SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
Milenyum dönekleri - Burjuvazinin silah arkadaşları           (gösterim sayısı: 11.104)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 26.10.2013- 02:30


Erkan Baş'ın SOL gazetesinde yayınlanan ve birkaç gün süren önemli bir yazı dizisinin adıydı "Milenyum dönekleri-Burjuvazinin silah arkadaşları." Artık duymaya alıştığınız sözde sol-sosyalist forumda da bu yazı dizisi başlık haline getirilmiş. Ve sonra tahmin edileceği üzere, yorum yine Erkan Baş'ın ve onun şahsında TKP'nin dönekliğine kadar gitmiş. Yorumu yapan kişi, de kürt ulusal hareketinin kuyrukçusu olan malum şahıs... Çok yineledim, temel özelliği kürt ulusal hareketine kuyrukçuluk yapmaktan öteye gitmeyen ama bunu yaparken de kendini "enternasyonalist solcu" ve "gerçek komünist" olarak tanımlayan ve bu algıyı yaratmak için de ordan burdan bulduğu birtakım marksist ustaların alıntılarını üstelik devrimci öz'ünü de hiç anlamadan forumuna asan kişi.

Bu arkadaşımız, TKP'ye yönelik kinini kendi açtığı başlık altında şu yorumuyla kusmuş:

"Erkan Baş iyi güzel yazmışl.
Gerçektende bugtün yazıda bahsi geçen liberal soytarıların hepsi Burjuvazinin silah arkadaşlardır.
Biz zaman zaman bunlar Burjuvazinin sol içersindeki Truva Atları olarak da niteleriz.

Beni asıl üzen Burjuvazinin bu silah arkadaşlarını teşhir edeninde ,niyetten bağımsızda olsa bir başka açıdan Burjuvaziye Silah Arkadaşlığı yapmış olmasıdır.
Her iki kesimde özünde Burjuvazinin Cumhuriyetini paylaşamayan ,biribirine zıtlarmış gibi görünselerde ,Burjuva Cumhuriyete sahiplenme adına aynı ortak paydada buluşanlardır.

Erkan Baş bir "Komünist" Partinin başkanı olarak,bir "Komüniste" ve "Komünist" Partiye yakışmayacak bir şekilde,söylemlerde bulunan,burjuva değerlere ,burjuvaziden daha çok sahip çıkan kişidir.

30 ağustoslarda Başkomutana kimlerin selam çaktığı henüz belleklerde yerini korumaktadır.
Tekel Direnişi sırasında,oportunizm batağında,popülizm adına işçilerin geri bilincine hitap eden,onların geri bilinçlerinde yer alan,vatan,yurt,bayrak gibi değerler üzerinde siyaset yapan ve bu siyasetini Başkomutanı Mustafa Kemal'in Milli Mücadele sürecinde Ankaraya gelişi ile taçlandıran aynı Erkan Baş değilmidir?

Bunlar henüz belleklerde taze iken kalkıpta dönekleri,liberal soytarıları teşhir etmek bayağı bir cesaret ister.
Birisi çıkar ve bizim yukarda dile getirdiklerimizi dile getirse,bu dile getirilenlerin altında ezilmekten nasıl kurtulursunuz.

Bu işleri Komünistlere bırakın.
Onlar   hem sağdan,hem soldan her tür oportunisti,döneği yani kısaca burjuvazinin silah arkadaşlarını teşhir ediyorlar zaten."



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 26.10.2013- 02:49


Şimdi bu sol-sosyalizm üzerine ahkam kesen arkadaşımız kısaca   Erkan Baş'ı da "dönek olarak niteliyor ve gerekçe olarak da M.Kemal konusundaki yorumları, ve yurt, bayrak konusunda takınılıan tavrı gösteriyor.

Bu arkadaşımız hem kavramların ne anlama geldiğini bilmiyor ve hem de sol-sosyalizm konusunda kendisinin bile farkında olamadığı bir bilgisizlik içinde. Ama ilginç olan yanı, bütün bu bilgisizliğine rağmen boyundan büyük laflar etmeyi de hiç eksik etmiyor.

Bilmiyor çünkü, diyelim ki, TKP veya Erkan Baş, iddia ettiği gibi M.Kemal konusunda yanlış değerlendirmeler yapıyor, bayrak ve yurt konusunda tanlış bir stratejik tavır geliştiriyorsa, bu durum "döneklik" için yeterli bir argüman sayımaz. Döneklik sosyalizm perspektifinden vazgeçmektir. Sosyalizm konusunda doğrudan ya da dolaylı yoldan bir reddiye içinde bulunmaktır. Bizim arkadaşımız bir kere açtığı başlığı, okuduklarını, kavramların ne anlama geldiğini de bilmiyor. Bilmiyor ve cahil-cühela cesaretiyle atıp tutuyor!

M Kemal ve "yurt-bayrak" konusuna da girmeye gerek. Yeterli başlığımız var. Sadece şunu söylemek gerek; dünyanın hiç bir ülkesinde burjuva devrimine düşman olan, burjuva devrimcilerine, yurduna, bayrağa nefret duygusuyla yaklaşan, yurtseverliği neo-faşizm olarak niteleyen bir anlayışa rastlayabilmek pek de mümkün değildir. Kuyrukçuluk yaparsan, kuyrukçuluğun dilini sol-sosyalist bir retorik olarak algılamaya başlarsın. Kuyrukçulukları bu arkadaşları bu noktaya getirdi. Umarım en kısa zamanda ıslah olur ama, umudum da hiç yok açıkçası...

Konuyu burada açmamın nedeni aslında bu ipe sapa gelmez ezberler değil. Başlık bir noktadan sonra, bir katılımcının dahil olmasıyla başka bir yöne gitmiş. Bizim "enternasyonalist solcu" ve aynı zamanda "gerçek komünist" olduğunu iddia eden arkadaşımız da, katılımcı diğer arkadaşla birlikte farklı sulara yelken açmışlar. İlginç geldi. Orda yazılanlara, burda yorumlamak ve eleştirmek asıl amacımız ve başlığın açılış nedeni de bu.

Sanırım, bu değerlendirmelere de yarın devam ederiz.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2013- 19:58


Sözde sol-sosyalist forumun sahibi ve kendi deyimiyle "enternasyonalist" ve dahi "gerçek komünist" arkadaşımız ( her ne kadar bu enternasyonalist solculuğu ve gerçek komünistliği kürt ulusal hareketine kuyrukçuluk yapmaktan öteye gidemiyor olsa da ) başlığa kendince yorumlar yapan bir arkadaşın yazdıkları üzerinden, bir an için anti-TKP'ciliği bir yana bırakmış ve gerçek komünistin nasıl olması gerektiğine ilişkin yorumlarda bulunmuş!

Esen İzmir arkadaşın yazdıkları kısaca şu:

"Bilimsel komünizmi Marx'a borçluyuz; Marksistlere değil. Marksistlerin içinden birinin yazdıklarını ve yaptıklarını beğenerek, izleyerek ve savunarak komünist olunmaz.

Komünist düşünce ne Marx ile başlar ne de Marx ile sona erer. Marx komünizme bir bilimsel formasyon kazandırdı. Katkısı çok büyüktür. Bilimsel Komünizmi anlamak ve komünist olmak isteyen Marx'tan başlar. Lenin'den yola çıkanlara Leninist, Troçki'den yola çıkanlara Troçkist denir, komünist değil.

Marx'ı anlamak, Marksistleri de anlamaktır; ama, doğru anlamaktır."


Arkadaşımızın "Marks'a dönelim" çağrılarından etkilendiği belli. Sonrasında yazdıkları da hep bu minvalde sürüyor. Sanki Leninist olmak, Marksizmi dışlarmış gibi bir tutum içinde. Buraya geliriz de, bu yazdıkları kendince bir komünist tanımı içinde değerlendirilebilir. Kısaca, "Marks'ı anlar ve savunursan komünist olursun, Lenin'in düşüncelerini savunursan komünist değil, Leninist olursun" demek istiyor.

Elbette doğru değil. Ama bu değerlendirmeye azılı TKP düşmanı, kürt ulusal hareketi kuyrukçusu, enternasyonalist solcu ve gerçek komünist arkadaşımız ise şöyle yanıtlıyor:

"Doğrudur Bilimsel Komünizmin yaratıcısı Markstır.
Ancak tarihte Marks'ı farklı okuyan ve yorumlayanlar vardır.

Örneğin Menşevikler farklı,Bolşevikler   farklı okumuştur.
Keza Lenin farklı,Kautsky farklı Marks okumuştur.

O halde kimin Marks'ı doğru anladığını,kimin anlamadığını neye bakarak nasıl anlayacağız?
Buradan yola çıkarak ta kime KOMÜNİST diyeceğiz.
Düşüncelerin doğruluğunun sınandığı yer neresidir?

Komünizm, içerdiği evreleriyle sınıfsız ve varlığı sınıflara bağlı Devletin olmadığı bir toplumdur.
Bu tanım Komünizm'in toplumsal formasyon olarak tanımıdır.

Bu temelde baktığımızda böyle bir toplumu hedefleyen,bu uğurda mücadele eden ve aşağıdaki tanıma göre bugünkü duruma son verecek gerçek hareketin sahipleri   bana göre KOMÜNİSTLERDİR.

Marks Alman İdeolojisinde şöyle der;

"Bize göre komünizm, ne yaratılması gereken bir durum, ne de gerçeğin ona uydurulmak zorunda olacağı bir ülküdür. Biz, bugünkü duruma son verecek gerçek harekete komünizm diyoruz. Bu hareketin koşulları, şu anda varolan öncüllerden doğarlar."


Arkadaşımız gereksiz yere uzun uzun cümleler kurmuş, kısaca "komünizmi hedefleyen ve bu uğurda mücadele eden herkes komünisttir" demek istiyor. Söylemek istediği bu. Ama gereksiz ve ilgisiz bir Marks alıntısını yazıya koyarak ve komünist toplum konusunda gereksiz cümleler kurarak bu konudaki yetersizliğini de gizleme peşinde. Her önüne gelene sosyal şoven, ulusalcı, reformist diyebilen ve kendini "gerçek komünist" olarak tanıtmaya çalışan bir kişiden çok daha açıklayıcı ve doyurucu bir yanıt bekler. Ama heyhat, bizim entellektüel solcumuz, sıradan bir tanımla yetiniyor. Sınıfsız bir toplumu amaçlıyan ve bu uğurda mücadele edenler komünistmiş!

Bu durumda anarşistlere komünist mi diyeceğiz?
Ya da komünizme reformlarla ulaşmayı amaçlayan   2.enternasyonal anlayışına...
Proleter diktatörlüğe reddiyede bulunan Kautsky dönek mi, komünist mi bu durumda?

Sosyalizm-komünizm kavramları bir toplumsal biçimlenme, bir toplumsal formasyon olmanın ötesinde işçi sınıfının ideolojisi, bilimsel yol haritasıdır. Komünist dediğimiz kişi de bu bilimsel ideolojiyi savunan ve bu yolda sınıfsal mücadelede bulunan kişidir. Sınıfsızlık deyip, kuyrukçuluk yapmak komüst bir mücadele değildir. "Enternasyonalist solcuyum", "gerçek komünistim" ayaklarına yatıp sınıfsal mücadeleyi kürt ulusal hareketi yedeğinde demokrasi mücadelesine dönüştürmek, bu konuda iki yüzlü bir siyasetin içinde olmak komünist olmak falan değildir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2013- 20:27


Esen İzmir mahlaslı arkadaş bir sonraki mesajında şu yorumda bulunuyor:

"Marx'ı en iyi anlayan Marksistlerin başında Lenin geliyor. Ne var ki, Ekim devrimi öylesine sosyalizme uzak bir ülkede yapılıyor ki, proletarya iktidara gelemiyor, gelebildiği yerde ise tutunamıyor. Proletarya diktatörlüğü kurulmadan sosyalizme doğru yürümek, sosyalizmin önündeki engelleri temizlemek ve giderek sınıfların ortadan kaldırılmasının maddi koşulları yaratmak mümkün değil.

Sorun Marx'ı kimin nasıl yorumladığından çok somut koşulların somut tahlillerinde ortaya çıkıyor. Lenin Rusya'yı, ekonomik ve toplumsal koşulları, sınıfların konumlanışını, güç ilişkilerini ve eldeki olanakları inceliyerek teorik ve siyasal sonuçlara varıyor. Bu sonuçlardan biri Sosyalizm ile ilgilidir: Bizim sosyalizm anlayışımız kökünden değişmiştir, diyor. Bu ne anlama geliyor? Marx'ın bilimsel olarak tarif ettiği bir sosyalizm anlayışı var. Kökünden değişen bu; Marx'ın geliştirdiği sosyalizm anlayışı. Açık değil mi?

Batı'dan beklenen yardımlar gelmiyor; yani, beklenen devrimler olmuyor. Ekim devrimi kendi kaderi ile başbaşa kalıyor. Lenin, tarihin tanıdığı en usta politikacılardan biridir, ne yapacak? İktidarını koruyacak; kendi geliştirdiği teorik ve siyasal açılımlarla iktidarını güçlendirmeye çalışıyor.

Burada artık Marx, Marksizm yorumları değil, yeni bir anlayış ve politika söz konusudur. "Sol Komünizm", Devlet ve Devrim" teorik açılımları söz konusudur; yani Leninizm.

Artık burada, Marx'ın öngördüğü proletarya diktatörlüğü ve sosyalizm değil, Lenin'in öngördüğü NEP dönemi var. Artık, emperyalist ablukaya karşı her gün daha da güçlenen bir devlet ve o devleti idare eden bir katı "parti diktatası" var.

Artık burada olup biten şeyler sosyalizmi anlatmıyor bize...

Komünizm proletaryanın işidir, partinin değil. Önce, bir proleter devrim ile proletarya diktatörlüğünü kurulacak, proletarya egemen sınıf durumuna gelecek.
Sonra da komünizme (sosyalizme) doğru yürüyüşün önünde ne kadar engel varsa bunların temizlendiği bir "siyasal geçiş dönemi" yaşanacak.

Özel mülkiyetin, paranın ve sınıfların ortadan kaldırıldığı, devletin sönerek yok olduğu bir dönemdir bu... " devrimci siyasal geçiş dönemi". Devrimci dönüşümler dönemi, toplumsal değişim ve dönüşümler dönemi...

Her şeyin yeniden kurulduğu bir dönem.

Dünya henüz böyle bir dönem yaşamadı.

Devrimler olur, ama komünist devrim tek bir ülkede olmaz."

Biraz değil, oldukça karışık. Ve bu karışıklık da sosyalizm kavramına yüklenilen anlam nedeniyle ortaya çıkıyor. Burada sürekli yineliyorum, bu tür yorumlar yapılırken mutlaka ve mutlaka sosyalizm-komünizm, proleter diktatörlük ve geçiş sürecinin ne olduğu iyice anlaılabilir olmalıdır. Biraz da olsa üstünkörülük anlatmaya çalıştığımız her şeyi anlamsız bir hale getirir. Öylesine ki, kendimiz bile bu anlamsızlığı farkedemez hale geliriz.

Arkadaşımız "komünizm proletaryanın işidir" derken tam olarak neyi ifade ettiği pek belli değil. Komünist toplumu ancak proletarya kurabilir demek   ve burdan da, kuruculuk sürecinde öncü partinin işlevsizliğini vurgulamak istiyorsa, böyle bir durum mümkün değildir. Lenin'i zihninde o kadar önemsiz bir hale getirmiş ki, proletaryanın öncü partisiz hiç bir şekilde tarihsel çıkarlarının farkına varamayacağının ayırdında değil. Bu yüzden söylemek istediğinin tersine proletarya öncüsüz komünizme varmaz ve bu konuda doğrultu verecek olan da partinin taa kendisidir.

Temel sorun şu: Marks'da proleter diktatörlük altındaki geçiş süreci komünizmin birinci ve ikinci evresiyle dünya çapında bir enternasyonal formasyona dönüecektir. Bu sürecin hiç bir bölmesini sosyalizm olarak nitelemez Marks. Sosyalizm ve komünizm kavramları eş anlamlıdır. Lenin ve Stalin de bu yaklaşıma genellikle sadıktır. Ama Lenin devletli sürece sosyalizm de der. Yani proleter diktatörlük adı altındaki geçiş süreci de Lenin'in kimi yazılarında sosyalizmdir. Bugün kullanılan şekli de budur. Reel sosyalizm bu durumda Marks'ın proleter diktatörlük olarak nitelediği geçiş sürecinin karşılığıdır. Bu durumda eğer reel sosyalizmle Marks'ın söylemleri karşılaştırılacaksa, geçiş süreci ile karşılaştırılmalıdır. Oysa çoğu kez bu hataya düşülüyor ve sosyalizm denildiğinde, reel sosyalizm uygulaması eleştiriye tabi tutulduğunda Marks'ın komünizmin birinci evresi olarak nitelediği bölmeyle karşılaştırılmalıdır. Ve sonuçta da her şey birbirine karışmakta, ne yazan yazdığının bilincinde olabilmekte ve ne de reel sosyalizm konusunda doğru eleştiriler yapılabilmektedir.

Sonuçta da şöyle anlamsız bir yorum ortaya çıkmaktadır:

"Artık burada, Marx'ın öngördüğü proletarya diktatörlüğü ve sosyalizm değil, Lenin'in öngördüğü NEP dönemi var."



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2013- 20:52


"Enternasyonal solcu" ve "gerçek komünist" arkadaşımız da Esen İzmir mahlaslı arkadaşın yazdıklarına artık bir ezber olmanın ötesine geçmeyen bir yorumla yanıt vermiş:

"Marks ta Komünist Manifestoda bunu açıkca dile getirmiş.
İşçi Sınıfının siyasi erki alarak toplumda egemen konuma ulus konumuna kendini yükselteceğini ifade etmiştir.

Marks'ın Kapitalizmden Komünizme,Lenin'in Kapitalizmden Sosyalizme geçiş dönemi olarak nitelediği dönem bu dönemdir.
Ancak bu dönemde hala sınıflar varlıklarını korumaktadırlar,çünkü Devlet henüz sönümlenmemiştir.

Bu dönemin sonunda Sınıflar ortadan kaldırılmış olur ve Devlet klasik anlamında,bir baskı bir zor aygıtı olarak,bir sınıf egemenliği olarak sönümlenir.
Çünkü toplumda baskı altına alınacak sınıf kalmamıştır.

Artık Komünizme geçilmiştir.
Tabiki bu geçiş bir dünya sistemi olan Kapitalizm tüm dünyada ortadan kaldırılmadan olası değildir."


Kısaca özetlersek, "sınıflar varoldukça devlet de varolacaktır ve sınıflar ortadan kalktıkça devlet de giderek sönümlenecektir " diyor. Doğru söylüyor ama, böyle bir tanımlamanın oldukça eksik bir tanımlama olduğunu da söylemek gerek. Burjuvazinin büyük toprak sahiplerinin özel mülkiyetine el konulması bu sömürücü sınıfların fiziki varlığına son verse de, toplum içinde gerici ideolojinin varlığı hala sürer. Devletin o koşullardaki ideolojik mücadelesi de sürecektir. Ayrıca komünizm dediğimiz ve devletin ortadan kalktığı ( enternasyonal) sistem bireylerin aracısız kendi kendini yönetebilme becerisi kazandığı yeni bir toplumdur. O zamana kadar devlet sadece sınıfları ortadan kaldırmakla kalmaz ve aynı zamanda yeni nir toplum oluşturabilecek ve kendi kendini aracısız yönetebilecek gerçek özgür bireyi de yaratabilmenin hazırlayıcısı durumundadır. Buna göre sınıflar ortadan kaldırılacak, yöneten yönetilen çelişkisi giderilecek, köy ve kent arasındaki çelişkiler de sıfırlanacaktır. Bütün bu süreçlerden sonra devlet emperyalist hegemonyanın da kırılmasıyla birlikte sönmeye başlayacaktır. Engels'in söylediği gibi işçi sınıfının devlete ihtiyacı olduğu sürece proleter devlet de sosyalist tolumda ( geçiş süreci) var olmaya devam edecektir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2013- 21:05


Sonraki yazılar tam bir keşmekeş. İki yorumcu da "tek ülkede sosyalizmin olamayacağını söylüyor ve bunu da Marksist ustalara bağlıyorlar. Peki bu iki arkadaşa göre sosyalizm ne? Komünizmin birinci evresi ve sınıfsız, devletsiz bir toplumsal formasyon. BU kadar uzun alıntıya gerek var mı? (Üstelik yeterli de değil.) Sosyalizmi sınıfsız ve devletsiz bir evre olarak niteliyorsanız, tek ülkede sosyalist bir formasyon olabilmesi mümkün mü? Emperyalist hegemonya altında ve bir ulusal ölçekte sınıfsız, devletsiz bir komünist yaşam! OLabilir mi böyle bir şey?

Ve bu haliyle bu "tartışma" bir gevezelik olmaktan öteye gidebilir mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2013- 21:21


Bir yerden sonra tartışma komünist partinin ne olduğuna geliyor. Esen İzmir "Komünist devrim bir proleter devrimdir. Proleter mücadelenin belli bir aşamasında (bu her ülkenin koşulları göre değişebilir) proletarya kendini bir siyasal parti olarak örgütlemek durumuna gelir. Ayrı, bağımsız bir siyasi parti olarak örgütlenmiş proletarya tarihsel hareketin ileriye, komünist bir devrime doğru yükselmesinin öznesi olur."

"Enternasyonal ve dahi gerçek komünist" arkadaşın buna yanıtı ise,

"Komünist Partisi demek işçilerin bir araya gelerek kuracağı parti anlamına gelmez.
Komünist Parti sınıf bilinçli işçilerin en kararlı unsurlarının içersinde yer aldığı bir partidir.
İçersinde Aydınlar da olabilir.
Komünist Parti'ye giriş için kimseden SSK kartı istenmez."


İkisi de aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyor. Biri doğrudan doğruya proletaryanın örgütlenmesiyle komünist partinin oluşacağını, diğeri ise "sınıf bilinçli işçileri" ileri sürüyor. Oysa öncü parti öncelikle sınıfın dışından gelen komünistler tarafından yönetilir. Böyle olmuştur, ve böyle de olacaktır. Hem siyasal devrim ve hem de siyasal devrimden sonraki kuruculuk dönemi bu öncü partinin yönetiminde gerçekleştirilir. Çünkü siyasal devrimden sonra da sınıfın tarihsel çıkarlarının ayırdına varabilmesi uzunca bir zaman alacaktır ve bu süreçte öncünün yönlendirmesi ve doğrultu vermesi tıpkı siyasal iktidarın alınması gibi önemli olacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 28.10.2013- 21:37


Sonrasındaki yorumlar yine karmakarışık. Bir tanesi de çıkıp Lenin bazı yazılarında sosyalizmi kuruculuk dönemi olarak ve devletli olarak adlandırılıyor diyerek bu kadar gereksiz yazıya ne lüzum var demiyor. Bu gereksiz tartışmanın bu kavramların doğru kullanılmadığından kaynaklandığı da bir türlü farkedilemiyor. ( Tabi bu arada bizim enternasyonal solcumuz da cebine doldurduğu internet alıntılarını da bolca ve gereksizce yapıştırıp duruyor.)

Nihayet Esen İzmir ağzındaki baklayı ortaya çıkartıyor:


"Leninizm bizi ileri götürmez."


"Engels bunları neden yazma ihtiyacı duymuştu? Neden ikinci keman olduğunu söylemişti? Neden Marksizm-Engelsizm değil de, Marksizm-Leninizim. Lenin, bu bilimsel dünya görüşüne hangi bilimsel katkılar yapmıştı? Hangi katkıları Engels'in katkıları kadar ve hatta bu katkıları aşacak kadardı?"

İşin özü de burada zaten. Bu arkadaş ordan burdan bir yığın şey söylemeye çalışırken asıl meramı da buydu. Yanlış yorumlarının nedeni de buydu. Bizim enternasyonal ve gerçek komünistimizin de herhalde cebindeki alıntılar bitti ki, bu sözde tartışmanın en önemli yerinde nefesi kesildi?

Esen İzmir, Lenin'i eleştiriyordu ve bu eleştirileri de Leninizmi bilmemekten kaynaklanıyordu. Marks'ı anlayanlar komünist, Lenin'i başlamgıç yapanlar Leninist gibi garip yorumların kaynağı da buydu. Ve sonunda da aklını kurcalayan soruyu da sormuştu.

Gerçek komünistten tıss yok!

Yanıtı şu:

"Leninizm,Emperyalizm çağının Marksizmidir.
Leninizm   Marksizm'in bir dogma olmadığının,onun geliştirilmesinin ve gelinen çağa uygun zenginleştirilmesinin kanıtıdır.
Leninizm'i uydurma olarak niteleyenler burjuvazinin Marks üzerinden Leninin'i karalamak isteyen gönüllü kalemşörleridir."



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.10.2013- 14:07


Bu konuya yeniden döndüğümüzde Esen İzmir adlı arkadaşın reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte "Marks'a dönelim" oportünizminden etkilendiği açık. Bu tavır en çok da doğrudan Stalin ve reel sosyalizm karşıtlığı ve bazen doğrudan doğruya bazen ise dolaylı yoldan Lenin karşıtlığına varmıştır. Bunun sonucunda da arkadaşımız Lenin'in Marksizme katkısı nedir ki, şeklinde bir soru soruyor ve 17 ekim sonrasındaki reel siyaseti yadsımak durumunda kalıyor. Yanlış mı, evet yanlış. Ama yine de kendi içinde tutarlı olduğunu söyleyebilmek mümkün. Sorduğu soru da o bağlam içinde önemli...

Bizim enternasyonal solcumuz ve dahi kuyrukçu ve gerçek sosyalistimiz bu soru karşısında tıkanmış. Cebinde de soruya verecek alıntı kalmamı; "Leninizm emperyalizm döneminin marksizmidir" deyip geçiştirmiş. Marksizm komünizm öğretiye bilimsel bir altyapı kazandırmış ve ideolojik bir tutarlılık kazandırmıştı. Leninizm bu bu bütünlüğe emperyalist dönemde nasıl bir katkı koymuş? Soru açılımıyla zaten bu. Yanıtın "emperyalizm döneminin marksizmi" şeklinde vermek, sorunun yanıtı açısından yeterli olabilir mi?

Ama sabahtan akşama kürt ulusal hareketinin kuyrukçuluğunu yaparsan, sorunları kürt ulusal hareketinin değerlendirmeleriyle ele alırsan, hem Lenin'i ve dahi Marks'ı anlayamaz, hem sosyalist ideolojinin bütünsel anlamını kavrayamaz ve hem de bir sosyalist devriminin olmazsa olmazı olan sosyalist devrim perspektifini, burjuva kozmopolitizmiyle karıştırdığın enternasyonal solculuk adına yadsımak durumunda kalırsın.

Bizim "gerçek komünist"imizin durumu da bu.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Milenyum Dönekleri ! şibusa 2 4412 18.10.2013- 20:41
Konu Klasör Burjuvazinin gizli çekiciliği solcu 0 3541 18.12.2014- 15:58
Konu Klasör TKH: ''Devrimciler burjuvazinin yanında saf tutmaz'' melnur 5 621 29.03.2023- 03:20
Konu Klasör Stalin: Burjuvazinin iyiliğine inanmıyorum denizcan 1 4180 05.01.2016- 20:36
Konu Klasör İdeoloji: Burjuvazinin cici silahı denizcan 0 2806 07.12.2015- 19:46
Etiketler   Milenyum,   dönekleri,   Burjuvazinin,   silah,   arkadaşları
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS