Darmadığın olmamak için bu karar alındı. Homojen olmayan bir kitleye sandık konusunda tek bir parti önerilemezdi. Böyle bir kararla seçimde istenilen partiye oy verilmesinin ucu açık bırakıldı, sokağın önemsendiği açıklandı. Bunun nesi yalnış?

Şunu söyleyebilirlerdi. Biz hiç bir partiyle ittifaka yanaşmıyoruz, BHH'nın bileşen partileri bağımsız olarak herkes tek başına seçime gidiyor diyebilirlerdi. Yani ÖDP, KP ve HTKP ayrı ayrı seçime girebilirler demi. Ne bu buğlaklık böyle, demekki BHH kendi içinde bir birlik gösteremiyor HTKP genel başkanı Baş ben olsam böyle karar almazsım diyor. Acaba ÖDP tek başına nasıl kart alırdı?
BHH'ın yaptığı şu anlama geliyor, bizim herhangi bir gücümüz yok, belirleyici değiliz, kendi aramızda seçim ittifakı alacak bir konumda da değiliz, en iyisi üyelerimizi, daha doğrusu partileri serbest bırakalım   ve böylece ne şiş yansın nede kebab. Eminimki KP, HTKP ve ÖDP kendi üyelerine kime oy vermeleri gerektiğini ayrıca söyleyeceklerdir, ama açıktan söyleyemeyecekler.
Darmadağan olup olmama konusu seçim sonrası belirleyici olacak.

Mesele tek bir taktiğin benimsenmeme meselesi değil, ben de görebiliyorum bir sürü hareketin farklı taktiklere ve presiplere sahip olduğunu. Ancak partiler bir birleşik hareket kuruyorsa, bir prensibi korumak ve onun üzerinden bir şeyler üretmek amacıyla kurulurlar. Bu hareketin prensibi "güya" Taksim-Gezi isyanı sonrasındaki enerjiyi, direnci korumak, yükseltmek. O sebeple adı "Haziran". Her yazıda söylenen bu. Buna farklı taktiklerin belirtilmesinde kimsenin sözü yok. Ancak hareketler farklı prensipler öne sürüyor, homojenleşemiyor, birbiri arasındaki farkları kapatamıyor. Bunun için "eleştirinin öldürücü diyalektiğini" göze alamıyor.

Bu sebeple BHH, küfrettiği hareketlere oy verdirmekten başka bir iş yapamamıştır. Sokak söylemi de yetersizdir, sokakta sıradan gelişigüzel kitleler yer alır. Sokağın kenarındaki hangi binada, hangi iş yerinde, hangi alanda örgütleneceksin? Kimlere sesleneceksin? Hangi binada komutanları toplayacaksın? Hangisini örgütlemek için ziyarete gideceksin, ikna etmeye çalışacaksın? Bunların hiçbirinde BHH örgütleri uzlaşamaz. Dolayısıyla da böyle anlamı karnında bir karar alınmış olur.

Bunun alternatifi olarak HKP, tüm bu soruların cevabını veriyor. Seçime hazır, seçim sonrasına da hazır, prensibi belli, taktiği de belli bir nedensellikte değişebilir. BHH'de tek bir örgüt bile bu tutarlılıkta değildir. Kısacası bu tutarlılık ile diğer tutarsızlığı yan yana koyunca benim eleştirilerim ortaya çıkıyor, rahatınızı bozmak istemezdim ama "ben buraya sizi rahatsız etmeye geldim" zaten.

Çok doğru bir tesbit. Burada yüzlerce yorum okuyabiliriz, BHH devamlı
HDP hakkında "kürt milliyetcisi, AKP ile gizli ortaklığı var, HDP AKP'yi iktidarda tutmak için çaba harcıyor, HDP çarşaflılara kapısını açıyor, aydınlanmacı değiller, anti emperyalist hiç değiller,....."   gibi yazıd, çizdi. Şimdi de üyelerine diyorlarki "seçimlerde oyunuzu CHP'yemi yoksa HDP'yemi veririsiniz, kararı size bırakıyoruz". Tamda bu noktada BHH kendi söylemleriyle çelişiyor. Sen   üyelerine her seferinde HDP'yi kötüle, hakkında devamlı negatif görüş bildir,..... ama sonunda istiyorsanız oyunuzu verebilirsiniz de. Tam bir ikiyüzlülük, basiretsizlik,......
Bu tutum çok yakında BHH'ın sonunu getirecek.

Vurun Birleşik Haziran Hareketi'ne.-Müjde Tozbey Erden


Sonunda   BHH'nin seçimlerde alacağı tavra dair beklenen açıklama geldi ve beklenen "kızılca" kıyamet koptu. Bu ülkenin solcuları zaten   kemalizm kuyrukçusu, basiretsiz, kifayetsiz... Hakaretin küfürün haddi hesabı yok. Tarihi bir fırsat kaçırılmış hatta bir yazarın ifadesiyle boş kalenin önünde atılan pasa dokunulup gol atılamamıştı. Hatta dokunmaya bile gerek yoktu, öylece orada durulsaydı da olurdu. Top BHH'ye çarptırılıp da gol atılabilirdi.

Zaten BHH'de yer alan bir kısım solcunun görevi HDP'nin önünü kesmek gezide ortaya çıkan enerjiyi CHP'ye aktarmaktı. Bu kısım solcular Kürtlerle yan yana gelmemek için kırk takla atarlardı. Kürt kelimesinden gocunur, Kürtlerin özgürlük mücadelesinden tiksinirlerdi. Hatta BHH sırf bunun için kurulmuş bir yapıydı. Tamam Kürt siyasi hareketinin ulusal bir hareket olmasından mütevellit bazı sorunları vardı ama...

Emin olun bizim burada konuyu tartıştığımız Kürt siyasetinden arkadaşlar daha gerçekçiler. Çünkü içeriden bakabiliyorlar. Kendi pozisyonlarına dair kafaları karışık değil. Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Hüda Kaya'nın ve Sırrı Süreyya Önder'in aynı listeden seçime girecek olmasını ve bizim de bu renklerden biri olmak istemeyişimizi anlayabiliyorlar örneğin. Bir önceki seçimde   bilmem kaç lira bağış yapmış bir aşiret ağasının aday adaylığı için başvurmasına birlikte kızabiliyoruz ve "belli de olmaz" diyebiliyoruz birlikte.   Medine Sözleşmesi'nin Kürt halkının derdine ne kadar deva olacağını tartışıp, din meselesinin bölgede ne kadar kritik bir noktaya geldiğini ve türbanlı bir gerilla görürsek hissedebileceklerimizi paylaşabiliyoruz. Arkadaşlar kendi hareketlerine, siyasetlerine, önder kadrolarına ve kendilerine güveniyorlar ve bizim de benzer biçimde kendi hattımızı oluşturma kararımızı beğenmeseler bile anlamaya çalışıyorlar. Tabi seçimlere yaklaştıkça nasıl olur, günah keçisi ihalesi kime kalır bilinmez...

Mesele kale önünde durarak gol atma hevesindeki solcular. Futboldan çok anlamam ama defansta sokaklarda taş atan Kürt çocukları, kalesinde Barış annelerinin durduğu takımın golünü siz atacaksınız biz de yanınızda duracağız öyle mi?

Biz kale önünde top beklemekten ve buna   alışmaktan korkarız. Bu ülkenin ve Kürt hareketinin devşirme golcüye degil siyasi hattı belirgin karakterli solcuya ihtiyacı var.

Birleşik Haziran Hareketi'ne emek veren bütün hareketlerden yoldaşları tebrik ediyorum. Seçim sınavını gayet iyi yönetiyorlar. Böyle gidersek "birleşik" sıfatını da atıp yeni haziranlar yaratacağız.