Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi
06.02.2014- 13:08

Cephe, darlık ve genişlik
Metin Çulhaoğlu


Sol Cephe’nin ülkenin çeşitli yörelerindeki oluşum ve gelişimiyle ilgili haberleri okuyorsunuzdur ya da kendiniz de bu sürecin içindesinizdir.

Cephe’nin dayandığı temel ilkeleri, AKP iktidarı karşısındaki konumlanışını ve güncel görevlerini burada yinelemeye gerek yok.

Bununla birlikte, güncel görevleri hiçbir şekilde gölgelememek kaydıyla, cephe oluşumunun belki daha “genel”, biraz daha “uzun erimli” misyonu ve işlevleri üzerinde kısaca durmakta yarar olabilir.

Bu işlevler ve misyon, üç boşluğun doldurulması bağlamında üç başlıkta özetlenebilir.

* * *

Birincisi: Aradan kaç yüzyıl geçmiş olursa olsun, bugün kapitalizme karşı tepkilerin kimi yönleriyle bu toplum düzeninin tarihteki ilk kapsamlı şekillenişindeki tepkileri çağrıştırabildiğini görüyoruz. Kastedilen, 18. yüzyıl sonlarından 19. yüzyıl başlarına uzanan dönem ve bu dönemdeki tepkilerdir. Gerçi günümüzde örneğin makine kırıcılardan (Ludistler) söz etmek mümkün değil; ama tepkilerin bütüne değil parçalara yönelebildiğini, “ütopik” denebilecek alternatiflerin ortaya atıldığını, görüyoruz. Kapitalizmin daha sonraki dönemine gelirsek, belki günümüzde yeni Souvarin’ler (Germinal-Zola) beklemek abes olur; ama tepkilerin herhangi bir eksene oturmayan ve yeni bir toplum düzeni öngörüsünden yoksun bir radikalizme dönüşmesi hiç de uzak olasılık sayılmaz.

Çıkarsama: Kapitalizme karşı tepki her zaman bir “kendiliğindenlik” taşımıştır ve bundan sonra da taşıyacaktır. Yaşadığımız dönemde eylemlerin kendiliğindenliğine küsmek de kesinlikle olmaz. Ancak eylemlerin ötesinde fikirlerin de kendiliğinden ve sistemsiz kalmasına aynı iyimserlikle bakılamaz. Ayrıca “bunların hepsi örgütün işi” dersek yük bindirme zamanlamasında hata yapmış oluruz.

Bu durumda, kendiliğindenliğin hemen ötesinde bir toparlayıcı odağa gereksinim vardır ve cephe de bu gereksinimin karşılığı olabilir.

* * *

İkincisi: Eğer temel sömürü mekanizmalarıysa, sermayenin birikim ve hareket yasalarıysa, kapitalizmin özünde yüzyıllardır fazla bir değişiklik olmamıştır. Ancak kapitalizmin ideolojisi, siyaseti, teknolojisi, kültürü, öngördüğü yaşam tarzı vb köklü değişimler geçirmiştir. En başta, insanların siyasal angajman ve formel anlamda örgütsel bağlanma eğilimleri daha önceki dönemlerdeki gibi karşılığını “dolaysız” bulmamaktadır. Enformasyon ve iletişim denilen şeyler artık çok daha farklı bir düzlemdedir. Plehanov-Lenin çizgisinden giderek ajitasyon ve propaganda hakkındaki doğruları tekrarlayabiliriz. Ama bugün karşımızda yeni nesil 4 çekirdek turbo işlemci, 4,7’’ parlak HD ekranlı, 13 megapiksel arka, 2 megapiksel ön kameralı aletler kullanan kişiler vardır ve hepsi ha bire tweet atmaktadır.

Çıkarsama: Siyasal iletişimin çok daha geniş kesimler arasında ve anlık olarak kurulabildiği bir ortamda dağılıp gitmemek için toparlayıcı bir eksene gereksinim vardır ve cephe de böyle bir gereksinimin karşılığı olabilecektir.

* * *

Üçüncüsü: Türkiye’de “sol” kavramı hiç kirlenmemiş olsa bile kullanımı gelişigüzelleşmiştir. Bu ülkede “ben şu kadar sağcıyım” diyen pek bulamazsınız, ama solculuğa kendince bir anlam yükleyip “Eğer solculuk şuysa ben Allah’ına kadar solcuyum” diyen pek çok kişi görürsünüz. Daha tehlikelisi ise, “demokrasi” ve “özgürlük” kavramlarının yanına başka bir kavramın daha konulmaması sonucunda solculuğun bir tür liberalliğe indirgenmesi yönündeki eğilimlerdir.

Çıkarsama: Kimsenin itiraz edemeyeceği demokrasi ve özgürlük özlemlerinin, ücretli emek sömürüsüne karşı duruşla, “eşitleştirmeyle” takviyesine gerek vardır ve böyle bir takviyenin yukarıdaki ilk iki başlıktan hareketle görece en geniş anlamda yapılabilmesinin yolu da cephedir, cepheleşmedir.

* * *

“Cephe diyorsan bir ‘genişlik’ öngörülmesi gerekir, seninki biraz ‘daraltıcı’ değil mi?”

Yanıt: “Daraltma” ile “toparlamayı” birbirine karıştırmamak gerekir.

Her genişleme, toparlayıcı bir eksenle birlikte yürüdüğünde siyaseten gerçek anlamda genişlemedir.

İlerde çok “dağılırsa” gene toparlamaya çalışırız; ama işin başında görece “toparlanmış” olmanın kimseye zararı yoktur.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
07.02.2014- 01:52

[quote]
Türkiye’de “sol” kavramı hiç kirlenmemiş olsa bile kullanımı gelişigüzelleşmiştir. Bu ülkede “ben şu kadar sağcıyım” diyen pek bulamazsınız, ama solculuğa kendince bir anlam yükleyip “Eğer solculuk şuysa ben Allah’ına kadar solcuyum” diyen pek çok kişi görürsünüz. Daha tehlikelisi ise, “demokrasi” ve “özgürlük” kavramlarının yanına başka bir kavramın daha konulmaması sonucunda solculuğun bir tür liberalliğe indirgenmesi yönündeki eğilimlerdir.





Solpaylaşım'da bu konunun altını çok fazla çizme gereği duyuyoruz. Önemli bir konu. Özellikle AKP iktidarı döneminde AKP'ye siyasi ve entelektüel tahkimat yapan liberaller ve sol dönekler, yattılar kalktılar demokrasi ve özgürlük şarkıları söylediler. İnsanların zihinlerini baskıladılar. Bu süreçte TARAF solu gibi bir garabet ortaya çıktı. Önüne gelen ''solcuyum'', ''sosyalistim'' dedi. Solcu olmak, sosyalist olmak kürt sorunun yakıcılığından da güç alarak soyut ve sistem içi demokrasi ve özgürlük kavramlarına indirgendi.   Çulhaoğlu'nun da vurgulamaya çalıştığı gibi, liberal masallar zihinlere sol düşüncelermiş gibi akıtılmaya çalışıldı.   Oysa demokrasi ve özgürlük kavramlarının yanına anti-emperyalizmi, emeğin mücadelesini, laikliği, bilimi, aydınlanmayı koyamadığınız sürece sıradan bir liberalden öteye gitmek mümkün değildir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]