SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Kaçak
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: Kaçak
Cevap Tarihi: 26.11.2018- 16:34


Alıntı Çizelgesi: Bolsevik yazmış

silahlı mücadelede benim merak ettiğim bir şey var. mesela bir kesim devrimci örgütler legalde parti çalışması yapıyor, illegalde silahlı mücadele. yada legale tamamen kapalı olup silahlı mücadele yapan örgütler var. yada eskisi kadar devrimci olmayıp belli bir milliyete dayalı silahlı mücadele eden örgütler var.

iktidarın kolaylıkla alınamayacağı biliyoruz. illa ki bir dirençle, çatışmayla karşılaşılacak. o yüzden silahlı mücadele önemli. peki bunun önemini sağlayan şeyler nedir? karşıda mali ve insan kaynakları yönünden zengin düzenli bir ordu var. son teknoloji silahlar kullanılıyor. askerin bile zırhlısı var. sıcak çatışmanın içindeyken ekrana gpsle takım arkadaşlarının nerede olduğunu gösteren hologramlar geliyor falan. diğer tarafta ise mali-insan-teknoloji kaynakları sınırlı fakat inançlı bir devrimci var. bu iki şeyi birbiriyle çarpıştırırsak kimin kazanacağı belli. peki nasıl olacak bu iş? silahlı mücadele tamam önemli ama önemi ne kadar büyük onu hayal edemiyorum.

yanlış anlaşılmasın. silahlı mücadeleyi küçümsemiyorum. sadece bu taşın devrimci krizde ne kadar hacim kaplayacağını hayal edemiyorum. bilgi eksikliğim de olabilir.

yani şöyle düşünüyorum. türkiyede köy kalmadı. var tabii ki ama büyük çoğunluk işçileşti yada işsiz. köyler boşaldı. mesela geçen bir şey okudum. kemalpaşa karakoluna saldırmışlar. bunu sitede şey diye duyurmuşlar. kemalpaşa karakolunun bombalaması yapıldı. yani...! afişleme yapıyor sanki... eminim vatandaş benim vergimle yapılan karakolu bombalıyorlar diye düşünmüştür.

köyde eylem yapmanın eskisi kadar esprisi kalmadı, şehirde yapılınca da vatandaşa bir şey ifade etmiyor. belki antipati bile topluyordur. o zaman silahlı mücadeleyi şimdi mi yapmak lazım, yönetim krizi başlayana yakın mı. sonra yapalım dersek bu sefer gelecekte silahlı mücadeleye girecek devrimcilerde tecrübe sorunu mu yaşanır?




Doğru düşünüyorsun Bolşevik. Devlet silah bakımından ve teknik açıdan daha güçlü ve avantajlıdır. Hele günümüzde bu fark çok daha fazla öne çıkmıştır. Artık devlete karşı silahla güçlü bir direniş ortaya koymak imkansız hâle gelmiştir.

Silahlı mücadele yolunda bir sürü iyi niyetli genç insan harcanıyor. Özellikle "cephe"nin bu yolda boş yere hayatarını tükettiği genç insanlar oldu. Devlete zarar vermek bir yana, aksine güçlendirdiler eylemleriyle.

Üstelik sermaye sınıfının egemenliğine değil, soyut devlet imgesine karşı çıkmış oluyorlar. Soyut devlet imgesinin somut askerine, polisine, vb... Oysa sosyalistlerin hedefi kapitalist sistemdir; o sistemin son tahlildeki örgütlenmiş gücü olan devletten çok daha önce.

İktidara yürüme konusunda anlamlı bir mesafe kat edemeyen küçük sol grupçukların silahlı eylemleri ancak ve ancak zor aygıtı olan devleti daha da büyütür ve güçlendirir. Çünki ona daha fazla silahlanma ve baskı yasaları için malzeme verir.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 27.11.2018- 21:28


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Evet, sosyalizmin gerektirdiği toplumsal dönüşümlerin gerçekleştirilebilmesinin yolu siyasal devrim perspektifine sahip olabilmek ve siyasal iktidarı elde edebilmenin yolunu-yöntemini bulabilmekten geçiyorsa kapitalist bir toplumda bu durumun karşılığı iktidarı-devleti çaresiz bırakmaktan geçmektedir. Sosyalizmi iktidara taşıyacak yol-yöntem bu çaresiz bırakma yönteminin başarıya ulaşmasıyla mümkündür! Uzlaşmaz sınıfların ortaya çıktığı ve düzene karşı iyi-kötü bir mücadele alışkanlığının oluştuğu toplumlarda başka bir yol-yöntemin de bulunmadığını düşünüyorum.

Burada birinci soru, bu ''çaresiz bırakma'' konusunun somut anlamda ne olduğu ve ne anlama geldiğidir. Bunu tamamlayacak ikinci soru ise bu sürecin öncü parti açısından nasıl kurulabileceğidir.





Leninist klasiktir; siyasal devrim yönetenlerin yönetemez, yönetilenlerin de eskisi gibi yönetilmek istememe iradesinin ortaya çıktığı kriz koşullarında tepe noktasına ulaşır.   Devrimci durum dediğimiz o sürecin çok da uzun süreli olmadığını varsaydığımızda hem öncü partinin ve kitlelerin ve hem de taktik ve stratejilerin siyasal iktidarın elde edilmesine kilitlenmesi gerekir. Çaresiz bırakma konusunu sadece sadece o devrimci durumla ilişkili görmemek gerek, çaresiz bırakma bir taktik ve strateji sorunudur aynı zamanda ve kitlelerin güvenini kazanmayı ve kendini öncü olarak benimsetmeyi amaçlamalıdır. Burada sorulması gereken sorunun bu sürecin nasıl olması gerektiğidir ki, legalite ve illegalite değerlendirmesi bana göre de tam bu noktada sorulmalıdır.

Kitleler içinde çalışma yapmak, örgütlenme çabası içinde olmak, sosyalizmi anlatmak, sınıfı ekonomik mücadele alanının dışına siyasete çağırmak-yöneltmek legal bir pozisyonda mı gerçekleşir, yoksa illegal mi? Silahlı propagandayla mı, yoksa yazı, söz ve 'barışçıl' eylemlerle mi?

Çok açık; yanıt legal alan ve söz, yazı ve barışçıl eylemlerle...

Yapılması gereken şey öncü partinin legal alanda mücadelesini önemsemek ve en başa da kitleleri siyasete çağırmak, örgütlemek ve güncelin gerektirdiği sokak eylemlerine yöneltmektir. Kitlelerin güvenini kazanabilmenin yolu silahlı mücadele değildir bu yüzden ve legal alana çıkmış bir komünist parti de sırf bu nedenle reformist sayılmamalıdır.






Bu ileti en son melnur tarafından 27.11.2018- 21:28 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.11.2018- 18:30


Toparlayalım; siyasal iktidarın elde edilebilmesi barışçıl yöntemlerle-parlamentoculukla gerçekleşir mi, sanmıyorum. Böyle bir örnek yok. Olan örneklerin -Rusya'da ayaklanma, Çin'de emperyalist işgale karşı savaş ve Küba'da silahlı mücadele- de kapitalizmin gelişip uzlaşmaz sınıfların ortaya çıktığı coğrafyalarda pek mümkün olmadığını bir kenara not etmek gerekiyor. Yöntemin çaresiz bırakma eylemselliğinde   yattığını düşünüyorum.. Düzen; kurumsal yapısıyla, iktidarı ve egemeniyle çare üretemez bir noktaya sürüklenmeli taşınmalı iktidarın terk edilmesiyle sonlanmalıdır. Hemen her kapitalist ülkenin belirli aralıklarla girdiği bunalımın, devrimci duruma ve o devrimci durumun da çaresiz bırakmaya dönüştürülmesi sadece o momentin bir eylemselliği değil, ve aynı zamanda uzun bir süreç içinde öncü parti ile sınıf ve emekçi halk arasında kurulması gereken ilişkinin niteliğiyle de doğrudan ilişkilidir. Legale çıkmanın önemi de burada yatmaktadır. Kitle ile öncü arasındaki güvene dayalı bir ilişkinin kurulabilme olanağı illegal değil, legal koşullarda yatmaktadır.

Bu yüzden, uzlaşmaz sınıfların ortaya çıktığı coğrafyalarda devrim öncü partinin legal alanda yerini alabilmesi, örgütlenebilmesi, kitleye güven verebilmesi, onu mobilize edebilecek bir yapıya ulaşması ve sonuçta devrimci duruma hazır hale gelebilmesiyle olanaklı hale gelecektir. Ve sonuçta meydanları dolduracak olan ve örgütlenebilmiş ve öncüsüyle birleşebilmiş bir halkın önünde durulamayacağını da tarih bize söylüyor.




Bu ileti en son melnur tarafından 28.11.2018- 18:31 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.04.2019- 18:19


Marksist ustalar devrimin zor yoluyla olacağını söylediler. Kapitalizmden sosyalizme geçişin barışçıl yollarla olabileceğini mümkün görmediler. ( Marks'ın   önceleri Amerika ve İngiltere için öngördüğü   barışçıl geçiş, militarist nitelik göstermeyen devlet koşulları için söylenmiştir. Sanırım bu durumun bugünün dünyasının devletleri için pek de geçerli olduğu iddia edilemez.) Siyasal devrim yani kapitalizmden sosyalizme geçiş Marksist ustaların söylediği gibi ZOR yoluyla olacaksa, bu ZOR nasıl yorumlanmalı?

Bu konunun da sol sempatizanlara yeterince açık ve net bir şekilde aktarıldığını sanmıyorum. ZOR doğrudan doğruya şiddet ve silahlı kalkışmayla ilişkilendirilmekte ve Leninizm'in devrimci durum tezleri bağlamında koşulların   olgunlaşıp olgunlaşmadığına bile bakılmaksızın illegaliteye övgüler düzülmektedir. Yıllar önce SF'de okumuştum; bir 1 Mayıs gösterisi sırasında polisin saldırısının yanıtsız bırakıldığı, etraftaki çiçekler yerlerinden koparılırken ve banka camları kırılmaya çalışılırken kortejdekilerin ilgisizliğinden yakınılmıştı.Burjuvazi egemenliğini hiçbir zaman barışçıl bir şekilde vermeyecekti, bu yüzden ''devrimci şiddet'' gerekliydi ve devrimci şiddet de ''devlete karşı savaşmak''tı!

Başlıktaki bir iki yorumu okumuştum. Orada ''burjuvaziyi çaresiz bırakmak''tan söz etmişim. Doğru söz bence bu. Burjuvaziyi çaresiz bırakmak. Kitleleri mobilize edebilme yeteneği kazanmış bir komünist partinin milyonları alanlara yığabilmesinden daha güçlü bir ZOR yöntemi olabilir mi?




Bu ileti en son melnur tarafından 30.04.2019- 18:20 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.05.2019- 09:42


Kuramsal olarak barışçıl geçişin bu çağda pek de mümkün olmadığı görülmekle birlikte, bu kapıyı ( teorik olarak) çok da kapamamak gerek. Bir örnekten devam edilecekse bu günlerde dünya gündemine oturmuş olan Venezuela'ya yoğunlaşılabilir. Önce altının çizilmesi gereken bir konu var: Venezuela'da bir sol iktidar var; reformist veya sosyal demokrat, arık kendini nasıl tanımlıyorsa, öyle. Bu iktidar bildiğim kadarıyla büyük tekellerin elinde bulunan üretim alanlarında devletleştirmeye de giderek ABD'nin tepkisini çekiyor. Kendisine daha yakın olan bir işbirlikçi kesimi iktidara getirmek için bu ABD emperyalizmi bir darbe girişiminde bulunuyor. https://www.solpaylasim.com/k7816-venezuela-halki-1-mayis-ta-abd-mudahalesine-karsi-sokakta-.html

Şimdi burada, bir yığın gevezeliklerle ''Maduro desteklenmemeli'' mealinde bir şeyler söylemeye çalışarak keksin devrimci ve dahi enternasyonalist(!) tavırlar sergileyenleri ciddiye almamak gerek. Sol elbette Venezuela halkının yanında olacak ve ABD emperyalizmine karşı sesini yükseltecektir. Bu konunun tartışılacak bir yanı yok, diyelim ve geçelim.


Konuya döndüğümüzde, seçimlerle hükümet olma hakkını kazanan bir sosyalist parti, bu yoldan, yani barışçıl bir yöntemle sosyalizmi kurabilir mi; doğrultuyu komünist toplum olarak   gerçekleştirilebilir mi?


Bence bu konuda bir fikir yürütebilmenin yolu, bir kaç veriye sahip olabilmekle mümkün. Venezuela örneğinden gidilecekse, Madura ve partisi bilimsel sosyalizmi gerçekten savunuyor mu, bu yönde bir mücadeleye hazır mı? Devlet tam anlamıyla militarist bir yapıya mı sahip? Silahlı kuvvetlerin en azından üst kadrolarını sola açık bir yapılanma haline getirilebilir mi ve dolayısıyla, devlet barışçıl bir geçişle dönüştürülebilir bir özellikte mi?  


Bence bir ülkenin kendi iç yapısının özgünlükleri bu konularda belirleyicidir. Zordur, akla gelmeyen başka zorlukları da vardır. Devletin barışçıl yönden dönüştürülmesi çok kısa bir sürede gerçekleştirilemezse bence sosyalist bir kurucuuk zordur. Emperyalizmin ABD jandarmalığını da hesaba katmak gerek. Şili'de Allende'nin başına gelenler, tipik bir örnek.




Bu ileti en son melnur tarafından 02.05.2019- 09:43 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kürt sorunu anketi: Yüzde 35.5 demokrasi, yüzde 5.5 silahlı mücadele... melnur 1 1450 23.08.2021- 02:47
Konu Klasör Silahla bir topluma asla huzur gelmiyor ayhan 0 4375 13.01.2016- 16:20
Konu Klasör Barışın muhatabı Öcalan'mış! melnur 1 2678 14.05.2019- 04:39
Konu Klasör Bir barınaktan yükselen çığlık... melnur 0 195 28.09.2023- 07:39
Konu Klasör Kılıçdaroğlu: Türkiye'yi barıştıracağım... melnur 1 1196 18.03.2022- 04:57
Etiketler   Silahlı,   mücadele,   barışçıl,   geçiş
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS