Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

melnur  |  Cvp:
Cevap: 9
25.01.2015- 00:19

Stalin'in bütün uygulamaları Lenin'in ''teorisi'' doğrultultusundaydı. Bu konuda en küçük bir kaygı yoktur. Stalin de onun yolundan gitmiştir. Troçki dahil diğerleri bu konuda gereken iradeyi gösteremeyecek durumdaydı. NEP konusunda bile Stalin Lenin'i destekliyordu. Troçki bu konuda da muhalifti. Troçki her konuda hemen hemen muhalif pozisyona düşüyordu. Parti disiplini konusunda da Troçki ve diğerleri uygun davranmıyorlardı. Gelişen süreçteki üzücü olaylar Stalin'in değil, Stalin'i bir türlü kabullenemeyen bu muhalif liderlerin sorumluluğundadır.

Cevap: 10
25.01.2015- 01:13

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Stalin'in bütün uygulamaları Lenin'in ''teorisi'' doğrultultusundaydı. Bu konuda en küçük bir kaygı yoktur. Stalin de onun yolundan gitmiştir. Troçki dahil diğerleri bu konuda gereken iradeyi gösteremeyecek durumdaydı. NEP konusunda bile Stalin Lenin'i destekliyordu. Troçki bu konuda da muhalifti. Troçki her konuda hemen hemen muhalif pozisyona düşüyordu. Parti disiplini konusunda da Troçki ve diğerleri uygun davranmıyorlardı. Gelişen süreçteki üzücü olaylar Stalin'in değil, Stalin'i bir türlü kabullenemeyen bu muhalif liderlerin sorumluluğundadır.


Stalin'in Lenin'in küçük burjuva şehir ve kır üreticileri barış içinde, zamanla dönüştürülmeli görüşünü tersine çevirip sertlikle, katliamlarla yapılan dönüşüm mü Lenin'in ''teorisine'' uygun? Stalin'in oluşturduğu aşırı otoriter yapı mı, Lenin'in bürokratik mekanizma parçalanmalı, kitleler doğrudan yönetime katılmalı, en küçük yerel organ bile demokrasi sürecine katılmalı görüşlerine uygun?

Binlerce kişi mi parti disiplinine uymuyordu? Lenin döneminde parti disiplinine uyanlar Stalin döneminde ne oldu da değiştiler? Stalin'in gerekli ideolojik üretimi yapamaması ve bir arada tutacak şekilde bir liderlik karakteri sergileyememesi eleştirilmeyecek mi? Her muhalif olan, her eleştiren idam mı edilecek
?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 11
25.01.2015- 01:46

Biraz önceki yazımda değinmeye çalıştım. Burada Marksizmin özü özel mülkiyetin bütünüyle ortadan kaldırılmasıdır. Büyük burjuvazinin ekonomik dayanaklarının ortadan kaldırılmasıyla, küçük burjuvazi ve köylülüğün mülkiyetinin ortadan kaldırılması aynı süreç içinde gerçekleşmemesi gerektiği ise bir dip nottur. ( Önemsiz değildir demiyorum, yanlış anlaşılmasın, ikincil önemdedir.) Peki bizim nesnel koşullar doğrultumuza ne oldu? Koşullar bu konuda ne gösteriyordu?

Rusya'da devrimin gerçekleşmesiyle birlikte emperyalizmin çıkardığı iç savaş dört yıl sürdü. Paylaşım savaşından yorgun ve bıkkın çıkan kadrolar bu kez iç savaşla birlikte ölümcül yara aldılar. Kısıtlı sanayi işçileri bu iç savaşta büyük yıkım yaşadılar sağ kalanlar ise kente değil kıra, köylerine döndüler. Sovyet halkı yoksulluk ve açlığın pençesindeydi. Lenin NEP'i geçici olarak gündeme getirdi ve uygulamaya soktu. Stalin geldiğinde NEP'i devam ettirdi. Kent burjuvazisinin oluşmaya başlamasıyla birliktekte bu uygulamaya son verdi. Kırsal alanda ise kulakların egemenliği sürüyordu. Kulakların hakim olduğu köylülük sisteminin kenti besleyememesinin önüne geçmek gerekiyordu. ( Kulaklar sorun çıkartıyordu.) Kooperatifleşme bu yüzden uygulamaya kondu. Bu süreçte köylülükle çatışmalı süreçler de yaşandı. Ama devrim yapıyorsunuz ve amacınız her şeyden önce devrimi korumak ve ileri taşımak olmalıdır. Burada zaafiyete yer yoktur. Uygulama doğrudur ve gereklidir. Bu sorumluluk Stalin'in omuzlarında kalmıştır ve Stalin de devrim için o uygulamayı gerçekleştirmiştir. Yapılan marksizmin ve devrimin çıkarlarına uygundur.

Bir devrim gerçekleştiğinde orada iktidar mücadeleleri olur. Bunu doğal karşılamak gerekir. Burjuva ideologlar sürekli olarak Stalin'in diktatörlüğünü öne çıkartır. Evet, Stalin devrimi geriye düşürecek her muhalefete karşı serttir. Ama konuya neden hep böyle, bir karşı devrimci gibi yaklaşıyorsunuz. Bu konularda epey kaynak var. Sanki parti içinde Stalin'den başka hiç bir karar verici bir organ yokmuş gibi yorum yapıyorsunuz. Bence uygun bir tavır değil. En azından sol bir tavır değil. Parti içinde bir konu tartışılıyor ve sonra karar alınıyordu. Bu kararlar çoğunlukla alınıyordu. Aklımda yanlış kalmadıysa 10-12 binlik bir oy oranı belirleyici oluyordu. Şimdi böyle bir sistemde partinin aldığı karara karşı yönde davranmak uygulamaları geciktiriyor, partiyi içe dönük ve bitmek bilmeyen tartışmalara sevk ediyordu. Alınan kararlara uyulmaması, itirazlar, aynı konuların yeniden partiye taşınmasına yol açıyordu. Bu tür oylamalarda kazanan hep Stalin'in görüşleri oluyordu. Bu tabloya bakarak hala Stalin'i suçlamak çok da doğru bir yaklaşım olmasa gerek.

Cevap: 12
25.01.2015- 02:43

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Biraz önceki yazımda değinmeye çalıştım. Burada Marksizmin özü özel mülkiyetin bütünüyle ortadan kaldırılmasıdır. Büyük burjuvazinin ekonomik dayanaklarının ortadan kaldırılmasıyla, küçük burjuvazi ve köylülüğün mülkiyetinin ortadan kaldırılması aynı süreç içinde gerçekleşmemesi gerektiği ise bir dip nottur. ( Önemsiz değildir demiyorum, yanlış anlaşılmasın, ikincil önemdedir.) Peki bizim nesnel koşullar doğrultumuza ne oldu? Koşullar bu konuda ne gösteriyordu?

Rusya'da devrimin gerçekleşmesiyle birlikte emperyalizmin çıkardığı iç savaş dört yıl sürdü. Paylaşım savaşından yorgun ve bıkkın çıkan kadrolar bu kez iç savaşla birlikte ölümcül yara aldılar. Kısıtlı sanayi işçileri bu iç savaşta büyük yıkım yaşadılar sağ kalanlar ise kente değil kıra, köylerine döndüler. Sovyet halkı yoksulluk ve açlığın pençesindeydi. Lenin NEP'i geçici olarak gündeme getirdi ve uygulamaya soktu. Stalin geldiğinde NEP'i devam ettirdi. Kent burjuvazisinin oluşmaya başlamasıyla birliktekte bu uygulamaya son verdi. Kırsal alanda ise kulakların egemenliği sürüyordu. Kulakların hakim olduğu köylülük sisteminin kenti besleyememesinin önüne geçmek gerekiyordu. ( Kulaklar sorun çıkartıyordu.) Kooperatifleşme bu yüzden uygulamaya kondu. Bu süreçte köylülükle çatışmalı süreçler de yaşandı. Ama devrim yapıyorsunuz ve amacınız her şeyden önce devrimi korumak ve ileri taşımak olmalıdır. Burada zaafiyete yer yoktur. Uygulama doğrudur ve gereklidir. Bu sorumluluk Stalin'in omuzlarında kalmıştır ve Stalin de devrim için o uygulamayı gerçekleştirmiştir. Yapılan marksizmin ve devrimin çıkarlarına uygundur.

Bir devrim gerçekleştiğinde orada iktidar mücadeleleri olur. Bunu doğal karşılamak gerekir. Burjuva ideologlar sürekli olarak Stalin'in diktatörlüğünü öne çıkartır. Evet, Stalin devrimi geriye düşürecek her muhalefete karşı serttir. Ama konuya neden hep böyle, bir karşı devrimci gibi yaklaşıyorsunuz. Bu konularda epey kaynak var. Sanki parti içinde Stalin'den başka hiç bir karar verici bir organ yokmuş gibi yorum yapıyorsunuz. Bence uygun bir tavır değil. En azından sol bir tavır değil. Parti içinde bir konu tartışılıyor ve sonra karar alınıyordu. Bu kararlar çoğunlukla alınıyordu. Aklımda yanlış kalmadıysa 10-12 binlik bir oy oranı belirleyici oluyordu. Şimdi böyle bir sistemde partinin aldığı karara karşı yönde davranmak uygulamaları geciktiriyor, partiyi içe dönük ve bitmek bilmeyen tartışmalara sevk ediyordu. Alınan kararlara uyulmaması, itirazlar, aynı konuların yeniden partiye taşınmasına yol açıyordu. Bu tür oylamalarda kazanan hep Stalin'in görüşleri oluyordu. Bu tabloya bakarak hala Stalin'i suçlamak çok da doğru bir yaklaşım olmasa gerek.



Kollektifleştirmenin neresi doğru acaba? Kitlelerle birlikte barışçıl bir şekilde yapılması gereken dönüşüm (Marx ve Lenin'in küçük burjuva üreticiliğe karşı tutumu budur) bir anda baskıcı ve yukarıdan aşağı bir şekilde gerçekleşti. Siz insanların zihnini dönüştürmeden böyle bir şeye kalkışırsanız bu felaketle sonuçlanır. Öyle de oldu. Binlerce kişi öldü. Bakın nasıl zorla gerçekleştiğine dair bazı örnekler; 1928'de toprağın yüzde 97'si bireysel köylüler, yüzde 1,2'si kolektif çiftlikler, yüzde 1,5'i devlet çiftlikleri tarafından sürülmekteydi ve Birinci Beş Yıllık Planda da plan dönemi içerisinde toprakların yüzde 20'sinin kolektifleştirilmesi öngörülmekteydi. Ama 1929 sonunda başlayan kolektifleştirme dalgası hızla ilerledi ve 20 Şubat 1930'da köylülerin yüzde 50'sinin (çoğu artel veya komün olmak üzere) kolektif çiftliklere katıldığı açıklandı. Böylece yedi hafta içinde köylülüğün yarısı kolektifleştirilmiş oluyordu. Ancak bu gönüllü olarak değil bir bütün olarak köylünün direnişine rağmen yapıldı. Bunun böyle olduğu baskının geri çekilmesinin ardından kollektifleştirmenin düşen rakamından belli. Kısa süre içinde yüzde 55'ten yüzde 23'e düştü rakamlar(daha sonra 30'larda girişilecek baskıyla yine arttırıldı). Bu politika köylüler de o kadar rahatsızlık yarattı ki köylüler bu değişimi onaylamadığı için şehirlerden tam 50 bin insan köye gönderildi. Köylüler kolhoza vermemek için kendi hayvanlarını kesiyorlardı. 1933'te sığır sayısı, 1928'dekinin yarısının biraz üstündeydi. Kazakistan'da, 1928'de 19,2 milyon olan koyun ve keçi sayısı, büyük ölçülere varan bir kaybın sonucunda, 1935'te ancak 2,6 milyon kadardı. Köylüler kolhozlardan rahatsızlığından dolayı şehire kaçıyorlardı. Bu hem beklenenden fazla iş gücünün var olmasına neden oldu hem de eğitim verilen köylülerin şehire gelmesi üretimde sıkıntı yarattı. Sonuç olarak bu politika çözüm değil sorun getirdi. SSCB ABD'den yıllarca tahıl ithal etti. Stalin sonrası tarım konusunda defalarca reform yapıldı.

Kararların partililerle birlikte alınması meselesine gelince; Partinin iç demokrasisinin ne kadar ihlal edildiğinin kanıtlarından biri, partinin her düzeydeki örgütlerinin çalışanları olarak sekreterlerine karşılık gelen bir parti aygıtının oluşması ve yönetimi elinde toplamasıydı. Genel sekreter olarak başında Stalin'in bulunduğu Sekreterlik, üyelerin kayıtlarını tutup parti ve devlet görevlerine atamaları gerçekleştirdiği için, aynı zamanda parti aygıtının denetimini de elinde bulunduruyordu. Bu şekilde yönetimin parti içinde dar bir kesimin elinde toplanması ve muhaliflerin temizlenmesiyle aşırı bürokrat, yöneten-yönetilen ayrımının derinleştiği bir yapı oluştu git gide.






bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 13
25.01.2015- 12:34

proletersosyalist arkadaş önce zihinsel dönüşüm diyorsanız, zihinsel dönüşümü maddi dönüşümün önüne koyuyorsanız, aslında devrime de ihtiyaç yok. Bir yerde barışçıl geçişi savunuyordunuz. Nedeni bu olmalı? Zihinsel dönüşüm. Küçük burjuvazi istediği zaman mı özel mülkiyet kamulaştırılacak? İstemezse olmayacak mı? Zihinsel dönüşüm olmazsa olmayacak mı? Almanya'da faşizm iktidara gelmiş, sosyalizme saldıracağı belli, sen hala zihinsel dönüşüm diyorsun. Senin zihniyetin iktidara gelip köylünün zihniyet devrimini bekleseydi, Hitler'in tankı topu Moskova önlerinde durmaz, sosyalizmi ezer geçerdi. Hayallerle, duygusal çıkışlarla devrim gerçekleşmez. Bu şekilde devrim de korunamaz.

spartakus  |  Cvp:
Cevap: 14
25.01.2015- 13:04

Sovyet köylülüğünün ana kütlesi, sosyalist inşa işine çekilebilir mi? "Leninizmin Temelleri Üzerine" yazısı bu konuda iki temel tez içeriyor: 1) "Sovyetler Birliği'nin köylülüğü, Batı'nın köylülüğüyle karıştırılmamalıdır. Üç devrimin okulundan geçmiş ve proletarya ile birlikte ve başında proletarya olmak üzere çara ve burjuvazinin iktidarına karşı mücadele etmiş bir köylülük, toprağı ve barışı proleter devrimin elinden elde etmiş olan ve bundan dolayı da proletaryanın yedek gücü haline gelmiş bir köylülük — böyle bir köylülük, burjuva devrimi sırasında liberal burjuvazinin önderliği altında mücadele etmiş olan, toprağı bu burjuvazi sayesinde elde etmiş ve bundan dolayı da burjuvazinin bir yedek gücü haline gelmiş olan bir köylülükten mecburen farklı olmak zorundadır. Kanıtlamaya gerek yoktur ki, proletarya ile siyasi dostluğa ve siyasi işbirliğine yüksek değer vermeyi öğrenen ve özgürlüğünü bu dostluğa ve işbirliğine borçlu olan Sovyet köylülüğü, proletarya ile iktisadi işbirliğine özellikle elverişli olmak zorundadır." 2) "Rusya'daki tarım, Batının tarımı ile karıştırılmamalıdır. Orada tarımın gelişmesi, kapitalizmin her zamanki çizgisini izler, bir uçta büyük çiftlikler ve özel kapitalist latifundiyalarla, öteki uçta yoksulluk, sefalet ve ücret köleliği olmak üzere köylülüğün derin bir farklılaşması koşullarında olur. Dolayısıyla orada çökme ve çürüme tamamiyle doğaldır. Rusya'da ise başkadır. Bizde tarımın gelişmesi, bu yolu izleyemez; sadece Sovyet iktidarının varlığı ve en önemli üretim aletlerinin ve araçlarının millileştirilmiş olması bile böyle bir gelişmeye izin vermez. Rusya'da tarımın gelişmesi başka bir yoldan yürümek zorundadır; milyonlarca küçük ve orta köylünün kooperatiflerde birleşmesi yolunu, kırda, devletin tanıdığı tercihli kredilerle desteklenen kitlesel kooperatiflerin gelişmesi yolunu izlemek zorundadır. Lenin, kooperatifçilik üzerine yazılarında, bizde tarımın gelişmesinin yeni bir yoldan yürümek zorunda olduğuna; köylülerin çoğunluğunun kooperatifler aracılığıyla sosyalist inşaya çekilmesi yolunu, ilk önce sürüm alanında ve daha sonra tarımsal ürünlerin üretimi alanında da giderek kollektivizm ilkelerinin tarımın içine işlemesi yolunu izlemek zorunda olduğuna isabetle işaret etmiştir...

Stalin


Stalin'e karşı çıkmak için kooperatifleşmeye bile karşı çıkıyoruz.

Cevap: 15
25.01.2015- 13:24

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

proletersosyalist arkadaş önce zihinsel dönüşüm diyorsanız, zihinsel dönüşümü maddi dönüşümün önüne koyuyorsanız, aslında devrime de ihtiyaç yok. Bir yerde barışçıl geçişi savunuyordunuz. Nedeni bu olmalı? Zihinsel dönüşüm. Küçük burjuvazi istediği zaman mı özel mülkiyet kamulaştırılacak? İstemezse olmayacak mı? Zihinsel dönüşüm olmazsa olmayacak mı? Almanya'da faşizm iktidara gelmiş, sosyalizme saldıracağı belli, sen hala zihinsel dönüşüm diyorsun. Senin zihniyetin iktidara gelip köylünün zihniyet devrimini bekleseydi, Hitler'in tankı topu Moskova önlerinde durmaz, sosyalizmi ezer geçerdi. Hayallerle, duygusal çıkışlarla devrim gerçekleşmez. Bu şekilde devrim de korunamaz.


Tarımdaki büyük dönüşümü başlatmak için tabi ki zihinsel değişimi, altyapı hazırlaman, ''yeni insanın'' yavaş yavaş oluşmaya başlaması lazımdı. Sen bu dönüşü gerçekleştirmeden böyle bir işe girişirsen köylü bir bütün halinde direnir, hayvanlarını kolhoza vermemek için kendi öldürür, kolhoz da doğru düzgün çalışmaz ama kendi bireysel çiftliğinde daha çok üretim yapar, bir kısmı sırf baskılardan dolayı şehire kaçtığı bir kısmı da kolhoz uygulamalarına uymadığı reddettiği için şehirden köye 50 bin tane insan yollama gibi bir saçmalık gerçekleştirirsin. Rusya'da köylülük ve işçi her zaman ittifak içinde olmuştur ama 1928'den itibaren bu bozuldu. Köylü daha şartlar uygun değilken yukarıdan aşağı bir biçimde baskıya alındı. Peki bu ne getirdi? On binlerce ölü. Sovyet tarım sisteminde yıllarca devam edecek sorunlar. İşçinin en büyük müttefiği olan köylüyle gereksiz bir çatışma içine girmesi. Küçük burjuva üreticiler buna hazır olmadığı için belki de ileride girişilse yararlı olacak kollektifleştirmenin hiç bir zaman bekleneni verememesi, beklenen dönüşümü yaratamaması.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 16
25.01.2015- 17:20

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

proletersosyalist arkadaş önce zihinsel dönüşüm diyorsanız, zihinsel dönüşümü maddi dönüşümün önüne koyuyorsanız, aslında devrime de ihtiyaç yok. Bir yerde barışçıl geçişi savunuyordunuz. Nedeni bu olmalı? Zihinsel dönüşüm. Küçük burjuvazi istediği zaman mı özel mülkiyet kamulaştırılacak? İstemezse olmayacak mı? Zihinsel dönüşüm olmazsa olmayacak mı? Almanya'da faşizm iktidara gelmiş, sosyalizme saldıracağı belli, sen hala zihinsel dönüşüm diyorsun. Senin zihniyetin iktidara gelip köylünün zihniyet devrimini bekleseydi, Hitler'in tankı topu Moskova önlerinde durmaz, sosyalizmi ezer geçerdi. Hayallerle, duygusal çıkışlarla devrim gerçekleşmez. Bu şekilde devrim de korunamaz.


Tarımdaki büyük dönüşümü başlatmak için tabi ki zihinsel değişimi, altyapı hazırlaman, ''yeni insanın'' yavaş yavaş oluşmaya başlaması lazımdı. Sen bu dönüşü gerçekleştirmeden böyle bir işe girişirsen köylü bir bütün halinde direnir, hayvanlarını kolhoza vermemek için kendi öldürür, kolhoz da doğru düzgün çalışmaz ama kendi bireysel çiftliğinde daha çok üretim yapar, bir kısmı sırf baskılardan dolayı şehire kaçtığı bir kısmı da kolhoz uygulamalarına uymadığı reddettiği için şehirden köye 50 bin tane insan yollama gibi bir saçmalık gerçekleştirirsin. Rusya'da köylülük ve işçi her zaman ittifak içinde olmuştur ama 1928'den itibaren bu bozuldu. Köylü daha şartlar uygun değilken yukarıdan aşağı bir biçimde baskıya alındı. Peki bu ne getirdi? On binlerce ölü. Sovyet tarım sisteminde yıllarca devam edecek sorunlar. İşçinin en büyük müttefiği olan köylüyle gereksiz bir çatışma içine girmesi. Küçük burjuva üreticiler buna hazır olmadığı için belki de ileride girişilse yararlı olacak kollektifleştirmenin hiç bir zaman bekleneni verememesi, beklenen dönüşümü yaratamaması.



Yukarıdaki mesajınızda bir takım rakamlar, yüzdeler vermiştiniz. Rakam veriyorsanız kaynak vermeniz gerekir. Bunları nereden aldınız?

İşçi ile köylü arasında neden çatışma olsun? Bunu da açıklamanız gerek.

Toprak reformunun hızlandırılmasının nedeni büyük çiftlikler kurmak. Kooperatif olarak veya devlet çiftlikleri. Bunun nedeni de üretimin yetersizliği. O kadar yetersiz ki Avrupa'da açlık var. Üretimi artırmak için mekanizasyona geçmek gerekiyor. Tarım reformu bu nedenle hızlandırılıyor. Ayrıca bir neden daha var. Rusya,   Almanya, İngiltere değil. Yani ileri sanayi toplumu değil, kentleşme tamamlanmamış. Tarımda mekanizasyon sonunda işçgücünün kentlere aktarılması hedefleniyor.

Bu kadar ön yargılı olmayın. Stalin'den sonra başa geçen Hruşçov köylü kökenlidir. Stalin döneminde yapılan çok şeyi değiştirmiştir. Sizi yukarıda verdiğiniz Lenin'in Stalin hk. değerlendirme de içeren parti merkez komitesine yazılmış mektubunu yayınlayan da Hruşçov. Stalin'den kalan çok şeyi değiştiren köylü Hruşçov'un dokunmadığı ve aynen sürdürdüğü şey Stalin'in tarım programı. Yani kollektifleştirme ve kamu çiftlikleri kurma. Neden acaba?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]