Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 33
10.10.2013- 21:38

Özetin özeti TKP'yi işaret ediyorsunuz.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 34
26.10.2013- 00:35

Daha ileri gidiyorum ve TKP'yi Türkiye sosyalist hareketinin belkemiği olarak görüyorum.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 35
06.12.2013- 00:06

Bu tür konular dönüp dolaşıp sosyalist örgüt ve partiler arasındaki çekişmelere kurban veriliyor ve konu nedense bir kör dövüşüne kurban ediliyor. Oysa sosyalistler hangi örgüt-partiye sempati besliyor olurlarsa olsunlar öncelikle savunduklarını iddia ettikleri ideolojinin ne olup ne olmadığı konusunda bilgilenmek durumundadırlar. İkinci olarak da solcular-sosyalistler artık bıktırıcı bir çekişme haline gelen şu ''benim örgütüm-partim, senin örgütün partinden daha iyi'' ''sen reformistsin, ben devrimciyim'' ezberlerinden arınmak zorundadırlar. Siyaseti, ideolojiyi konuşup tartışacağımıza yüzeysel bir polemik tarzını işletmek hiç bir şekilde yararlı olmuyor ve kendimizi, konuların anlaşılmasına da kapatmaktan öte bir şey yapmıyoruz.

Temel sorunlarımızın başında UKKTH kapsamında kürt halkının her türlü kültürel ve demokratik haklarının yanında olmayı, desteklemeyi ve bu konuda kürt hareketinin önderliği ile uygun her platformda dayanışma sergilemeyi öne almak yerine bir ulusal harekete ( kürt ulusal hareketine) yedeklenmeyi solculuğun gereği olarak görmemiz ve hatta sosyalist mücadelenin zorunlu bir yöntemi olarak algılayışımızda yatıyor.

İkinci önemli sorunumuz sosyalizm kavramında yatmaktadır. Sosyalistler bu kavramı kullanırken Marks-Engels-Lenin çizgisindeki bilimsel sosyalizmden-proleter sosyalist anlayıştan söz ederler. Komünizm kavramı da sınıfsız-devletsiz bir enternasyonal formasyon olarak bu bilimsel anlayıştan kaynaklanır. Özellikle sözde sol-sosyalist forumlarda öylesine bir kerameti kendinden menkul bir sosyalizm anlayışı resmedilmekte ki, bir yığın hurafe ve ütopik anlayış bilimsel sosyalizmin yerine ikame edilmeye çalışılmaktadır.

Bir başka sorun reformist ve devrimci kavramların zihinlerdeki algısında yatmaktadır. Devrimci kavramı sosyalistler için önemli bir kavram olmakla birlikte, eğer bu kavram bilimsel sosyalizme içkin olarak kullanılmıyorsa, o devrimci anlayışın varacağı yer bir anlamda demokratlıktır. Kısaca devrimci demokrat anlayış ile devrimci sosyalist anlayışı da birbirinin içine sokarak yüzeysel bir biçimde içselleştirmek sosyalist ideolojinin sınıf ve emekçi halkla nasıl bağ kurulacağı konusunu hiç bir şekilde akla getirmemekte ve önemsiz hale getirmektedir.

Oysa, sosyalist mücadelenin ve işçi sınıfı hareketinin onca parlak bir geçmişinin bulunduğu bir ülkede solun bugünkü ''yürek burkan'' durumundan nasıl sıyrılacağı konusu sosyalistlerin önceliği değil midir?  

Hepsi önemli ve kuşkusuz Leninist örgüt kuramı da öyle...

proleter  |  Cvp:
Cevap: 36
08.12.2013- 17:57

Kitleleri silahlı bir mücadeleye hazırlamayan partinin devrimci süreçte öncü olabilmesi hayaldir. Burjuvazi iktidarını elinden almak isteyen güçlere karşı öfkeyle direnecekken, burjuvaziden iktidarı barış içinde ele almak mümkün olabilir mi? Bu yüzden iktidarı almak isteyen parti iktidarı ele geçirecek bir silahlı güce de sahip olmalıdır. Halkları bu yönde hazırlamalıdır.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 37
08.12.2013- 23:15

Nasıl olabileceği konusunda bir fikrin var mı? Burjuvazinin militarist gücüyle baş edebilecek bir silahlı güç oluşturmak, halkı silahlandırmak bu kadar kolay mı? Devrim iki gücün silahlı çarpışması sonucu olacaksa, böyle bir savaşı burjuvazi neden kaybetsin? Bu da bir hayal değil mi?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 38
10.12.2013- 01:12

Alıntı Çizelgesi: proleter yazmış

Kitleleri silahlı bir mücadeleye hazırlamayan partinin devrimci süreçte öncü olabilmesi hayaldir. Burjuvazi iktidarını elinden almak isteyen güçlere karşı öfkeyle direnecekken, burjuvaziden iktidarı barış içinde ele almak mümkün olabilir mi? Bu yüzden iktidarı almak isteyen parti iktidarı ele geçirecek bir silahlı güce de sahip olmalıdır. Halkları bu yönde hazırlamalıdır.



Sn.bedrettin şöyle bir yanıt vermiş:

Nasıl olabileceği konusunda bir fikrin var mı? Burjuvazinin militarist gücüyle baş edebilecek bir silahlı güç oluşturmak, halkı silahlandırmak bu kadar kolay mı? Devrim iki gücün silahlı çarpışması sonucu olacaksa, böyle bir savaşı burjuvazi neden kaybetsin? Bu da bir hayal değil mi?

Üzerinde düşünülmesi gerekiyor!


melnur  |  Cvp:
Cevap: 39
30.01.2014- 11:53

Örgütlenme çağrısı ne anlama geliyor?/Kemal Okuyan

Erdoğan zor durumda ayakta kalmayı becerse bile, ülkeyi yönetme yeteneğini tamamen yitirdi. ABD’yi bağlasa, büyük sermayeyle anlaşsa, cemaat ile barışsa, İran’ı ikna etse, PKK şimdiye kadarkinin ötesinde destek verse ne değişecek? Halkın susması için demir yumruk vurulması gerek. Ancak bu kadar yıpranmış bir aktörle faşist diktatörlük tescil edilemez ki!

Şu ana kadar bir çıkış yolu bulmak yerine, kavga etmeyi tercih etti. Böyle devam ederse traji-komik bir son bekliyor kendisini.

Peki ya memleketi?

Erdoğan’a alternatif olarak hazırlanmakta olan seçeneklerin hem zaafı çok, hem de bu süreçte onlar da yıpranıyor. Ama yine de bu toplumu kötünün iyisine ikna edebilir, azıcık psikolojik rahatlama sağlayabilirler.

Lakin bu sefer ağır bir ekonomik tabloyla boğuşmak zorunda kalacaklar. Dolayısıyla emekçi halkın üzerine gidecek, kemer sıktıracaklar.

En iyi olasılıkla düzen hızla inandırıcılığını yitiren, istikrarsız siyasi aktörlerle idare edecek. Kaos yönetecek. Ama yönetilebilse de, kaos kaostur.

Kötü olasılık dikişlerin sürekli patlaması, devreye hazırlıksız aktörlerin girip-çıkması ve benzersiz bir siyasi-ekonomik krizin içinde debelenilmesidir.

Özetle sermaye egemenliği 11 yıllık AKP rejimiyle yarattığı garabetin bedelini fazlasıyla ödeyecek. Ve halka ödetmeye çalışacak.

Bütün bunlar olurken, solun “örgütlü toplum” hedefinin anlaşılmamasını doğal karşılamak gerekiyor. Kriz var, kaotik bir süreç öngörülüyor ve “örgütlenin” çağrısı sanki hafif kalıyor.

Oysa solun, sosyalist hareketin bunun, örgütlü yaygınlığın dışında bir eksiği yok!

Cin fikirlilik, imaj pazarlamacılığı, kestirme yoldan zirveye oynamak, bütün bunları tercih edenler solda karaya oturdu. “Sürekli eylem”le halkı ayağa kaldırmanın da mümkün olmadığı anlaşıldı. Bununla birlikte liberal ve milliyetçi salınımların yarattığı görüntü kirliliğine rağmen, devrimci sosyalist hat, yaşanan karmaşada yıpranmak bir yana, ağırlığını artırdı.

Liberalizm, milliyetçilik ve İslamcılık birer ideoloji olarak ve sağ bir bütün olarak tarihsel bir krize girerken, sosyalist ideoloji değer kazandı, kendine yeni kanallar yarattı. Daha da önemlisi, sosyalizm burjuva siyasetinin yaşadığı depremin oluşturduğu çatlaklarda daha fazla yer bulabileceğini gösterdi.

Bu noktada iki eksiğin tamamlanması gerekir: Sosyalizm lehine çarpan etkisi sağlayacak bir gelişme ve sosyalizmin toplumsal dokudaki taşıyıcılarının artması.

İlki, kurgusal bir şey olamaz, fırsatların değerlendirilmesi ile ilgilidir, bu anlamda ikincisinde alınan yola bağlıdır. Biliyoruz ki, örgütlenme hem yatayına hem de dikeyine gelişen bir süreçtir, dar anlamıyla şu ya da bu partiye üye kazanmakla ilintili değildir. Toplumda sosyalist siyaset ve ideolojiyi taşıyan unsurlar arttıkça, bu denli açık veren, boşluk bırakan bir sistemde çarpan etkisi yaratacak bir gelişmenin yaşanma olasılığı da artacaktır.

Denenmesi gereken yol budur. “Örgütlen” çağrısını hafife alanların kafasında hâlâ parlak bir buluş ya da altın vuruş beklentisi vardır. Bunun karşılığının olmadığı bilinmeli, buna odaklanmaktan vazgeçmeyenler bir süre kendi haline bırakılmalıdır.

Örgütlenme çağrısının hiç bu kadar gerçek, hiç bu kadar geniş kapsamlı ve hiç bu kadar ufuk açıcı olduğu bir dönem yaşanmamıştır. Yaklaşmakta olan, hatta içine girdiğimizi söyleyebileceğimiz kaosta halkın hem kendini savunması hem de sürece ağırlığını koyması, “örgüt-lenme”nin derecesine bağlı olacaktır.

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/orgutlenme-cagrisi-ne-anlama-geliyor-86839

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 40
02.02.2014- 07:04

Alıntı Çizelgesi: proleter yazmış

Kitleleri silahlı bir mücadeleye hazırlamayan partinin devrimci süreçte öncü olabilmesi hayaldir. Burjuvazi iktidarını elinden almak isteyen güçlere karşı öfkeyle direnecekken, burjuvaziden iktidarı barış içinde ele almak mümkün olabilir mi? Bu yüzden iktidarı almak isteyen parti iktidarı ele geçirecek bir silahlı güce de sahip olmalıdır. Halkları bu yönde hazırlamalıdır.



Legal platformlarda silahlı mücadeleye odaklanmaya provokasyon denilir. Yalnız şu kadarını söyleyeyim, silah kullanmak zor kullanmaktır ve zor kullanmanın bin çeşit yöntemi vardır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]