Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi

Yurtsever: TKP sosyalist hareketin ortak kaynağıdır

Haluk Yurtsever: 10 Eylül 1920’de Mustafa Suphi ve yoldaşlarının kurdukları Türkiye Komünist Partisi, Türkiye, sol, sosyalist hareketinin ortak kaynağı, ortak pınarıdır.

Resim Ekleme

(İleri - Haber Merkezi) İleri Haber yazarı Haluk Yurtsever, Halkın Türkiye Komünist Partisi'nin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği 15'leri anma etkinliğinde konuştu.

Yurtsever'in konuşmasının tamamı şu şekilde:

"Sözlerime başlarken, birçoğunu uzun zamandır tanıdığım dost yoldaşlarımı, çoğunu ilk kez bu salonda gördüğüm genç komünistleri, bu anlamlı toplantıda bu salonda bulunan herkesi, hepinizi, sevgiyle, coşkuyla, yoldaşlık ve kardeşlik duygularıyla selamlıyorum.

Sevgili kardeşlerim, 1921 yılının 28-29 Ocak gecesinde olanlar, 15’lerin hunharca katledilmesi, tarihimizin asla unutmayacağımız, kanlı, karanlık, trajik bir sayfasıdır.

Bu kısa konuşmada, birkaç noktanın altını çizmek istiyorum.

Mustafa Suphi TKP’nin kuruluş kongresinde yaptığı konuşmada, Anadolu’daki ulusal hareketin emperyalizme karşı mücadelesiyle “dünya proleter hareketine” yardım ettiğini, gelişip derinleşmesiyle sınıf bilincinin doğmasına ve toplumsal devrim ortamının hazırlanmasına hizmet edeceğini söylemişti. Özetle, 1921’de TKP, Anadolu’daki ulusal harekete dünya devrimi, Türkiye’de toplumsal devrim merceğinden bakıyordu. Bu nokta, dönemin siyasal iklimini de yansıttığı için son derece önemlidir.

İkinci noktaya geliyorum. TKP önderleri, siyasal olarak son derece doğru bir kararla, ulusal kurtuluş mücadelesine bağımsız bir güç olarak katılmak, TKP’yi Türkiye topraklarında var etmek için yola çıktılar. Bu karar, o günün siyasal dengeleri ve iklimi içinde, tartışmasız biçimde devrimci-gerçekçi tek seçenekti. Ekim Devrimi’nin devrimcileştirici etkisinin dalga yayıldığı zamanlardı. Çerkez Ethem komutasındaki Yeşil Ordu, Meclisteki Halk Zümresi, TKP’nin İstanbul ve Anadolu’daki örgütleri kurtuluş savaşının sol cephesinin potansiyel bileşenleriydi. Burjuvazi, bu üç gücün bir araya gelmesi durumunda hegemonyasına meydan okunacağını gördü. Bir ay içinde üçünü de devre dışı bırakan operasyonlara bunun için başvurdu. 5 Ocak’ta Çerkez Ethem önderliğindeki Yeşil Ordu dağıtıldı. 28-29 Ocak’ta Suphiler katledildi. 1 Şubat’ta Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (THİF) üyeleri tutuklandı.

Suphiler trajik tasfiyesinin sınıfsal ve siyasal özü budur.

Son olarak, bu tasfiyenin tarihsel açıdan önemli iki sonucunu özetlemek istiyorum: Bir: Bu tasfiye ile, komünistlerin ve bağlaşıklarının ulusal kurtuluş mücadelesine kendi görüş ve örgütleriyle katılmaları engellenmiş, böylece, ülke toprağına kök salması açısından altın değerindeki bir fırsat TKP’nin elinden alınmış oldu. İki: Ulusal kurtuluş hareketinin emekçi-sol kanadının planlı bir operasyonla yok edilmesi, Türk burjuva devriminin, en başından topal ve güdük kalmasına neden oldu. 1923 burjuva cumhuriyet hareketinin ayakları üzerinde dikildiği anda gericileşmeye başlamasının en önemli nedeni sol yanının yok edilmiş olmasıdır.

1960-1980 arasındaki sola açılış, cumhuriyetin gerilemesini durduracak, dengeleyecek son şanstı. Ama, 1921’de olduğu gibi 1980’de de, sermayenin komünizm korkusu cumhuriyetçiliğine ağır bastı. Türkiye’nin egemenleri, 12 Eylül 1980’de can havliyle siyasal İslama, dinci gericiliğe sarıldılar.

Uzun sözün kısası yoldaşlar, 15’lerin hunharca tasfiyesiyle, 1923’te kurulan cumhuriyetin adım adım gercileşmesi, geçtiğimiz 12 yılda da AKP eliyle, tüm felsefesi, ideolojisi, kurumları ve kadrolarıyla bu ölçüde kolay çözülmesi arasında tarihsel bir bağ var.

Bu bağı görmek, bu bağı kurmak, yalnızca doğru bir tarih görüşüne sahip olmak için değil, bundan sonraki mücadelenin başarısı için de yaşamsal önem taşıyor.

Bugün bize düşen, yalnız birbirimize, yalnız işçi sınıfımıza değil, tüm topluma, bu ülkenin ilerici, aydınlık, cumhuriyetçi insanlarına “laik devlet, seküler toplum” hedeflerine ancak aşağıdan gelen bir emekçi halk hareketiyle, bayrağında “sosyalist cumhuriyet” yazan bir yürüyüşle ulaşılabileceğini hem söylemde, hem eylemde göstermektir.

10 Eylül 1920’de Mustafa Suphi ve yoldaşlarının kurdukları Türkiye Komünist Partisi, Türkiye, sol, sosyalist hareketinin ortak kaynağı, ortak pınarıdır. TKP tarihi, birçok başka partinin tarihi gibi, yükseliş ve düşüşlerin, atılımlarla çözülüşlerin, komünist direngenlikle yoldan dönüşlerin iç içe yaşandığı bir tarihtir. Tarih nasıl yaşanmışsa öyledir. Tarihi değiştiremeyiz. Ama, bugün geleceği kazanmak için savaşırken, geçmişimizin değerlerini yeni bir ruhla, yeniden üretebilir, bu ülkenin kökleri ve geleceği ortak güçlerini devrimci bir atılımla yeniden birleştirebilir, bu anlamda tarihi yeniden yazabiliriz. Tarihsel görevimiz budur!

Bitirirken şunu söylemek istiyorum: Eşitlik, özgürlük, sürekli devrimcilik, proleter direngenlik, kolektif üretkenlik, ortaklık bilinci, insan sevgisi, onbinlerce yıllık ilerici insanlık tarihinin tüm birikim ve değerleri bizimdir ve bizimledir.

Bu tarihi günde, bu değerleri dünden bugüne taşıyanlara, bugünden yarına taşıyacak olanlara selam olsun!"

solcu  |  Cvp:
Cevap: 1
01.02.2015- 19:34

Haluk Yurtsever partiye katılmamış anlaşılan.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 2
02.02.2015- 22:55

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Haluk Yurtsever partiye katılmamış anlaşılan.



Katılmamışsa ve dünkü etkinliğe katılmışsa yakında o da partiye girecektir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]