Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan ve yazarlardan
22.10.2015- 16:54

Tek katlı komünalizm
Mehmet Kuzulugil



Sovyet sosyalizminin yıkılışı da kuruluşu kadar sürprizli oldu.

Sovyet devrimi bir sürpriz değildi. Gerçekleştiği ülkeye şaşıran olmuştur. Ama yüzyıl başından beri dünya kapitalizminin bir devrime hatta devrimlere gebe olduğu söyleniyordu.

Fakat izlediği yol sürprizli oldu.

Emperyalistler, dünyanın kodamanları 1917'de olanı çok da ciddiye almıyorlardı. Üzerine çullanmak için hiç zaman kaybetmedikleri halde, Sovyet devrimine öyle uzun bir ömür biçmiyorlardı.

1917 yılında devrimi yapanlar dahil, o devrimin müthiş bir toplumsal dönüşüme, hem de zorlu savaşımlar eşliğinde açılacağını düşünen pek yoktu.

Garbaçov denilen hain ne düşündü bilemiyoruz, daha doğrusu emin olamıyoruz ama Sovyetleri yıkan bozguncu dalganın da “dışarıdan bakıldığında” pek sürprizli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sovyet sosyalizmini yıkmak için büyük bir enerjiyle saldıranlar yıllardır “yıkılacak” arzulu kehanetini (wishfull thinking diyelim) dillendiriyorlardı, evet. Ama yıkılması onlar için de inkar etmedikleri bir sürpriz oldu.

Sovyet sosyalizminin yıkılışının “sürprizli” sonuçları da oldu.

Herhalde en önemlisi, toplumsal düşünce dünyasının 100 yıl geriye gidişidir. 100 yıl önce teorik sonra pratik olarak aşılmış çoğu tartışma hortladı.

“Marx haklıydı” cümlesine bile böyle bakabilirsiniz! Nasıl yani? Bu yeni bir haber değil ki! Üstelik, haklı olduğu söylenen Marx, bildiğiniz sakal ve koca bir burunla makyajlanmış Hazreti Keynes...

Ütopik sosyalizmlerin fantastik reenkarnasyonuna ne demeli?

Antikomünizmin, özel olarak Sovyet düşmanlığının Avrupa'da 1960'lardan itibaren bu tür fantazileri tırmandırdığını biliyoruz. Bir yanı, ya da enseye takılmış maskesi, Althusser'in 68'de işaret ettiği üzere emperyalizmin ideolojik krizine bakıyordu. Batıdaki özgürlükçü zıpırlıkları kastediyorum. Ama asıl “gerçekleşmiş sosyalizmden” teorik olarak 200 yıl, pratik olarak 30 bin yıl geriye giden ilkel bir ütopyacılığı işaret ediyordu bunlar.

Avrupa yeni solunun ve küçük burjuva isyankarlığının bu renkli meyvesi 2000'li yıllarda çok başka bir coğrafyada yeniden karşımıza çıktı.

Öcalan'ın demokratik (ekolojik, konfederalist vs.) komünalizmi.

İlk başta oldukça iğreti bir terminoloji ile yazılmış kalınca “prestij” kitaplarına ait fantastik teori üretimleri gibi görünüyorlardı. Hatta, devletin elinde esir ve giderek bir araca dönüştüğü düşünülen Öcalan'ın bir kafa karışıklığı yaratmaya çalıştığını, Kürt ulusal kurtuluşçuluğunu sulandırmaya çalıştığını düşünenler de oldu.

Öcalan'ın teorik “üretimlerinin” Marksizm Leninizme dönük bir yeni teorik saldırıya denk düştüğünü ise herhalde inkar edemeyiz.

Kürt siyasetinin “solda” kalan, Kürt sosyalistleri adını hakettiği düşünülen karakterlerinin özellikle teorik, felsefi ve yöntemsel konularda 1990'ların TöBeKP tezcilerini çok andırdığını görüyoruz. Bütün iyi niyetlerine rağmen böyle.

Üstelik Öcalan'ın yeni sosyalizm tezlerinin 1999'un hemen öncesinde ilişkilendiği bir batılı ex-Troçkist'ten fazlaca “etkilendiği” tespitini aktarabilirim. (Bildiğim kadarıyla, bu konuda yapılan bir çalışma yakın zamanda okurlarına ulaştırılmak üzere hazırlanıyor.)

* * *

Bunun ötesine, meselenin pratik boyutuna geçelim.

Rojava'ya yönelen politik ilginin ağırlık noktasında Ortadoğu'nun etkili dinamiklerinden olan Kürt ulusal kurtuluşçuluğuna dönük “devrimci destek” çabası var elbette.

İhmal edilemeyecek bir boyutsa, Rojava'yı yeni tipte bir sosyalist toplum düzeninin, demokratik, ekolojik, konfederatif, çoğulcu bir “komünalizmin” laboratuvarı olarak görme/kurma çabası.

Yine batıda “ütopik” yeni solcu, “gerçek sosyalizm” akımları ile bağlantılı olarak ortaya çıkan kimi projeler çoktan sahne almış durumda.

Kendine yeten ekolojik evler... Kobane'de şimdilik bir proje olarak muştulanan (savaş koşulları nedeniyle) ve Türkiye Kürdistanı'nda da paralel projeleri oluşturulan bir postmodern kavram bu.



Yeni çağın sosyalizmi, “komünalizm” içinde somut, pratik bir model olarak sunulmakta.

“Sanayi toplumu”nu baz alan sosyalist kuruluş deneyimlerinin karşısında “sanayi sonrası toplumların” yeni “komünalist” modelleri!

Hızlı ve yaygın bir sanayileşmeyi, büyük toplu konutlar ve planlama ile gelen sosyalist kentleşmeyi boşverin! Batının post Marksist entelektüelleri ile birlikte “rüyaları” gerçek kılmak için Rojava'ya koşun, tek katlı ekolojik, çok yerelci kendine yeten evler kurmak için. Herhalde bu deniliyor olacak.

Açık söyleyeyim, Ortadoğu'nun bilinen politik alışkanlıklarına çokça bulaşmış, Esad – ABD hattında pragmatik bir biçimde yol arayan Kürt siyasetine bakıp Stalingrad benzetmeleri yapmak bir politik abartma sayılabilir.

“Tek katlı komünalizm” ise Marksizme bir teorik saldırıdır.

“Ankara saldırısından iki hafta sonra bunlar yazılır mı?!” denilmesinin çok muhtemel oluşu bu teorik saldırının ciddiye alınması gerektiği görüşünü pekiştirir sadece.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 1
22.10.2015- 18:00

Komünalist topluma ciddi ilk eleştiri sol'dan geldi. Daha önce görmemiştim. internet solcuları görmesin:)

hakkı  |  Cvp:
Cevap: 2
23.10.2015- 09:58

Komünist topluma bir eleştiri yok çünkü komünist toplum hiç oluşmadı.

Ama bürokratik sosyalizme ilk eleştiri değil bundan daha sertini 1982 de okudum.
Hemde 1982 de yapılan eleştiride reel sosyalizm hala vardı. O varken onu eleştirmek büyük cesaret isterdi şimdi kolay eleştirmeyen artık kalmadı.

Yine de eleştiridir dikkate alınır. Ama eksik bırakılmış eleştiri.

Reel sosyalizmde dediğimiz Sovyet Sistemi bir kriz le ayakları üstünde kaldı ikinci krizle yerle bir oldu.
Birinci kriz 2 .dünya savaşı idi eğer o kriz olmasa idi 1940 lı yıllar sovyet sistemini yıkacaktı 1980 lerdeki dünyada teknolojik gelişmeyle yaşanmı kriz se sistemin yıkılmasına sebep olmuştur son 1989 da görüldü.

Bu krizde atlatılabilir ve yeniden ayakları üstüne dikilebilirdi. Tek yol büyük bir ülke de işçi sınıfı devriminin olması gibi -Örnek 1980 de Türkiye de devrimin olması.
Bu yıkılan komünizm değildir bu yıkılan teori ile pratiğin uymumsuzluğudur. Yani yeşille grinin uyumsuzluğu.

Bu konu çok konuşuldu ve daha konuşulacak gibi görünüyor.

Yazarın anlatmak istediklerine gelelim Kürt hareketinin Türkiye sosyalistlerine ve işçi sınıfı örgütlerine verdiği zararlara.
Kürt hareketi anti Marxist bir harekettir teorileride öyle sermaye sistemine özel davatiye çıkarmakta kürt insanını boynuna yular takarak sermayenin kölesi yapmanın peşindeler.

Ne dev sermaye guruplarına bir teorik saldırı var ne bankacılık sistemine Uyduruk teorilerle kürtleri oyalamanın derdindeler
İngiliz sermayesi bunu yıllar önce Hindistan da uyguladı o günlerde gelişme mümkündü ama bu günlerde toplumsal gelişme mümkün değil.
Sermaye dünyada artık enine doğru büyüyemiyor sermaye dikey büyümektedir onun için hiç bir toplum sermayeden bir toplumsal ilerleme çıkaramaz.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 3
23.10.2015- 15:37

Deveye sormuşlar boyun neden eğri, o da cevap vermiş, nerem doğru ki. Hakkı arkadaş yazının neresinden ''bürokratik sosyalizm'' çıkardın. Yazıda antikomünizm eleştirisi var. Sen başka bir yazıyı mı okudun, yoksa ne yazılırsa yazılsın, ''ben bildiğimi okurum'' mu diyorsun? Yazı antikomünizmle başlıyor, yeni çağın sosyalizmi olarak ileri sürülen komünalizmi anti marksist olmakla da eleştiriyor.

hakkı  |  Cvp:
Cevap: 4
25.10.2015- 09:12

Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Deveye sormuşlar boyun neden eğri, o da cevap vermiş, nerem doğru ki. Hakkı arkadaş yazının neresinden ''bürokratik sosyalizm'' çıkardın. Yazıda antikomünizm eleştirisi var. Sen başka bir yazıyı mı okudun, yoksa ne yazılırsa yazılsın, ''ben bildiğimi okurum'' mu diyorsun? Yazı antikomünizmle başlıyor, yeni çağın sosyalizmi olarak ileri sürülen komünalizmi anti marksist olmakla da eleştiriyor.


-----------------------------------------------------
Komünalist topluma ciddi ilk eleştiri sol'dan geldi. Daha önce görmemiştim. internet solcuları görmesin


Deveye sormuşlar upuzun boyun var ufacık eşek seni gideceğin yere götürüyor bu nasıl iş. Deve demiş benim boyum büyük eşeğin aklı.

Yazın da en ciddi eleştiri olarak görmüşsün.   Bende eksik eleştiri ve zamanı geçmiş eleştiri demişim.1982 de daha serti ve daha ciddisi vardı demişim. Ama senin dikkatin başka yerde olduğu için görememişsin.

Bence ön yargılarını değiştir bak senden sosyalizm falan bekliyoruz bizi yanlış yola sürükleme.

İşte o anti marxizmi bile fark etmek için ciddi bilgiye ihtiyaç var. Komünalizmde hedeflenen ekonomik faaliyet zaten kapitalist gelişme diye söz edilmiş ama sen yine fark etmemişsin Bence dikkatini yazılanlara ver başka şeyler göreceksin.

Bak yazdıklarımda bir tesbit var Demişim sermaye artık yatay büyüyemiyor ancak dikey büyüyor hiç dikkatini çekmedi mi yoksa seni ilgilendirmiyor mu.
İşte kapital okumadan kapitali bilmek bu olsa gerek. Marxı okumadan Marxist olmak. Kuranı okumadan Müslüman olmak gibi.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]