Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

03.06.2014- 11:28

SOL gazetesinin yarın son kez çıkacağına dair medyada haberler çıkıyor. Zarar ettiğini biliyorduk ama kapanabileceği aklımızın ucundan geçmezdi. SOL bir gazeteyi bile ayakta tutamıyorsak, solcuların bu ülkedeki durumu zor. Üzgünüm.

abbas  |  Cvp:
Cevap: 1
03.06.2014- 11:57

Bu haber bu sabahtan itibaren medyada bir yer işgal ediyor. SOL gazetesinden bir açıklama yok ama, bu kadar yaygınlık kazanmışsa doğru olması büyük ihtimal. KARŞI gazetesinden sonra bir başka muhalif gazetenin kapanması üzücü olduğu kadar hepimizi bu konu üzerinde düşünmeye sevk etmeli.

Sol kesimin okumakla ilgisinin sağ kesimden çok daha fazla olduğunu söyler dururuz. Yanlış da değil. Bir solcunun bir sağcıdan daha fazla okuduğunu ve bu konulara daha fazla ilgi duyduğunu söyleyebiliriz. Bunu bir veri olarak aldığımızda, özellikle muhalif gazetelerin kapanmasını nasıl açıklayacağız? Günde bir iki tl gazeteye ayırabilecek maddi gücümüz yok mu? Yoksa solun sağdan daha fazla ''okur yazar'' olduğu konusu bir söylentiden mi ibaret?

Merdan Yanardağ da Yurt gazetesinin başından ayrılmış. Ne olduğu konusunda bir anlam veremiyorum.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
03.06.2014- 16:11

Günlük gazete veya haftalık-aylık dergi işleri gerçekten zor. Solpaylaşım öncesi yazıyazforum olarak faliyet gösterdiğimiz zamanlarda internet ortamında Yazıyaz-dergi çıkarıyorduk. Her ay toplam 15-20 arası yazıyla çıkıyorduk. Bir ara bu dergiyi basılı hale getirmeyi de düşünmüş ve EMEP'ten arkadaşlarla bu konuda temasa da geçmiştik. İlk bakışta derginin maliyeti konusunda bir sıkıntı da yaşamayabilirdik. Yürüyüş tarzı bir dergi   maliyeti 500-1000 adet için aklımda yanlış kalmadıysa ayda 700-800 TL. idi. Dağıtımı da üstleneceklerdi. Cazip gelmişti ama, iade konusu bir sorun oluşturuyordu. Bir kaç sayı sonra bu iadeler ne olacaktı, her ay dergiye uygun yazıları toparlayabilir miydik? Kaç kişi marksizm, evrim ve bilim konusunda popüler yazı hazırlayabilirdi? Sonuçta vazgeçmek zorunda kaldık. Üç dört yıl internette yayınını da sürdürdük ve sonra biraz da teknik yetersizliklerle o faaliyete son vermek zorunda kaldık.

Günlük gazete için çok daha zor. Günlük 20 bin tiraj hedefleniyorsa en az 40 bin basım yapıp dağıtım yapma zorunluluğu var. Reklam da alamıyorsanız, bu iade konusunun altından kalkabilmek oldukça zor. Havuz medyası olmadan veya arkanızda güçlü bir sermaye oluşmadan büyük tirajlara ulaşabilmek mümkün değil gibi. Muhalif gazetelerin belli bir tirajı aşamamalarının nedeni bence bu.

SOL'un kapatılacağı haberi doğruysa elbette üzücü. Her şeyden önce bir alışkanlığa dönüşmüştü. Gazetenin, önüne çıkan sorunları aşamadığı anlaşılıyor. Arkasındaki sermaye parti kaynaklarından oluşuyorsa bence de, sürdürmenin bir anlamı yok. SOL gazetesi alanların çok büyük bir bölümünün Solhaber'i takip ettiğini düşünürsek, buradan daha geniş kesimlere ulaşabilmek mümkündür. Diretmenin ve zaten kısıtlı olan maddi kaynakları burada heba etmenin bir anlamı yok.

Gazetenin kapatılmasıyla haftalık ya da 15 günlük bir gazete-dergi çalışması olduğu yine basına yansıyor. Bu konuları iyi tartmak gerekiyor. KOMÜNİST; GELENEK, SolcuLiseliler gibi yayınlar varken, ayrıca böyle bir yayına ihtiyaç var mı; varsa içeriği nasıl olmalı, diğerleriyle arasında nasıl bir fark olmalı, bunları derinliğine tartışmak gerek. Böyle bir yayın yerine, SOLhaber bünyesinde farklı bir bölüm açılıp, varsa bu türden bir açık kapatılamaz mı? Sanırım, konuyla ilgisi olanlar bunları düşünüyorlardır ve gerekeni yapacaklardır.

Sn.abbas değinmiş, bir yakınma da sol bir gazeteyi yaşatamayan sol okurlara olmalı. Eminim, lafa gelince mangalda toz bırakmıyor, Marks'tan başlayıp, Lenin'den çıkıyoruz ve ayaküstü birkaç devrim de yapabiliyoruz! Bir gazete mi alamıyoruz? İlk çıktığında 35 bin tirajla başlayan en son 15 binlere düşmüştü. Neden batmasın ki! Birileri sol düşüncenin toplumda yayılması için türlü fedakarlıklar yapmaya çalışıyor, pek çoğumuz günde 1 liralık bir destek bile olamıyoruz.

Gazete kapanmayacak da ne olacak?!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
03.06.2014- 16:20

soL Gazetesi: Yalan söylemenin suç olduğunu yine hatırlatacağız

1 Ekim 2012 tarihinde yayın hayatına başlayan soL Gazetesi, bir buçuk yılın ardından günlük yayınına ara verme kararı aldı. Gazete, haftalık olarak yoluna devam edecek.

(soL - Haber Merkezi) soL emekçileri tarafından yapılan açıklama şöyle:


"soL Gazetesi'nden kamuoyuna açıklama

1 Ekim 2012 tarihinde yayın hayatına başlayan günlük gazete soL, aradan geçen bir buçuk yılın ardından ara verme kararı aldı.

Yarın, 4 Haziran 2014'te, son sayımızı çıkaracağız.

Bir süredir altyapısı, tasarımı ve içeriğiyle soL Portal'ın yenilenmesi için hazırlıklarımız sürüyordu. Bunlarda son aşamaya gelindi.

En kısa sürede, haftalık bir dergiyle de okurlarımızla buluşacağız.

Tüm kadromuzla, bu iki mecrada nitelikli bir yayıncılık yapmayı hedefliyoruz.

soL, bir kavganın gazetesiydi. Bu kavgada geri düşmeye niyetimiz yok. Yalan söylemenin suç olduğunu yine hatırlatacağız, halkımıza gerçeği yine ulaştıracağız.

Tüm soL okurlarına, dostlarımıza, bize verdikleri destekten dolayı teşekkür ederiz.

Görüşmek üzere

soL emekçileri"

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
03.06.2014- 16:24

SOL'dan açıklama yapılmış. Yazıyı okuduğunuzda yazan kişinin bu yazıyı yazmaya elinin gitmediği hemen anlaşılıyor. SOL emekçilerinde bir üzüntünün hakim olduğu belli. Umarım bu psikolojiden hemen arınırlar ve söyledikleri haftalık gazeteyi en kısa zamanda yayına hazırlarlar.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 5
03.06.2014- 19:39

Ayaklari yere basmayan Sol'umuzun böyle bir sonuçla karşılaşması beni şaşırtmadı. Boşuna hatalarından asla ders çıkartmıyorlar demiyorum. Eleştiride herkesi sollarlar ama halkın desteğini neden alamadıkalrınıdaasla sorgulamazlar. Neden hala bir hiçiz, bu sorunun cevabı kendi egomuzu yendiğimizde ortaya çıkacak.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 6
04.06.2014- 10:36

soL
Onur Seçkin


soL’u yargılayacaklarmış. Haziran Direnişi’nde yitirdiğimiz kardeşlerimizden biri olan Ahmet Atakan’ın ölümünün ardından soL’un yaptığı haberler, savcılık tarafından suç sayılıyormuş.

Savcılık ne bekliyordu acaba? “Halka yalan söylemek suçtur!” diyerek 612 gün önce yola çıkan soL’dan, penguen medyasının yaptığı gibi, gerçekleri görmemeyi, gördüğü gerçekleri halka cesurca aktarmamasını mı? O zaman zaten gazetemiz soL adını kullanabilir miydi? Temelsiz bir iddianameyle, bu iktidarı vicdanlarında, mücadelelerinde yargılamış halkın sahip çıktığı soL’un yargılanma çabası beyhudedir. Çıktığı günden bu yana aklıyla, cesaretiyle, kararlığıyla hep halkın yanında olmuş bir gazeteyi kim yargılayabilir ki?

soL’un mutfağından hepimize daha önce ilan edilen maddi kriz aşılamamış, gazetemiz 612 gün sonra bugün son kez çıkıyormuş. “Halka yalan söylemek suçtur!” iddiasıyla var olma mücadelesi veren gazetemizin, penguen medyasının tekelleşmiş dünyası karşısında paraya yenik düşmesi hepimizi en fazla üzen nokta olmuştur şüphesiz. soL, bir gün daha iyi bir şekilde yeniden çıkar, buna inanıyorum. Ama bugün, daha fazla yalanla, acımasızlıkla, kötülükle yönetilen bir ülkede, bir günün bile soL’suz olacağını düşünmek yine de acıtıyor insanı. soL Portal’ın varlığı ve önümüzdeki günlerde farklı bir periyotla bizlere ulaşacak yeni soL, biraz olsun su serpiyor yüreğimize ve aklımıza. Ancak soL’un günlük basılı halini maddi olanaksızlık nedeniyle sürdüremememiz ve bu sorunları nasıl aşacağımız, soL’un son sayısıyla çıkarken bize soru olarak bıraktığı önemli başlıklar diye düşünüyorum
16 Kasım 2012’de yazmıştım soL’da ilk yazımı. Sonra, çeşitli nedenlerle yanılmıyorsam yazamadığım iki hafta dışında, her hafta önce Cuma, sonrasında Çarşamba günleri soL okurlarıyla düşüncelerimi paylaştım. Büyük oranda eğitim sorunlarına ve eğitim emekçilerinin mücadelesine ilişkin yazılar yazdım. soL gazetesi yönetiminin köşe yazarları kadrosunda düzenli olarak eğitim ve bilim alanında yazan birçok yazara yer vermesi, Türkiye’de eğitim ve bilim alanında yaşanan dönüşümü anlama ve bunu değiştirme mücadelesine verdiği önemi de gösteriyor.

Sadece bu yönüyle değil, soL, yayın hayatı boyunca eğitim başlığında çok önemli haberlere imza atarak da verdiği bu önemi gösterdi. Defalarca eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarını manşetlerine taşıyan soL, eğitimde yaşanan gerici ve piyasacı kuşatmaya karşı, öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin sesi oldu, yaptığı haberlerle hepimizin aklını açtı.

Koca bir tarihsel birikimi arkasında taşıyan soL, tarihte 612 gün gibi kısa sayılacak bir zaman diliminde, bu birikimi arkasına alarak bize bugünü taşıdı. İnsanlığın ilerici birikimini ve aklını yarına taşımak için çok önemli bir misyon üslendi. Yarın elimize soL’u alamadığımızda hepimiz için soL’un bıraktığı bir boşluk olacağı açık. Ancak geçtiğimiz iki günde ölüm yıldönümleri dolayısıyla andığımız Orhan Kemal’i, Ahmed Arif’i ve Nâzım Hikmet’i ve nicelerini, birinci yıldönümünü dolduran Haziran Direnişi’ni, bugünlerde yitirdiğimiz genç kardeşlerimizi düşünün. Bu ülkeden solu, solun aklını, sol yanımızı çıkarsanız ne kalır ki geriye? Onun için elbette başka biçimlerde de olsa, güzel geleceğimiz için soL’dan bakmaya, soL’dan yazmaya, soL’dan öğrenmeye, sol yanımızı diri tutmaya devam edeceğiz.

Şimdilik hoşçakalın...

* * *
Her gün büyük bir özveriyle soL’u bize taşıyan, bugüne kadar gazetenin çıkmasında emeği geçmiş her bir soL emekçisine, ayrı ayrı ve sonsuz teşekkürler...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
04.06.2014- 10:37

soL yalan söylemedi
Kerem Esenoğlu


Çıktığından beri, müstear isimle bu mükemmel gazetede haftada üç gün yazı yazdım. Klasik bir söylemdir belki ama samimiyetime inanılmasını dileyerek belirtiyorum ki, en keyifle yazı yazdığım gazete oldu soL. Yazdıklarım ne kadar değerliydi, kim faydalandı bilememekle beraber, elimden geleni yaptığımı düşünüyor, kaliteleri beni kat kat aşan soL okurlarına yine de bazı anımsatmalar yapabildiğime inanıyorum. Sadece Türkiye değil, neredeyse tüm dünya ciddi sancılar içinde. Küresel güçlerin, kendilerine göre tasarlamak istedikleri bir dünyada yaşıyoruz. Ama onlarla beraber yaşamıyoruz, uğursuz “tasarılarına” karşı çıkanların safındayız bizler. Bu çok çok onurlu bir “yaşamdır”.

Türkiye gibi “emeğin güzel ülkesi” bir memlekette çok zor koşullar altında doğruları dile getirme çabasında olanlar var. Onların yanında, içlerinde olmaktan onur duydum hep. soL, Dış Haberler sayfasında da çok farklı işlere imza attı. Bölgemizde, yanı başımızda emperyal güçlerin Suriye’de sürdürdürdükleri barbarlığa dikkat çeken çok güzel bir habercilik yaptı herşeyden önce. Gazetecilik etiğinin ne olduğu konusunda çok ama çok genç bir gazete olmasına rağmen olgunluğuyla örnek oldu.

Dünya, solsuz olmanın acılarını yaşıyor. Küresel güçlerin herkesi inandırmaya çalıştıkları gibi bitmiş tükenmiş de değil sol. Ama, gözbağcı kapitalizmin sahte “cennet”inde ne kadar sömürüldüğünün hâlâ farkına varamayanlar var. Zamanı yaklaşıyor fark etmelerinin. Böyle gitmez çünkü. Ukrayna’nın emperyalizme hayran yöneticileri (!) oyunlarını bozan kendi halkına kurşun sıkıyor ama o coğrafyada oyun bozuluyor ciddi anlamda. Gürcistan’da batı kuklası Mihail Saakaşvili bakın artık yok. O coğrafyada emperyal güçlere hizmet edenin siyasi ömrü uzun olmuyor. Ukrayna’nın “turuncu devrimi”nin lideri, hırsız Julia Timoşenko, son seçimlerde sandıktan çıkamadı bile. Kim emperyal gücün uşağıysa dersini alıyor.

Türkiye’de gericiliğin de emperyal güç destekçiliğinin de sonu gelecek. Bu uğursuz dönemin aktörlerini bir daha asla görmeyeceğiz karşımızda. Çan tepesine çıksalar da mutlaka bitecekler. Bu süreçte oynadığı rol için, burada bana da çorbada tuzum bulunması firsatı verdiğin için soL’a, arkasındaki “iradeye”, bu sayfanın sorumlularına, tüm emekçilerine, saygılarımı, sevgilerimi, teşekkürlerimi kabul etmeleri ricasıyla sunuyorum.

Çok çok çok sağol soL...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 8
04.06.2014- 10:38

Bu bir son mu?
Doğan Ergün


- 2009-2010, güvencesiz çalıştırmaya ve özelleştirmeye karşı TEKEL Direnişi...
- 2011, YGS’de şifre skandalı ve liselilerin eylemleri
- 2011, Erdoğan’ın taraftara hakaretleri ve spora müdahalesine karşı Taksim’de büyük taraftar eylemi
- 2012, Şehir Tiyatroları yönetmelik değişikliğine karşı sanatçılarının ve emektarlarının eylemleri
- 2012, ODTܒye çıkarma yapmak isteyen Başbakan’a karşı öğrencilerin başlattığı eylemler, diğer üniversitelere de sıçradı
- 2012, Gezi Parkı ve Taksim düzenlemelerine karşı küçük çaplı protestolar
- 2013, Emek Sineması’nın yıkılmak istenmesine karşı eylemler
Ve nihayet....
Haziran 2013

Tarihçilerin, 2009 sonundan 2014’e ulaşan bu süreci, bir dönemi kapatan, yeni bir dönemi açan bir evre olarak yazmaları çok muhtemel.
Bir geçiş evresi...
1. Cumhuriyet’in bitişi ve 2. Cumhuriyet’in olamayışı... Oldurulamayışı...
Oldurulamayan 2. Cumhuriyet’in 12 Eylül döneminin bitişine de zemin hazırlayışı...
Aydınlanmanın, özgürlüğün, yurtseverliğin, kamuculuk gibi ideolojik kavramların toplumsallaşabilmesinin işaretleri...
Sakınma, koruma-korunma günlerinin yerini hamle, müdahale günlerinin alması...
Sınıfımızın değişen yapısı, örgütlenme arayışları ve bu arayışların ideoloji dünyasındaki değişimle uyumlulaştırılabilme şansı...
Vs. vs...
Demem o ki, taşların yerlerinden oynadığı bir dönemin orta yerinde kendini gösteriverdi soL. Bu dönemi tarif eden ve müdahale arayışında olan birileri tarafından...
2012 Ekim...
Taşların yerinden oynadığı bir dönem için olmazsa olmaz bir iddiayla çıktı soL ve ilk sayısında AKP kongresi için “Kaybedenler Kulübü kongre topladı” dedi.
Reyhanlı Katliamı’nda...
Haziran’da...
17 Aralık ve sonrasında...
Soma Katliamı’nda... soL yaptıklarıyla, bir gazetenin böylesi kararsız dönemlerde ne büyük işlevi olabileceğini, bir geçiş dönemine nasıl müdahale edilebileceğinin örneklerin, gösterdi. Her gün olmasa da ara ara... Çok iyi sunulamasa da, nüveler halinde... Çok ses getirmemiş olsa da, iz bırakarak...
soL gazete, bir müdahalenin aracı olarak çoğu zaman tam gerektiğinde, doğru yerdeydi.
soL gazetesi bugün son kez yayımlanıyor.
Ama müdahale arayışında olanlar için “son” diye bir kavram bulunmuyor...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]