Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Forum Arşivi
10.09.2015- 15:54

HTKP'den seçim deklarasyonu


HTKP Türkiye Komünist Partisi'nin kuruluşunun 95. yılında bir açıklama yayınladı. HTKP'nin 1 Kasım seçim sürecine yaklaşımını ifade eden deklarasyonu da içeren açıklamada "1 Kasım'da saltanat sevdası bir kez daha yıkılacak" dendi.

Resim Ekleme



(İleri - Haber Merkezi) Halkın Türkiye Komünist Partisi 10 Eylül 1920'de kurulan Türkiye Komünist Partisi'nin 95. yıldönümünde bir açıklama yayınladı.

Komünistlerin, Mustafa Suphi ve yoldaşlarının taşıdığı kararlılıkla, bugün ülkemizdeki AKP gericiliği ile mücadele etmeye devam ettiğini vurgulayan açıklama, aynı zamanda HTKP'nin 1 Kasım seçimine dair tutumunu ifade eden deklarasyonu da içeriyor.

Açıklama şu şekilde:

10 Eylül'deki sözümüz:

1 Kasım'da saltanat sevdası bir kez daha yıkılacak!

Türkiye 1 Kasım'da bir kez daha sandığa gidiyor. Geçen seçimlerde aradığını bulamayan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı, 7 Haziran'dan önce sinyallerini verdiği kanlı savaş politikasını seçimin hemen ardından devreye soktu.

Erdoğan'ın hesabına göre, başta emperyalist güçler olmak üzere bölge ve ülke siyasetindeki tüm aktörlere AKP'nin önemi ve vazgeçilmezliği kanıtlanmalıydı. AKP iktidarının yani Kaçak Saray'ın varlığı ancak bu yolla sürdürülebilirdi. Erdoğan ve arkadaşlarının Türkiye'yi bir iç savaşın eşiğine sürükleyen yeni yol haritası böyle şekillendi.

5 Haziran Diyarbakır Katliamı, 20 Temmuz Suruç Katliamı, “IŞİD'e karşı kurulmuş” uluslararası koalisyona katılım, İncirlik'in bölge operasyonlarına açılması ve Irak-Suriye tezkeresinin uzatılması gibi adımlar işte bu kanlı yol haritasının kilometre taşları işlevini gördü.  

Bu politikanın Kürt siyasi hareketini geriletmek, milliyetçi oyları kazanmak, yeni seçimlerden başarıyla çıkmak, emperyalist güçlerle yeniden güven ilişkisi tesis etmek gibi sonuçları olması beklendi.

SARAY'IN SAVAŞINA DESTEK YOK

Gelinen nokta, AKP'nin bu hedeflerini gerçekleştirmekte oldukça zorlandığını göstermektedir.

Her gün yoksul emekçi çocuklarının ölmesine neden olan bu politika halkımız tarafından destek görmemiştir. Ülke tarihinde belki de ilk defa iktidarın savaşı kendi meşruiyetini sağlayamamıştır.

Meşruiyet sorunu yaşayan iktidar, çareyi baskıyı artırmakta aramaktadır. Pek çok ilde uygulamaya konan fiili sıkıyönetim, sokağa çıkma yasakları; HDP binalarına, basına, kitabevlerine devlet destekli saldırılar; sivillerin katledilmesi, Kürtçe konuşan ya da Kürt olduğu sanılan yurttaşlarımıza dönük saldırılar bu baskının boyutlarını göstermektedir. Yasal alanda siyaset yapmaları engellenmek istenen Kürtler çatışmaya ve şiddete itilmektedir.

Öte yandan, PKK’nin bu kanlı politikaya aynı yöntemlerle yanıt vermesi; AKP rejimiyle mücadeleyi, kendi menfaatleri uğruna savaş başlatan Kaçak Saray’ın istediği alana çekmek anlamına gelmektedir. Bu kanlı tabloda geleceğimizin barış, kardeşlik ve birlikle örülmesini isteyen emekçi halkımızın umutları azalmaktadır. Her gün, üniformalı ya da üniformasız onlarca yurttaşımızın çatışmalarda hayatını kaybettiği bir ülkede halkımızın eşitlik ve özgürlük mücadelesine inanması, bu mücadeleye katılması zorlaşmaktadır; kirli sermaye düzeninin sahiplerini sevindirecek şekilde Türkiye siyaseti her türlü iç-dış müdahaleye açık hale gelmektedir.    

KRİZ SOSYALİSTLERİ GÖREVE ÇAĞIRIYOR


Sermaye düzeni siyasi kriz içerisindedir. Bu siyasi kriz, iktisadi ve ideolojik temelleri de olan ciddi ve köklü bir krizdir.

İşsizlik, ihracat, üretim, büyüme, güven endeksi gibi veriler ile küresel ölçekteki çalkalanmalar birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye'nin son 15 yılına damgasını vuran göreli istikrar görüntüsünün ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, yine düzen siyaseti, geçtiğimiz yıllarda kullandığı ideolojik araçlarını kullanmakta güçlük çekmekte, otoriterlik ve baskı yöntemlerine mahkum kalmaktadır.

Türkiye sermaye sınıfı yeni siyasi özneler çıkarmakta zorlanmakta; rejim, parlamenter demokrasi, Cumhuriyet gibi temel kavramların sorgulandığı bir dönem yaşanmaktadır.

Bunlar kriz için güçlü işaretlerdir.

Bu sorunların yanına;

- Emekçi sınıfların günden güne artarak yaşadıkları güvensizlik ve güvencesizlik, her ay yüzlerce emekçi kardeşimizin iş cinayetlerine kurban gitmesi;

- Laikliğin ortadan kaldırılma çabası ve dinselleşme; özgürlüklerin ortadan kaldırılması, kadınlar, gençler ve Aleviler üzerindeki baskının giderek artması;

- Kentlerimizin ve çevrenin talan edilmesi;

- Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve belirsizliklerin artması;

- AKP'nin bölge politikalarının ülkemizi ve sınırlarımızı ciddi tehditlerle karşı karşıya bırakması gibi faktörler de eklendiğinde, Türkiye'nin; sosyalistlerin güçlü politik müdahalesine ihtiyaç duyduğu açık bir şekilde görülecektir.

MÜCADELE VE ÖRGÜTLENME BÜYÜMELİ

Mücadelemiz sokaktadır, iş yerlerindedir, fabrikalardadır, okullardadır. Mücadelemizin hedefinde işçi sınıfının iktidarı vardır. İşçi sınıfının iktidarı, politik mücadele etrafında örgütlenmiş emekçilerle yaratılabilir.

Bugün bu örgütlenme ve mücadelenin, Türkiye’nin geneline yayılması, sesini tüm halkımıza duyurabilmesi şarttır.

1 KASIM’IN İKİ GÜNDEMİ

Sermaye sınıfının yaşadığı siyasi krizin bir ara uğrağı olarak 1 Kasım seçimine de işte bu çerçevede yaklaşılması gerekmektedir. Sosyalistler, seçimleri halkın artan politizasyonuna müdahalede bulunmak, toplumsal ve siyasal taleplerin örgütlenmesini ve gerçekleşmesini sağlamak üzere değerlendirirler. Bugüne kadar olduğu gibi, seçimler döneminde ve sonrasında da düzen güçleriyle uzlaşmayı reddederek AKP’nin ve Kaçak Saray’ın yıkılması mücadelesini yükseltecek olan sosyalistlerin Türkiye’nin geleceğini belirleme olanakları artacaktır. Birleşik HAZİRAN Hareketi'nin bir bileşeni olarak ve HAZİRAN'ın siyasi değerlendirmelerinden hareketle HTKP’ye düşen temel sorumluluk, sosyalistlerin seçim sürecinde halkın karşısına Türkiye’nin gündemindeki yakıcı sorunlarla ilgili acil hedeflerini içeren ve AKP hükümetleri döneminin yarattığı toplumsal tahribatın giderilmesini hedefleyen bir mücadele programıyla çıkmasıdır. HTKP, sosyalistlerin mücadele programının etrafında mümkün olan en geniş cepheyi oluşturmayı gözetecek, bu programı sokaklarda, iş yerlerinde, fabrikalarda, okullarda örgütleme kararlılığıyla hareket edecektir. Bunun yanında, sosyalistlerin talep ve ilkelerinin seçim gündemine de güçlü bir biçimde yansıtılması ihtiyacını göz önünde bulunduracaktır.

Sosyalistler açısından yaklaşan seçimin bir gündemi de AKP’nin, kendi faşizan iktidarını güçlendirme hedefini fiilen engellemektir. AKP, bu hedefi uğruna, Türklerle Kürtlerin bu topraklarda bir arada yaşama iradelerini kırmayı dahi göze almıştır. Kürt siyasetinin yasal alanda mücadele sürdürme, Meclis’te temsil edilme haklarına dönük bir saldırı anlamına da gelen AKP politikasının boşa düşürülmesi, sosyalistlerin yaklaşan seçimdeki bir diğer öncelikli gündemidir.  

İLKELERİMİZ BELLİDİR

Bu iki gündemden hareketle sosyalistlerin;

- Eşitlikten, özgürlüklerden, laiklikten, barıştan, bağımsızlıktan, adaletten ve emekten yana talep ve ilkeleriyle kendi kulvarlarını güçlü bir şekilde yaratmak  

- AKP iktidarını ve Kaçak Saray’ı yıkacak bir iradenin şekillenmesini sağlamak

- Kendi siyasi ve ideolojik bağımsızlıklarını sağlayacak bir ilkeliliği gözetmek üzere

1 Kasım seçiminde aktif bir tutum alması mümkün ve gereklidir.

Partimiz, seçimde sosyalistlerin mücadele programının güçlendirilmesini sağlayacak ve sosyalizmin Meclis’te temsil edilmesi olanağını yaratabilecek seçim ittifakı seçeneklerini dışlamamaktadır. Ancak, herhangi bir seçim tavrının sosyalistlerin mücadele programını silikleştirmesine izin vermeyeceğimiz gibi, sosyalist hareketin ilkesiz birliktelikler içerisine sürüklenmesinin parçası da olmayacağız. Böylesi bir durumda HTKP, seçimlerin sosyalistler için önemsediğimiz iki gündemiyle seçimde net bir seçeneğe işaret edecek ancak esas enerjisini kendi talep, ilke ve programlarının en geniş kesimlerle buluşturulmasının araçlarını yaratmak için kullanacaktır.

GÖREVİMİZ BELLİDİR

Türkiye’nin gündemi bellidir, sosyalistlerin görevi bellidir.

Halkımızın, Kaçak Saray’ın bekası için dökülecek bir damla kana, ölecek bir emekçiye daha tahammülü yoktur.

1 Kasım’ın, ikinci kez saltanat sevdasının yerle bir edildiği bir gün olarak tarihe geçmesini sağlayacağız.

95. YILIMIZDA BİR KEZ DAHA: ‘BAŞLADIĞIMIZ İŞİ BİTİRECEĞİZ’

Partimiz 95 yıl önce bugün Bakü'den yola çıktığında ülkemizde emperyalizme karşı ulusal kurtuluş mücadelesi veriliyordu. TKP'nin kurucu kadroları saltanata ve emperyalist boyunduruğa karşı sürdürülen bu mücadeleyi toplumsal kurtuluş mücadelesine dönüştürme hedefiyle hareket etti. Aşağılık bir saldırı sonucunda hayatını kaybeden TKP öncüleri Türkiye sosyalist devrimini arıyorlardı. Kararlılıkları, bilinç ve cesaretleri buradan besleniyordu. 95 yıl sonra bugün partimiz saflarında yer alan komünistler Türkiye halklarının AKP'den kurtuluş mücadelesinin en ön safında olma kararlılığı ile mücadele ediyor. Gericiliğe, saltanat düşkünlüğüne ve faşizme karşı sürdürülen bu onurlu kavgayı emperyalizme ve sömürü düzenine karşı tarihsel mücadelemizin anlamlı bir parçası olarak değerlendiriyoruz. Sosyalizm mücadelesinin bu kavganın ortaya çıkardığı enerji ile büyüyeceğine inanıyoruz.

Başladığımız işi bitireceğiz, sosyalist Türkiye'yi kuracağız.

Halkın Türkiye Komünist Partisi

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
10.09.2015- 16:10

HTKP bildirisine ''seçim deklarasyonu'' demiş ama yazıyı da ''az sonra'' diyerek bitirmiş. Henüz ortada bir şey yok!

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 2
10.09.2015- 17:08

HTKP sosyalistlerin mecliste temsili için ittifaklardan bahsetmiş, kimle barajı aşabilecek bir ittifak yapmayı düşünüyor söylemiyor ama sanki HDP'ye göz kırpıyor gibi geliyor bana. Yakında anlaşılır bu buğlaklık.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]