Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi

Haziran Türkiyesi emeğin ve yaşamın ülkesi olacak

Resim Ekleme

ÖNDER İŞLEYEN

Birleşik HAZİRAN Hareketi, Bakanlar Kurulu’nun hazırladığı güvenlik belgesinde seçim güvenliği açısından ‘4. tehdit’ olarak yer alıyor. Sabah’ın yayınladığı belgede HAZİRAN’ın ‘ülke çapında eylemler başlatabileceği’ notu düşülmüş.

Baştan söyleyelim, bizimkiler 4. sırada olmaktan biraz da rahatsız şekilde, ülke çapındaki 1 Mayıs hazırlıklarını hızlandırdı.

İşin mavrası bir yana AKP’nin seçim öncesinde ve sonrasında provokasyon hazırlığı içinde olduğunu bu belgeden de anlamak mümkün. Ağrı’da yaşananlar ortada. Bu tür tehdit, provokasyon yöntemleriyle birlikte sokağa yönelik baskılarla toplumsal muhalefet bütünüyle sindirilmeye, hizaya getirilmeye çalışılıyor.

• • •

Saray iktidarının giderek artan bu basıncının etkisiyle siyaset de -AKP’nin de içindeki farklılığın belirleyici olduğu- bir alana sıkışıyor. Daha çok Erdoğan’la özdeşleştirilen otoriterlikle rayından çıkmış Türkiye’yi “yeniden rayına oturtmak” olarak tanımlanan   bir eksen bir çözüm yolu olarak farklı versiyonlarıyla gelişiyor. Erdoğan’ın orduyu da içine almaya yönelen yeni ittifak çizgisiyle, AKP’de henüz bir çatlak olarak beliren -daha çok Abdullah Gül’e atfedilen- çizgi arasında bir saflaşma içine giriliyor. Solun bir kesimini de içine alarak bir tür yeni tip bir yetmez ama evetçilik olarak gelişen bu eksenler sonuçta   hakim sınıflar içinde gelişen çelişkilerle birlikte, toplumsal alanda yaşanan kaynamanın yarattığı sorunlara düzenin çözüm arayışları olarak öne çıkıyor.

7 Haziran sonrasında da seçimlerde belirlenecek güç dengeleri çerçevesinde iktidar bloku içinde çatışma ağırlıkla bu çerçeve içinde sürecek. Bu da toplumsal muhalefeti hizaya getirmenin bir başka biçimi.

Bu gelişmeler içinde HAZİRAN’ın varlığı ve çağrısı önümüzdeki dönemde daha da önemli hale geliyor.

İçinden geçtiğimiz uzun süreli kriz karşısında emekçilerin de bir çözümü ve müdahalesi olacaksa, bu ancak böylesi birleşik bir halk muhalefetinin gücüne dayanarak gelişebilecektir. HAZİRAN Hareketi’nin ‘Haziran Türkiyesi’ni Kuralım’ çağrısı tam da bunun ifadesi. Haziran’ı düzen açısından asıl tehlikeli kılan da bu fikridir.

• • •

HAZİRAN şimdi bu fikrini   meclislerde hayata geçiriyor.

Hani biraz seçim gündeminin yarattığı ‘yüksek siyaset hattında’ biraz da gölgede kalan bu ‘umut yürüyüşüne’ bakılarak HAZİRAN’ı daha iyi anlamak mümkün olabilir.

Misal Bodrum... Geçtiğimiz haftalarda yağma ve talanın yeni bir adımı olarak gerçekleşen Rüzgar Enerji Santrali yapımına karşı köylülerle birlikte direniş başlatıldı. 70 yaşındaki teyzelerin elindeki incecik sopalarla yürüttüğü mücadelesi içinde Haziran direnme meclisini oluşturdu. Bundan önce Manisa Gölmarmara Hacıveliler köyüne kurulmak istenen mermer ocağına karşı benzer bir direniş vardı. Hazirancılar elbette oradaydı.   Karadeniz, Sinop halkıyla birlikte bugün nükleere karşı yürüyor.

Fındıklı’da ders kitaplarındaki gerici müfredat için imza toplayan meclis, sonuçta Kaymakamlık eliyle dağıtılan bu kitapları okullardan çıkartıyor. Kadıköy Meclisi, Yolava Valisi’nin ölüme sürüklediği Halil Serkan Öz’ün öğrencilerine verdiği okuma listesindeki kitapları parklarda buluşup çocuklara dağıtmaya hazırlanıyor.

Meclislerde buluşuluyor. Halk kendi söz ve eylemini örgütlüyor. Meclisler yeni meclislerle çoğalıyor. Bir meclis eylemiyle bir başka meclisi tetikliyor. Hakikaten de zincirleme bir muhalefetin halkaları bir bir örülüyor.

Galeano, “Kimi saçma alevler ne tutuşur ne de ışık serperler, kimileri de öyle bir canlılıkla yalazlanırlar ki onlara bakınca gözlerimiz kamaşır, yaklaşırsak üstümüze ateş vurmuş gibi parlarız” der. Ülkenin hapsedilmeye çalışıldığı karanlığın içinde Haziran güneşi de etrafına ışık saçarak böyle parlıyor.

Önümüz 1 Mayıs. Güneşin çocukları tüm sokakları, tüm duvarları bu umutla donatarak 1 Mayıs’a çağırıyor.   Zorbalığa karşı Taksim’de ve ülkenin her yanında HAZİRAN 1 Mayıs’ta günışığını elinde taşıyacak, emekçilerin ekmek ve yaşam hakkı için yürüyecek.

HAZİRAN’ın çağrısıyla bitirelim,

“Onların Türkiyesi’nde işçiler gün ışığı görmeden ölümle yaşam arasında kölece çalıştırılıyor. Soma’da…Ermenek’te…Zenginlerin rezidans inşaatlarında öldürülüyor…
Haziran Türkiye’sinde emekçiler ‘Yaşamak güzel şey be kardeşim’ diyecek.
Onların Türkiyesi’nde halkın, kadınların, gençlerin hiçbir söz hakkı yok. Ülkenin kaderi diktatörün iki dudağı arasında.
Haziran Türkiyesi’nde kendi meclislerinde örgütlenen halk yönetecek. Söz de karar da iktidar da halkın olacak.
Haziran Türkiyesi emekçiler için gün ışığının, emeğin ve yaşamın ülkesi olacak.
1 MAYIS’ta HAZİRAN…”

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]