Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış
Kapitalistleşme süreci 1900'lerin başında başlamış ve kuruluştan sonra ivmelenerek sürmüşken arada gerçekleşen kurtuluş savaşını anti emperyalist yani özünde anti-kapitalist olarak niteleyebilmek nasıl mümkün olabilir?
Şöyle desek acaba mümkünmü? Anti- kapitalist olmadan anti emperyalist olunması mümkünmüdür. ? Ya da anti emperyalist olmak için anti kapitalist olmak şart ve zorunluluktur. Anti kapitalist olunmadan anti_emperyalist olmak yalancılıktır.Toplumu kandırmak,onu pasifize etmek,emperyalizmin farklı biçimine rıza göstermektir.
Anti-kapitalist olunmadan veya olunuyormuş gibi emperyalizme karşı olunamazmı? Sanırım bu tanımlama tam bizim ülkemize uymaktadır. Kapitalist olmaka istemiyoruz ama kapitalizmin ortadan kalkamasını veya onunla mücale etmeyi de seçmiyoruz.
Ama ant-emperyalist olduğumuz gerçek. Bunun için emperyalistlerin ülkemizin yer altı yer üstü zenginliklerine sahip olmasını,nufus katma değerine el atmasını istemiyoruz. İngiliz,italya ve fransaya karşı dikiliyor,ülkemizden defolun diyoruz. Onlarla savaşma mücedele etme yolunu seçiyoruz. Bunu yapıyoruz da .
Hep şu denir. Türkiye ulusal mücedelesi anti-emperyalist değildir. Çünkü İngilizler ki o dönemin egemen emperyalisti olanla savaşımız mücadelemiz yok. ! Yunanlılarla var. O zaman ulusal mücale Anti emperyalist deği,yunansitanla Türkiye arasında çıkar kavgasıdır.
Bunu diyenler Lozanda yunan delegasyonunun kedi gibi durduğunu hatta adam yerine konulmayıp kıyı köşede Türkiye ile baş başa kaldığını da biliyorlar. Bunun tersine Türkiyenin karşısında emperyalistler oturduğunu ve bütün kavganın bu üçlü itifakla Tükiye arasında geçtiğini yine biliyorlar. O zaman bu gerçekliği neden inkar,çuvala sığmayacak mızrak olduğunu göremiyorlar.
Türkiye gerçekliği şudur. Emperyalizme karşıyız ama
onların kapitalizminede karşıyız. Bunun yanında rusya da kurulan sosyalizme de karşıyız.
Peki siz kimsiniz.? Bu mücadeleyi yürütenler kimdir. Buna en güzel cevabı verecek olan somut şartların somut tahlilini yapabilenler olabilir.
Bu tartışma persfektifinde günümüz mücadelelerinede de ışık tutabilecek tartışmaya sapabiliriz. Demek hala bu sıkışmışlıktan kurtulamıyoruz.
Şöyle desek günümüzün Kürt Sorunu çerçevesinde somut durumu açıklayabiliriz,
''Modernizme karşıyız. (burada modernizim denilen kapitalizmin ilişkileri o vahşiliği kast edilmektedir.)Ama sosyalizmi de gördük paldür kültür yıkıldı ve halkalarına acı izdırap verdi. Biz bu sosyalizme de karşıyız. '' Elbette yuakrad onca mücadele vermiş lozanda emperyalizme karşı olup böylesi kapitalizme karşı olanlara sorduğumuz gibi tekrar bunlara da soruyoruz .Siz kimsiniz. ?
Marsist düşüncenin bunlara verdiği cevap ancak şu olabilir.
Siz küçük burjuvasınız.
Yukarda o böylesi kapitalistliğe karşıyız ama sosyalizime de karşıyız ''biz bize benzeriz ''diyenlere dediğimiz gibi ve onları bu halkı mücadelelerinde sadece ve sadece desteklediğimiz gibi sizleri de destekleriz . Ama sadece destekler,hakarının olduğunu söyleriz. İçlerin de olmayız,politikalarının uygulayıcısı olamayız.
Çünkü marxsistlerin politikası toplumsal egemenliğin sağlanması sosyalizmidir. On çeşit sosyalizm yok. Tek anlaşılır ve bilinen sosyalizm var. Toplumun nesnel yaşama egemen olması. Bunu amaç edinmesi. Bunu her şart ve her koşulda egemen kılmayı istemesi. Sosyalisttin görevi budur. O bunu gerçekleştiriken ,ağzı yamuk,gözü kör ,ayağı topal yada kurnaz,ahlaksız,fesat diye toplumları birbirinden ayırmaz.