Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Esad kalırsa Erdoğan ne olur?
 
Resim Ekleme

Haziran 2012’de BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin yanı sıra Arap Birliği’ni temsilen Katar, Irak, Kuveyt Dışişleri Bakanları ve kimi temsil ettiği anlaşılmayan Bakan Davutoğlu ile birlikte Arap Birliği ve BM Genel Sekreterleri Cenevre’de bir araya gelerek Suriye için çözüm aradılar

HÜSNÜ MAHALLİ


Haziran 2012’de BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin yanı sıra Arap Birliği’ni temsilen Katar, Irak, Kuveyt Dışişleri Bakanları ve kimi temsil ettiği anlaşılmayan Bakan Davutoğlu ile birlikte Arap Birliği ve BM Genel Sekreterleri Cenevre’de bir araya gelerek Suriye için çözüm aradılar. Toplantı sonrasında 8 maddelik bir bildirge yayınlandı. Bildirge çatışmaların durdurulması, yabancı teröristlerin Suriye’ye girişinin önlenmesi, terör faaliyetlerinin sonlandırılması, yaşamın normalleşmesi, kaçan Suriyelilerin   geri dönüşünün sağlanması ve sonrasında ortak hükümetin kurulmasından söz ediyordu.   Ortak hükumet ise ülkeyi demokratik ve özgür bir seçimde hazırlayacaktı. O tarihte ölü sayısı 15 bin civarında idi.

22 Ocak 2014’te   tekrar Cenevre’de toplandığında taraflar Suriye’de ölü sayısı belki de 150 bini geçmişti. 500 bin ev yıkılmış ve ülke ekonomisi çökmüştü. Üstelik geçen süre içinde ve Cenevre-1 bildirgesine rağmen on binlerce cihatçı Suriye’ye gitmiş, Kaide ve benzeri grupların saflarında savaşmaya başlamıştı. Hem de Batılı ülkelerin silahı, Suudi   Arabistan, Katar   gibi yönetimlerin parası ve AKP yönetiminin lojistik desteği ile. İtiraflara, demeçlere, YouTube görüntülerine ve Batı medyasına göre Suriye’ye   giren cihatçıların ve silahların büyük bir kısmı Türkiye sınırını kullanmıştır. Ve bütün bu süre içinde Cenevre-1 bildirgesinin açık ifadesine rağmen başta Başbakan Erdoğan olmak üzere Batılı liderler ve Arap yönetimleri hep “Esad ile asla masaya oturmayız” dediler. Dediler ama 22 Ocak’ta herkes tıpış tıpış Cenevre’ye gitti ve Esad’ın temsilcisi Dışişleri Bakanı Muallim’in karşısına oturdu. Ertesi gün muhalifleri temsilen Suriye Ulusal Koalisyonu heyeti aynı şeyi yaptı. Yani herkes Esad’ın varlığını ve kalıcılığını kabul etmek zorunda kalmıştı.
Bunun ise temel 5 nedeni vardı:

1- Tüm beklenti ve yanlış hesapların tersine Suriye ordusu ve devleti dağılmadı ve ‘Sünni’ Suriyeliler ‘Alevi’ Esad’a karşı ayaklanmadı.

2- Suriye halkı başta Kaide, Nusra ve benzeri grupların ruh hastalarının ülkeyi nereye götürebileceğini gördü ve kavradı.

3- Suriye ve bölgeye yönelik emperyalist oyunun farkında olan Rusya ve Çin hep Esad’ın arkasında durdu. Çünkü onlara göre Suriye, uluslararası yeni düzenin dizayn edilme sürecinde kilit ülkedir.

4- Bölgesel dengeler hep Suriye’den   yana oldu: İran, Irak, Lübnan’daki Hizbullah ve bölgenin yurtsever güçleri.

5- Mısır’da Müslüman Kardeşlerin fiyaskosu ve Arap halklarının gerçeği görmesi.

Peki Cenevre’de ne oldu?
Herkes Esad yönetiminin karşısında oturdu ama bunu içlerine sindiremediler. Bunun üzerine muhalefetin heyeti yan çizmeye başladı. Muhalifler Cenevre’ye gelmeden peşinen kabul ettikleri Cenevre -1 bildirgesini tersinden okumaya kalkıştı. Yani ‘önce ortak hükümeti kuralım sonra geri kalan maddelere bakalım’ teklifinde bulundular. Yani ‘bildirgenin birinci maddesinden değil 8. maddesinden başlayıp geriye doğru ilerleyelim’ dediler. Muallim ve ekibi bu teklife hayır deyince görüşmeler ertelendi. 3. tur görüşmelerin mart başlarında başlaması bekleniyor. O zamana kadar Suriye içinde ve çevresinde neler olacağı çok önemlidir. Çünkü Suriye bu coğrafyanın hem kilit hem de anahtar ülkesidir. ABD ile Rusya arasında süregelen geleneksel uluslararası rekabetin merkezi artık Suriye. Suriye’de olup bitenleri ve Suriye’den dolayın bölgesel gelişmeleri kavramayanlar bu coğrafya ile ilgili öngörüsünde hep yanılır. Çünkü Batı   belki de bin yıldır bu coğrafya ile ilgili komplo üzerine komplo hazırlayıp uyguluyor ya da bölgesel yandaşlarına uygulattırıyor. Yoksa Suriye’de   durum asla böyle olmazdı.

Bugün Suriye’de   savaşan tüm silahlı gruplar ve onlara destek veren ülkelerin tüm söylemlerinde mezhepçilik vardır. Onlara göre   ‘Alevi’ Esad   ve ona destek veren Şii İran, Irak, Hizbullah ve nerede olursa   olsun Sünni, Dürzi, Kürt ve hatta Hıristiyanlar kâfirdir ve katli vaciptir. Savaşan grupların şeyhleri her gün bu yönde fetvalar verip duruyor.
Kaide, Nusra, İslami Cephe, Micahitler Ordusu, ÖSO ve benzeri tüm gruplar   artık birbirini boğazlıyor. Çünkü bu gruplara destek   veren Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve onlarla birlikte olan emperyalist ülkeler kendi aralarında ayrışmaya başladı. Çünkü dünyanın 80 ülkesinden gelerek Suriye’ye   giren ya da sokulan on binlerce cihatçı artık herkes için tehlikeli olmaya başlamıştı.1980’li yıllarda   Afganistan’da Sovyetlere karşı savaşmak için CIA ve Suudi Arabistan   tarafından kurulan Kaide artık her yerde. Bugün tüm Arap ve İslam ülkelerinde Kaide’ciler var. ‘Arap Baharı’ süreci ise onlara hizmet etti. Uyumlu İslamcıların iktidara taşındığı bu süreç her türden İslamcılara moral verdiği gibi parasal ve silaha ulaşma olanaklarını artırdı. Özellikle Libya devletinin dağılma sürecinde. O süreçte Kaide’ciler vb. gruplar her türlü ağır ve hafif silaha ulaşabildiler. Suriye ise onlar için müthiş bir eğitim alanıdır. Dünyanın dört bir tarafından gelerek Suriye’ye giren cihatçılar her türlü silahla savaşıyorlar. Onların ve Irak’taki Kaide’cilerin tankı, füzesi, topu, kimyasal silahı ve aklınıza gelen tüm silahları var. Onun için sınırsız katliam yapıyorlar ve o katliamların görüntülerini YouTube’da paylaşarak yeni ruh hastalarına davet çıkarıyorlar. O vahşet görüntülerini gören cihatçılar ise Türkiye üzerinden Suriye’ye akın ediyor. Bugün Irak ve Suriye’de savaşan yerli ve yabancı Kaide’ci militan sayısının yaklaşık 50 bin olduğu tahmin ediliyor.

Farklı iki örnek olmasına rağmen 5 bin kadar PKK ile 30 yıl uğraşan koskoca bir Türkiye   ile karşılaştırıldığında Suriye’nin   nasıl bir sorunla karşı karşıya olduğu daha net anlaşılır. Üstelik Suriye’de   savaşanların arkasında emperyalist ülkeler ve bölgesel işbirlikçileri var. Dünya tarihinde bunun örneği yok. Bu oyunda rol alanlar nasıl bir tezgâhın içinde olduklarını anladıklarında iş işten geçmiş olacak. Çünkü bölgede bir kuraldır: İçinde Suudilerin olduğu her hangi bir oyun mutlaka çok tehlikelidir. Nitekim ‘Arap Baharı’ sürecinde ve Tunus, Mısır ve Libya’da halk ayaklanmalarına milyarlarca dolar harcayan, İslamcıları bu ülkelerde iktidara taşıyan ve daha sonra Türkiye   ile birlikte Suriye’yi   yıkmaya çalışan Suudiler Müslüman Kardeşler devrildiğinde askerlere 6 milyar dolar verdiler. Daha sonra da Katar ve Türkiye’ye rağmen Suriye muhalefetini ele geçirdiler. Mursi’yi kaybeden Başbakan Erdoğan Suudiler karşısında Suriye’de de çaresiz kaldı. Erdoğan bu çaresizlik içinde Irak ve İran’a açıldı ama işe yaramadı. Batı ise Türkiye’de yaşanan yolsuzluk ve anti-demokratik uygulamalardan dolayı Erdoğan’a artık sıcak bakmıyor. Üstelik bu Erdoğan, Suriye’de başarısız olmuş ve artık Arap ve Müslüman ülke ve halklar için bir model değil. Böyle bir konum Başbakan Erdoğan ve AKP’yi zor durumda bırakmıştır, bırakacaktır. Bugün artık Katar Şeyhi hariç bölgede hiç bir ülke Erdoğan’a olumlu bakmıyor. Suriye’de ise yalnız ve yalnız Ankara’dan silah ve para alanlar Erdoğan’ı seviyor. O silah ve para kesildiği an bu grupların büyük bölümü de Türkiye   düşmanı olacaktır. Bir düşünün her ikisi Kaide’ye bağlı olan Nusra ve IŞİD bile birbirini boğazlıyor.
Üç yıldır Suriye’de savaşan grupların hiç birinden demokrasi, özgürlük, insan hakları ve benzeri söylemleri hiç duymadık. Çünkü onlara destek verenlerin hiç birinde   bu kavramlar yok. Bir düşünün Suudi Arabistan... Bu ülke yönetimi ‘Arap Baharı’ sürecinde   ‘demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren’ halklara milyarlarca dolar verdi, veriyor ama Suudi Arabistan’da demokrasi ve özgürlük adına hiç bir şey yok.

Yani Batı ‘Esad yönetime anti-demokratik   ve yolsuzluk yapıyor’ diyecek ama Suudi Arabistan, Katar ve benzeri bölgesel ülkelerde bir şey yok diyecek. İşte iğrenç oyunun sırrı bu. Ama bu medya savaşı olduğu için herkes tersine inandırılmak isteniyor.
100 ülkenin desteklediği 100 bin ruh hastası haklı, ama devlet olarak Suriye kendini savunurken haksız oluyor.
Cihatçılar türlü türlü katliamlar yapacak ve hiç kimse bunları görmeyecek ama bunların yaptıkları katliamlar için “Esad yaptı” denilince herkes buna inanacak. Tıpkı 21 Ağustos 2013’te Şam’da kimyasal silah saldırısında olduğu gibi.

O gün kıyamet koparıldı ve Başbakan Erdoğan başta olmak üzere herkes “Suriye’ye saldıralım” dedi. Bir tek Rusya o gün Esad’a inandı. Sonra da herkes anladı: Kimyasal silahı muhalifler kullanmıştı. Nitekim İngiliz parlamentosu bile palavralara inanmamış ve Cameron’un savaş tezkeresine hayır demişti. Obama ise Kongre’ye gitme cesaretini bulamadı. Oyun geç de olsa anlaşılmıştı. Ama yalan söylenmiş ve Esad’a karşı bir kamuoyu yaratılmıştı. Tıpkı en son yayınlanan işkence görüntüleri olayında olduğu gibi. Goebelles vari propaganda harika   işliyordu. Ama hiç biri işe yaramadı, yaramayacak. Çünkü önemli olan Suriye halkıdır.

Sorun Esad   ya da onun Aleviliği ve diktatörlüğü sorunu değildir. Sorun artık gerçeği gören bir halkın   ülkesine, toprağına, onuruna, özgürlüğüne ve demokrasisine sahip çıkıp çıkmaması sorunudur.

İşte bu nedenle gerçeği geç de olsa anlayan emperyalist güçler ve bölgesel işbirlikçileri Suriye’de barışı engellemeye çalışıyor.

Çünkü Suriye’de barış; halkların, dinlerin ve mezheplerin dostluğu onların sonu olacaktır. “Hayır” diyenler ve inatla gerçeği görmek istemeyen cihatçılar Suriye ve genel olarak Arapçası ile Bilad El-Şam denilen ve Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün’ü kapsayan coğrafyanın   tarihini iyi okusun. O da olmazsa Tin Süresi’nin bu toprakları neden kutsadığın öğrensin ve Muhammed’in daha 13 yaşındayken Şam’da   peygamber olacağının belli olduğunu hatırlasın!

Birgün

ilkay  |  Cvp:
Cevap: 1
23.02.2014- 18:08

Esad kalırsa Erdoğan'ın Davutoğlu ile birlikte Şam'da cuma namazı hayalleri suya düşer:)

solcu  |  Cvp:
Cevap: 2
23.02.2014- 18:19

Ankara'da cami mi kalmadı:)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
24.02.2014- 15:39

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Ankara'da cami mi kalmadı:)



Bu gidişle onu da bulamayacaklar!

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]