Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi

İsyanı sahiplenmeye 25 Kasım'a! -Leman Meral Ünal
22 Kasım 2013

Kendi hayatının öznesi olan, bedeni, cinselliği ve yaşamında tek söz sahibinin kendisi olduğunu söyleyen kadınların erkek şiddetine ve devlet şiddetine karşı örgütlenmesi ve 25 Kasım'da alanları doldurması aynı zamanda Haziran İsyanı'nı sahiplenmek demek

"Kızlı-erkekli" merdivendi, yemekhaneydi, kantindi, yurttu derken; evlerimize yönelik bir düzenleme ne zaman yapılacak diye bekler olmuştuk ki Tayyip Erdoğan'ın açıklaması geldi. Erdoğan, "muhafazakar demokrat yapımıza ters" diyerek kadın ve erkek öğrencilerin bir arada yaşamasına karşı olduğunu söyledi, ardından gelenler malumunuz...

Erdoğan'ın -çoğu kez şartları gereği maddi yüklerini hafifletmek için- bir arada yaşayanlara yönelik bu saldırısı aile dışındaki her türlü hayata tahammülsüzlüğün yanı sıra esas olarak kadınların yaşam alanlarını sorgulamayı ve onu mercek altına almayı amaçlıyor. Bu sözler ve sonrasında yaşananlar ilk bakışta hem kadınların hem erkeklerin özgürlüklerine yönelik bir saldırı gibi görünse de yaptırımların kadınlar açısından çok daha ağır olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Erdoğan'ın sözlerinin hemen ardından Tophane'de yaşayan bir kadının evine yönelik polis baskını, Üsküdar'daki apartman yöneticisinin "kadın-erkek bir arada yaşayanları polise ihbar edin" çağrısı ve binleri aşan "kızlı-erkekli" ihbarları bunu doğrular nitelikte. Kadınların üzerinde zaten mevcutta olan "baba-koca-erkek kardeş" baskısı yetmezmiş gibi mahalle bakkalından, ev sahibine, apartman yöneticisinden komşulara kadar topyekûn bir denetleme ve "sorumluluk" mekanizması devreye sokulacak gibi görünüyor.

Bu bir gündem değiştirme hamlesi mi?

Tayyip Erdoğan'ın bu söylemleriyle yaklaşan üçlü seçim dönemi öncesi sağ-İslamcı tabanı saflaştırmak için "gündemi değiştirdiği" bu noktada fazla ciddiye alınmaması gerektiğini öne sürenler, hükümetin kadınları hedef alan her çıkışından sonra bunun kadınlar için tahrip edici sonuçları olduğunu görmüyor mu gerçekten? Tıpkı "üç çocuk" ile başlayıp, kürtaj tartışmaları ile devam eden süreçte olduğu gibi... Hatırlayalım, Erdoğan'ın 22 Mayıs 2012'deki "Her kürtaj bir Uludere'dir" sözlerinin ardından herhangi bir yasal düzenlemeye gidilemeden kamu hastanelerinde kürtaj fiilen yasaklanıp, kadınların doğum kontrol yöntemlerine erişimi zorlaştırılmadı mı?

Özetle siyasal iktidar için söz konusu "toplumun iffeti" kadın olduğunda, herhangi bir yasal mevzuata gitmesine gerek yok. Erkek egemen-gerici politik kurgusu itibariyle kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik şiddeti her gün yeniden üreten AKP iktidarının her bir üyesinin ağzından çıkan söz kadınlar için zaten yaptırım demek.

İsyanı yargılarken, toplumsal yaşamı düzenlerken...

Haziran İsyanı'nın en dinamik günlerinden biri olan 1 Haziran'da Fatih Altaylı'nın programına katılan Erdoğan, "Bu toplumun içerisinde değerlerine saygı isteyen anne-baba affedersin, kızının birilerinin kucağında oturmasını ister mi?" diye sorarken Türkiye toplumunun en büyük halk ayaklanmasını yargılamayı kadın bedeni üzerinden yapıyordu. Yine toplumsal yaşamı düzenlemenin bir hamlesi olarak "kızlı-erkekli" evlerle ilgili soru soran bir gazeteciye "Kızınız için böyle bir durumu uygun buluyorsanız size hayırlı olsun" derken hiç de tesadüfî olmayan bir şekilde aynı yönteme başvuruyordu.

25 Kasım isyanı sahiplenme vakti

Gezi ile birlikte toplumun pek çok kesiminden kadın devlet şiddetini AKP'li bakan ve kurmayların söylem ve pratiklerinden ince aramaya, gözaltında tacizden tecavüze kadar çeşitli şiddet biçimleriyle en ağır şekilde yaşadı.

Kadın bedeni ve cinselliği üzerindeki denetimini, sözden vazife çıkaran bir kesimi üzerimize kışkırtmaya çalışarak yapan AKP iktidarı, ayrıca kadınları öznelik konumundan çıkararak "ebeveyn hassasiyeti"ne de yaslanıyor. Gerek söylem gerek söylemin ürettiği şiddet gerekse de Haziran İsyanı'nın kadın mücadelesini yükselten deneyimi düşünüldüğünde 25 Kasım'ın bu yıl daha özel bir anlamı var. Kendi hayatının öznesi olan, bedeni, cinselliği ve yaşamında tek söz sahibinin kendisi olduğunu söyleyen kadınların erkek şiddetine ve devlet şiddetine karşı örgütlenmesi ve 25 Kasım'da alanları doldurması aynı zamanda Haziran İsyanı'nı sahiplenmek demek. Çünkü Haziran İsyanı aynı zamanda kadınların isyanı!

http://www.sendika.org/2013/11/isyani-sahiplenmeye-25-kasima-leman-meral-unal/

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]