Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kadın çocuk ve aile

Büyümesine izin verilmeyen çocukların bayramı

Resim Ekleme  

“Çocuk Bayramı”nı hiç kutlayamayan, “çocuk” olmasına bir türlü izin verilmeyen bütün çocukların “Çocuk Bayramı” kutlu olsun...

Gonca Tokyol - soL

Bundan 87 yıl önce 23 Nisan, günümüzde Çocuk Esirgeme Kurumu olarak adlandırılan ve ne yazık ki ülke gündeminde yer alma sıklığı, kurum bünyesinde yetişen çocukların şiddete ve cinsel tacize uğramasına bağlı olan Himaye-i Etfal Cemiyeti tarafından, yetim çocuklar için yardım toplama amacıyla “Çocuk Bayramı” olarak ilan edilmişti. 1927'de dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün himayesinde düzenlenen bir “Çocuk Balosu” ve Cumhurbaşkanlığı Bandosu konseriyle başlayan bayram etkinlikleri, 1933'te Mustafa Kemal'in çocukları makamına davet etmesiyle yeni bir şekil kazandı ve aynı yıl gösteriler stadyumlarda yapılmaya başlandı.

23 Nisan'dan önce öğrenciler, şehir stadyumunda aylarca gösteriye hazırlandı. Ütülü formalar ve boyalı ayakkabılarıyla “protokol”ün önünden geçildi. Benim ayakkabılarımın ucu patlaktı, formamın da rengi solmuştu; yürüyüş kolunun kürsüden az görünen bir noktasından kutladım bayramı.

Şehir merkezlerindeki kutlamalara katılamayan okullar, kendi 23 Nisan gösterilerini hazırladı. Bizim Xwêlîn'deki Tuzla Köy Okulu'nda da gösteri için hazırlıklar yapıldı, biraz kırık bir Türkçeyle ezberledik öğretmenin öğrettiği şarkıyı. Hazırlıklar tamamdı ama 23 Nisan gelmeden, “çapaya gitme” vakti geldi, ailecek doluştuk römorkun arkasına. Diyarbakır'ın çorak tarlalarının arasında başkalarının ekinlerini çapalamaya giderken okudum ezberlediğim şarkıyı, “Sevinin küçükler, övünün büyükler, 23 Nisan kutlu olsun!”

Bu seneye kadar her sene birer çocuk, “devlet erkanı”nın koltuklarına oturdu. 2012'de bizim buradan da bir arkadaş katıldı Cumhurbaşkanlığı'ndaki törene, “Van'daki acılar dinecek mi” diye sordu; Cumhurbaşkanı da “Dinecek tabii ki. Sen depremi yaşadın. Aman hatırlama onu bir daha” dedi. Hatırlatma dediği bendim, depremden kurtuldum ama çadır bulamadığımız için yaptığımız naylon tentenin altında zatürre oldum, öldüm; 6 yaşındaydım. Acılar da dinmedi zaten, benden sonra “Çocuk Bayramı” kutlayabilecek arkadaşlarım, geçen kış kaldıkları konteyner kentten atılmakla tehdit edildi. Hatta bir arkadaşım, Gündem Çocuk Derneği'ne şunları söyledi: “Biz çocuklarla toplanıp konuştuğumuzda, hayal kuruyoruz. Zaten bu dünya hayali bir dünya. Evimiz olduğunda oraya gittiğimizde ne yapacağımızı hayal ediyoruz. Ama onlar böyle yaparsa, yetkililer duyarsızlığa böyle devam ederse hiçbir şey elde edemeyeceğiz. O yüzden yetkililerin duyarlı olmasını istiyorum.” Bizim oralara senelerdir ne “Çocuk Bayramı” ne de “duyarlı yetkililer” geldi.

1979 yılında TRT, Uluslararası 23 Nisan Şenliği'ni düzenlemeye başladı. İlkine yalnızca SSCB, Irak, İtalya, Romanya ve Bulgaristan'dan gelen çocukların katıldığı şenlik, yıllar içerisinde büyüdü; yaklaşık 50 ülkeden gelen çocukların katılımıyla gerçekleşti. Yurtdışından gelen çocuklar, yaşıtı arkadaşlarının evinde misafir oldu. Ülkenin kültürünü, geleneklerini öğrenmesi için ailenin büyüğünün elini öpmeye bile götürüldü. Büyükanne, evin kızı Sinem'e ve bir zamanlar düşman ülke belletilen Yunanistan'dan gelen Natalie'ye baktı; tülbentinin kenarıyla gözlerini silerek, “gelinlik günlerini de görürüz inşallah” dedi. Beni on bir yaşımda gelinlikle gördüler, on ikimde “çocuk anne” oldum, on dördümde öldüm; çocuk yaştayken çocuk sahibi oldum ama hiç “Çocuk Bayramı” kutlamadım.
23 Nisan, seneler içerisinde akşamları büyük şehirlerde düzenlenen “fener alayları”yla da kutlanmaya başlandı. Gündüz yapılan tören okullularındı, akşamki yürüyüşe ben de gittim atölyeden izin alıp. Herkes ellerinde meşaleler, bayraklarla yürüyordu, bir taraftan da bağırarak marş söylüyorlardı, “Demir ağlarla ördük, ana yurdu dört baştan”. Bayram benim olunca ben de bağırmaya başladım, “Var mı su isteyen, 50 kuruş, 50 kuruş, 50 kuruş...”

Türkiye'de 87 yıldır kutlanan “Çocuk Bayramı”, yüzbinlerce çocuk tarafından aslında hiçbir zaman kutlanmadı. İçi boşaltılan bir bayramla ağızlarına bir parmak bal çalınan çocuklar; küçük yaşta evlendirilmekten, atölyelerde iş cinayetlerine kurban gitmekten, daha konuşmayı öğrenmeden Kuran kurslarına gönderilmekten ya da Başbakan'ın açıklamalarında istatistiki veri olmaktan kurtarılamadı. Cenazesi babasının sırtındaki çuvalda taşınan Muharrem'in, naylon bir çadırda zatürreden ölen Deniz'in, üzerine düşen havan mermisiyle hayatını kaybeden Ceylan'ın, çalıştığı inşaatın 7. katından düşerek yaşamını yitiren Orhan'ın ve “Çocuk Bayramı”nı hiç kutlayamayan, “çocuk” olmasına bir türlü izin verilmeyen bütün çocukların “Çocuk Bayramı” kutlu olsun...

'Çocuklarımız özgür bir dünyada yaşamalı'
Tunceli Ovacık'ta oluşturulan “Berkin Elvan Fidanlığı”ndaki dikim töreninde olan Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, bu ülkede çocukların hayattan neler beklediğini anlatabilmek için Berkin'in hayallerini bizlerle paylaştı. “Berkin'indünyası çok farklıydı. Onun duygularını anlamak gerçekten mümkün değildi, yani farklı bir çocuktu” diyerek sözlerine başlayan Sami Elvan, “futbola ve karateye daha çok merakı ve özeni vardı. Sporu çok seviyordu bu anlamıyla. Ama dediğim gibi şimdiden ne olacağına dair bir düşüncesi yoktu” diye devam etti. Berkin'in Deniz Gezmiş'i çok sevdiğini belirten Baba Elvan'ın, Türkiye'deki çocuklar için umutları ise şöyleydi: “Çocuklarımızın düşünceleri özgür olmalı, özgür bir dünyada yaşamalılar. Kafalarına gaz kapsülü gelmemeli, kafalarına silah dayanmamalı. Çocuklarımız ölmemeli, daha iyi eğitim alabilecekleri bir dünyada yaşamalılar...”

Çocuk nüfus oranı azaldı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dün, 23 Nisan öncesinde “İstatistikler Çocuk, 2013” raporunu açıkladı. Birleşmiş Milletler tanımına göre “0-17” yaş grubunu içeren çocuk nüfusun, 2013 yılında toplam nüfusun yüzde 29,7'sini oluşturduğu belirtilen rapor, medyada “Başbakan'ın 3 çocuk ısrarına kanıt” niteliğinde yer aldı.

“Kentleşme, kadının eğitim düzeyinin artması, kadının çalışma hayatına katılımı vb. gelişmeler”in doğurganlığın azalmasına ve kadın başına düşen ortalama çocuk sayısının düşmesine neden olduğunun söylendiği raporda, 2075 yılında çocuk nüfus oranının yüzde 17,6'ya düşmesinin beklendiği ifade edildi. Raporda, çocuk bulunan hanelerin yüzde 39,7'inde çocuk sayısı bir, yüzde 35,5'inde iki ve yüzde 14,5'inde ise Başbakan'ın taleplerinde uygun şekilde üç olarak açıklandı.

2013 yılında doğan 1 milyon 283 bin bebeğin yüzde 51,4'ünün erkek, yüzde 48,6'sının ise kız bebek olduğunu açıklayan TUİK, doğumların yüzde 97'sinin sağlık kuruluşlarında gerçekleştiğini belirtti. Resmi nikahla evlendirilen kız çocuklarının oranını yüzde 3 olarak açıklayan kurum, “imam nikahı” adı verilen kanun dışı yöntemle evlendirilen kız çocuklarının oranına dair ise bir açıklama yapmadı.

2 bin çocuk cezaevinde
23 Nisan'la ilgili Demokratik Eğitimciler Sendikası da bir açıklama yaparak, yaklaşık 2 bin çocuğun “Çocuk Bayramı”nı cezaevinde “kutlayacakları”nı belirtti. DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, yayınladığı mesajda cezaevlerindeki çocukların durumuna dikkat çekerek, “Bu çocuklarımızın yeri anne kucağı ve okuldur. DES olarak bu çocuklarımızın bir an evvel cezaevinden çıkarılarak aile ortamına kavuşmaları ve eğitim kurumlarıyla buluşmasını İstiyor bu konuda yetkililere çağrıda bulunuyoruz” dedi.

Sol

umut  |  Cvp:
Cevap: 1
23.04.2014- 19:41

Resim Ekleme

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]