Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kültür-Sanat haberleri
12.10.2015- 09:34

Levent Kırca hayatını kaybetti

Usta oyuncu Levent Kırca bir süredir tedavi gördüğü Pendik Marmara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti.

Resim Ekleme

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde karaciğer kanseri nedeniyle tedavi gören tiyatrocu Levent Kırca gece geç saatlerde hayata gözlerini yumdu.

Kırca'nın hastalığı ağırlaşınca bir hafta önce hastaneye kaldırıldığı ve Temmuz ayından beri hastalık nedeniyle kemoterapi gördüğü öğrenildi.

DHA'nın haberine göre hastane önünde açıklama yapan oğlu Umut Kırca çok üzgün olduklarını belirterek şunları söyledi: "Çok üzgünüz. Perişanız. Zaten 10 gündür burada, hastanedeyiz. Kardeşler, kız kardeşim, Özdeş, Oğulcan, ben. Zaten durumunu biliyorduk. 10 gündür de çok ağırdı kendisi.

Buradaydık, başındaydık, bütün kardeşler. Ona destek olmaya yanında olmaya çalıştık. Çok üzgünüz. Çok önemli bir sanatçıydı. 50 yıldır büyük işler yaptı Türkiye'de. Fazla söyleyebileceğimiz bir şey yok. Çok üzgünüz. 3 aydır biliyorduk durumunu. Çok çabuk gelişti. Bu kadar çabuk gelişeceğini beklemiyorduk. Kardeşler arasında, aile içerisinde yarın ayarlamalarımızı yapacağız. Salı veya Çarşamba günü defnedeceğiz babamızı güzel bir şekilde" dedi.

umut  |  Cvp:
Cevap: 1
12.10.2015- 09:35

Levent Kırca kimdir?

3 ayı aşkın bir süredir kanser tedavisi gören ve bu gece hayatını kaybeden tiyatro sanatçısı Levent Kırca sanat hayatına 1964 yılında Ankara'da başladı.

Resim Ekleme

Karaciğer kanseri sebebiyle 3 ayı aşkındır tedavi gören ve bu gece saatlerine hayat gözlerini yuman usta tiyatrocu Levent Kırca ilk kez 1964'te Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Ankara Birlik Tiyatrosu ve Halk Oyuncuları'nda çalışan Kırca, Nasreddin Hoca Oyun Treni, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Sağlık Olsun!, Ne Olur Ne Olmaz gibi televizyon dizilerinin yapımcılığını üstlendi.

1978'de Altınşehir adlı filmle sinemaya geçti. Ne Olacak Şimdi? ve Mavi Muammer adlı filmlerde oynadı. Hodri Meydan Topluluğu adlı Tiyatro Grubu'nu kurdu. Eski eşi Oya Başar ile birlikte Güzel ve Çirkin ve Sefiller adlı oyunları sergiledi. Üç Baba Hasan, Kadıncıklar adlı oyunları sergiledi. 1988'de başlayıp 22 yıl süren Olacak O Kadar adlı televizyon programını hazırladı. İlk sinema yönetmenlik denemesini Son adlı filmle yaptı. Daha sonra Şeytan Bunun Neresinde adlı filmi yönetti.

1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi'nde heykeli olan nadir sanatçılardandır. 1998 yılında almış olduğu Devlet Sanatçısı ünvanı Nisan 2015'te geri alınan Kırca, 2015 yılında karaciğer kanserine yakalanmıştır.

OYNADIĞI BAZI TİYATRO OYUNLARI
Ateşin Düştüğü Yer
Toros Canavarı
Kadıncıklar
Üç Baba Hasan
Sefiller
Güzel Ve Çirkin
Oyun Nasıl Oynanmalı

FİLMOGRAFİSİ
Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas, 2011
Son İstasyon, 2010
Ağa Kızı, 2004 (Oyuncu : Osman Ağa-Hasan Ağa rolünde)
Kendini Bırak Gitsin, 2004
Şeytan Bunun Neresinde, 2002 (Oyuncu ve yönetmen)
Son, 2001 (Oyuncu, senarist ve yönetmen)
Ölürsün Gülmekten, 2000
Mavi Muammer, 1985 (Oyuncu: Muammer rolünde)
N'Olacak Şimdi, 1979(Oyuncu: Orhan rolünde)
Taşı Toprağı Altın Şehir, 1978 (Oyuncu: Ökkeş rolünde)

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 2
12.10.2015- 10:30

Levent Kırca yaşamını yitirdi...

Usta oyuncu Levent Kırca tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Resim Ekleme

Temmuz ayından beri karaciğer kanseri sebebiyle kemoterapi gören Levent Kırca saat 02.40 sularında vefat etti. Geçtiğimiz hafta Bodrum Türk Filmleri Haftası kapsamında Yaşam Boyu Onur Ödülü alan Kırca, İstanbul’da devam eden tedavisi nedeniyle törene katılamamış, yerine katılan oğlu Oğulcan Kırca, babasının tören için yazdığı mektubu okumuştu.


UMUT KIRCA: "ÇOK ÜZGÜNÜZ"

Hastane önünde açıklama yapan oğlu Umut Kırca çok üzgün olduklarını belirterek şunları söyledi: " Çok üzgünüz. Perişanız. Zaten 10 gündür burada, hastanedeyiz. Kardeşler, kız kardeşim, Özdeş, Oğulcan, ben. Zaten durumunu biliyorduk. 10 gündür de çok ağırdı kendisi. Buradaydık, başındaydık, bütün kardeşler. Ona destek olmaya yanında olmaya çalıştık. Çok üzgünüz. Çok önemli bir sanatçıydı. 50 yıldır büyük işler yaptı Türkiye'de. Fazla söyleyebileceğimiz bir şey yok. Çok üzgünüz. 3 aydır biliyorduk durumunu. Çok çabuk gelişti. Bu kadar çabuk gelişeceğini beklemiyorduk. Kardeşler arasında, aile içerisinde yarın ayarlamalarımızı yapacağız. Salı veya Çarşamba günü defnedeceğiz babamızı güzel bir şekilde" dedi.

OĞULCAN KIRCA:"ÇOK DEĞERLİ BİR İNSANDI"

Çok üzgün olduğu gözlenen diğer kardeşlerden Oğulcan Kırca" Çok değerli bir insandı. Allah sevdiklerine, geride kalanlara sabır versin. Hiç beklemediğimiz bir şeydi. Kolay alışabileceğimiz bir şey değil" şeklinde konuştu

Levent Kırca'nın diğer oğlu Özdeş Kırca ise herhangi bir konuşma yapmadı.

Acı haberin duyulmasının ardından sanat, iş ve televizyon dünyasından birçok isim, sosyal medya hesaplarından duygusal mesajlar yayınladı... İşte onlardan bazıları;

Resim Ekleme


Resim Ekleme

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 3
12.10.2015- 10:32

Levent Kırca'nın sevenlerine son mesajı

Usta oyuncu Levent Kırca, bugün hayatını kaybetti. Geçtiğimiz hafta Bodrum Türk Filmleri Haftası kapsamında Yaşam Boyu Onur Ödülü alan Kırca, İstanbul’da devam eden tedavisi nedeniyle törene katılamamış, yerine katılan oğlu Oğulcan Kırca, babasının tören için yazdığı mektubu okumuştu.

 
Resim Ekleme

İşte Levent Kırca'nın sevenlerine son mesajı...

"1974'de TRT ile girdim hayatınıza. O günden bu yana baya bir zamanınızı aldım. 41 yıl… Yürekten teşekkür ederim, anılarınızda bana yer açtığınız için.

Hayatımda sayısız ödül aldım. Renk renk, biçim biçim. Altından olup da bir şey ifade etmeyeni de var, tenekeden olup da paha biçilmezi de. Aldığım ilk bir kaç ödülü çalışma masamın üstüne koydum. Çalışacak yer kalmayınca camlı bir dolaba koydum. Dolap isyan edince odamı onlara tahsis ettim. Evi istila ettiklerinde ise sokakta kaldım.

Arada bir onları ziyaret ettiğimde hiç dertleri olmadığını gördüm. Üzerlerindeki toza rağmen şikayet edeni yoktu. Hepsi yerini biliyordu. Birbirlerine saygılılardı. Hiç kavga etmediler. Birbirlerini yemediler. Bir arada mutlu mesut geçindiler. Altından da olsalar, tenekeden de olsalar, hepsi birer ödüldü. Hepsi eşitti.

İki kardeş bir çorap yüzünden kavga edebilirler. Ama komşunun çocuğu sorun çıkardığında iki kardeş birlik olur. Ev sahibi ile kiracı arasında problem olduğunda, bina yıkılacaksa birlik olurlar. O öbürünün tepesinden halı sarkıttığında kavga eden komşular, mahalle maçlarında birlik olur. Hacısı, ateisti takımı gol attığında sarılır, ağlarlar. Düşman ülke sana savaş açtığında ülke birlik olur. Toprağım dediğin adamın her işine koşarsın. Memlekette yüzünü bile görmek istemediğin, başka şehirde canın, memleketlin olur. Toprak aynı toprak, biraz tozlu, biraz killi. Su aynı su, biraz berrak, biraz kireçli. İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir?

Güzellikler paylaştıkça değerlenir, kötülükler çoğaldıkça kanıksanır.

Geçmişlerimiz ve benim jenerasyonumdaki insanlar için, eskiler her zaman daha güzel gelmiştir insana. Daha sağlıklı, daha diri, daha dertsiz gelmiştir. Daha adaletli, daha umutlu gelmiştir.

Eski zamanlar; "Ah o eski zamanlardır"

Bu mektubumu sizlere değerli bir film festivali vesilesiyle yazıyorum. O yüzden benim için yeri çok ayrı olan bir yönetmenden alıntı yapmakta sakınca görmüyorum. Woody Allen'ın Midnight in Paris filminde zaman atlamaları vardır. Film günümüzde başlar, basit ama fantastik bir yöntemle sürekli geçmişe gider. Filmde o geçmiş dönemler içerisinde Ernest Hemingway, Dali, Picasso, T.S. Elliot, Edgar Dega, Luis Bunuel gibi önemi tartışılmaz insanlara rastlarız. Hepsi, hangi dönemde yaşıyor olurlarsa olsun, kendi geçmişlerinin her zaman daha iyi olduğunu ve ona özlem duyduklarını belirtirler. Hepsinin ağzından "Ahh, o eski zamanlar" cümlesini bir kez duyarız. Filmin ana önermesi ise sonunda en güzel ânın, içinde bulunduğun, yaşadığın an olduğunu belirtir.

Yaşadığımız şuan..

Şuan.. Elinizden yaşam boyu onur ödülünü alıyorum. Ödül vermek onore etmektir. Almaksa onore olmak. Düşünüp, cesaret edip, birşeyi hayata geçirdiğinizde, birileri için değer görüyorsa, sizi ödüllendirirler. Bunun karşılığı maddi karşılığından büyüktür. O işiniz için ödül alırsınız. Yaşam boyu onur ödülü ise, yaşamda yaptıklarınızın, varlığınızın ya da amacınızın topyekün mükafatlandırılması gibidir. Bu ödülün anlamı benim için çok büyük.

Bu ödülü de eve götüreceğim. Ama diğer ödüllerin arasında baş köşeye koymayacağım. Ödülsen ödüllüğünü bil. Diğerleri neredeyse oraya, yanlarına koyacağım. O da onlarla birlikte tozlanacak. Onlardan biri olacak. Yaşam boyu onur ödülü de olsan, cumhur'iyet altını da olsan, kimseye ayrı gayrı yapamam. Diğerleri tozlu raflarda dururken, sana sarayşeklinde dolap yapmayacağım. Çünkü ödül de olsan, sana hak ettiğin anlamı veren içinde bulunduğu dolabın büyüklüğü ya da şekli değil, bizim sana verdiğimiz değerdir.

İster misin şimdi böyle dedim diye, bu ödül beni mahkemeye versin?

Güzel şeyler paylaşabildiysek sizinle, ne mutlu bana. Benim jenerasyonumda bir insan çabalarının meyvesini görememe durumuna mı üzülmeli, yoksa daha kötülerini yaşamayacak olduğu için teselli mi bulmalı şuan bilemiyorum.

Yine Woody Allen, ''Bir yönetmenin en büyük hatası, bu kötü senaryoyu çekerek adam ederim demesidir'' der. Siz de yönetmensiniz. Ailenizi yöneten, işinizi yöneten.. Etrafınızı yöneten. ''Şu an'', yöneten. Birlik verip bu senaryoyu değiştirin ki, filminiz de iyi olsun.

Dik durun... Adil olun, sabırlı olun, enerjinizin sirayet etmesine müsaade edin.

Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle.

Atatürk'le kalın,

cumhuriyetle kalın,

hoşçakalın!!"

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 4
12.10.2015- 10:34

Sevdiğim bir sanatçıydı. Ne yalan söyleyeyim, televizyondan haberi işittiğimde gözyaşlarımı tutamadım. Onun skeçleri bir başkaydı. ''Alo skii'' skeci her aklıma geldiğinde hala gülerim. Işıklar içinde uyusun!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 5
12.10.2015- 20:11

Hatırlıyorum; Bostancı Kültür Merkezi'nde ''Üç Baba Hasan''ı izlemiştim, ondan önce, çok daha önce, 12 Eylül'ün o karanlık günlerinde ''Anahtarlar ve Sahipleri'' ile...Sonra ''olacak O Kadar'' ile hayatımızdan hiç çıkmadı. İyi bir sanatçı olmanın ötesinde, bir Cumhuriyet aydınıydı. AKP gericiliğini hiç kabul edemiyor, içine sindiremiyordu, AKP gericiliği de onu kabul edemiyordu. Ulusal kanallarda program yapması engellenmişti bu yüzden. Katıldığı her toplantıda mikrofonu eline alıp içine girdiğimiz karanlıklara isyan etmek isterdi; siyasete de bu yüzden atıldı. Vatan Partisi'nin ( İP ) İstanbul Belediye Başkanlığını bu yüzden kabul etmişti. Kadıköy mitinginde dinlemiştim. Söylediğinden çok heyecanı, direnci ve mücadele azmi etkileyiciydi. Kanserden ölmeseydi, cumhurbaşkanına hakaretten iki yıl iki ay aldığı cezayı çekmek için hapishanenin yolunu tutacaktı.

O da gitti!
Bırakıp gitti!

Hüzünlü günlerimize bir hüzün de o kattı.

Işıklar yağsın üzerine!

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 6
14.10.2015- 10:38

Resim Ekleme

“Dik durun.. Adil olun, sabırlı olun. Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle. Atatürk’le kalın, cumhuriyetle kalın, hoşça kalın!!”

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]