SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 
''Mustafa Kemal olmasaydı, olmazdık''           (gösterim sayısı: 12.786)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 10.11.2018- 02:35


Yarın 10 Kasım; yarın değil aslında bugün. 10 Kasım'a gireli 2.5 saat olmuş. Her 29 Ekim'de olduğu gibi 10 Kasımlarda da Kemal okuyan'ın söylediği sola bulaşık liberallerin baskısıyla ''yine başkomutanlarına selam çakıyorlar'' vıdı vıdısını yapacaklar. Alıştık, hatta iyi de oluyor. Her şeyden önce kimin neyi savunup savunmadığı, nerede durup durmadığı açığa çıkıyor.

Sanırım geçen yıldı, Koç'un Ata'yı anmasında kullanılan slogan ya da spot, bence güzeldi.   ''Mustafa Kemal olmasaydı, olmazdık'' diyelim. 'Mustafa Kemal olmasaydı'nın açıklaması aşağıda, ''olmazdık'' konusundaki görüşlerimizi ise daha sonra yazarız.

Mustafa Kemal olmasaydı… - Kemal Okuyan

1919’da Anadolu’da kişilerin, liderlerin önemini azaltacak yaygınlıkta bir halk hareketi yoktu. Birinci Dünya Savaşı yoksul köylü yığınlarını fazlasıyla yormuş, hırpalamıştı. Galip devletlere karşı kıt kaynaklarla sürdürülecek bir silahlı mücadeleye halkın ikna edilmesi için kararlılık gösteren birileri gerekiyordu.

“Bir şeyler yapmak gerek” diye düşünen asker-sivil bürokrasi de kararsızdı, her kafadan bir ses çıkıyordu. Bu dağınıklıktan başarı çıkması mümkün değildi, kabul edecekleri ya da boyun eğecekleri bir otoritenin kararlılığına ihtiyaç duyuyorlardı.

Direnişin önde gelen kadroları içinde kimse “batı” dünyasıyla ölümüne bir savaşa, kalıcı bir düşmanlığa, o dünyadan kopmaya niyetli değildi. Ancak emperyalist ülkeler; özellikle İngiltere ve Fransa ve de uzaktaki ABD’nin masaya ancak ve ancak karşılarında kararlı bir güç gördüklerinde oturacağı açıktı.

İster sağdan bakın, ister soldan, ister tepeden, ister aşağıdan, gerçek ortadadır. Mustafa Kemal olmasaydı, Anadolu’daki mücadele bu kararlılıktan mahrum kalır, başarısız olurdu.

Mustafa Kemal olmasaydı… Meclis Saray karşısında dik duramazdı. Saray da İngilizlerden memnun değilmiş, sultanın içi kan ağlıyormuş, nazırları arasında yurtseverler varmış, mış, mış… Geçiniz, tarih bazen ince eleyip sık dokumaz, Osmanlı Sarayı Milli Mücadele’nin düşmanıydı, nokta. Orada sultan varmış, halife varmış, bunları takmayan, İstanbul’un otoritesini azaltmak için büyük çaba harcayan, onun kirli elini uzak tutmaya yeminli kaç kişi vardı Ankara’da?

Mustafa Kemal olmasaydı… Anadolu’daki hareket, Sovyet Rusya için yaşamsal önemdeki Kafkasya’da gerçekçi ve “devrimci” bir politika değil, yayılmacı, tutarsız ve maceracı bir politikayı zorlar, Bolşeviklerle karşı karşıya gelir, İngiltere’nin kucağına düşer, Sovyetleri de çok riskli bir sürecin içine çekerdi.

Mustafa Kemal olmasaydı… Cumhuriyet o yıllarda ilan edilemezdi. Cumhuriyet fikrini Mustafa Kemal icat etmemişti, Anadolu’da çok farklı noktalarda Cumhuriyet arzusunu dillendirenler vardı. Ama öne çıkan kadrolardan kimse 1923’te, öyle fazla tartışmaya gerek bırakmadan bu tarihsel adımı atmayı aklının ucundan geçiremezdi.

Mustafa Kemal olmasaydı…

Tarihe böyle yaklaşmak çoğu kez yanıltıcıdır, biliyorum ama her 10 Kasım’da sola bulaşık liberalizmin “Mustafa Kemal’e saygı duymak komünistlere mi kaldı” vıdı vıdısından bıktığım için bunları yazıyorum.

Mustafa Kemal olmasaydı, işler karışırdı, tahmin edilemeyecek kadar karışırdı.

Siyasette, toplumsal süreçlerde boşluk her zaman doldurulur. Mustafa Kemal olmasaydı, o boşluğu devrim cephesinde doldurabilecek başka güç olduğu çok tartışmalıdır. 1920’de partimiz Türkiye Komünist Fırkası bu etkiye ve olanaklara sahip değildi. Yerel direniş odaklarının, Çerkes kardeşlerin, Ankara’da Meclis’in solcularının omuzları da bu tarihsel sorumluluğu kaldıramazdı.

Mustafa Kemal olmasaydı, boşluğu “daha geri” unsurların dolduracağı aşikardı. Bugün “Mustafa Kemal olmasaydı” diyenlerin dedeleri…

https://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/mustafa-kemal-olmasaydi-250567




Bu ileti en son melnur tarafından 16.12.2019- 04:50 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.11.2018- 09:55


Kurtuluş Savaşı M.Kemal olmadan kazanılabilir miydi? Ya da M.Kemal olmasaydı Kurtuluş Savaşı diye bir anti-emperyalist savaş olabilir miydi?   Emperyalizm Anadoluyu bölge bölge işgal etmişken, İngiliz emperyalizmin maşası durumunda olan Yunan ordusu Ankara doğru ilerlerken ''nesnel koşullar'' Anadolu'da bir bağımsızlıktan yana bir karşı koyuş iradesinin ortaya çıktığı şeklinde değildi. Anadolu'nun çeşitli yerlerindeki cılız karşı koyuşları M.Kemal olmasaydı başka bir lider yaratır ve savaş kazanılırdı şeklinde yorumlamak ve bunu da nesnel koşul olarak görmek, ne bilgisizliktir ve ne de yanlış bir yorum.Apaçık M.Kemal düşmanlığıdır ve bilinmedik, yabancısı olmadığımız bir şey değildir.

Nesnel koşullar, saltanat ve hilafet   kendi varlığının derdine düşmüşken, Anadolu'yu işgal eden emperyalizme karşı Anadolu'da yoğun bir mandacılık karşıtlığı ve bağımsızlıktan yana bir halk hareketinin ortaya çıktığını mı gösteriyor?

Nesnel koşullar Anadolu'daki kurtuluş savaşının kazanıldıktan sonra hilafet ve saltanatın kaldırılmasıyla birlikte laik bir cumhuriyetin kurulabileceği yolunda mıydı?

Nesnel koşullar kurtuluş savaşı kazanıldıktan sonra kurulacak laik cumhuriyette hurafe toplumundan sıyrılmak yolunda aydınlanma sürecinin yaşanacağı ve bağlamda devrimci atılımların gerçekleştirilebileceği yolunda olanaklara mı sahipti?

Tekrar edelim; yeri gelsin gelmesin, sürekli olarak tekrar etmekte sonsuz yararlar var:   Emperyalizm Anadoluyu bölge bölge işgal etmişken, İngiliz emperyalizmin maşası durumunda olan Yunan ordusu Ankara'ya doğru ilerlerken ''nesnel koşullar'' Anadolu'da bağımsızlıktan yana bir karşı koyuş iradesinin ortaya çıktığı şeklinde değildi. Anadolu'nun çeşitli yerlerindeki cılız karşı koyuşları M.Kemal olmasaydı başka bir lider yaratır ve savaş kazanılırdı, sonra laik cumhuriyet kurulur ve sonra aydınlanma devrimleri gerçekleştirilir şeklinde yorumlamak ve bunu da nesnel koşullara bağlamak   ne bilgisizliktir ve ne de sıradan, yanlış bir yorum.Apaçık M.Kemal düşmanlığıdır ve bilinmedik, yabancısı olmadığımız bir şey de değildir. Her fırsatta M.Kemal, cumhuriyet, aydınlanma ve laiklik düşmanlığı ne yazık ki bu topraklarda bir türlü yok edilememiştir. Ne yazık ki, böyle! Bu tür yorumların tek nedeni bu düşmanlıktır ve başka da bir şey değildir.

Bu ülkede Lale devrinden beri süregelen gerici bir damar var. Bu damarı sadece kurtuluş ve kuruluş sırasında ortaya çıkmış gibi görmemek gerek. 3.Selim'e, 2.Mahmut'a kadar uzanıyor bu gericilik. Osmanlının yenilikçi padişahlarına da bir karşı çıkış bir gerici muhalefet her zaman olmuştur. Bu zihniyet Tanzimat'a, Meşrutiyet'e de karşı çıkmıştır. Bu zihniyet en son Kurtuluş Savaşı'na da, Cumhuriyet'e de, devrimlere de karşı çıkmıştır. Bu gerici damarın yüzlerce yıllık bir mazisi var.   Nesnel, öznel diyerek aklınca bu topraklarda yaşananları küçümsemek, M.Kemal'i yok saymak, sıradanlaştırmak isteyen kimi ''modern'' görünümlü gericiler de AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte AKP'nin koçbaşlılığında, liberalizmin öncülüğünde Ve Kürt hareketinin desteğinde bu gerici damar içinde yer almışlardır. Evet, AKP bu gerici damarın koçbaşı haline gelmiş, sağlı sollu liberallerden her türlü ideolojik desteği almış, Kürt hareketinin de dümen suyuna girmiş birtakım modern görünümlü şarlatanlar da bu gerici damara katılmışlardır. Yaptıkları tek şey, bu ülkede, ülke insanını ileri taşıyacak her türlü atılımın karşısına çıkmak, olanak bulabilirlerse tıpkı AKP'nin yaptığı gibi bu ülkeyi kaotik bir yapının içinde tutmak ve oradan kendi karanlık zihin dünyalarının yeşerebileceği bir ortamın oluşmasını umud etmektir. Modern görünümlüdürler, aldatıcıdırlar, bazen solcu, komünist, bazen enternasyonalisttirler! M.Kemal'e, cumhuriyete, aydınlanmaya düşmanlıkları bundandır.  

Anadolu'nun işgali gerçekleşmişken mandacılık karşıtı ve tam bağımsız bir Türkiye şiarını benimsemiş bir değiştirici irade ortada yoktu. Osmanlının özellikle son zamanlarında savaştan savaşa koşan bir yorgun ve bıkkın halkının sistemli ve tek bir irade tarafından organize edilecek bir karşıtlığı da ortada yoktu. İnancı da yoktu. Bu karşıtlık, bu inanç ve bu irade M.Kemal sayesinde ortaya çıkmış ve billurlaşmıştır. Bu sürecin tarihin nesnel ve öznelliğine aykırı bir özelliği bulunmamaktadır. Tam tersine tarih böyle işler. Tarihte bireyin de değiştirici bir özelliği vardır. Köylü Rusya'da sosyalist bir devrim olmuşsa ve ondan çok daha ''nesnel'' koşullara sahipken devrimin Rusya'da gerçekleşip başarıya ulaşması Lenin nedeniyledir, Lenin'in iradesi, yönetme becerisi, taktik ve stratejileri nedeniyledir. Bu öznellik de hiçbir koşulda kendiliğinden ortaya çıkmaz. Kanıtı da ALmanya'dır.

Bir yorumumda altını çizmiştim; cehalet sadece sağın bir özelliği değildir. Kendini solcu, sosyalist, komünist sayanlarda da görülür. Ama her fırsatta M.Kemal, cumhuriyet ve aydınlanmaya karşıtlık ve düşmanlık içine girenlerdeki bu özelliği kesinlikle cehalet olarak görmemek gerek. Yanlış yapar, bu kişilere gerektiğinden daha fazla bir önem vermiş oluruz. Bu kişiler 3.Selim ve 2. Mahmut'la başlayan bir karşıtlığın 1920'lerde düşmanlığa dönüşmüş   damarın yeni katılımcılarıdır. Dolayısıyla nesnellik ve öznellik adı altında sözde sol-sosyalist bir yorumda bulundukları izlenimini veren bu şarlatanlar gerçekte bu topraklarda iyiye ve güzele düşman olan her türlü hurafeciliğin katarında yol almaktadırlar.

Nazım'ın dediği gibi; ''onlar umudun düşmanıdır'' diyor ya, öyle, onlar bu ülkede iyiye ve güzele düşmanlar; M.Kemal, cumhuriyet ve aydınlanmaya düşmanlıkları bundan.

Yoksa, başka bir şey değil!




Bu ileti en son melnur tarafından 11.11.2018- 10:12 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
sorgulayan
[ kamil koc ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.08.2013
İleti Sayısı: 139
Konum: YurtDışı
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: sorgulayan
Cevap Tarihi: 11.11.2018- 11:24


Şu sorunun cevabını çok merak ediyorum.

Eğer 1. dünya savaşı müttefik güçlerin değilde Almanya ve müttefiklerinin zaferiyle, yani dolayısıyla Osmanlı'nin zaferiyle sonuçlansaydı gene o dönemlerde Mustafa Kemal veya başka bir önderin öncülüğünde Osmanlı'ya karşı bir Cumhuriyet kurmak için ayaklanma olurmuydu?
Osmanlı'nın komutanı olarak hayatına devammı ederdi?

Bu sorum kurtuluş savaşını ve önderlerini küçümsemek ve eleştirimek anlamında anlaşılmasın. Ben olaya savaş koşullarının göz ardı edilmemesine dikkat çekmek istiyorum.




Bu ileti en son sorgulayan tarafından 11.11.2018- 11:25 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.11.2018- 15:43


Alıntı Çizelgesi: sorgulayan yazmış

Şu sorunun cevabını çok merak ediyorum.

Eğer 1. dünya savaşı müttefik güçlerin değilde Almanya ve müttefiklerinin zaferiyle, yani dolayısıyla Osmanlı'nin zaferiyle sonuçlansaydı gene o dönemlerde Mustafa Kemal veya başka bir önderin öncülüğünde Osmanlı'ya karşı bir Cumhuriyet kurmak için ayaklanma olurmuydu?
Osmanlı'nın komutanı olarak hayatına devammı ederdi?

Bu sorum kurtuluş savaşını ve önderlerini küçümsemek ve eleştirimek anlamında anlaşılmasın. Ben olaya savaş koşullarının göz ardı edilmemesine dikkat çekmek istiyorum.



Osmanlı Avrupa'nın gözünde ''hasta adam''dı. Eğer Almanya yenilmeseydi, ve o yüzden Osmanlı galip sayılsaydı bile yine   çözülebilirdi veya saltanat bir şekilde varlığını bir müddet daha devam ettirebilirdi. Bunu buradan kestirebilmek mümkün değil. Ama hiçbir koşulda imparatorlukta sahip olduğu toprakları koruyamazdı. Çözülüş başlamıştı. Gücü yoktu; donanması yoktu, halk savaşlardan yorgun düşmüştü. Kendini toparlayacak ve uygarlık ve aydınlanma yolunda adımlar atacak bir hali de, ideolojisi de yoktu. Büyük olasılıkla yine asker kökenli kalkışmalar olur, padisah saltanatı korumak için Anadolu'nun aşiretsel yapısına tavizler vererek yanına çekerdi. vb.

M.Kemal'in halkı yanına çekebilmesinin en önemli nedeni kişisel özelliklerinin yanında somut bir düşman çözümlemesi yapabilecek durumda olmasıydı. Anadolu İsyanı bir anti-emperyalist savaşı merkeze almış ve oradan kazanılan yenginin verdiği üstünlükle hem cumhuriyeti ilan etmiş ve hem de devrimleri gerçekleştirmiştir. Doğrudan bir paylaşımın olmayacağı koşullarda ne olurdu sorusuna yanıt vermek   gerçekten bir spekülasyon olur.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.11.2018- 15:55


''...yobazlığın yeniden hortladığını görünce 2 şeyi hazmedemiyorum.

1 stalinin devrimin devamını sağlayacak kadroları yaratamaması
2 MKnın anadoluda yeşeren komünist hareketi tasfiye etmesi...''


Sovyetlerin çöküşünün nedenini sınıf mücadelesinin adım adım yitirilmesi ve en sonunda Gorbaçov'un fişi çekmesine bağlayabiliriz. Bu sürecin başlangıcını Hruşçov ile yapacaksak, Stalin'den hemen sonra iktidara gelen birinin partinin üst kademelerine nasıl geldiğini sorgulamak gerek. Gerçekten de bu konularda hatalar yapıldığını düşünüyorum.

M.Suphi ve yoldaşlarının Karadeniz'de boğulması olayında emri kimin verdiği   hala belli değil. O dönemde M. Kemal'den habersiz kuş uçmaz diye bir algı vardı bende. Ama konu üzerinde biraz yoğunlaşıldığında   bir sis perdesinin olduğu ve Suphilerin öldürülmesini isteyen pek çok aktörün sahada olduğunu görüyorsunuz. Başka bir konu bu.

M.Kemal'in Suphilerle yazışması var. Sanıyorum Ankara'ya çağırma durumu da var. Ama bir ulusal hareketin liderinin bölgede prestiji artan bir komünizme alan açması beklenemez. Bana çok mantıklı gelmiyor bu. Hatta ön almak için bir komünist parti de kurdurtuyor. Kafasında bir cumhuriyet düşüncesi var. Sovyetleri de ürkütmek istemiyor, tamam ama, bu yöndeki iradeyi paylaşmak da istemiyor. Bu çok doğal. Eğer öyle olmasaydı, Suphiler Ankara'ya gelebilseydi, kuşkusuz gidişat çok daha farklı olurdu ve şurası kesin, bugünkü tablo oluşmaz ve o devrimci cumhuriyet de büyük olasılıkla bu hale gelmezdi.




Bu ileti en son melnur tarafından 12.11.2018- 18:26 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.11.2018- 16:32


Konuya dönelim; M.Kemal olmasaydı Anadolu'da sistemli bir direnç ortaya çıkmazdı. K.Okuyan bu konuda fazla iyimser. Oysa o dönemde hemen hemen pek çok sivil-asker aydın daha çok mandacılıktan yana. İngiliz, Amerkan ve Alman mandası kabul edilmeye hazırdı. Dışardan irade olmaksızın halkın bir karşı koyuş içine girmesi ve ülkeyi işgal eden emperyal güçlere karşı kendiliğinden bir mücadeleye girmesi ise mümkün değildi. Bu yüzden M.Kemal olmasaydı öncelikle Kurtuluş Savaşı'nın da olacağını sanmıyorum. En azından emperyalizmi ülkeden kovacak bir irade o koşullarda ortaya çıkmazdı...

M.Kemal sadece bir kurtuluş savaşı komutanı da değil. Cumhuriyetin kurucusu, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra padişahlığın devam edeceğini sanan asker sivil bürokrasiye ''yarın cumhuriyeti kuracağız beyler'' diyen iradenin sahibi. Söylemekle kalmıyor, gerçekleştiriyor ve sonrasında da bilindiği gibi devrimler...

(M.Kemal olmasaydı tarihsel materyalizm gereği başka biri ortaya çıkar ve ülkeyi kurtarır, cumhuriyeti kurar, devrimleri de yapardı. Belirleyici olan nesnellikti! 1919 koşulları için böyle bir düşünce ileri sürmek, daha önce de söyledim, cehalete, tarihsel materyalizmi anlamaya veya doğru bilgiyi yanlış yorumlamaya bağlanamaz. Bu tavır çok açık, M. Kemal, cumhuriyet ve aydınlanma düşmanlığıdır. Hangi nesnellikten söz ediyorsunuz? Yaşamı yoksulluk ve yoksunluk içinde geçen Anadolu halkının M.Kemal dışında kollektif bir iradesi mi ortada vardı?   O koşullardaki üretim ilişkileri, üretici güçler çelişkisi yani verili koşullardaki nesnellik cumhuriyeti mi gerekli kılıyordu? Anadoluda yükselen böyle bir talep mi vardı? Yenilik, devrim, aydınlanma, ve laiklik diyen bir irade mi ortaya çıkmıştı?

Yav tam tersi?
M:Kemal düşmanlığı bu kadar mı gözleri kör eder!

Bu son saydıklarımız, yukardan aşağıya gerçekleştirilmeye çalışılırken, tam tersi aşağıda tepkiler, isyanlar çıkıyordu? Hangi nesnellik, hangi üretim tarzından söz ediyorsunuz?

( Eeee, o zaman olmazdı da, yani 1919 da değil de, 2019'da olurdu, ama mutlaka olurdu, tarihsel materyalizm, üretim ilişkileri, üretici güçlerin gelişmişliği, Marks öyle söyledi, toplumsal devrim çağı...-falan filan. :)

Son olarak şunu eklemeliyim; Türkiye nesnelliğinde, Türkiye yaşanmışlığında M. Kemal, cumhuriyet ve aydınlanma düşmanlığında sınır tanımayan birinin solcu olabilme şansı yoktur. Bu tiplerin kesinlikle ciddiye alınmaması lazım. Burada da mümkün olduğunca buna çalışılacaktır. Ama gönül ister ki, bu tür şarlatanların da etrafında kimse olmasın. Çünkü onlar bu adamlara ''haklısın'' dedikçe bu adamlardaki cahil cesareti dur durak tanımıyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.11.2018- 04:34


M.Kemal olmasaydı Anadolu'da sistemli bir direnç ortaya çıkmazdı. K.Okuyan bu konuda fazla iyimser. Oysa o dönemde hemen hemen pek çok sivil-asker aydın daha çok mandacılıktan yana. İngiliz, Amerkan ve Alman mandası kabul edilmeye hazırdı. Dışardan irade olmaksızın halkın bir karşı koyuş içine girmesi ve ülkeyi işgal eden emperyal güçlere karşı kendiliğinden bir mücadeleye girmesi ise mümkün değildi. Bu yüzden M.Kemal olmasaydı öncelikle Kurtuluş Savaşı'nın da olacağını sanmıyorum. En azından emperyalizmi ülkeden kovacak bir irade o koşullarda ortaya çıkmazdı...demişim. Böyle bir tavır, ilk başta tarihin materyalist yorumuna aykırı gibi gelebilir. Ne var ki, Marks'ın konuya yaklaşımının bir koşul içerdiğini atlamamak gerek.

Marks toplumsal tarihin doğa tarihinin koşullu bir devamı olduğunu söyler. Nesnelliğin ötesinde bir öznelliğin de etkin olduğu, nesnellik nasıl oluşursa oluşsun, ortada değiştirici bir özne olmadıkça iyiye ve güzele doğru bir değişimin yaşanmayacağını anlatır bu söz. Rosa'nın geleceğin dünyasının ''barbarlık'' olma olasılığını da içeren o klasikleşmiş sözü söylemesinin de nedeni budur.

1919 koşullarının altının çizilmesi bundandır. Sonrası için cumhuriyeti ortaya çıkartacak bir toplumsal iradenin ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağı ayrı bir konudur. Ama 1919 koşullarında hem kolektif bir şekilde   emperyalizme karşı koyuş, ve sonrası için hem laik bir cumhuriyet ve hem de modern bir toplum yaratma konusunda devrimlerin gerçekleştirmesi yönünde bir irade ortada yoktur. O günün koşullarından yani nesnelliğinden farklı bir gerçeklik çıkartan iradenin adıdır Mustafa Kemal. ''Mustafa Kemal olmasaydı...' diye başlayacak bir yorumun konuyu bu bağlam içinde görmemesi bu yüzden ya cehalettir, ya da M.Kemal, cumhuriyet ve aydınlanma düşmanlığı!

Osmanlı paşaları içinde mandacılık yerine bağımsızlıktan yana olan ve bu konuda Anadolu'da bir örgütlenmenin gerektiğini savunan birileri mutlaka vardır. Sesleri güçlü çıkmadı ve bu konuda çok fazla etkin değillerdi diye biliyorum. Eksik bilgim olabilir. Ama Mustafa Kemal'den sonra ikinci adam pozisyonunda bulunan ve cumhuriyetin kurulması saltanat ve hilafetin kaldırılması konusunda Atatürk'ün yanında yer aldığını bildiğimiz İsmet Paşa'nın bile o dönemde mandacılık anlamına gelen sözleri olduğuna bir kitapta rastlamış ve şaşırmıştım. Bütün bunlar göz önüne alındığında M.Kemal'in ne kadar önemli işler başardığını belki kavramak mümkün olabilir. Türkiye'de Atatürk düşmanlığının bu kadar geniş bir çevreye yayılmasının nedeni yine Kemalistlerdir, Kemalist geçinenlerdir, diye düşünüyorum. Heykel, büst yapmaktan ve şekilcilikten sıyrılamamışlar, M.Kemal'i topluma gerektiği gibi anlatamamışlar, tanıtamamışlar demektir.






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Sosyalist27
[ Sosyalist27 ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 14.11.2018
İleti Sayısı: 55
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Sosyalist27
Cevap Tarihi: 15.11.2018- 14:18


Türk ulusal Kurtuluş Savaşından ziyade, bu savaş sonrası gerçekleştirilen burjuva demokratik devrimlerin, Mustafa Kemal olmasaydı bu radikallikte gerçekleştirilebileceğini düşünmüyorum.
Zaten Mustafa Kemal ile Türk ulusal hareketine önderlik eden diğer kadroların birbirinden ayrıldığı ve hatta karşı karşıya geldiği noktada bu devrimler olmuştur.
Bu bakımdan hareketin lideri Mustafa Kemal yerine Kazım Karabekir veya onun gibi muhafazakar cenahtan birisi olsaydı, bu devrimlerden, en azından bu radikallikte sözünü edemezdik.
Kemalist devrimler, en berrak şeklini Fransız ihtilalinde bulan burjuva demokratik devrimlerin Türkiye'de ki tezahürüdür.
İlhamını Fransız devrimi ile ona yön veren aydınlanma düşüncesinden alan Kemalist devrimler, jakoben ve uluscu bir anlayışın ürünüdür.
Türk toplumunun tarihsel seyrinde bir ilerlemeye tekabül eden bu devrimler, feodal nitelikteki sosyal ve iktisadi yapıyı burjuva demokratik bir tarzda değiştirmeyi öngördüğü ölçüde ilericidir.
Fakat Lenin'in ''Demokratik Devrimde Sosyal Demokrasinin İki Taktiği'' eserinde belirttiği gibi emperyalizm çağında burjuva demokratik devrimleri sonuna kadar götürebilecek tek sınıf artık burjuvazi değil, işçi ve köylü kitleleriydi.
Bu sebeple de Kemalist devrimler, Türk toplumunun tarihinde önemli bir gelişimi mümkün kıldıysa da, dayandığı sınıfsal temel nedeniyle bu devrimleri sonuna kadar götürememiştir.
En basiti 15 yıllık süreçte bir türlü amaçlanan toprak devrimi gerçekleşememiş, kırsaldaki feodal ilişkiler gerçek anlamda kırılamamıştır.
Doğan Avcıoğlu'da 60'larda ki yazılarında bu gerçeği dile getirirken, Kemalist devrimlerin ilerici niteliğine rağmen üretim ilişkileri bağlamında halk kitlelerini komprador, ağa, tefeci üçgeninin tahakkümünden kurtaramadığını belirtmiştir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
sorgulayan
[ kamil koc ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.08.2013
İleti Sayısı: 139
Konum: YurtDışı
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: sorgulayan
Cevap Tarihi: 15.11.2018- 15:09


O dönem Diyanetin kurulmasi ve devletin ayaginin din, milleyetcilik ve askeriyeden olusmasi bence cok yanlisti. Sonuc ortada.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Mustafa Kemal mi, Atatürk mü? melnur 2 1995 20.09.2020- 09:44
Konu Klasör Mustafa Kemal bir devrimcidir. kemalist 34 23678 13.12.2014- 18:49
Konu Klasör ''Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!'' melnur 2 3893 27.04.2018- 22:53
Konu Klasör Mustafa Kemal'e selam... melnur 5 6199 19.05.2019- 13:45
Konu Klasör ''...biz göğsümüze Mustafa Kemal'i takalım'' melnur 6 6619 10.09.2016- 14:25
Etiketler   Mustafa,   Kemal,   olmasaydı,   olmazdık
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS