Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

İngiltere Lenin’e suikast düzenledi mi?

1918 yılında Lenin’e suikast girişminde bulunulmuş, yakın mesafeden sıkılan iki kurşun Rus lideri öldürememişti. Bolşevikler olayın İngiltere tarafından yapıldığını öne sürmüş, İngiltere ise iddiayı reddetmişti. Yeni ortaya çıkan bir belge, suikast girişiminin ardında İngiltere’nin olduğu düşüncesini güçlendirdi.

Resim Ekleme

1917 yılının Kasım ayında Bolşeviklerin Rusya’da iktidara gelmeleri, halen sürmekte olan Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli olayıydı. Dönemin sol partileri savaşta kendi ülkelerini destekleme politikasıyla büyük bir ihanet içerisindeyken, Bolşevikler savaşa mutlak karşıt bir tavırla Çarlık Rusyası’nın halklarının desteğini sağlamışlar ve önce Çarlık’ı, sonra burjuva hükümeti alaşağı etmişlerdi.

Bolşevikler’in savaştan çekileceği öngörülüyordu. Bu olasılık, Almanya’nın iki yerine tek cephede savaşmasını sağlayacağı için İngiltere’yi fazlasıyla tedirgin ediyordu.

Genç bir diplomat: Bruce Lockhart
İngiliz hükümeti, Moskova’ya temsilcisi olarak genç bir İskoçyalı’yı gönderdi: Robert Bruce Lockhart. Birikimi ve renkli kişiliğiyle dikkat çeken Lockhart, Moskova’ya varır varmaz Bolşevikler’i savaştan çekilmekten vazgeçirmek üzere faaliyetlere başladı. Görüşmelerinin iyi de gittiğini düşünüyordu.

Resim Ekleme
Oysa Bolşevikler gayet açık bir diplomasi izliyorlardı. Devrimci iktidar, 3 Mart 1918’de Almanya ve müttefikleriyle Brest-Litovsk Anlaşması’nı imzalayarak savaştan çekildi.

Vazgeçmeye niyetli değil
Lockhart, anlaşmanın imzalanmasını engelleyemeyince bu defa ilgisini, Bolşevik hükümeti devirme gayretine yoğunlaştırdı. Amaç hem başbelası komünistlerden kurtulmak, hem de Almanya’yla yeniden savaşa girecek birilerinin iktidara gelmesini sağlamaktı.

Haziran ayına ait belgeler Lockhart’ın Londra’dan Rusya’daki karşıdevrimci örgütlenmeleri desteklemek için para talep ettiğini gösteriyor. Lockhart’ın talebi, “acil” ibaresiyle Hazine’ye iletildi. Talimat mektubunda İngiliz hükümetinin de “Bolşevikler’e karşı bu adımı atmanın vakti geldiği” yönünde görüş bildirdiği görülüyordu.

Karşıdevrim çabaları yoğunlaşıyor

İngiltere bu dönemde sadece karşıdevrimi finanse etmekle –ya da günümüzün popüler tabiriyle “renkli devrim” örgütlemekle– yetinmiyordu. Mayıs sonunda İngiliz hükümeti, Rusya’nın kuzeyindeki Archangelsk şehrine 5 bin asker yolladı. Askerlerin resmi görevi “Rusya’daki İngiliz silahlarının Almanlar’ın eline geçmesini önlemek” olarak açıklanıyordu. Fakat asıl amaç, Bolşevikler’den yana saf tutan 20 bin Letonyalı askeri devrime karşı savaşmaya ikna edip İngilizler’e katılmalarını sağlamaktı.

Zaten bu dönemde emperyalizmin desteğiyle karşıdevrim kuvvetleri Rusya’nın birçok yerinde Çarlık Rusyası’ndan kalan subayların öncülüğünde halk iktidarına karşı savaş veriyor, Bolşevikler birçok cephede iktidarı elden kaçırmamak için zor koşullarda mücadele ediyordu.

Komploya adım adım
1918 yazında Lockhart Londra’ya bir telgraf çekerek Savinkov adında bir Bolşevik karşıtıyla buluşacağını bildirdi. Telgrafta “Savinkov’un karşıdevrim önerileri. İtilaf devletleri müdahalesi, Bolşevik baronlara suikast ve askeri diktatörlük kurulması” yazılıydı.

Telgrafın altında ise imza olarak o dönem İngiliz savaş hükümetinin üyesi olan Lord Curzon’un baş harflerinin bulunduğu bir not vardı. Notta “Savinkof’un yöntemleri şiddetli, ama başarılı olursa muhtemelen etkili olur, yine de müdahale kararı tam olarak alınmadan bir şey diyemeyiz” deniliyordu.

Casusların As’ı
Bu sırada Lockhart, Moskova’da bir başka kişiyle komplo kurmaktaydı. Sidney Reilly, ya da sonradan değiştirdiği eski ismiyle Rosenbloom, yakın zamanda İngiliz Gizli Servisi için çalışmaya başlamış Rus asıllı bir casustu. Sonradan Ian Fleming’in James Bond karakterine ilham kaynağı olacak, “casusların as’ı” olarak tanınacaktı.

1918 yazının sonlarında Moskova’da genç bir kadın yakın mesafeden Lenin’e iki el ateş edip, Lenin suikast girişiminden kurtulmayı başarınca, Bolşevikler’in gözü derhal Lockhart ve Reilly’ye çevrilmişti.

Bolşevik gizli polisi Çeka Lockhart’ı yakaladı, Reilly ise kaçmayı başardı (seneler sonra Sovyetler Birliği’ne girmeye kalktığında vurularak öldürülecekti). Lockhart, Çeka’ya verdiği ifadesinde Lenin’e suikast girişiminde payı olduğunu itiraf edecekti.

Fakat İngiliz hükümeti, Çeka’nın belgelerinin gerçekliğini yadsıyarak iddiayı reddetti.

Lockhart, Bolşevikler tarafından Ekim 1918’de İngilizler’in tutukladığı Rus elçisiyle değiştokuş yapılmak üzere İngiltere’ye verildi.

Diplomat değil casustu
Lockhart, aslında bir diplomat falan değil, düpedüz casustu. Zaten 1930’larda çok-satan listelerinde uzunca süre yer işgal eden kitabının başlığı da “Bir İngiliz Casusunun Anıları” idi.

Lockhart, bu kitapta kendisinin Lenin’e suikast girişimiyle ilgisi olduğunu reddediyor, girişimin ardından Reilly’nin olduğunu yazıyordu.

Aslında bu bilgi bile, Lockhart kendini aklasa da İngiliz hükümetinin bu suikastteki dahlini ortaya koyuyordu.

Yeni belge Lockhart’ı da ele verdi
Konunun şimdiye kadar bilinen kısmı buydu. Yeni ortaya çıkan belge ise, Lockhart’ın oğlu Robin tarafından yazılan bir mektup.

ABD’li profesör Robert Service’in ortaya çıkardığı mektupta oğul Lockhart, babasının kitapta yazdığının aksine Reilly’yle çok yakın bir ilişki içerisinde olduğunu kendisine söylediğini anlatıyor. Oğul Lockhart, babasının Reilly’yle birlikte o yıllarda karşıdevrimci faaliyete de yoğun olarak destek verdiğini aktarıyor.

Bu yeni belge, Bolşevikler’in olayın hemen ardından Lockhart’a itiraf ettirdikleri suikast girişiminin ardından İngiltere’nin olduğu iddiasını oldukça kuvvetlendirdi.

Aslında gerçeği açığa çıkarmanın bir yolu, İngiliz arşivlerindeki belgeler. Fakat İngiliz hükümeti, üzerinden 90’dan fazla sene geçmesine rağmen bu belgelerin gizliliğini kaldırmış değil.

(soL - Dış Haberler)

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]