaya çalışmak, gericiliğe karşı mücadele yerine örneğin siyasal İslâm’ın özgürlükler kapsamında savunulması, sömürü düzeninin nedenlerine değil sonuçlarına odaklanmak liberallerin genel tavrı olarak görülmelidir. Türkiye üzerinden örnek vermek gerekirse, AKP yandaşlığı yapacakları zaman sistemin geneline ya da bazı noktalarına eleştiriyi yükseltiyorlar, sistem eleştirisini geri çektiklerinde AKP karşıtlığını gündeme getiriyorlar.

Oysa ki, Türkiye kapitalizmi, sermaye devleti, sermaye sınıfı, AKP iktidarı ve buna karşı çıktığı söylenen düzen muhalefeti bir bütün. Hatta bu sistemin emperyalizm ile köklü, tarihsel ve bununla birlikte güncel, konjonktürel bağları mevcut. Bu bağların yapay olduğunu söylemek sizi bilim dışı bir noktaya götürüyor ki, bu çevreler genelde bu sularda yüzüyorlar.

Amaç AKP’yi ıslah etmek miydi?

Özellikle 2007 seçimlerinde Kürt siyasi hareketi ile Türkiye solunun bazı kesimleri arasında kurulan işbirliği sonucunda ortaya çıkan “Bin Umut Adayları” tam da AKP’yi ıslah etmek adı altında Türkiye kapitalizminin yönelimlerine destek anlamına geldi. Bilindiği üzere ülkemizde Kürt sorunu ile demokratikleşme meselesi hep eşdeğer tutulmakta Türkiye solu da buna yedeklenmeye çalışılmaktadır. 2007 dönemi bunun en önemli dönemeçlerinden biri olarak ortaya çıkmıştır.

Hatta hatırlanacağı üzere “Bin Umut Adayları” üzerinden o dönem DTP, EMEP ve SDP’ye ÖDP Genel Başkanlığı yapan Ufuk Uras’ın eklemlenmesi ile ete kemiğe büründürülmüştü. Türkiye’de bağımsız adaylar ile birlikte solcuların Meclis’e tekrar gireceği ve bununla birlikte 60’lı yıllardaki TİP’in benzeri bir tabloya ulaşılacağı öngörülüyordu. Bu sayede Kürt siyasetine yedeklenmiş solcular, liberal yönelimlerini sol bir sos ile örterken, diğer taraftan bu proje “AKP’nin ıslah edilmesine” odaklanacaktı.

Liberalizmin daha radikal görünümlü kanatları açısından proje buydu elbet. Ancak AKP-FETÖ işbirliği üzerinden şekillenen siyasal iktidar Ergenekon operasyonu ile birlikte adımlar atmaya başladıkça, devamında 1923 Cumhuriyet’i ile açıktan bir hesaplaşmaya giriştikçe liberaller AKP’nin yanında hizaya geçtiler. Bununla birlikte Kürt hareketi ve Türkiye solunun bir bölümü de burada esas duruşa geçti.

Biraz önce bahsettiğimiz bu basamaklarda yukarıya doğru çıkılırken, liberallerin en has odağının temsilcisi olan Ömer Laçiner tarafından ise “Türkiye’de burjuva demokratik devriminin tamamlandığı” vaaz ediliyor ve artık yeni aşamada AKP’ye destek verilmesi gerektiği söyleniyordu.

“Bin Umut”tan bir umut dahi çıkmadı

2007 seçim sürecine gidilmeden önce ülkemizdeki liberallerin AKP cenahında merdivenleri çok hızlı çıktıklarını unutmamak gerekiyor. Burada öncelikle Avrupa Birliği sürecinin etkili olduğunu, Türkiye’nin emperyalizme eklemlenmesinin “Emeğin Avrupa”sı söylemleri ile makyajlandığını aşağı yukarı herkes hatırlayacaktır. Dolayısıyla 12 Eylül’le birlikte başlayan neo-liberalizasyon dalgası 90’lı yıllarda Gümrük Birliği anlaşmaları ile perçinlenirken, bunların 2000’li yıllardaki uzantılarını Avrupa Birliği üyelik süreci ve özelleştirmeler oluşturdu.

İşte ülkemiz emekçilerine dönük en büyük saldırı dalgasının siyasi öznesi olan AKP iktidarı 2002 sonrasında bu adımları atarken yanında hep liberalleri destekçi olarak buldu.

Bu duruma Türkiye solunun da ortak edilmesi için 2007 yılında ortaya atılan “Bin Umut Adayları”nın Meclis’e sokulmasının sonrasında neler kaldığı ise açık bir şekilde görülüyor olmalı.

AKP eliyle adım adım emperyalizme daha fazla eklemlenen bir Türkiye… Buna liberallerin bir itirazı yok. Hatta Türkiye’deki anti-emperyalist duruşun zayıflaması için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Bugün benzeri bir durumu liberallerin ve Kürt siyasi hareketinin Suriye’de emperyalist projelere onay vermelerinde görüyoruz. 2000’li yıllarda AB komiserlerinin Diyarbakır’daki Newroz’da ağırlanması ile ne kadar benzeşiyor değil mi?

Emek sömürüsünün daha da derinleştiği bir Türkiye… Buna da liberallerin bir itirazı bulunmuyor. Daha doğrusu, meselenin nedenlerine odaklanarak değil sonuçlarına geçici çözümler bularak işçilerin yanında olduklarını söylüyorlar.

Gericiliğin siyasal İslâm adı altında özgürlükler kapsamına sokulması ile liberallerin bir derdi yok. Zaten, bu başlık liberallerin Cumhuriyet ve Kemalizm ile hesaplaşmalarında çok özel bir yere oturdu.

Tüm bunları arka arkaya düşündüğümüzde ve değerlendirdiğimizde 2007 yılındaki “Bin Umut Adayları”nın nereye oturduğunu ve Türkiye soluna dönük müdahalenin bir parçası olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.

Bunu gözden kaçırırsak, bugün Meclis’e girmeye indirgenmiş bir siyasi hattın “Bir Umut” olarak pazarlanmasını ve düzen muhalefetine yedeklenen anlayışın ipliğini pazara çıkarmamız çok mümkün olamayacak.

http://gazetemanifesto.com/2018/06/03/pusula-akpnin-solundan-duzen-soluna-umut-tacirligi/




Bu ileti en son melnur tarafından 06.06.2018- 10:30 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.06.2018- 17:49


Şunun şurasında seçimlere birkaç gün kaldı. Seçim konulu yorumlarımız da haliyle birkaç gün daha sürecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa bir on beş gün daha yine seçim konuşacağız demektir. Bir şeylerin sürekli yineleniyor olması bu yüzden. Belki bu yazı da öyle olacak.Bende de TKH'de de değişen bir şey yok.

TKH'nin boykot kararını doğru bulmadığımı sürekli yineledim. Hala aynı yerdeyim. Yanlış! Bu kararın doğru olabilmesinin yolu seçimlerden sonra çıkacak sonuç ne olursa olsun, halkın önemli bir kesiminin ''evet, tkh haklıydı'' deme noktasına gelebilmesi, boykot kararının sola alan açması, sosyalistlere (TKH'ye) bir yarar getirmesi olmalı. Seçimlerden sonra bunlardan hiçbiri olmayacak. Ya Erdoğan ve AKP'nin seçim başarısıyla ülkede yüzü sola dönük kesimlerde daha büyük bir içe kapanış söz konusu olacak ya da Erdoğan ve AKP'yi sarsacak bir sonuçla bu kesimlerdeki seçim öncesinde ortaya çıkan coşku, heyecan ve umut daha da artacak. Ya da iki ayrı seçimin iki ayrı kesimlerce kazanılması durumunda kaos daha da büyüyecek, o zaman da toplumdaki heyecan belki daha büyük bir coşkuya evrilecek...Ama sonuç ne olursa olsun kitlelerde TKH'nin boykot kararına hak verilecek ''haklıydılar'' denilecek bir ortam oluşmayacak.

Tekrar etmekte yarar var; bir siyasi partinin seçimi boykotu kararının doğruluğu dayandığı verilerin doğruluğu anlamına gelmez. Türkiye'de Erdoğan ve AKP gerçeğini ve toplumsal ve siyasal alandaki yıkıcılığını ıskalayan ve bu konuda kitlelerde meydana gelen değişim heyecan ve umuduna sırtını dönen her türlü seçim kararı daha baştan yanlış olmaya mahkumdur. Sosyalistlerin bu seçimde takınacakları tutum bu heyecan ve umudun karşısına dikilmemek olmalıdır. Erdoğan ve AKP'yi diğer lider ve partilerle aynılaştırmak kadar solu toplumdan dışlayıcı bir tutum olamaz. Böyle bir siyasal tavır, öncü olma iddiası taşıyan komünistlerin toplumun gerisine düşmesinden farklı bir misyon da kazandırmaz.

TKH ve boykot kararı bir yana, bu seçimin bir özelliği de HDP'nin baraj konusundaki sıkıntısıdır. Kişisel görüşüm, HDP'nin barajı aşacağı yönündedir. Yine de anketlerden gelen sonuç bıçak sırtı bir durumun olduğu yönündedir. HDP'nin barajı aşamaması durumunda parlamentoda çoğunluğun kesin bir biçimde otoriterlikten yana olan ittifaka geçeceği gerçeği sosyalistlerin bu konuda farklı bir duruş-dil tercihinde bulunmalarını da gerekli kılıyor. Kısaca bu seçimin temel özelliğinin AKP ve Erdoğan'a yarayacak bir eylem ve söylemden kaçınılmasında yatmaktadır.

Bir başka problem, sosyalistlerin asıl amaçlarını bir kenara bırakıp HDP ve CHP kuyrukçuluğu yapmalarıdır. Baraj sorununu diline dolayıp HDP'ye oy çığırtkanlığı yapmak da sosyalistlerin işi değildir. Solcu olmanın Kürt ulusalcılığına yedeklenmekten geçtiği algısı daha yeni yeni sönümlenmeye başlamışken bu algıyı tekrar yeşertecek söylemlerden kaçınmak, kuyrukçu tipler ve liberal sol kesimlerin yaptıklarının aksine   solun önceliği olmalıdır.

Kısaca, sözün özü; bulunduğunuz yerde sosyalist aday varsa parlamento seçimlerinde oyunuzu ona veriniz; başkanlık seçiminde ise ( bence) M.İnce'nin yaratmış olduğu toplumdaki coşkuya karşı çıkmayınız; katılınız. Bu durum sosyalist propaganda yapılmasına engel değil ki!




Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Daha az yemek daha mı sağlıklı? melnur 2 4645 10.12.2014- 22:19
Konu Klasör Radikalizmle liberalizm... solcu 2 3906 21.04.2015- 21:49
Konu Klasör SOL liberalizm nedir? melnur 11 15158 10.08.2022- 05:00
Konu Klasör İki sol-liberalizm türü spartakus 0 4144 30.07.2015- 19:13
Konu Klasör Liberalizm nedir, ne değildir? solcu 2 4675 11.02.2015- 20:15
Etiketler   Sol,   liberalizm,   bir,   kez,   daha,   HDP,   konusu.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS