Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 İşçi sınıfı, sonuncu kavga

Türkiye işçi sınıfının işgal ve direniş geleneği

Greif işçilerin taşeronlaştırma saldırısına karşı gerçekleştirdiği fabrika işgali, uzun zamandır unutulan bu mücadele biçimini yeniden gündeme getirdi. Fakat Türkiye işçi sınıfının oldukça uzun bir bir fabrika işgal geleneği bulunuyor.

Resim Ekleme

Önceki dönemlerinde de örnekleri görülmekle birlikte, 1960'lı yıllar işgal ve direniş gibi eylem biçimlerinin ilk kez yoğun olarak kullanmaya başlandığı bir dönemdir. Bu bakımdan çığır açan Derby işgalinin ardından, işgal eylemi neredeyse olağan bir eylem biçimi haline gelmiştir. Bu dönem boyunca 200'e yakın grev dışı eylem yaşanırken bunların ağırlıklı bölümünü direniş ve işgal gibi eylemler oluşturmuştur. Dönemin önemli işçi eylemleri arasında yer alan Kavel (1963), Bozkurt Mensucat (1963), Berec (1964), Zonguldak (1965), Petrol Ofisi (1966), Kula Mensucat (1966), Singer (1969), Türk Demir Döküm (1969) eylemlerinde polis ve jandarma güçleri ile işçiler arasında oldukça büyük çatışmalar yaşanmıştır.

'70'lerde de bu gelenek devam etmiş ve en ileri örneğini Tariş'te vermiştir. 1980'li yıllarda ise grev dışı işgal ve direniş örnekleri nispeten az ve daha çok küçük işyerlerinde gerçekleştirilmiştir.

Bu geleneğin sadece bazı önemli halkalarını hatırlatmak istiyoruz.
Kozlu direnişi

10 Mart 1965 günü Karadon İşletmesine bağlı Gelik Bölümünde 1500 maden işçisi, 5 milyon tutarındaki yevmiye zammının (liyakat zammı) işçilere adil dağıtılmadığı gerekçesiyle gece vardiyasında ocaklara inmezler. Gelik işçileri daha sonra ikna olup ocağa inseler de artık kıvılcım çakılmıştır.  

Direniş ertesi gün Kilimli ve Karadon ocaklarına yayılır. Üzülmez’e bağlı Çaydamar ocağını da etkiler. 11 Mart gecesi Kozlu kuyu başındaki madenciler de, kuyu başını tutarak ocaklara kimseyi sokmazlar. 12 Mart gündüz vardiyasında Kozlu işçilerine Ereğli’den getirilen deniz piyadeleri ile müdahale edilmeye başlanır. Çıkan çatışmalarda, Mehmet Çavdar ve Satılmış Tepe yaşamlarını yitirirken, 10 maden işçisi de yaralanır. Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar, Türkiye işçi sınıfı mücadelesinde vurularak öldürülen ilk işçilerdir.

13 Mart günü, Bolu’dan gönderilen 10.000 askerle Zonguldak ve Kozlu’nun tüm giriş çıkışları tutulur. Kentin üzerinde alçak uçuş yapan jet uçakları bildiri atıyor, direniş karalanıyordu. Direniş işçilerin bir takım taleplerini kazanmasına da yardımcı olur.  

Kozlu direnişi bir işgal olmasa da bir işgal kadar etkili bir işçi direnişidir. Kozlu işçilerinin işgal edecek bir fabrikaları yoktur, çünkü maden ocağında kilitli kalmaları ölüm demektir. Ancak Kozlu işçisi madene kendisi girmediği gibi kimseyi de sokmaz. Maden ocağının bulunduğu bölge işçilerinin denetimi altındadır. Trenlerden grevi kırmak için gelenlerin inişleri bile engellenmiştir.

Resim Ekleme

Derby işgali

4 Temmuz 1968’de 1600 işçinin çalıştığı Derby işçiler tarafından işgal edilir. Bu işgalin nedeni ise işçilerin üyesi olduğu sendikadan başka bir sendikaya geçirilmeye çalışılması olmuştur. DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası’na üye olan Derby işçilerinin bu örgütlülüğü dağıtılarak fabrikaya Türk-İş’e bağlı sarı sendika Kauçuk-İş sokulmak istenmiştir. 6 gün süren işgalin ardından Derby işçileri kazanırlar. Yapılan referandum sonucu işçiler Lastik-İş’i tercih ederken sadece 6 işçi Kauçuk-İş’i seçer. Böylece patronların ve devletin yalanı da ortaya çıkar. Derby işgali işçi sınıfı tarihinde işgaller tarihinde yeni bir sayfa açmış, Derby işgalini sayısız fabrika işgali izlemiştir.

Resim Ekleme


Alpagut işgali


16 Haziran 1969'da başlayan ve tam 35 gün süren Alpagut işgali Türkiye işçi sınıfı için ayrı bir önem taşımaktadır. Çorum'un Alpagut bölgesindeki linyit işletmesinde yaklaşık 900 maden işçisi başta 73 gündür ödenmeyen ücretlerinin ödenmesi ve İl Özel İdaresi’ne bağlı işletmenin devlet kurumu olan Türkiye Kömür İşletmeleri’ne bağlanması olmak üzere bir dizi taleple maden ocağını işgal etmişti. Alpagut işgalini diğer işçi eylem, direniş ve işgallerinden ayıran ise “fiili bir durum” yaratan işçilerin 35 gün boyunca kendilerinin üretim yapmasıdır. İşgal 17 Temmuz gecesi, Ankara’dan getirtilen bir jandarma birliğinin işçilere saldırmasıyla bitirilebilmiştir.

Resim Ekleme  

Türk Demir Döküm işgali

31 Temmuz 1969. İstanbul Silahtarağa’da bulunan Türk Demir Döküm Fabrikası’nda çalışan işçiler, Çelik-İş Sendikası'ndan istifa ederek DİSK’e bağlı Maden-İş’e üye olurlar. Ardından da doğal olarak patrondan Maden-İş’le ücret zammını içeren bir protokol imzalamasını isterler. Patron bu isteği reddeder. 2500 işçinin çalıştığı fabrikada, 1850 Maden-İş üyesi işçi işyerini işgal eder. İşgalden önce, Çelik-İş’le işbirliği yapan patron, işçilere gözdağı vermek için 5 işçiyi de işten çıkarmıştır. İşgal çevre fabrikalar ve halk tarafından etkin şekilde destekler. Fabrika kapılarını işçiler kaynak yaparak kapatır. 5 Ağustos’ta fabrikanın elektrik ve suyu devlet tarafından kesilir. Polisin ses ve sis bombalarına karşılık işçiler taşlarla karşılık verirler ve aileleri de direnişe destek verince, polis geri püskürtülür. Sabah 06.30’da başlayan direniş akşam 19.00’a kadar çatışmalarla sürer. Polisin kıramadığı direnişi bastırmak için 66. tümene bağlı 4000 jandarma fabrika önüne gelir. Fabrika önü bir savaş alanı gibidir. Fabrika 10 tank ve 15 zırhlı araçla sarılmıştır. İşçiler daha sonra işgale son verseler de geri adım atan patron olur, Maden-İş'le masaya oturmak zorunda kalır.  

Singer işgali

1969 Şubat ayında Çelik-İş’ten ayrılıp T. Maden-İş’e geçmek isteyen Singer işçilerinden üçünün işten atılması üzerine 520 Singer işçisi fabrikayı işgal ederek direndiler.  

Sungurlar işgali

15/16 Haziran Direnişi'nden sonra 1970 yılının kuşkusuz en önemli işçi hareketi Sungurlar Kazan Fabrikası'nda oldu. Bu fabrikanını 700 işçisi Çelik-İş Sendikası’ndan istifa ederek Maden-İş Sendikası’na geçtiler. Patronun buna karşı çıkması üzerine de, işgal komitelerini kurarak fabrikayı işgal ettiler. Polisin işgali kırmak için yaptığı tüm saldırılar püskürtüldü. Patron işçilerin isteklerini kabul edeceğini bildirince işgale son verildi. Ancak daha sonra patron bu sözünü tutmadı. Bunun üzerine işçiler yeniden fabrikayı işgal ettiler. Üç günlük boykottan sonra fabrikayı saran askeri birlik komutanı ile yapılan anlaşma üzerine işçiler fabrikayı boşalttılar.

Yeni Çeltek işgali

Amasya Suluova’da bulunan Yeni Çeltek’te işçiler Yeraltı Maden-İş’te örgütlüdürler. 26 Nisan 1980’de işletmeyi işgal eden işçiler üretimi kendileri sürdürürler. 890 işçi, 33 gün boyunca işçi özyönetimini uygularlar. Sendikanın önerdiği toplu sözleşmede, işçilerin 20 kişilik komiteler kurarak yönetime katılması zaten yer almaktadır. Sendikanın öncülüğünde işçiler, bu komitelerden oluşan Konsey’le üretimi ve dağıtımı örgütlerler. Her biri 20 işçiden oluşan, işçilerin söz ve karar haklarının olduğu komiteler oluşturulur. 890 işçiyle başlayan ve 33 gün süren özyönetimin son günlerinde, valilik ve bakanlık yetkilileri, işçi servis araçları ile kömür kamyonlarına el koyar; işletmenin telefonlarını keser. Bu durum, üretimin yavaşlamasına ve bunun yol açabileceği yangın ya da grizu patlaması tehlikesi nedeniyle iş güvenliği sorunlarına neden olmaktadır. Sendika, bu yüzden 29 Mayıs’ta üretimi ve işyerini terk etmeme eylemini bitirir ve greve başlar. Yeni Çeltek Maden İşletmesi’ndeki grev, 12 Eylül 1980 darbesiyle bastırılır.

Tariş işgali

22 Ocak’ta başlayan işçi direnişi asker ve polis tehdidi altındadır, Tariş kuşatılmıştır. Panzerlerle kapılar kırılır, duvarlar yıkılır, ateşli silahlar kullanılır. İzmir’de tek bir yerde fabrikası olmayan Tariş’in Çiğli İplik Fabrikası’ndaki işçiler, üzerinde çalıştıkları makinelerin iğlerini, masuralarını ve kendi bedenleriyle direnirler. Polis bu fabrikaya giremez. Bu direnişte kadın işçiler dikkat çeker.

5. gün DİSK direnişi bitirme kararı alır. DİSK’in bu kararını duyan işçiler “Savaştık-savaşacağız!” sloganını, “Direnişi kıranın kafasını kırarız!” sloganına çevirir. Grevi bitirme önerisini Tariş işçilerine kabul ettirmeye çalışan, o dönemde de DİSK Tekstil-İş Genel Başkanı olan Rıdvan Budak ve diğer iki sendikacıdır. Çeşitli görüşmelerle direnen işçileri bölmeyi başarır. İşçiler direnişe bir süreliğine son vermek zorunda kalırlar. Tarih 31 Ocak 1980’dir. Kısa süreliğine geri çekilen Tariş direnişi devrimci işçilerin çabasıyla yeniden başladığında bedeli daha ağır olacaktır. Tariş işçi sınıfının kalesidir artık. 7 Şubat günü üzüm işletmesinde polis ve işçiler arasında çatışmalar yeniden başlar. Aynı alanda bulunan ve destek veren Sümerbank işçilerine de saldırırlar. İşçilerin çoğu yaralıdır. O gün o fabrika düşer, 500 üzüm işçisi gözaltına alınarak Alsancak Stadyumu'na getirilir. Ancak Tariş’in diğer işletmelerinde işçiler hala direniştedir. 10-11 Şubat’ta İzmir’de Tariş ve Çiğli İplik Fabrikası’nın yanı sıra işçilerin oturduğu Gültepe, Çimentepe ve Çiğli’de 2 gün boyunca dişe diş bir mücadele verilir. Yaralıları doktorlar fabrikada tedavi ederler. Fabrika duvarları tanklarla yıkılır. 10 bin polis ve asker, özel komandolar, panzerler tarafından direniş zor yoluyla kırılır. Ancak muazzam bir destan ve deneyim bırakmıştır. 17 yaşındaki Cemil Oral polis tarafından sırtından vurularak öldürülürken, yüzlerce yaralı ve tutuklu işçi vardır. Tariş Kenan Evren’in de gündemindedir. Evren Tariş’i kastederek, “biz dış düşmanlarla değil, iç düşmanlarla uğraşıyoruz” demektedir.

Resim Ekleme  

'80 sonrası durulma

1980 sonrası işçi sınıfı hareketinde büyük kitlesel eylemler ve grevler yaşanmış olsa da, genel olarak “barışçıl” biçimler ön plana çıkmıştır. Bu süreçte daha küçük işyerlerinde bazı işgal deneyimleri, bazı büyük fabrikalarda da girişimler olsa da '70'lerdeki yoğunluğuna ulaşamamıştır. 2000'li yıllarda ise Sinter ve Çel-Mer gibi deneyimler yanında SEKA ve Şişecam gibi özelleştirme ve kapatma kararlarına karşı yapılan işgal eylemleri yaşanmıştır. Greif işgali ise yakın dönemin bu sınırlı ve savunmacı işgal eylemlerinden farklı olarak Derby'nin işgal geleneğini bugüne taşıyan bir eylem olarak sınıf hareketinde yeni bir sayfa açmaya adaydır.

Kızıl Bayrak

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]