Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

23.01.2015- 06:42

Bazı arkadaşlar her ne kadar Stalinizm diye bir şey yok, Stalin'in teorik anlamda getirdiği bir yenilik yok dese de Stalinizm de vardır, Stalin'in teorik anlamda getirdiği yenilikleri veya revizyonları da.

Stalin'in teorik katkılarını(?) üç başlık altında toplayabiliriz;

1) Tek ülkede komünizmin alt evresinin uygulanabilirliği(sosyalizm), üst evresine de geçilebileceği

2) Komünizme gidişte ekonomik determinist bakış açısını hakim kılma buna paralel olarak sönümlenen devlet yerine gitgide güçlenen devlet düşüncesi

3) Aşırı katı merkezi örgüt

Bu üç maddeyi açarsak; birincisi Marx, Engels ve Lenin'de sosyalizm komünizmin alt evresidir(stalin bu noktada onlardan ayrışmıyor) ve uluslararası bir sistemdir(işte ayrışılan nokta). Onlara göre meta üretiminin kalktığı, piyasanın ve sermaye ilişkilerinin olmadığı, kent-kır ve kafa-kol emeği çelişkilerinin yok olduğu, paranın kullanımdan kalktığı bir düzen ancak uluslararası bir alanda inşa edilebilir. Tek ülkede diğer ülkelerden yalıtık bir şekilde böyle bir düzenin inşa edilebileceği kesinlikle düşüncelerinde yoktur. Stalin ise tek ülkede sosyalizmin kurulabileceğini iddia etmiş ve sonrasında kurulduğunu, sınıflı toplumun ortadan kalktığını iddia etmiş daha sonrasında ise üst evreye geçiş için çalışmaları başlatmıştır.

Stalin'in tek ülkede sosyalizmin olabilirliği ve buna paralel olarak bu ülkenin herşeye rağmen korunması düşüncesi diğer ülkelerdeki devrim mücadelelerinin keskinleşmemesine yada hedefine ulaşamamasına da neden olmuştur. Örnekler için; İran, Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya. Ancak yine de devrimin yayılması konusunda Stalin'e aşırı haksızlık edilmemesi taraftarıyım. Sonuçta Doğu Avrupa'da ve Almanya'nın yarısında komünist partiler iktidara gelmişlerdir. Ancak bu iktidarlar da asıl olarak devrimi yayma, uluslararası bir sosyalizm oluşturma düşüncesinden öte güvenlik kaygısıyla yani yine tek ülkede sosyalist rejimi koruma kaygısıyla oluşturulan rejimlerdir. Bundan dolayı da yarım yamalak ve sorunlu olmuşlardır.

İkincisine gelince; Stalin sosyalizmi-komünizmi ekonomik determinist temelli bir anlayışla üretim araçlarını geliştirme, ekonomik olarak ilerleme bağlamında ele almış bundan dolayı yönetsel anlamda Engels'in proleter diktatörlükte devlet gitgide sönümlenir, bürokrasi halka tabi kılınır, halkın bürokrasiyi dilediği gibi denetleme ve bürokratları dilediği gibi görevden alma yetkisi vardır, halk komünler aracılığıyla doğrudan yönetime katılır, düzenli ordu kaldırılıp tüm halk silahlandırılır(bunun gerçekçiliği soru işareti) gibi düşünceleri(aynıları Lenin'de de var) tersine çevrilmiş, halk bürokrasiye tabi kılınmış, bürokrasi toplum üzerinde baskın konuma gelmiş, yöneten-yönetilen ayrımı gitgide yok olacağına daha da derinleşmiştir. Stalin'de devlet komünizme ulaşılması için bugüne kadar ki en güçlü konumuna gelmelidir.

Üçüncüsüne gelince; aşırı katı ve merkezi örgüt düşüncesi de Stalin'de iki olgu sonucu oluşmuştur. Birincisi; tek ülkede sosyalizmin-komünizmin oluşabileceğini düşünen ve sosyalizm-komünizmi ekonomik determinist bir bakış açısıyla ele alan Stalin sosyalizm-komünizme ulaşmak için çok sağlam ve tavizsiz bir irade koyulması gerektiğini düşünmüştür. İkincisi Kirov'un öldürülmesinin ardından Stalin kendisine bir suikast veya darbe tertip edileceği düşüncesine kapılmış(haklılığıda var) bundan dolayı da kendisine olan muhalefeti ortadan kaldırmaya karar vermiştir. Bu iki olgunun sonucu olarak Moskova Mahkemelerinde ve genel olarak 1930'lar da büyük bir kan deryası yaşanmıştır(Lenin'in hazır bulunduğu 11.kongrenin merkez komite üyelerinin bir çoğu öldürüldü, 26 ocak 1934 de toplanan 17. kongredeki 1.966 delegeden 1.108 i daha sonraki yıllarda öldürüldü. Öldürülenler arasında seçilen 139 MK üyesinin 98'i de vardı).

Üçüncü madde SSCB'nin çöküşünü başlatan dinamiklerden biridir. Parti kadrolarının, partinin önemli aydınlarının, onlarca yılda oluşmuş Bolşevik örgütlülüğünün çoğu isminin idam edilmesi veya bir şekilde ölmesi partinin kadro birikiminin büyük zararlar görmesine yol açmış, SBKP aynı kadro dinamizmini ve aydın birikimini bir daha yakalayamamış, parti Stalin'den sonra üçüncü sınıf adamlara kalmıştır(Hruşçov gibiler). SSCB'nin çöküşünün doğrudan ekonomik nedenlerle değil ideolojik mücadelede geri çekilme, kapitalizmin yaptığı ideolojik üretime karşılık verememe gibi nedenlerden olduğunu düşünürsek parti kadrolarındaki bu dağılma arkaya büyük bir enkaz bırakmıştır(ekonomik nedenlerle yıkılmadı demem tek ülkede sosyalizmin olabileceği anlamına gelmesin. ancak SSCB'nin tek ülkeden ziyade dev bir bölge olduğu akılda tutulmalı(yanılmıyorsam dünyanın altıda biri) ve 1930'lar da kapitalizmin bugünkü kadar küreselleşmediği de hesaba katılmalı. Zaten Küba, Çin ve Vietnam pratiklerinde yaşananlar tek ülkede sosyalizmin olmayacağının, olamayacağının bizzat itiraf edilmesidir).

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
23.01.2015- 07:30

''Birincisi; tek ülkede sosyalizmin-komünizmin oluşabileceğini düşünen...''

Yazıyı bir bütün olarak tartışmak mümkün. Ama yazının bu algı üzerinden inşa edildiğini de söylemek olası. Bunu söyleyebilmek için Stalin'in tek ülkede sınıfsız, devletsiz bir yapıyı oluşturabileceğini düşündüğünü söylemiş oluyoruz. Bu doğru ve haklı bir saptama mı? Sanıyorum öncelikli olarak bu konu üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Ondan sonra yazıdaki teorik konulara geçmek mümkün olabilir. Ama bu soru'nun üzerinden atlanılmaması gerekiyor.

Cevap: 2
23.01.2015- 07:39

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

''Birincisi; tek ülkede sosyalizmin-komünizmin oluşabileceğini düşünen...''

Yazıyı bir bütün olarak tartışmak mümkün. Ama yazının bu algı üzerinden inşa edildiğini de söylemek olası. Bunu söyleyebilmek için Stalin'in tek ülkede sınıfsız, devletsiz bir yapıyı oluşturabileceğini düşündüğünü söylemiş oluyoruz. Bu doğru ve haklı bir saptama mı? Sanıyorum öncelikli olarak bu konu üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Ondan sonra yazıdaki teorik konulara geçmek mümkün olabilir. Ama bu soru'nun üzerinden atlanılmaması gerekiyor.



Düzeltme yapmak gerekirse devletsiz değil sınıfsız toplumun oluşabileceğini savunuyor. Devlet emperyalizm uluslararası alanda yenilgiye uğratılamadığı için varlığını sürdürecek. Daha önce bu konuyla ilgili kaynağı şimdi vereceğim linkte paylaşmıştım; http://www.solpaylasim.com/k3948-tek-ulkede-komunizm-olur-mu-.html

umut  |  Cvp:
Cevap: 3
23.01.2015- 11:59

Stalinizm diye bir ideolojik akım yoktur. Stalinizm diye bir şey yok. Stalinizm sözü daha çok Stalin düşmanları tarafından Stalin ve Sovyet sosyalizminin kötülenmesi için kullanılır. Stalin, sosyalizmi geri kalmış bir ülkede uygulamaya ve devrimi korumaya çalışan saygı duyulması gereken bir liderdir.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 4
23.01.2015- 12:31

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

''Birincisi; tek ülkede sosyalizmin-komünizmin oluşabileceğini düşünen...''

Yazıyı bir bütün olarak tartışmak mümkün. Ama yazının bu algı üzerinden inşa edildiğini de söylemek olası. Bunu söyleyebilmek için Stalin'in tek ülkede sınıfsız, devletsiz bir yapıyı oluşturabileceğini düşündüğünü söylemiş oluyoruz. Bu doğru ve haklı bir saptama mı? Sanıyorum öncelikli olarak bu konu üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Ondan sonra yazıdaki teorik konulara geçmek mümkün olabilir. Ama bu soru'nun üzerinden atlanılmaması gerekiyor.



Düzeltme yapmak gerekirse devletsiz değil sınıfsız toplumun oluşabileceğini savunuyor. Devlet emperyalizm uluslararası alanda yenilgiye uğratılamadığı için varlığını sürdürecek. Daha önce bu konuyla ilgili kaynağı şimdi vereceğim linkte paylaşmıştım; http://www.solpaylasim.com/k3948-tek-ulkede-komunizm-olur-mu-.html



proletersosyalist, Stalin için sosyalizmin tek ülkede kurulacağını ve   ''hatta tek ülkede komünizmin oluşabileceğini düşünen'' demişsin. Stalin sana göre tek ülkede komünizmin oluşabileceğini düşünüyorsa o zaman sınıfsız ve devletsiz bir sistemin komünizm olabileceğini düşünüyor demektir. Sence çelişkili bir bakış açısı değil mi?

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 5
23.01.2015- 12:51

Sovyetlerin olduğu dünyada sosyalizm ve Stalin burjuva yazarlar tarafından eleştirilir, buna Troçkistler de katılırdı. Sovyetlerin çöküşünden sonra bu cephe daha da genişledi. Çöküşten sonra ortaya saçılan umutsuzluk pek çok kişiyi bu eleştirilere katılmaya yöneltti. Bazıları Lenin'i açıktan eleştiremeyince, hınçlarını Stalin'den çıkarmaya başladılar. Ben bunu, AKP politikasına benzetiyorum. AKP de açıktan Atatürk'e çatamaz ancak bunu İnönü üzerinden yapar. Stalin eleştirileri bana bu örneği hatırlatıyor.

Stalinizm diye bir ideolojik akım yoktur. Stalinizm diye bir şey yok. Stalinizm sözü daha çok Stalin düşmanları tarafından Stalin ve Sovyet sosyalizminin kötülenmesi için kullanılır. Stalin, sosyalizmi geri kalmış bir ülkede uygulamaya ve devrimi korumaya çalışan saygı duyulması gereken bir liderdir.

Umut'un söylediğine katılıyorum. Stalin konusundaki bu eleştirilerin haksızlık olduğunu düşünüyorum. Tek başına hem emperyalizm, hem de içerdeki yıkıcı muhalefete karşı mücadele eden, sosyalizmi köylülüğün ağır bastığı geri kalmış bir ülkede koruyarak dünyanın ikinci büyük gücü haline getiren ve Hitler faşizmini bozguna uğratan bir liderden bahsediyoruz. Yaptıkları pek çok insanın yapamayacağı işlerdi. Bütün bunları iradesi ve sosyalizme bağlılığıyla gerçekleştirdi. O yüzden Stalin konusundaki eleştirileri haksızlık olarak görüyorum.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 6
24.01.2015- 12:56

Sosyalizm ekonomik determinist bakış açısıyla ele alıış diyorsun, arkasından Stalin sağlam irade göstermiştir diyorsun. Bunun nesini eleştiriyorsun? Sosyalizmi kapitalizmin yerine oluşturabilmek için ekonomik alanda değişimler yapmak ve bu konuda irde göstermek gerek. Bunun nesi yanlış? Moskova mahkemelerini eleştiriyor ve burada mahkum olanları da Stalin'e bağlıyorsan, burjuva saldırılarından başka bir şey söylemiyorsun demektir. Hruşçov revizyonizmi kuyuya bir taş attı, kimse çıkartamıyor.

Cevap: 7
24.01.2015- 15:38

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

''Birincisi; tek ülkede sosyalizmin-komünizmin oluşabileceğini düşünen...''

Yazıyı bir bütün olarak tartışmak mümkün. Ama yazının bu algı üzerinden inşa edildiğini de söylemek olası. Bunu söyleyebilmek için Stalin'in tek ülkede sınıfsız, devletsiz bir yapıyı oluşturabileceğini düşündüğünü söylemiş oluyoruz. Bu doğru ve haklı bir saptama mı? Sanıyorum öncelikli olarak bu konu üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Ondan sonra yazıdaki teorik konulara geçmek mümkün olabilir. Ama bu soru'nun üzerinden atlanılmaması gerekiyor.



Düzeltme yapmak gerekirse devletsiz değil sınıfsız toplumun oluşabileceğini savunuyor. Devlet emperyalizm uluslararası alanda yenilgiye uğratılamadığı için varlığını sürdürecek. Daha önce bu konuyla ilgili kaynağı şimdi vereceğim linkte paylaşmıştım; http://www.solpaylasim.com/k3948-tek-ulkede-komunizm-olur-mu-.html



proletersosyalist, Stalin için sosyalizmin tek ülkede kurulacağını ve   ''hatta tek ülkede komünizmin oluşabileceğini düşünen'' demişsin. Stalin sana göre tek ülkede komünizmin oluşabileceğini düşünüyorsa o zaman sınıfsız ve devletsiz bir sistemin komünizm olabileceğini düşünüyor demektir. Sence çelişkili bir bakış açısı değil mi?


Evet çelişki var da çelişki bana ait değil Stalin'e ait. Daha önce değinilmişti; Stalin Marx ve Engels'in komünizm ve sosyalizm uluslararası planda uygulanan sınıfsız ve devletsiz bir sistemdir teorisini revize edip tek ülkede uygulanabileceğini, tek ülkede sınıfsız topluma geçilebileceğini ancak sınıfsız topluma geçilse de bu durum tek ülkede gerçekleştiği için diğer taraftan da emperyalizm uluslararası alanda varlığını sürdürdüğü için devletin varlığını koruyacağını söylüyor.

Cevap: 8
24.01.2015- 15:46

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Sosyalizm ekonomik determinist bakış açısıyla ele alıış diyorsun, arkasından Stalin sağlam irade göstermiştir diyorsun. Bunun nesini eleştiriyorsun? Sosyalizmi kapitalizmin yerine oluşturabilmek için ekonomik alanda değişimler yapmak ve bu konuda irde göstermek gerek. Bunun nesi yanlış? Moskova mahkemelerini eleştiriyor ve burada mahkum olanları da Stalin'e bağlıyorsan, burjuva saldırılarından başka bir şey söylemiyorsun demektir. Hruşçov revizyonizmi kuyuya bir taş attı, kimse çıkartamıyor.


İrade göstermek önemlidir ama gösterdiğiniz irade içinde bulunulan tarihsel ve mekânsal şartlara uygun olmalıdır. Stalin'in gösterdiği irade ne içinde bulunulan tarihsel ve mekânsal şartlara nede Rus toplumunun sosyal gelişmişliğine uygundu.

Moskova Mahkemelerinden kimi suçlayacağım? Böyle bir tradejiye karşı hiç olmamış gibi mi davranalım? Size göre Buharin, Zinoviyev, Kamenev ve daha hayatını sosyalizm mücadelesine adamış onca aydın gerçekten hain mi? Lenin'in bizzat içinde bulunduğu 11. Merkez Komite'nin bir çok üyesinin hain olduğuna, bizzat Stalin döneminde gerçekleşmiş 17.Kongreki 1.966 delegeden 1.108'inin gerçekten hain olduğuna, bu kongrede seçilen 139 MK üyesinin 98'inin gerçekten hain olduğuna inanıyor musunuz? Bu dönemde yaşanan bu olaylarla hesaplaşmamak asıl burjuvanın çarpıtılmış saldırılarının önünü açar.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]