Son operasyonlarla cemaat ile AKP arasındaki ayrışma iyice ortaya çıktı...Cemaatin operasyonlarına hükümet kanadı da karşı operasyonlarla yanıt verme hazırlığında. Bugün hem Arınç'ın ve hem de Erdoğan'ın açıklamaları ''devlet içindeki çetelere'' kayıtsız kalınamayacağı doğrultusunda. Belediye seçimlerinden sonra cemaatin üzerine gidileceği söylenirken, bu operasyonların öne alınacağını gösteriyor.

Dün akşam operasyonların başındaki avcıların görevden alınacağı yönünde açıklamalar vardı. Mehmet Baransu kaynaklıydı bu haber. Hükümet herhalde böyle bir uygulamayı kamuoyuna anlatamayacaklarını anladılar ki, daha ince bir operasyon yapılarak soruşturmayı yürüten emniyet yetkilileri işten el çektirildi. Bir bakıma savcıların elinin kolunun bağlanması anlamına geldiği söyleniyor bu uygulamanın. Hükümet ilk elde operasyonun daha yaygınlaşmamasını sağlayacak, sonra üç dosyayı birbirinden ayıracak ve sonra da bir şekilde   operasyonu deniz feneri davasındaki gibi soğutacak. Amaç bu. Seçim sürecinde kamuoyunda ne kadar inandırıcılık kazanacak, orası ayrı.

Orhan Miroğlu konuşuyor Habertük'te. Şaşkın. Üzgün. AKP'yi nasıl eleştireceğini de bilemiyor. Konuyu bir şekilde CHP'ye getirip, CHP eleştirileri yapmaya çalışıyor. Başbakan da bu akşamki konuşmasında benzer eleştirileri yapmıştı. Yolsuzluğa karşı mücadele edeceklerini iddia ederek   iktidara gelen bir siyasi hareketin boğazına kadar pisliğe battıklarının ortaya çıkması dolaylı ve doğrudan AKP şakşakçılarını oldukça üzmüş. Daha da üzülecekler! AKP gidici. AKP haziran direnişiyle büyük bir darbe almıştı; bu ikincisi...

Yolsuzluk o kadar büyük ki tayyip bunun üzerini örtemeyecektir. Ne yapmaya çalışırsa çalışsın bu enkazın altından kalkamayacak ve seçimlerde de karşılığını görecektir.

Ortaya çıkan yolsuzluklar aysbergin yalnızca ucu. İşin ilginç yönü de bu yolsuzlukların İran'ın parasını aklayan ve İran'dan alınan doğal gaz bedellerinin altınla ödenmesini gerçekleştiren Reza Zarrab'ın siyasilerle ilişkileri ve rüşvet verdiği bakan çocukları çevresinde odaklanmasıdır. Peki öteki yolsuzluklar? Yarın bunlar kalkar, "hassas konu" ve "milli menfaatler" gereği diye haberlere sansür koyar, olayı da sürüncemeye koyup unuttururlar. Bunlarda daha ne numaralar var, ondan hemen gideceklerini düşünmek doğru değil.

AKP ve başbakan panik halinde. Operasyonun daha da yaygınlaşmaması için elinden geleni yapıyor. İlk elde emniyetin hemen hemen tüm birimleri değiştirildi. Nereden buldularsa Aksaray valisini İstanbul Emniyet müdürü olarak atadılar. Emniyette görev yapmamış birini valiyken İstanbul Emniyet müdürü olarak atamak da herhalde AKP'nin işi ne kadar sıkı tutmak istediğinin bir kanıtı!

Cemaatin yaptığı bu operasyonda gözden kaçan bir şey var. AKP ileri gelenleri ısrarla operasyon sırasında emniyet yetkililerin üstlerine haber vermediği yönünde savunma geliştirdiler ve bu gerekçeyi emniyet yetkililerin görevden alınmasının bir gerekçesi olarak ileri sürdüler. Oysa haberleri de vardı, özellikle İçişleri Bakanı Güler'in bir şeyler döndüğü konusunda kesin haberi vardı. Gözden kaçan ve medyaya da pek yansımayan konu bu.

Bir kaç gündür cemaat yanlısı olduğu ileri sürülen ''BugünTV''yi izlemeye çalışıyorum. Bugün Tv. belki de Halk Tv.yle birlikte olayı en ince detayına kadar veren bir televizyon kanalı oldu. Onlara göre 15 ay öncesinden başlayan bu soruşturma yakın bir zamanda deşifre olmaya başlamış. Gizli yürütülen takip ve dinlemeler bir anlamda polisin polisi izlemesine kadar varmış. Telefon tapelerinden yapılan yorumla, takip edildiği kuşkusuna kapılanlar içişleri bakanlığına durumu anlatıyor ve içişleri bakanı da ''kimler takip ediyor'' diye polisin peşine polisi yani istihbaratçıları takıyor. Operasyonun açığa çıkacağını anlayan yetkililer de bunun üzerine düğmeye basıyorlar... İlginç olan iki konu var burada. Birincisi özellikle içişleri bakanlığının bu konudan daha önceden haberdar olması ve daha önemlisi, istanbul emniyetine düzenlenen hükümet operasyonlarıyla hemen hemen tüm birimdeki etkili ve yetkili kişilerin görevden alınması ama polis takip eden polislerin bağlı bulunduğu birimde yani istihbarat daire başkanlığında bir değişikliğin olmaması.

Haziran direnişinde bütün ülkeyi gaz bombalarına boğan ''kahraman polisler''e ne oldu? O zaman iyiydiler de şimdi mi tu kaka oldular?

Ya da Ergenekon, Balyoz, oda tv davalarında başbakan tarafından altına zırhlı araç çekilen savcılar şimdi mi ''çete üyesi'' haline geldiler?

Bu paniğin nedeni yoksa bu olayın sadece dört bakan, üç oğul, bir banka müdürü vb.yle sınırlı olmaması mı? Kılıçdaroğlu arada bir güzel laflar ediyor. ''Çete arıyorsan bakanlar kurulunu topla, orda göreceksin'' demiş.

Bu inanılmaz paniği yaratan korku yoksa bu mu?