SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 01.11.2013- 12:19


Kemal Okuyan 29 Ekim'de "Sol Cephe'den söz etti ve bayağı da merak konusu oldu. Solun içindeki truva atlarının TKP düşmanlığından kaynaklanan hezeyanlarını bir kenara bıraktğımızda, kimi çevreler "solda yeni bir çatı partisi mi gündeme geliyor" şeklinde bir görüş de ortaya attılar.

K.Okuyan o açıklamaaından sonra bu konuya bir açıklık da getirmedi. Bildiğim kadarıyla partiden de yapılan bir açıklama yok. Kişisel tahminim burjuva partilerinin tabanlarına sıkışmış anti-emperyalist ve aydınlanmacı damara yönelik bir çalışmanın somut olarak ortaya konulacağı yönünde. Yoksa, sosyalist solun defarca denediği çatı partisi şeklinde bir birlikteliğin bu konuya bir çözüm olması o kadar da kolay değil. Her siyasal yapının farklı bir siyaset dilinin olması, sorunlara yaklaşım tarzının farklılığı, ilkeleri vb. bu tür birlikteliklerin zaman içinde çözülmesine yol açıyor. Birliktelik mutlaka kapsama-kapsayabilme potansiyeli içermelidir ki, şu andaki konumlarıyla sosyalist soldaki parti ve örgütlenmelerin bu yapılarıyla bunu gerçekleştirebilmesi de zor. Belki bir iki küçük katılım olabilir bu konuda, ama ötesi bu koşullarda -bizlerin bilmediği bazı şeyler varsa- pek olası da görünmüyor.

TKP CHP, İP ve hatta BDP içindeki anti-emperyalist ve aydınlanmacı damarda bulunan kitle üzerinde yeni ve etkili siyasi araçlar geliştirilebilir, demiştik. Yapmalı da, ama böyle bir durumu "Cephe" olarak da nitelemek mümkün değil. O zaman bu söylemi, 29 Ekim'de Kadıköy'de toplanan o görkemli kalabalıkların duyumsatığı coşku ve heyecanın söylettirdiği bir cümle olarak mı alacağız? Biraz değil, oldukça belirsizlik var bu konuda. Umarım Okuyan ya da Parti bu konuda bir açıklamada bulunur da, merak duygumuz bir ölçüde giderilir.

Bugün, Ender Helvacıoğlu SOL gazetesindeki köşesini bu konuya ayırmış: "Acil İhtiyaç:Kurmay!" başlığıyla yayınlanan yazıda şunları söylüyor.

Acil ihtiyaç: Kurmay!
Ender Helvacıoğlu

Öncelikle durum ne?

Haziran-Temmuz aylarında ülke sathında 10 milyonu aşkın bir kitle AKP Hükümetine karşı eylemli olarak harekete geçti. Tencere-tava çalanları da eklersek bu sayı ikiye katlanabilir.

Yakın tarihimizin bu en büyük halk hareketi bir saman alevi değildi. Ülkemizin yüz yıllık köklü çelişkilerinden kaynaklanıyordu. Dolayısıyla yeni dalgaların gelmesi kaçınılmaz. Ve 29 Ekim'de meydanları dolduranlar, yeni bir dalganın işaretini de veriyorlar.

Türkiye çok derin bir kırılmaya, bir devrime gidiyor. Kitleler 1923 ile elde ettikleri kazanımların ellerinden alınmakta olduğunun farkındalar, vermemekte direniyorlar ve giderek bunun ancak yeni ufuklar edinerek sağlanabileceğini de kavrıyorlar. Tabii ki eldeki kazanımlarla ve onların simgeleriyle yola çıkacaklar; bundan daha doğal bir şey olamaz. Fakat ayağa kalkan gençlik kitlelerinin bununla yetineceklerini sananlar çok yanılırlar. Hem yakın tarihimizin sosyolojik gerçeklerini, hem günümüzün farklı ihtiyaçlarını, hem de içinde yaşadığımız süreci ıskalamış olurlar.

1923 gerimizde değil, önümüzde artık. Yeni bir 1923'e ihtiyaç var bugün. Ve bu yeni cumhuriyet geriye değil ileriye bakarak kazanılabilir ancak. Çünkü önümüzde bir karşıdevrim yok; o oldu zaten. Önümüzde bir devrim olanağı var ve biz de devrimciyiz. Yani artık savunma değil, saldırı pozisyonundayız.

Türkiye bir devrime gidiyor dedik. Sosyalizme yönelme, bu yolu açma potansiyeli oldukça güçlü bir halk devrimi. Son on yılda gördük ki, yozlaşmış cumhuriyetin eski iktidar sahipleri, cumhuriyet yıkıcılarına çok çabuk teslim oldular, tek bir kurşun bile atamadan. Direnen halktır ve bu halk hareketinin omurgasını/beynini emekçi sınıflar ve öncüleri oluşturuyor. 90 yıl öncesine göre fark yaratan toplumsal olgu bu.

Genel durum böyle. Peki, acil ihtiyaç ne?

Kurmay, kurmay, kurmay!

Halk hareketinin şu andaki en büyük zaafı, dolayısıyla en acil ihtiyacı, bu hareketi yönlendirebilecek niteliklere sahip bir kurmaylık. Halk da bunu talep ediyor zaten.

Kim ne derse desin, henüz halk hareketinin kurmayı olma iddiası taşıyabilecek yapıların hiçbiri tek başına bu kurmaylık mevkiini doldurabilecek nitelikte değil. Ne CHP, ne İP, ne benim de üyesi bulunduğum TKP, ne de herhangi bir sosyalist-devrimci-halkçı-vb. örgüt...

HDP-BDP'yi saymıyorum bile. Çünkü onlar, son kongrelerinden de anlaşılacağı üzere "isyan devrimciliği" yerine "müzakere devrimciliği"ni yeğlediler. Halk hareketinin hedef aldığı AKP ile müzakere içindeler. Başbakanı kongrelerine çağırıp, mesajını okuyorlar. "Türkiye halkı ve devrimi" diye bir dertleri yok. Kürt siyasal hareketi ve BDP zaten öteden beri bu çizgideydi ve Haziran Ayaklanmasından rahatsız olmuş, soğuk yaklaşmıştı. HDP adı altında bu çizginin kuyruğuna takılan "sosyalist"ler ise hangi konuma sürüklendiklerini umarım sorgularlar.

Gelelim İşçi Partisi'ne...İP, kurmay sorununun aşıldığını düşünmekte; kurmay kendisi. İkinci aşamaya geçiyor, büyük cepheyi oluşturmaya çalışıyor ve iktidar formülü olarak "CHP-MHP-İP ittifakı"nı öneriyor.

Neresinden bakarsanız bakın, gerçeklere dayanmayan hayali bir politika bu. Ne İP bu çaptaki bir halk hareketinin tek başına kurmayı konumunda, ne de CHP ve MHP yönetimleri böyle bir ittifak ile ilgili. Anket yüzdelerini toplayıp çıkararak yapılan hesapların "çarşıya uymayacağı" görülmeli.

Ayrıntılı tartışmalar da yapabiliriz, ama şimdilik kalsın. Sadece şunu belirterek İP-TGB içindeki özellikle genç devrimcileri uyarmak isterim: "CHP-MHP-İP ittifakı" önerisinin Haziran Ayaklanmasında bir karşılığı yok. Bu partilerin (özellikle CHP'nin) tabanını oluşturan, oy veren kitleler tabii ki halkın bir parçası olarak hareket içinde yer aldılar. Ama yönetimler göz önüne alındığında tablo şu: MHP karşıt konumda olduğunu defalarca açıkladı, CHP ise uzaktan seyretti.

Neyse, her zamanki gibi denenecek ve görülecek. Pratik en büyük düzeltici.

Peki, ne yapmalı?

Ne yazık ki, halk hareketinin kurmayını oluşturmak için bile bir cepheye ihtiyacımız var. Türkiye'nin gerçeğidir bu. Kurmay, bir "ön-cephe" ile oluşturulmak zorunda. Bu noktadaki esin kaynağımız da Haziran Ayaklanması. Harekette öne çıkan, halkın benimsediği, hareketin ortak niteliklerini içselleştirmiş örgütlü yapıların temsilcilerinden oluşan ve ülkenin temel sorunlarının çözümü konusunda kalın çizgilerde anlaşmış bir kurmay heyetinin oluşturulması en gerçekçi "ilk adım" olacaktır.

TKP'nin "sol cephe" önerisi bu açıdan değerlendirilmeli."




Bu ileti en son melnur tarafından 01.11.2013- 12:24 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
şibusa
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: şibusa
Cevap Tarihi: 02.11.2013- 20:50


AKP solu yine çuvallayacak

Kemal Okuyan


Türkiye’de liberalizmin toplumda çok büyük karşılığı yok. Akademide var, sanat dünyasında var, aydınlar arasında var, basında var. Bu da siyasal alanda etki sahibi olmak için yeterli.

AKP projesinin bilinçli, misyon bindirilmiş destekçi kadrolarını bir kenara koyuyorum. Koyuyorum derken, hafife almıyorum, bayağı çoklar. Sendikalarda, kitle örgütlerinde, siyasi hareketlerde, vakıflarda, Avrupa siyasetinde kritik noktalara yerleşmiş, işlerini yapıyorlar. Her ne olursa olsun, AKP projesine tutunmak, ona kendi etki alanlarında meşruiyet kazandırmak için bir yol illa ki buluyorlar.

Bir de onları dinleyen, onların peşinden giden, onlara olmadık değerler biçen “geniş” sayılabilecek bir kesim mevcut liberal dünyada…

Ağırlıklı olarak sola yönelmiş genç bir kesimden söz edebiliriz bu bağlamda… Öğrenciler, kültür-sanat-medya üçgeninde çok zor koşullarda çalışan emekçiler, üniversite hiyerarşisinin alt kademelerinde, kötürümleştirilmiş bir eğitim sistemiyle boğuşan akademisyenler, yazılımcılar, ofis çalışanları… Hepsi birden hatırı sayılır bir toplama ulaşıyorsunuz.

Bunların kafası karışmış durumda.

Kabul etmek gerekiyor ki, sözünü ettiğimiz toplamda, özgürlükçü eğilimler eşitlikçi eğilimlere baskın. Liberalizmin özgürlükleri piyasa ile barıştırma çabaları biraz da bu nedenle karşılık buluyor.

AKP’yi geçmişte kritik dönemeçlerde kurtaran, ona soldan verilen hain destek kadar, bu toplamın ideolojik yönelimleri oldu. Özgürlükler ve demokrasi alanının genişletildiği yalanına inanmaya hazırlardı; bunu gerçekten istiyor, özlüyorlardı.

Sonra hayal kırıklıkları başladı. Liberal sol zaten heyecan yaratmıyordu, bir de üstüne AKP iktidarını koruma ve kollama görevi gelince tadı tuzu kalmadı. Liberal rüzgar soldan bir türlü esemedi.

Öte yandan, toplumun seküler unsurları; Alevilerden solun aydınlanmacı bölmesine, cumhuriyetçilerden artık evsahibi olmadıklarını anlayan kemalistlere, AKP Türkiyesi’yle kan uyuşmazlığı olan liselilerden kentlileşmiş emekçilere varıncaya kadar, liberallerinkinden çok daha hakiki özgürlükçü refleksler geliştirmeye yöneldiler.

Haziran Direnişi, bu reflekslerin sahiplerinin liberalizmin etki alanındaki kesimleri yanlarına çekmesiyle patladı. Ve doğal olarak liberalizmin on yıldır biriktirdiği her şey tuzla buz oldu. Ezber bozuldu, özgürlükçülük AKP karşıtlığı ile anılır oldu ve gerçek bir mecradan akmaya başladı.

Dün sözünü ettiğim sola dönük operasyon AKP için, sermaye düzeni için, emperyalistler için ölümcül sonuçlar doğuracak bir sol silkinişin önünü almak için (bir kez daha) tam da bu noktada başlatıldı. Her yerde…

Operasyonun daha öncekilerden farkı, çok kapsamlı bir toplumsal hareketin varlığı…

AKP’nin ilk yıllarında, Ergenekon operasyonunda, Anayasa referandumunda tek dayanak AKP’nin Türkiye’yi özgürleştireceği yalanıydı.

Şimdi ise, Gezi’yi bu yalana eklemlemeye çalışıyorlar. Bu operasyonu durdurmanın tek ama tek yolu sosyalizmin devreye girmesi. Hep söyledik, liberal alçaklık milliyetçilikten besleniyor; tersi de geçerli! Bir tek sosyalizm bu sıkışmayı çözebilir.

Haziran’da öne çıkan özgürlükçü reflekslerin tümüyle milliyetçiliğe evrilmeyeceği zaten ortaya çıktı. Haziran’da liberalizmin etkisinden çıkan kesimlerin de bütünüyle eski koordinatlara dönmesi ve “AKP’yle barışık sol”un içinde erimesi mümkün değil.

O halde, derhal kollar sıvanmalı!

Örgütler arası diplomasiye hapsolmayan bir toplumsal örgütlenmenin, cepheleşmenin yolu açılmalı.


http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/akp-solu-yine-cuvallayacak-81916



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.992
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.11.2013- 23:47


O halde, derhal kollar sıvanmalı!

Örgütler arası diplomasiye hapsolmayan bir toplumsal örgütlenmenin, cepheleşmenin yolu açılmalı.


Yazısını böyle bitirmiş K.Okuyan. Bunu söylüyorsa, burdan, "Sol Cephe" konusunda belli bir çalışmanın yapılmadığı sonucuna varabiliriz. Daha önce söylemiştim, CHP, İP, ve hatta BDP tabanlarına yönelik bir çalışma yapılacaktır. Ama böyle bir çalışmayı "cephe" olarak nitelem mümkün olmayacağı için K.Okuyan'ın aklında sosyalist örgütlenmeler ya da partiler için "biraraya gelme projesi" şeklinde bir düşünce var demektir. Ama Kadıköy'de kullandığı "ifade "sol cephe'nin geliyor" oluşu şeklindeydi.

Eğer 29 Ekim'deki "beklenmedik" ve olağanüstü kalabalık coşkusu ile söylenmemişse, bu ifadelerde hala bir belirsizlik var demektir.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2] 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... melnur 3 4362 08.03.2022- 02:34
Konu Klasör TKP 102 yaşında: Laik, bağımsız, sosyalist bir emekçi cumhuriyeti için #2023Yeniden.. melnur 2 924 12.09.2022- 07:11
Konu Klasör Üç ana halka umut 6 3913 06.02.2016- 20:05
Konu Klasör Bu halka güvenin umut 0 2794 20.01.2014- 16:09
Konu Klasör TKP'den Halka Çağrı toplumcu 0 3000 29.03.2014- 14:19
Etiketler   Emekçi,   halkın,   cephesi,   geliyor
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS