Gündemi belirlemek/Aydemir Güler
Siyasetin bir düzlemi de gündemi belirleme yarışıdır. Bu bir başarı testidir aynı zamanda. Durmadan başkalarının açtığı oyunlara girmek, muhalefet güçleri için bile sorundur.
AKP bu açıdan düşünüldüğünde de hayli zamandır patinaj yapıyor. Haziran Direnişi, hükümetin açtığı bir gündem maddesine tepki olarak ortaya çıkmıştı. Ama dikkat edilirse halk muhalefeti hükümetin bir dizi politika ve uygulamasını bir paket haline kendisi getirmiş ve tepkisi kapsamlı, derinlikli bir rejim eleştirisi biçimini almıştı. Haziran Direnişinin bu anlamda gündemi belirlediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Hoş, bu ölçekte halk hareketlerinin ele aldıkları konu bir yana, kendileri gündemdir zaten...
O günden beri Erdoğan ve ekibi zorluk çeker oldular. AKP masa başı mühendislik çalışmalarına her zaman büyük yer ayıran bir partiydi. Televizyon altyazılarıyla ilgilenmeye varana kadar!
Mısıra sarılmak. 29 Ekime apar topar Marmararay açılışını yetiştirmek. Türbanlı bacımıza... yaygarası... Her biri başarısızdır.
Galiba bir tek dershaneler tartışmasının açılması farklı. O da, Fethullahçıları seçimden yeterince uzak bir tarihte dershaneler üstünden yoklamak anlamına geldi. Kapışmanın zamanlamasını belirlemek için....
Bunun dışında Erdoğan sürekli başkasına yanıt yetiştirmeye çalışıyor. Görevden almalar, yandaş medyadaki ertesi günün manşetleri... bu bir sidik yarışı.
Mağduriyetin rantı da vardır. Ancak AKPnin sadece mağdur olduğu için desteklendiğini düşünmek eşyanın tabiatına aykırı olur. Biat kültürüne yatkın kitleler, hep dayak yiyen bir tarafın arkasında saf tutmazlar. Sağ kitleler hep iktidarın, devletin etrafında kümelenir. Mağduriyetin yarattığı rant demagojiktir.
Gündemi belirleyememek, sürekli savunmada kalmak güçsüzlük emaresidir ve sağ kitlelerin yer değiştirmek için en önemli gerekçelerinden biri bu olur. Sağın ilkesi zayıf olur.
Ve artık olmuyor. Erdoğan çılgın proje kartını daha önce harcadı. Demokratikleşme palavrasını bazı Kürt siyasetçileri dışında kimse yemiyordu; bunlara yakın zamanda baş düşman cemaat sloganına yatmaya başlayan birkaç ulusalcı eklendi. Sorun baki... Çünkü Erdoğanla eşleşen bu siyasetçilerin kendi tabanlarını temsil yeteneği tepetaklak gider. Böyle olunca yeni proje çıkmıyor, demokratikleşme gündem falan belirleyemiyor.
Böyle bir tabloda AKP kazanamaz. AKP başka gizli kayıt darbeleri almaya devam eder ve her defasında oyları kemirilir. Öyle ki, meşruluğunu büsbütün yitiren AKPnin seçim kazanması tek bir nedene, hileye bağlanacaktır kitlelerin ve kamuoyunun algısında. Bu algıyı engelleyemeyen, yapacağı ve daha önce de yaptığı kesin olan hilelerin üstünü örtemeyen bir AKP kesinlikle çöker.
Demek ki, başa dönersem, gündemi belirlemek önemli bir unsurdur. AKP savunmadan çıkmaya, oyunu kendisi tarif etmeye mecbur. Açmazdan karşı tarafın açtığı kartları görmezden gelerek de çıkamazsınız. İster Berkini uğurlayanların gücü, ister tapelerin çarpıcılığı; AKPnin bunları örtecek kadar etkili ve kendine ait gündem maddeleri açması gerekir.
Dün itibariyle Erdoğanın provokasyonda karar kıldığı anlaşılmaktadır.
Polis sokağa çıkan kitlelere reaksiyon vermekle yetinmeyecek, ilk saldıran olacaktır. Okmeydanında bir gencin öldürülmesi planlı olmayabilir, ama AKP söylemi sokakları lumpen güruhların denetimine verme arzusunu açıkça yansıtmaktadır.
Bir süredir Türkiyenin kaosa doğru ilerlediği değerlendirmeleri birçok kaynaktan yapılıyor. AKP işte bu noktada inisiyatif almaya ve ülkeyi kendi elleriyle kaosa sokup, kaostan iktidar çıkartmaya yöneliyor.
Bunun da bir çaresizlikten ibaret olduğunu kısa sürede göreceğiz.
Özetle Erdoğan uğraş didin, çare diye bula bula, provokasyon yapmayı buldu. Tutmaz.
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/aydemir-guler/gundemi-belirlemek-89327
Erdoğan'ın işi sadece provokasyonlara kaldıysa zaten bitmiştir. Meydanlarda söyledikleri de bittiğinin kanıtı. Sadece savunmayla savaş kazanılmaz. Erdoğan'ın atağa kalkacak bir yer de kalmadı. Allah rahmet eylesin.