Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi

Halk Cephesi: GERÇEKLERİ SİZE YİNE YENİDEN ANLATACAĞIZ!        

KÜRT MİLLİYETÇİLERİ, “KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜRSE TÜRKİYE’YE DEMOKRASİ GELİR” DİYOR


YALAN!!!


DEMOKRASİ BAĞIMSIZLIKLA OLUR,


BAĞIMSIZLIK EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞARAK KAZANILIR!


BAŞKA HİÇBİR YOLU YOKTUR!


İŞTE BUNU SÖYLEDİĞİMİZ İÇİN SALDIRIYOR KÜRT MİLLİYETÇİLERİ HALK CEPHESİ’NE


GERÇEKLERİ SİZE YİNE YENİDEN ANLATACAĞIZ!


Kürt Milliyetçileri günlerdir Halk Cephesi’ne saldırıyor…

Emperyalizme saldırmadığı kadar saldırıyor üstelik!

Derneklerimizi molotoflayacak, şehitlerimizin adını verdiğimiz parklarımızı yakacak kadar pervasız, kan dökecek kadar devrimcilere düşmanlar.

Bu düşmanlık neden?

Bize neden düşman olduklarını biliyoruz: Kendilerinin “Barış” diyerek süsleyerek sundukları emperyalistlerle ve uşaklarıyla uzlaşma politikalarının önünde engel olarak görüyorlar bizi. Silahları bırakıp düzene dönmelerini eleştirdiğimiz için bize tahammül edemiyorlar.

Bu eleştirimiz karşısında söyleyecekleri bir şey olmadığı için, YALAN gerekçelerle bizi suçlu duruma düşürmek istiyorlar. Saldırı gerekçesi yaratmak için bizi “siyaset yasağı”   koymakla suçluyorlar.

Hangi siyaset yasağından bahsediyorsunuz?

Selahattin Demirtaş’ı “MAKUL” olmakla eleştirdiğimiz için derneklerimizin kapısına dayandınız…

PKK’nın emperyalizmle uzlaştığını bıkmadan usanmadan yazdığımız, emperyalizme teslim olmak yerine savaşma çağrısında bulunduğumuz   için molotoflar attınız, ses bombaları patlattınız, insanlarımızın kafasını gözünü yardınız…

Siyaset yasağı koyan biz miyiz, siz mi?

BİZ SİYASET YASAĞI KOYMADIK! BU KOCA BİR YALAN!

Çayan Mahallesi’nde açtığınız standa konuşmak için gittiğimizde, sakladığınız sopaları çıkartıp siz saldırdınız.

Eleştiri – özeleştiri gibi bir mekanizma varken, siyasi olarak savunma yapıp, tartışabilecekken neden saldırmayı tercih ettiniz?

Siyasetler arası hukuk komisyonuna başvurabilecekken neden saldırdınız?

Dergilerinizde, gazetelerinizde, televizyonlarınızda eleştirebilecekken neden saldırdınız?

Siyaset yasağını koyan biz değil, sizsiniz, kimseyi kandıramazsınız.

Biz biliyoruz sizin saldırma nedeninizi.

Ve anlatacağız. Tüm halkımıza anlatacağız. Gece gündüz, dur durak bilmeden anlatacağız.

Yeni, gizli saklı, sır bir şey yoktur… Bize daha önce de defalarca saldırdınız. Ve her saldırınızda söylediğiniz gerekçeler hep aynı oldu. Yeni bir şey bile üretemediniz. Söyledikleriniz neydi?

- Abdullah Öcalan’ı eleştirdiniz.

- Bizi, bayrağımızdan orak çekici çıkardık diye eleştirdiniz.

- "Kesinlikle şimdiye kadar direk bir ABD kurumuna ve kişilerine yönelik eylemlerimiz olmamıştır ve hedef seçilmemişlerdir" (A. Öcalan,15 Ağustos 1995, Özgür Halk) itirafını ibret-i alem için döne döne yazmamıza tahammül edemediniz.

- Yeni Dünya Düzeni “Hakimdir, güçlüdür, boyun eğmek gerek”! diyerek, “Kosova’ya, Yugoslavya’ya müdahale eden NATO, Türkiye’deki Kürt sorununa da müdahale etmelidir.” “Batı eğer isteseydi sorunu çözerdi. Nasıl ki, Kosova’da çözüyorsa, Kürdistan’da da çözer. ... Batı, çözümü istemediği için bugünkü sorunlar ortaya çıkmıştır.” (Cemil Bayık, 20 Haziran ‘99) sözleriyle NATO’yu göreve davet ettiğinizi eleştirdiğimiz için tahammülünüz yok.

- Ateşkes, barış, diyalog diyerek Kürt halkının direnişini kendi çıkarlarınıza kurban ettiğinizi söylediğimiz için tahammülsüzsünüz.

- Saldırılarınızın arkasında yatan gerçek Abdullah Öcalan’ın İmralı Savunması’ndaki şu itirafı mıdır: “Türkiye burada büyük tehlikelerden korunma kadar, tersine yani güç kaynağına dönüştürme şansına sahip olacaktır. İçte ve dışta PKK’nin askeri savaş olanakları çözümle birlikte Türkiye’nin hizmetine girecektir.”


-           İşte çarpıcı bir alıntı daha: “Onları (Dev-Sol kastediliyor) Türkiye nasıl ıslah edecek şaşıyorum. Biz belki anlaşırız da. Fakat çok çatapatlar yani. Bir tanesini hizaya getirmek çok zor.” (Abdullah Öcalan, 7 Aralık 1991 tarihli Sabah gazetesi)

İşte bakış açısı budur, kendilerini ispatlamak için devrimciler konusunda akıl veriyorlar devlete. Yani bu eski bir alışkanlıklarıdır.


Emperyalizme ve ülkemizdeki yerli işbirlikçilerine karşı, uzlaşma konusundaki rüştünüzü ispat etmek için mi bize saldırıyorsunuz?


Biz kimseye siyaset yasağı koymadık… Bunun kompetanı sizsiniz. Siyaset yasağı, eleştiriye dahi engel olmaktır.

Hadi, Çayan’da stant açmıştınız, oraya saldırmıştık diyelim. Gazi’de, Okmeydanı’nda, Sancaktepe’de de mi stant açtınız? Hayır. Oralarda neden derneklerimizin kapısına dayandınız, derneklerimizi molotofladınız, yaktınız söyler misiniz?

Yalan söylüyorsunuz, asıl siyaset yasakçısı sizsiniz.

Siyaset yasağı, Kürdistan’da Türkiye sol örgütlerine “misafir statüsü” dayatarak, örgütlenme faaliyeti yürütenlere saldırmaktır.

Milliyetçi çizgisinden dolayı Türkiye Kürdistanı'nda kendini ev sahibi, devrimci örgütleri ise misafir statüsünde değerlendirip, solu tasfiye etmeye yönelen PKK, devrimci kanı akıtmıştır. 1993'te 4 TDKP'li, PKK tarafından öldürülmüştür.

PKK devrimcilerin gelişmesinden hep rahatsızlık duymuş, karşısında olmuştur. Sola karşı küçümseme tavrıyla yaklaşmışlardır. Kendi dışında gelişen hiçbir güce tahammülleri yoktur.

Çünkü PKK, milliyetçidir. Milliyetçilik benmerkezcidir, “Benden sonrası tufan” demektedir.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ ÖNCESİNDEKİ BU SALDIRILARINIZIN SEBEBİ NEDİR?

“AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk” demişti Abdullah Öcalan, şimdi de Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanlığını mı altın tepside sunmak istiyorsunuz?

AKP ile başkanlık ittifakı kurmanın hayallerini mi kuruyorsunuz?

Devrimcileri, kendi çıkarlarınız için malzeme yapmanıza izin vermeyeceğiz. İstediğiniz provokasyonu yaratamayacaksınız.

İşte mahallelerimizde halkımızın devrimcileri sahiplenmesiyle bir kez daha gördünüz bunu yapamayacağınızı. Tüm halkımızla birlikte çıkacağınız karşınıza ve yalanlarınızı teşhir edeceğiz.

Yalanlarınızla, karalamalarınızla bizi yok edemezsiniz, bitiremezsiniz.

Biz sizin gibi emperyalizme bizi kurtarması için asla el açmayacağız.

Asla ağzımızdan halk düşmanlarını öven tek söz çıkmayacak.

Milliyetçiliğin gericiliğine değil, sosyalizmin ilericiliğine sarılacağız.

ÖNCE SALDIRININ HESABINI VERİN!


Herşey tartışılabilir… Mahallelerimizde neden düzenin seçim aldatmacasına ortak olmadığımızı tartışabiliriz.

Siyaset yasağı yoktur, biz ilke ve değerlerimizi koruyoruz.

Kürt milliyetçileri düzeniçi çözümlerin, teslimiyetin propagandasını yaparken; biz emperyalizme ve faşizme karşı savaşmanın onurunu taşıyoruz.

Düzenin karşısında devrimci değerlere sahip çıkıyoruz.

Emperyalizme tek taş dahi atmayan Kürt milliyetçilerine ait oldukları sınıfı hatırlatıyoruz.

Aramızdaki temel fark da budur, biz iktidarı yıkmayı, siz ise o iktidarı yaşatmayı, güçlendirmeyi esas alıyorsunuz. AKP iktidarına koltuk değnekliği yapıyorsunuz.

Hangi iktidar bu?

Roboski’deki 34 insanımızın, Ceylan Önkol’un, Uğur Kaymaz’ın katillerini koruyan iktidarın mı?

Selahattin Demirtaş, hangi devletin cumhurbaşkanı olacak? Eli kanlı bir devleti nasıl yönetecek?

Biz “BAĞIMSIZ TÜRKİYE” diyerek milyonları birleştiriyoruz, siz emperyalizmi göreve çağırıyorsunuz. İşte sizin gerçeğiniz budur.

Ama biz bıkmayacağız, yine yeniden, tekrar tekrar gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Yine yeniden sizi eleştireceğiz.

Şehitler vererek kurduğumuz, örgütlü olan mahallelerimizde insanlarımızı düzen sınırlarına hapsolmasına izin vermeyeceğiz.

ÖNCE SALDIRILARI DURDURUN!

“Heyet kuralım, konuşalım, tartışalım” önerileri artık hükmünü yitirmiştir.

Onlarca insanımızı yaraladınız, derneklerimizi yaktınız… Saldırılarınız hala devam ediyor. Önce saldırıları durduracaksınız. Heyetleri çok gördük biz… Bir heyet gider öteki gelir ama Kürt milliyetçileri kendisinden başkasını görmez, duymaz…

Önce devrimcilere kurşun sıkmaktan vazgeçin, devrimcilerin evlerine, bürolarına, derneklerine saldırıyı derhal durdurun, sonra yaşananları konuşabiliriz.

Sözlerinizi çok dinledik, heyetlerinizi çok gördük.

SOL’UN TELAŞININ NEDENİ NEDİR?

Bir olay yaşandığında önce olay nedir o öğrenilir. Soru sorulur, cevap alınır ve ona göre değerlendirilir. Usulen de olsa İki taraf da dinlenir, soru sorulur… Başta Atılım ve Evrensel olmak üzere ülkemiz Solu ise, bize tek bir soru dahi sormadan manşetlerinden provokasyon ve özür dilememiz çağrısında bulundular? Özellikle “Provokasyonda son nokta” manşetini atan Evrensel’e sesleniyoruz: Provokatörlükte sizin üstünüze yoktur, ’77 1 Mayıs’ındaki sorumluluğunuz ve provokatörlüğünüz unutulmadı daha. Tarih kaydetmiştir bunu, silemezsiniz.

Neden bu kadar telaş?

Bize tek bir soru bile soramayacak kadar sizi panikleten nedir?

Ermiş misiniz? Nasıl biliyorsunuz? Dünyanın ermişleri yoktur.

Nasıl biliyorsunuz tüm soruların cevaplarını? Kendiniz sorup kendiniz cevaplıyorsunuz, Kürt milliyetçileri ne diyorsa satır satır dergilerinize yazıyorsunuz.

İşte bu yüzden kuyrukçusunuz… Kürt milliyetçilerinin kuyruğuna takılmış, tek bir politika bile üretemeyen, meydanın size kalması için fırsat kollayan fırsatçılara dönüştünüz.

Kürt milliyetçilerinin devrimcilere saldırısında attığınız manşetlerle, devrimci düşmanlığıyla Türkiye devrim tarihine kara puntolarla yazıldınız. Bu kara lekeyi tarihinizden asla silemeyeceksiniz. En büyük utancınız olarak taşıyacaksınız.

BİR YANDA BAĞIMSIZLIK DİYEN DEVRİMCİLER, DİĞER YANDA EMPERYALİZME ÖVGÜLER DÜZEN KÜRT MİLLİYETÇİLERİ VAR!

BİR YANDA BAŞINA ÖDÜL KONULAN DEVRİMCİLER, DİĞER YANDA EMPERYALİZME BOYUN EĞEN KÜRT MİLLİYETÇİLERİ VAR!

HALKIMIZ GERÇEKLERİ GÖRÜYOR, YAŞIYOR.

DEVRİMCİLERE SALDIRMAKLA KAZANACAK HİÇBİR ŞEY YOKTUR.

SAFINIZ EMPERYALİZMİN YANI DEĞİL, DEVRİMCİLERİN YANIDIR!

UNUTMAYIN, İKİ KOLTUK ARASINA OTURULMAZ!

SAFINIZI UNUTMAYIN, DERHAL SALDIRILARINIZA SON VERİN!

HALK CEPHESİ


Alisan  |  Cvp:
Cevap: 1
03.08.2014- 18:17

Hiç bir devrimci, sosyalist, solcu,...., Sol içi kavgayı körükleyecek davranışlarda bulunmaz. Kavga edenleri sukunete çağırmak yerine ateşin üzerine benzinle gidenlerin devrimciliği ve solculuğu sorgulanır. Bu tür davranışlarda bulunanlar Sol içi kavgalardan zevk alanlardır.

1 Myıs 77 katliamını hatırlatmak isterim, Sol içi kavgalar kan davasına dönüşmüş olmasaydı 1 Mayıs katliamını öyle kolay kolay yapamazdı Kontur gerilla. Katliamı yaptılar ve kenara çekildiler Sol ise hala katillerden hesap soracak. Birbirleriyle savaşarak derin devlete fırsat veriyor. Yarın ya Cephelilere veya HDP'lilere karşın bir katliam yapılsa bunun sorumlusu kim olacak? Zaten sucsuz bir devrimci genç öldürüldü, yaralılarda var. Yetmiyormu bu size? Katliamcılara zemin hazırlamak isteyenlermi var acaba? Nedir bu kin ve nefret birbirimize? Düşmanı yok ettikte şimdi sıra kendi aramızdaki görüş farklılığınamı geldi?
Geçmişte yaşadığımız hatalardan neden ders çıkartmıyoruz?
Her iki tarafta kendine göre bildiriler yayınlıyor, herkes diğerini suçluyor,.....
Neden bu tip açıklamaları ciddiye alıpta taraf oluyoruz ve kavgaya körük tutuyoruz? Kim bundan kazançlı çıkacak? Kazançlı çıkacak olan tek güç devlet olacak, faşistler olacak, gericiler olacak, halk düşmanları olacak. Hadi kolay gelsin, devam edin kavga kışkırtıcılığı yapmaya,..... belki bir katliama daha ön ayak olursunuz.

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 2
03.08.2014- 22:36

Bu tip açıklamalar çok ciddi olduğu için ciddiye alıyoruz. Ortada sol içi çatışma yok. Buraya asılan o kadar konudan bunu mu anladın. Kürt hareketinin öteden beri yaptığı sola saldırmadır. Buradaki örneklerin anlattığı bu.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 3
03.08.2014- 22:59

Alıntı Çizelgesi: ayhan yazmış

Bu tip açıklamalar çok ciddi olduğu için ciddiye alıyoruz. Ortada sol içi çatışma yok. Buraya asılan o kadar konudan bunu mu anladın. Kürt hareketinin öteden beri yaptığı sola saldırmadır. Buradaki örneklerin anlattığı bu.

Neyse sen bildiğini söylemeye devam et. Niyetin belli, başka söze gerek yok.

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 4
04.08.2014- 10:58

HDP ve Halk Cephesi Çatışmasında Gerçekler  

Resim Ekleme  

Bilanço:
* Esnaf Kadir Gülüstün’ün kahvesinin camları kırıldı, içeri girildi. İçerisi talan edildi. Orada bulunan bir çantadan 300 TL, kasadan 160 TL çalındı. İçerideki içecekler çalındı. Eşyalar kırıldı.
* Erol isimli bir kişinin kahvesinin camları kırıldı.
* Galip isimli bir kişinin cadde üzerinde süs eşyası sattığı kulübe yakıldı, kül oldu.
* Ekrem Defterli’nin kahvaltı tezgahı parçalanıp yakıldı.
* İbrahim Polat’a ait olan kulübe yakıldı. Süs eşyası, takı satıyordu. Kendisine de satırla saldırıldı.
* Devrim Korkmaz’a ait çay bahçesinin camları kırıldı, çay bahçesi tahrip edildi.
* 20’ye yakın aile, tehdit edildiklerini, evlerinin kapılarının zorlandığını söylemişlerdir.
* 4-5 evin camı kırıldı.
* 10- 15 tane arabanın camları kırıldı. (çatışma sırasında)
* Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı çay ocağı silahlarla taranıp, molotofla yakıldı.
* Sarıgazi Haklar Derneği molotoflarla yakıldı, kullanılamaz hale getirildi.
* Gazi Mahallesi, Hasan Ferit Gedik Bağımlılıkla Mücadele Merkezi silahlarla taranıp, molotoflandı.
* Gazi Mahallesi Muharrem Tepesi çay ocağı molotoflandı.
* Yürüyüş Dergisi’ne sloganlarla saldırıldı.


* Hasan Acar: Karnından kurşunla vuruldu bağırsağının bir kısmını aldılar. (Haseki Devlet Hastanesi’nde)
* Engin Ateş: Pompalı tüfekle yapılan saldırıda gözüne isabet eden fişek saçmalarıyla; bir gözünü tamamen kaybetti, bir gözünde ise yüzde elli görme kaybı var.
* Bir kişi kafasından yaralandı, kurşun kafasını sıyırdı.
* Ceyhun Bay: Kolu çatladı ve burnu kırıldı.
* Gökçe Uluada: BDP’lilerin attığı taşlarla dişleri kırıldı.
* Deniz Kabak: Burnu SYKP’liler tarafından kırıldı
* 1 kişi bıçaklandı.
* Ekrem Defterli: Sol kolu taşla yaralandı.
* Dursun Göktaş: Bacağından taşla yaralandı.
* Özcan Ateş: Kafasından taşla yaralandı. 10 tane dikiş atıldı.
* Halit Güdenoğlu: Kafasından yaralandı.
* Özkan Yılmaz: Kafasından yaralandı.
* Çağla Toprak: Kafasından yaralandı.
* Ulaş İpek: Bacağından taşla yaralandı.
* Ali Acar: Kolu kırıldı.
* Gökhan Yıldırım: Yaralandı
* Sarıgazi’de 6 kişi pompalı tüfeklerle yaralandı.
* Gazi Mahallesi’nde 14 yaşındaki İbrahim Öksüz, Biji Serok Apo sloganları eşliğinde silahla vurularak öldürüldü. Öldürenler BDP binasına sığındı. İbrahim Öksüz’le birlikte 5 kişi daha pompalı tüfekle vuruldu.
*Sarıgazi’de Ebru Karakuş HDP ve YDG-H’liler tarafından linç edildi.
Bunlar dışında;
Çayanlılar, saldırılarda kullanılan tüm satır ve sopaların bulunduğu bir köfte arabasını yaktılar, köfte arabasının sahipleri silahla karşılık verince, yan tarafta bulunan dükkanlarının camları halk tarafından kırıldı.

HDP-HALK CEPHESİ ÇATIŞMASINA DAİR SORULAR:
1- İlk saldırının başlamasını BDP’li ve HDP’li çevreler Halk Cephesi başlattı diye duyurdu. Oysa; Halk Cepheliler stantta daha konuşurlarken, ellerinde demir çubuklar ve sopalarla HDP’liler saldırdılar. Halk Cephelilerin kafası, burnu kırıldı. Ve Halk Cephelilerin ellerinde hiçbir saldırı aleti yoktu. Eğer Halk Cepheliler saldırdıysa tek bir fotoğraf veya görüntü göstersinler saldırıdan kimse yaralanmış mı, kimseye bir şey olmuş mu? Yoksa sadece tartışmaya mı gitmişler?
2- Biraz mantıklı düşünen ve olayları izleyen birisi saldırganlığın nasıl ve kimden geldiğini zorlanmadan bulabilir. Emperyalizme tek bir taş atmayanların; tarihi boyunca emperyalizme karşı savaşta eylemler yapmış, şehitler vermiş, şu an hala üç üyesinin başına ABD tarafından üçer milyon dolar ödül koyulmuş antiemperyalist bir yapı olan Halk Cephesi’ne kurşunlarla, bombalarla, molotoflarla, satırlarla saldırması neden?
3- Neden yaralılar ve ölümler hep Halk Cephesi ve Halk Cephesi çevresinden? Neden yakılan, yıkılan kurumlar Halk Cephesi’ne ait?
Neden Halk Cephelilerden tek bir kurşunlama, yaralama, yakma girişimi yok? Neden Halk Cephesi, BDP’lilere karşı kesinlikle silah, bıçak, molotof gibi araçların kullanımını yasakladı ve ihraç etmeyi, atmayı kural olarak koydu?
4- Neden Çayan, Sarıgazi halkı, cephelilerle birlikte geceleri, saldırılara karşı nöbetler tuttu?
Neden halk cepheli nöbetçileri yemeklerle sahiplendi?
Neden Çayan’da polis gözaltı yaparken, yaklaşık yüz anne, akreplerin etrafını sardı ve gözaltılara izin vermedi.
5- Neden Çayan’da da, Gazi’de de, Sarıgazi’de de ilk önce BDP’liler, YDG-H’liler saldırmışlar, ardından polis girmiştir mahalleye ve polis sadece Halk Cephelilere ve onların kurumlarına saldırmış, baskınlar düzenlemiştir, basılan evlerden gözaltı yapmıştır?
6- Neden YDG-H’liler Gazi’de polis saldırısı olurken bir yandan cephelilere saldırmıştır. Halk Cepheliler nasıl oluyor da hem polisle hem YDG-H’lilerle çatışmak zorunda kalıyor. YDG-H’lilerin polise karşı çatışması gerekmiyor muydu? Neden yine Çayan’da aynı sahne yaşanmıştır. Bir YDG-H bir polis saldırmıştır. En son halk “yeter artık” deyip sokağa çıkmıştır ve devrimcileri sahiplenmiştir ve analar kendilerini akreplerin, polislerin önüne atmıştır.
7- Çayan’da, Gazi’de ve Okmeydanı’ndaki saldırılarda veya silahlı kişilerin arasında neden YDG-H’li kitlenin içinde uyuşturucu satıcılığından cezalandırılmış kişiler vardı, neden bunlar ana avrat küfrediyorlardı gelene geçene? Yoldan geçen her “Halk Cepheli” diye düşündükleri kadına, erkeğe laf atıyorlar, yerlere tükürüyorlar, yüzlerine doğru sigara dumanı üflüyorlardı, bu tarzı kimden nasıl öğreniyorlar?
8- Çayan’da YDG-H, HDP kitlesi içerisinde “Pis kızılbaşlar, mumsöndü bile yapamayacaksınız” diyen kimlerdi? Tekbir sesleriyle Halk Cephelilere saldıranlar kimlerdi. Kadınlara “sizi altımıza alacağız…” diye küfredenler kimlerdi? Bunun şahitlerini dinlemek için bir kez olayın yaşandığı yere gitmeniz ve insanları, esnafları dinlemeniz yeterlidir.
9- YDG-H, BDP, HDP, ESP neden bunca kanıt, belge, fotoğraf, görüntü, şahitlik, yaşanmışlık, saldırılar, yaralanmalar, ölümler varken ısrarla yalanı beslemeye, gerçeği saklamaya devam ediyorlar. Bunun altında yatan neden nedir?
10- Neden bütün sol, bir heyet oluşturup hızla mahallelerde olanın bitenin dökümünü almıyor?

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 5
04.08.2014- 11:00

...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]