Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 İşçi sınıfı, sonuncu kavga

Batsın rantınız, batsın kârınız batsın sizin ‘yeni Türkiye’niz!

Torunlar Center inşaatında, işçileri taşıyan asansör, 32’nci kattan yere çakıldı, 10 işçi yaşamını yitirdi. AKP’lilerin yönetiminde olduğu inşaatta katliam göz göre göre geldi

Resim Ekleme

İstanbul Mecidiyeköy'de eski Ali Semi Yen Stadı’nın arazisinde yapımı süren Torunlar Center inşaatında, işçileri taşıyan asansör, önceki akşam saat 19.30 sularında 32'inci kattan yere çakıldı, 10 işçi yaşamını yitirdi. Olayla ilgili 8 kişi gözaltına alındı, ancak dün öğle saatlerinde serbest bırakıldı. Dün akşam saatlerinde ise Torunlar GYO yöneticileri olduğu belirtilen 4 kişi ifadeye çağrıldı.

Ölen işçilerin taşeron işçisi olduğu öğrenilirken, işçiler inşaatta bir asansörün daha yaklaşık bir ay önce aynı şekilde yere çakıldığını, alt katta olduğu için kimsenin zarar görmediğini anlattı.

Olayın ardından inşaatın önüne çevik kuvvet yığıldı. İşçiler, inşaata ambulanstan bile önce çevik kuvvet yollanmasına tepki gösterdi. İnşaat alanına gelen işçi yakınlarına uzun süre bilgi verilmedi.

POLİS SALDIRISI

Olayın duyulmasının ardından İnşaat İşçileri Sendikası'nın ve forumların da çağrısıyla çok sayıda insan şantiye önünde toplandı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, olaydan saatler sonra inşaata koruma ordusuyla geldi. İşçiler, Vali Mutlu'yu “Katil Vali hesap verecek”, “İşçilerin katili AKP devleti” sloganlarıyla protesto etti. Protestolar üzerine barikat kuran polis, sabaha kadar olay yerinde bekleyerek sloganlarla iş cinayetini protesto eden işçilere ve yurttaşlara zaman zaman cop ve kalkanlarla saldırdı.

MİLLETVEKİLLERİ DE GELDİ
İnşaat alanına HDP Milletvekilleri Levent Tüzel, Sırrı Süreyya ve Ertuğrul Kürkçü de geldi. Şantiyeye basının girmesini engelleyen polis, gecenin ilerleyen saatlerinde şantiyeye gelen DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ve beraberindeki sendikacıları da engellemek istedi. Dışarıda bekleyenlerin tepkileri üzerine Çerkezoğlu tek başına içeri girdi.
Çerkezoğlu ve HDP Milletvekilleri, incelemelerinin ardından yaptıkları açıklamada işçilerin hava ve ışık almayan, son derece sağlıksız yerlerde barındırıldığını, şantiyede işçi sağlığına dair hiçbir önlemin alınmamış olduğunu aktardı.

AİLELER: HER YERİNDE İHMAL VAR

İş cinayetinde yaşamını yitiren 10 işçinin cenazesi, dün otopsi işlemleri için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. İşçilerin acılı aileleri de Adli Tıp'ın önüne geldi. Yaşamını yitiren Tahir ve Ferdi Kara kardeşlerin yine aynı inşaatta çalışan babası Mithat Kara'yı yakınları güçlükle sakinleştirdi. Kara kardeşlerin inşaat işlerinde çalışan akrabası Yılmaz Kara ise, “Sadece bu şantiyede değil, her yerde ihmal var. Ben de inşaatçıyım. Yemeğinden tut, güvenliğine her şeyinde ihmal var. Bizim hakkımız bu değil, ölüm değil” dedi. Cenazeler otopsinin ardından ailelere teslim edildi.

***

'Asansörün çökeceği belliydi'
Torunlar İnşaat'ta çalışan Bahri Demir adını gizlemek istemiyor. "Bu cinayetten sonra burada çalışacağımı düşünüyor musun? Yaz adımı, kovsunlar" diyor. Ukrayna'da savaş çıktıktan sonra ülkeye dönen Demir, 5 aydır inşaat sektöründe çalışıyormuş. "Bu çöken asansörü gördüğümde nasıl çökmeden çalışır diye düşündüm, o kadar kötü bir durumdaydı" diyen Bahri Demir, inşaatın hiçbir alanında güvenlik olmamasından şikâyet ediyor: "Ülkeme döndüm ve başka bir alanda iş bulamadığım için inşaat işine girdim. İnşaatın hiçbir alanında güvenlik yok zaten. Bir baret veriyorlar, bitiyor. O asansörü görünce şikâyet ettik ama bir alternatif olmadığı için binmeye başladım. Geçen hafta o asansöre binmiştim, bu hafta çöktü. Çökeceği belliydi."

***

İTO uyarmıştı: İşçileri kaybedeceğiz!
İstanbul Tabip Odası, Torunlar İnşaat’ın yaptırdığı ve 10 işçiye mezar olan inşaat hakkında yaklaşık dört ay önce uyarıda bulunmuştu. İTO’nun Twitter hesabından 15 Mayıs’ta yapılan paylaşımda, şantiyenin fotoğrafı şu notla birlikte yer alıyordu: “Bu günden sesleniyoruz, maalesef yarın bu inşaatlarda 8-10 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz.”

***

NCA’nın referansı: Soma Holding!
İşçiler, şantiyede iş güvenliğinden sorumlu NCA İş Sağlığı ve Güvenliği firması yetkililerinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, bütün gün şantiyenin karşısında çay içip muhabbet ettiklerini söyledi. NCA adlı şirketin referansları arasında 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Eynez maden ocağını işleten Soma Holding de bulunuyor. Firma, Soma Holding’in ortaklığıyla yaptırılan Spine Towers inşaatında da İSG hizmetlerini üstlenmiş.

Fotoğraf: AA
Birgün

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 1
08.09.2014- 21:25

Okul harçlığı için canından oldu

Şişli’de hayatını kaybeden 10 işçiden üniversite öğrencisi Hıdır Ali Genç’in, okul harçlığı biriktirmek için 5 gün önce inşaatta çalışmaya başladığı öğrenildi. Hıdır Ali Genç’in Tunceli Üniversitesi Maliye Bölümü 2. sınıf öğrencisi olduğu öğrenildi.

Resim Ekleme


Şişli’de hayatını kaybeden 10 işçiden üniversite öğrencisi Hıdır Ali Genç’in, okul harçlığı biriktirmek için 5 gün önce inşaatta çalışmaya başladığı öğrenildi. Hıdır Ali Genç’in Tunceli Üniversitesi Maliye Bölümü 2. sınıf öğrencisi olduğu öğrenildi.

İş cinayetinde yaşamını yitiren işçilerin isimleri şöyle: Tahir Kara, Hıdır Ali   Genç, İsmail Sarıtaş, Bilal Bal, Cengiz Tatoğlu, Murat Usta, Menderes Meşe, Vahdet Biçer, Ferdi Kara, Cengiz Bilgi.

Yaşamını yitiren işçilerden Hıdır Ali Genç (21), Tunceli Üniversitesi Maliye Bölümü 2. sınıf öğrencisiydi. Genç'in, okul harçlığını kazanabilmek için 5 gün önce babası Mustafa Genç’in çalıştığı inşaatta çalışmaya başladığı öğrenildi.

Birgün

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 2
08.09.2014- 21:28

‘Bu ülkede işçiysen ölürsün!’

Mecidiyeköy’deki Torunlar inşaatında öldürülen işçilerin mesai arkadaşları BirGün’e konuştu: Bu ülkede işçiysen ölürsün!

Resim Ekleme

ONUR EREM

İstanbul Mecidiyeköy'de 10 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin ardından cinayet mahaline giderek işçileri dinledik. Eski Ali Sami Yen Stadyumu'nun yerine inşa edilmekte olan, iki ay önce şantiyesine "önce iş güvenliği" pankartını asan Torunlar GYO'ya vardığımızda inşaat tam gaz devam ediyordu. İnşaattaki işçiler cinayetin nasıl göz göre göre geldiğini BirGün'e anlattı.

İşten atılmaması için ismini V. olarak kısaltıp vereceğimiz işçi, üç ayda üç kazaya tanık olduğunu söyledi. Önceki kazaların ölümle sonuçlanmadığını anlatan V., "Bu sefer o kadar şanslı değildik" diyor: "Kazaların, ölümlerin olması önemli değil. Patron sadece ne kadar kâr ettiğine bakar".

V. asansörün işe başladığı günden beri hasarlı olduğunu, ancak şirketin bu hasarla ilgilenmediğini, şikâyetleri gözardı ederek resmen bir cinayet işlediğini söylüyor.

'YILLARDIR ÖLÜYORÜZ'
Yıllarıdır çalıştığı inşaat sektöründe ölümden başka bir şey göremediğini söyleyen N. ise "Bu işyerinde güvenlikle ilgili sürekli şikayetimiz olmasına rağmen hiçbir şey yapılmıyordu. Ama bizim için bir şey yapılmaması zaten normal" diyor. N., kızına ve ailesine bakmak için çalışmak   zorunda olan 28 yaşında bir işçi. "Yıllardır inşaat sektöründeyim, yıllardır ölüm görüyorum" diyor N.: "Çanakkale'de çalıştığım inşaatta iskele düştü, iki arkadaşım öldü. İstanbul'da çalıştığım inşaatta bir arkadaşım asansör boşluğuna düşerek öldü."

"Bu işyerinde güvenlikle ilgili sürekli şikâyetimiz olmasına rağmen hiçbir şey yapılmıyordu. Ama bizim için bir şey yapılmaması zaten normal" diyen N., kızına ve ailesine bakmak için çalışmak zorunda olan 28 yaşında bir adam. "Yıllardır inşaat sektöründeyim, yıllardır ölüm görüyorum" diyor N.: "Çanakkale'de çalıştığım inşaatta iskele düştü, iki arkadaşım öldü. İstanbul'da çalıştığım inşaatta bir arkadaşım asansör boşluğuna düşerek öldü. Yani benim 3 arkadaşım öldürülmüştü, şimdi 13 oldu."

AMBULANSTAN ÇOK POLİS
İş cinayetine rağmen inşaat devam ediyordu. Şantiyenin girişine giden yolda ise ambulanstan çok polis vardı. İşçileri dinledim, milletvekilleri konuştu. Polisler takıldı peşime. “Hiiş birader” dedi bir tanesi. Dönüp cevap vermedim. Arkamdan “hoop” diye bağırmaya devam etti. Arkamda koşan adımlar duyduğumda geri döndüm. Yaklaşık 10 polis “Kimsin lan, basın mısın” diyerek yürüyordu üzerime. Sarı kartı gösterince “pardon abi” diyerek geri   döndüler. Şantiyede inşaat tam gaz devam ediyordu. Buralarda ölüm, finansal tablodaki rakamlardan ibaret.

***

'UYARICI KİLİT YOK'
İbrahim Çelik, Torunlar İnşaat'ta bir aydır sıvacı olarak çalışıyor. Van'dan gelmiş, İstanbul'da birçok şantiyede çalışmış. Önceki şantiyelerde işe başlamadan önce eğitim aldığını, ancak bu şantiyede eğitimin olmadığını belirten Çelik, “Bu inşaatta iş güvenliği yok” diyor.

Çelik, şunları söylüyor: “Çalışırken deprem gibi bir ses duyduk, Toz ve duman kapladı ortalığı. Arkadaşlarımızın asansördeki düşüşüne tanık olduk. Arkadaşlarımız hemen orada yaşamını yitirdi. Uzun bir süre hiçbir yetkili gelmedi, açıklama yapılmadı. Bir aydır burada çalışıyorum, aylardır burada çalışan arkadaşlarım var. Hiçbir şekilde iş güvenliği denetimine tanık olmadık. Asansör bozuktu, defalarca dile getirdik ancak tamir edilmedi.”

‘BAKIM YAPILMIYORDU’
Torunlar’da 6 aydır çalışan Erdal Demir ise Şırnak'tan gelmiş. Alimakların normalde malzeme taşımadığını, sadece insan taşıdığını belirtiyor Demir. Tanık olduğu ihmalleri ise şu sözlerle anlatıyor: “Asansörlerin bir kilidi olur. kilit fazla yükleme yapıldıysa uyarır. Ancak bu asansörlerde kilit yok. Malzemeler kule-vinç yöntemiyle taşınırlar. Bakımı da yapılmıyordu.”

‘EĞİTİM VERİLMİYOR’
Sabah 7'de işe başladığını söyleyen Demir, “Akşam 6'da işimiz bitiyor, fakat malzemelerin taşınması bitmediyse gece geç saatlere kadar zorunlu mesaiye bırakılıyoruz” diyor. Teftiş için gelen müfettişlerin binaları gezip bakmadıklarını belirten Demir, “Verilen eğitimler göstermelik, bilgisayar üzerinden birkaç şey gösteriyorlar, o kadar” diye konuşuyor.İnşaatta 3 aydır çalışan alçı işçisi Vefa Çetin ise şöyle diyor: “Asansörler 1,5 ton kapasiteye sahip. Ama dün akşam işçilerle birlikte 3 ton yük taşındı. Üstelik taşıma kapasitesi aşıldığında sinyal veren bir alarm sistemi yok.”

Birgün

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 3
08.09.2014- 22:04

Torun İnşaat öldüremediklerini tehdit ediyor

Torun GYO yöneticileri, inşaat önünde basın açıklaması yapmak isteyen işçileri önce içeriye hapsetti, ardından işten atmakla tehdit etti. Taşeron firma yetkilileri tarafından içeride tutulan 30 işçiden 15′i baskılara rağmen dışarıya çıkarak basın açıklaması yaptı

Resim Ekleme

Torun GYO yöneticileri, 10 işçinin yaşamını yitirdiği asansör faciasını protesto etmek isteyen inşaatta çalışan işçileri rehin alındı. İşçilerin protestolarını ve çalışma koşullarının teşhir edilmesinin engellemek isteyen patron, taşeron firmaları devreye sokarak işçilerin bir bölümünü zorla memleketlerine gönderdi. 15 işçi baskıya rağmen şantiyeden dışarıya çıktı, işten çıkartılmakla tehdit edildiklerini söyledi

Torun GYO inşaatında çalışan işçilerden Maruf Eren, olay gününü anlattı: ” Koğuşta olduğumuz sırada ıcırtı sesi duyduk, ardından patlama sesi geldi. Deprem sandık. Aşağıya indik, işçi arkadaşlarımızın parçalanmış bedenlerini gördük. İnsan gücüyle parçalaya bildiğimiz plakaları çıkarmaya çalıştık. İçerde arkadaşlarımızın hiç biri sağ kalmamıştı.”

Resim Ekleme

Satılan dairenin parası işçilere harcansaydı, 10 kişi ölmezdi


Asansörün sık sık arızalandığına dikkat çeken Eren, “Ancak geçici çözümlerle tamir ediliyordu. Daha önce asansör 2. kattan düştü ancak paraşütler açıldığı için can kaybı olmadı. Bu kez 31. kattan 32. kata çıkan asansörün stop sensörü çalışmadığı için durmayan asansör raydan çıkarak yere çakıldı.” dedi.

Torun GYO Başkanı Aziz Torun’un dünkü açıklamasında işçileri suçladığını hatırlatan Eren, “bu ölümlerin ardından böye konuşulmaz, bu vicdansızlıktır. Kim bile bile ölmek ister ki? Kendi çocukları burada olsaydı böyle konuşur muydu? ” diye sordu.

Eren, üzerilerinde baskı olduğunu anlattı, “Basın açıklaması yapmak istediğimizi öğrendiklerinde, dışarıya çıkmamamız için üzerimizde baskı kurdular. Yöneticiler eğer açıklama yaparsak bizi işten atacaklarını söylediler. Eğer işten atılamamız ölümleri durduracaksa atsınlar bizi işten razıyız” dedi.

İşçilerden Feti Akçakaya da, işten atılmakla tehdit edildiklerinin altını çizdi, “‘Basına bilgi verilirse, işinize son verilir’ dediler. Arkadaşlarımız için buradayız” dedi.

4 çocuk okuttuğunu hatırlatan Akçakaya, “Bizim paralarımız ayakkabı kutularında değil. Onurumuzla çalışıyoruz” diye konuştu.

İşçinin kanı inşaatın duvarlarında

İşçilerin açıklama sırasında taktıkları sarı baretlerinin üzerine kırmızı boya dikkat çekti. Gazetecilerin sorusu üzerine işçiler, “Arkadaşlarımızın kanı hala asansörde ve inşaatın duvarlarında. Bu rezidans bizim kanımız üzerinden yükseliyor” dedi.

Resim Ekleme

Açıklamanın DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu bir konuşma yaparak dışarı çıkan 15 işçinin korku duvarını aştığını belirtti. Patronların yaşanan katliamın ardından hesap vermek yerine işçileri susturmaya çalışmasına dikkat çeken Arzu Çerkezoğlu ‘Bu lüks binalarda güzel hayatlar yaşanacak ancak bu binaları var eden işçilere yaşam hakkı tanınmıyor’ dedi. Çerkezoğlu herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini işçi kanı üzerinden bu binaların yükselmesine izin vermeyeceklerini söyledi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, asansör faciasının yaşandığı rezidans inşaatının önünde açıklama yaptı. Demirtaş, “Utanmadan çıkıp, ‘biz şirketimizin adının kirletilmesine izin vermeyeceğiz’ diyecek kadar vicdanınızı, insanlığınızı yitirmişsiniz, 50 bin defa sizin şirketiniz batsın.” dedi.

Torun’dan şantiyede iş durdu açıklaması

Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, 10 işçinin yaşamını yitirdiği Mecidiyeköy şantiyesinde tüm faaliyetlerin durdurulduğunu açıkladı. Şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada, “Eski Ali Sami Yen Stadyumu arazisi üzerinde devam etmekte olan inşaatımızda ayrıntıları henüz bilinmeyen bir nedenle elim bir asansör kazası meydana gelmiştir. Kaza ile ilgili adli soruşturma başlamış olup inşaat sahasındaki tüm faaliyet ileriki bir tarihe kadar durdurulmuştur” denildi.

Şirketten yapılan basın açıklamasında da, “Acımız ve yasımız çok büyüktür. Elim kazanın olduğu Torun Center’da süresiz olarak; diğer şantiyelerimizde ise 5 gün boyunca tüm faaliyetlerimizi durduruyoruz” denildi.

Resim Ekleme

İşçiler memleketine gönderiliyor

Torun GYO inşaatının ölümlerden sonra gündem olmasının ardıdan ortalıkta işçi görmek istemeyen patron işçileri memleketine gönderiyor. Bazı işçiler ise taşeron firmaların başka şantiyelerinde çalıştırıyor.
Bugün işçiler bavullarını alıp memleketlerinin yolunu tuttu. İşçilere 30 gün boyunca ücretli izin verildiği öne sürüldü. Ancak görüştüğümüz çoğu işçi alacak ücretlerinin dahi ödenmediğini öylüyor.
Şantiye alanından çıkan işçiler gazetecilere açıklamalarda bulundu. Olumsuz koşullarda çalıştıklarını söyleyen işçiler güvenliğin yetersiz olduğunu tekrarladı. Bu sırada şantiye sahasından çıkan özel güvenlik görevlilerinin gazetecilere açıklama yapan işçilere müdahale etmek istedi. Güvenlikçilere gazeteciler tepki gösterdi.

Sendika.Org

umut  |  Cvp:
Cevap: 4
09.09.2014- 11:03

Yaşamak için ölmek
Özgür Şen


Ölüme alışılır mı? İnsanoğlu fani bir yaratık, canlılık sonsuzluğu dışlıyor zaten. Ama bu ölüm öyle bir ölüm değil ki. İnsan bu ölüme, cinayete nasıl alışır...

Bir ömrü yaşayıp gitmiyorlar. Mesele yaşları da değil sadece. Yaşamak için oradayken, ekmek parası kazanırken ölmeleri, öldürülmeleri mesele. Bir insan, hangi yaşta olursa olsun, ekmeğini, yaşamını kazanırken ölemez.

Yaşamak için ölünür mü? Anayurdu savunurken, dava, fikir ve idealler uğruna ölürken başka bir hayat için ölürsün. Bu hayat için değil... Ama ekmek parası kazanırken insan, zorunda olduğu bir hayatı yaşamak için ölür.

Zorunda olduğu için ölünür mü? Yerin yedi kat dibine keyfinden mi iniyor bu insanlar? Gökyüzüne tırmanan kontrolsüz katlara zevk için mi çıkıyorlar? Bir mağarayı keşfetmiyor, bir dağın zirvesini fethetmiyorlar. Karıları, çocukları, belki anne babaları, belki kardeşleri, belki de sadece kendileri için ama hayatları uğruna oradalar. Ama ölüyorlar.

Buna alışıyoruz. Yaşamak için ölmeyi, öldürülmeyi kanıksıyoruz. Kapitalizm bu kadar akıldışı bir düzen işte. Sonra liberallerden ya da çok bilmiş batılı akademisyenlerden insan doğasına dair akıl öğreniyoruz. İnsan doğasına en uygun düzen olarak kapitalizmin insanı nasıl öldürdüğüne tanık oluyoruz. İnsanın doğası bu demek. Yaşamak için ölmek... Ama daha önemlisi buna alışmak.

İnsanlar çalışırken, çalışmak için ölüyorlar. Diğerleri çalışmaya devam ediyor, ölümü izlerken çalışabiliyor. Kendisinin de ölebileceğini bile bile üstelik... Madende, fabrikada, tersanede, inşaatta, depoda her an ölebileceğini bilen bir insan nasıl çalışır, ölüme nasıl alışır? Arkadaşları, meslektaşları, kardeşleri gözü önünde ya da başka bir yerde öldüğünde, ölümle karşı karşıya gelmekten, ölümü öğrenmekten nasıl kaçınır? Ölümle birlikte öğrendiği madenlerin, fabrikaların, tersanenlerin, inşaatların, depoların, şehirlerin, kasabaların, uzak şantiyelerin ismini mi unutur?

Bir insan böylesi ölüme nasıl alışır...

Bir insan buna alıştığında insan kalır mı?

Kapitalizm insanı buna alıştırdığı için insanı insanlıktan çıkarıyor işte. İnsanı böyle çürütüyor. Çürüyen insan yaşamak için ölünmesine alışıyor. Unutan öğrenemez, o yüzden insanlar unutmayı öğreniyor. Daha ölü bedenler soğumadan ölüleri unutanlar, yaşamak için ölmeye alışıyorlar.

Emeğine yabancılaşan, yaşamına yabancılaşıyor. Emeğine sahip çıkamayan, ölüsüne de sahip çıkamıyor.

Kapitalizm insana unutmayı öğretirken çürümeyi öğretiyor.

Bu düzende çürümeyen çalışamıyor çünkü. Yaşamak için çalışmak zorunda olan insanların çalışmak için de çürümek zorunda oldukları düzene kapitalizm deniyor. Kapitalizm ayakta kalmak için insanların çalışmasına muhtaç; demek ki kapitalizm çürütmeden varolamıyor.

İnsanlar ölürken, ölmeyenler ölenleri unutup mezara girmeden daha hayattayken çürürken, başka türlüsü mümkün mü diye nasıl sorulmaz? Mümkün elbette... Başka bir ülke, başka bir dünya, başka bir hayat mümkün. Tüm bunlara, yaşamak için ölmeye alışmamak mümkün. İnsan kalmak mümkün. Sosyalizm mümkün.

İşte tam buradan başlamak gerekiyor. Kapitalizm insanları bu kadar kolay çürütürken sosyalizmin yokluğundan faydalanıyor, çürüyen insan bu düzene alışıyor. Sosyalizm mümkündür demek, sosyalizmin sahici bir alternatif olduğunu söylemek, sosyalizmin sesini duyurmak bugün bu kısır döngüyü kırmanın tek yolu artık.

Ne acı, niye ertelemediğimizi bizim yerimize ölümler anlatıyor. Sosyalizm neden güncel bir hedef sorusunu, başlarında baret, üstlerinde tulumlarıyla ölen kardeşlerimiz yanıtlıyor. Sonu gelmez ölümler, sosyalizmin bir an önce güçlenmek zorunda olduğunu gösteriyor.

Sosyalizm bu ülkede güçlendiğinde ölümler hepten durmayacak elbette. Ama sosyalizm bu ülkede güçlendiğinde ölümlere alışan insanların sayısı azalacak. Ölümlere alışanların sayısı azaldıkça, patronlar ve onların siyasi temsilcileri bu kadar rahat cinayet işleyemeyecek, cinayetleri kaza diye geçiştiremeyecek.

Bu ülkede sosyalizmin sesi daha gür çıktığında, yaşamak için ölenler yalnızca bir duayla uğurlanamayacak, AKP cinayetlerini dualarla unutturamayacak, işçiler, patronlar servetlerine servet katsın diye üç kuruş için ölürken ana muhalefet partisinin lideri solculuğu aklınca fakir fukara edebiyatından kurtarmaya soyunamayacak.

Sosyalizm işçi sınıfının hafızasıdır. Sınıfın nabzı sosyalizmle atmaya başladığında kimse kolay unutamayacak, unutanlara hemen yine hatırlatılacak.
Sosyalizm hep hatırlatır. Soma'yı, Torunlar'ı ve daha nicelerini unutmayın. Hatırlayan çürümez, yeni bir düzen çürümeyenlerin sırtında yükselir çünkü.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 5
10.09.2014- 13:36

Yeraltından belgeler- Ahmet Cemal  

Hayır, bu başlıkla 19.yüzyıl Rus roman sanatının en büyüklerinden Dostoyevski’nin bir eserine atıfta bulunmuyorum.

21. yüzyıl Türkiyesi’nde, ülkenin en büyük şehri İstanbul’da, dev bir gökdelenin yapımında çalışan işçilerden on tanesinin bir ‘asansör cinayeti’ sonucu ölmelerine ve aynı inşaatta çalışmakta olan bin beş yüz işçinin o gökdelenin dört kat dibinde, toprağın dört kat altında, ‘eksi dördüncü’ katta sürdürmekte oldukları hayata dikkatleri çekmek istiyorum.

Yazımın başlığında sözünü ettiğim belgeler, bu işçilerin günlük mesailerini tamamladıktan sonra ‘dinlenmek üzere’ çekildikleri CEHENNEMLERİNE ait. Ve bu, bir Dante’nin bile anlatmakta zorlanacağı kadar korkunç bir cehennem.

Zaten o yüzden başlığım ile Dostoyevski’nin bir eserine falan atıfta bulunmadığımı özellikle belirtme ihtiyacını duydum. Hayır, kesinlikle yapamazdım bunu, yani Dostoyevski’ye atıfta bulunamazdım. Çünkü böylesi bir YERALTININ fotoğrafları karşısında karşısında bir Dostoyevski bile kendi kalemi ile kurgulamış olduğu ‘yeraltı’nın yetersizliğinden ötürü utanç duyabilirdi!

Neredeyse ancak bir hücre büyüklüğündeki odalara tıkılmış ranzalar.

Ranzaların üstüne serili çıplak şilteler ve kir pas içindeki battaniyeler.

Ranzalar işçilerin hepsine yetmediği için, taş zemine serilmiş paçavralar.

Ranzaları ve taş zemini nöbetleşe bölüşen işçiler.

Ranzaların yanı başında, içleri gökdelenin yapımında kullanılan kireç ve kumlarla, araç ve gereçlerle dolu el arabaları ve kaplar.

Yine ‘eksi dördüncü’ katta bulunan, içinde farelerin cirit attığı, pislik içindeki yemekhaneler. Pislikten geçilmeyen banyolar ve tuvaletler. Kokusu fotoğraflardan fışkıran bir pislik kokusu…

Böyle ‘hücreleri’ ortaçağın Enkizisyon’unun bile icat edebildiğinden çok kuşkuluyum!

Ve sonra – aynı gökdelen inşaatının 32.katından düşen, yıldırım hızıyla en alt kata çakılan asansörle birlikte paramparça olan on işçi …

Asansöre onlarla birlikte inşaat malzemeleri de yüklendiğinden, o malzemelerin ağırlığı altında ezilip cesetleri tanınmaz hale gelmiş on işçi …

“Severiz yaratılmışı Yaradan’dan dolayı…”

Bir iktidarın on yıldan fazladır sürdürmekte olduğu devasa bir yalan!

‘Yaratılmış’lar arasında tüyler ürpertici bir ayrım gözetmekten çekinmeyen bir iktidarın yalanı!

“Severiz yaratılmışı Yaradan’dan dolayı…” – ama bir şartla : Eğer ‘yaratılmış’ BİZDEN ise!

Peki ya SİZDEN olmayanlar? Ya sizden olmadıkları için ‘destan yazan’ polisinizin kurşunları ve tekmeleri ile can veren o sekiz gencecik can, hani öldüklerinden bu yana adlarını bir kez bile ağzınıza almadığınız, bir rahmet okumayı bile esirgediğiniz, rahmet okumak yerine analarını babalarını kitlelere yuhalattığınız o canlar?

Onları bir başka YARADAN mı yarattı ki, bunca nefrete layık gördünüz?

Ve sonra Soma’da yitirdiğimiz üç yüz candan hemen sonra indirdiğiniz tekmeler ve tokatlar – onlar hangi Yaradan’ın yarattıkları içindi?

“Severiz yaratılmışı Yaradan’dan dolayı…”

Dini alet ederek yalan söylemeyi bırakalım isterseniz artık. Bunca ölümden ve öldürmeden sonra.

Yalanı bırakalım, ve yalana sapmak yerine, bir başka yazarın, 20.yüzyıl dünya edebiyatının en büyüklerinden birinin, Elias Canetti’nin kısacık , ama sonsuzluk kadar etkili bir notuna göz atalım : “İnsan yaşamı ölçüt olmaktan çıktığından bu yana, artık hiçbir şeyin ölçütü kalmadı.”

Söyleyin, kimsiniz?

Kimlerdensiniz ki, böylesine korkunç bir insanlık suçunu işleyebildiniz?

İnsan’ın yaşamını nasıl böylesine hiçe sayabildiniz?

Ve ‘Yaradan’ınız’ aşkına söyleyin : Hangi Kitap’ta yazılmıştır böyle bir cinayetin cezası?

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 6
10.09.2014- 15:05

İktidarda kapitalizmin en gerici en faşist iktidarı var. İktidar kendi zenginlerini yaratmak uğruna işçi ölümlerini hiç önemsiyor. Yeni Türkiye işçi ölümlerinin üzerinden yükseliyor. Demirtaş da cinayet mahalline gitmiş, ölümlerin olduğu gün. Hangi yüzle gitmiş? O işçi ölümlerinden biraz olsun utanmış mıdır? O işçi ölümlerinde bu düzenin, bu düzenin en gerici partisinin, ve o mecliste ayakta alkışladığı Recep Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğu olduğu, bu işçi düşmanı düzeni yaratanın bizzat AKP olduğu aklına gelmiş ve yaptığından pişmanlık duymuş mudur? Ve düşünmüş müdür, bu ülkeye demokrasiyi kiminle masaya oturarak getirmeye çalıştıklarını?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]