Bir komünist Hegeli ve A.Simth anlamamışsa yapacağı devriminde devrimden sonra kuracağı sisteminde çok hayrı olmaz. Ya insanlara olmadık cennet vaad edeceklerdir ya onlarca yıl sonra yıktıkları düzene geri döneceklerdir.Veya bütün topluma kötü dediklerine benzeyeceklerdir.
Marx'a Göre Hegel'de Diyalektik
Yazan Bhikhu Parekh
Çeviri: Sina Güneyli
Marx'ın Hegel tartışması onun ideoloji teorisini anlamak için büyük önemdedir. Birincisi bu tartışma Marx'ın idealizm ve apoloji** arasında can alıcı bağlantı olarak gördüklerini vurgular. Ikincisi, Marx Hegel'in felsefesini düşüncenin felsefi biçiminin paradigması olarak aldığından, bu eleştiri, Marx'ın görüşüne göre, bir düşünce biçimi olarak felsefenin neden doğal olarak eleştirel olmadığını göstermek üzere tasarlanmıştır. Üçüncüsü, Marx, Hegel'in teorileştirme tarzının ona ya da genel olarak filozoflara özgü olmayıp diğer yazarlar tarafından da paylaşıldığını düşünür. Böylece Marx'ın Hegel eleştirisi, onun diğer yazarları, özellikle klasik ekonomistleri eleştirisi için bir model olmuştur.
Yazarda bunu anlatmaya çalışmış zaten.
Hegel her zaman bir üst aklın olacağını iddia etmiştir bu üst akıl dünyayı doğayı yönettiğini anlatmıştır ve Üst aklın- tezi -antitezi = sentezi olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır felsefesi ile.
İşte maddenin içinde özü vardır ruh özgürdür ruhun görevi özü özgürleştirmek derken bunu anlatmıştır.
O üst akıl özgürdür ve amacı maddeden özü çıkarıp özgürleştirmek tir demiştir.
Bu gün dünyayı yönetenler Hegel diyalektiğini önemser ve o felsefe ile yönetirler Tıpkı A.Simith in ekonomiye bakışı ve ekonominin hakimiyetini dünya yöneticilerine verdiği gibi Hegel de felsefesini vermiştir.
İşte bu iki kişinin (görüşün) eleştirisinden Marksizm çıkacaktır Marksta bunu yapmıştır.
Hegel Diyalektiği
Hegel Diyalektiğine göre, insan kontrolünde (toplum yönetimi) iki zıt güç olmalıdır; Tez, Antitez. Bu iki zıt gücün çarpışmasından (ve sonunda uzlaşmasından) ilerleme sağlanır ve yeni bir güç doğar. (Tez + Antitez = Sentez). Bu sentez daha sonra yine tez olur ve karşısına yine bir anti-tez çıkarılarak yeni bir sentez oluştururlar. Bu böylece devam eder. Hegelin Diyalektiğine göre iki zıt gücü kontrol eden, sonucu da (Sentez) belirler. Hegelin politik sisteminde devlet aynı zamanda Tanrıdır, köle olarak görülen vatandaşın tek görevi bu devlete hizmet etmesidir ve bu hizmeti Tanrıya tapmak olarak algılamasıdır. Vatandaş kendini ülkesi için feda etmeye her an hazır olmalıdır.
Hegele göre bir üst akıl olmalıdır bu devlet veya en egemen konumundakiler olabilir Diğerleri onların planlarına uyan uydulardır.
Bu gün dünyayı yönetenler tıpkı hegel gibi düşünüyorlar devlet herşeydir devletin altındakiler hiç bir zaman özne değildir. Devleti mutlaklaştıran bütün idolojiler dolaylı dolaysız hegelcidir. Hegele göre devlet yeryüzü tanrısıdır ona göre devlet olamamış milletler millet olarak var değildir millet olanların köleleridir.
Bütün kurguları üst aklı yapar bir şey değişecekse onu ancak üst akıl değiririr. Türkiyede duyarız bu ülkeye komünizm gelecekse onu biz getiririz sizin gibi çabulcular değil dendiğini.
Vaya atatükçülerden de duyarız bakın imam bile cumhur başkanı olabiliyor bu ülkede yani biz izin vermeseydik muhtar bile olamazdı gibi sözleri.
İşte Hegelde A.Simiht de ciddiye alınması gereken düşüncelerdir. Özellikle Marksistler için.
Benim yazıların polemik konusu olabilir çünkü ben eskileri sorguluyorum ve bu günün dünyasını anlamaya çalışıyorum.
****
Bana Politrez yeni bilgi vermiyor bildiğimi ama o bildiklerimin bu gün çok işime yaramadığını hatırlatıyor .Belki ben değiştim zaten değiştiğimi çok defa söyledim örneğin 30 yıl önce ML idim şimdi sadece Marxist im
****
Problem değiştiğinizi söylemenizde değil, Sn.hakkı; soldan liberal saflara bir yığın insan transfer oldu; sizin transferiniz de pek sorun çıkarmaz. Yorumlarınızda birbiriyle uyumsuz çok cümle var. Aşağı yukarı tamamı bu şekilde. Bakın, şu anda tartıştığınız konu diyalektik materyalizm. Siz bu konuda hem Leninizmi bıraktığınızı ve Marksist olduğunuzu söylüyorsunuz ve hem de Marksizmin en temel konu başlığını reddeder bir biçimde yorumlar yapmaya çalışıyorsunuz. Burada o kadar fazla yanlış iç içe ki, insanlar da tepki gösteriyorlar.
Marks diyalektik ve materyalizm konusunda hiçbir şey söylememiş olsaydı ve burada tartışılan konu sadece Lenin'in katkılarıyla Marksizme iliştirilmiş olsaydı, söylemeye çalıştıklarınız yine yanlış olurdu ama hiç olmazsa tutarlı olurdu. Şimdi hem yanlış ve hem de birbiriyle ilişkisinde tutarsız oluyor.
Sn.hakkı;
Diyalektik kavramını bir kenara bırakmalısınız. Bu bir yöntem; kendi başına bir bilim. Bu konu biraz daha karmaşık. Ama idealizm materyalizm konusuna gelindiğinde sorulan soru, Politzer'in başlangıç konusu tamamen konunun özü. Madde mi öncedir yoksa ruh mu? Bu sorudan kaçmamak gerek. Maddenin önceliği olduğunu savunanlarla ''ruh''un, ''düşünce''nin, ''bilinc''in önceliğini savunanlar felsefede ( kendi içlerinde farklılık olsa da) iki ayrı kampa ayrılıyor. Sorunun yanıtını madde olarak verenler materyalist kampta, ruh veya bilinç olarak verenler ise idealist kampta yer alıyor. Başlangıcımız, ayağımızı bastığımız yer burası. Burası anlaşılmadan, bu konuda belli bir zihin açıklığına ulaşılmadan bu tür konular tartışılamaz.
( İkinci alıntınız örneğin; politzer'in size bir şey vermeyen yanı nerede, veya Marksistliğinize aykırı gelen yanı neresi? Tek bir örnek verebilir misiniz?)
NOT: Henri Lefebvre hem Politzer'in kitabını ve hem de Sol yayınlarından çıkan Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmin Abecesi kitabını ''vasat'' bulur. Haklı olabilir. Bir akademisyen için bugün Diyalektik Materyalizm'in çok daha yetkin bir dünya görüşü ve bilimsel yöntem olduğunu Lefebvre savunabilir. Ama biz ve sanal ortamda bu konuları tartışmaya çalışanlar için konu akademik düzeyde tartışılan bir konu olmamalı. Büyük olasılıkla hiç birimiz o düzeyde değiliz, o zaman konuları daha basit bir zeminde tartışmaya çalışmak konuların anlaşılmasında daha yararlı bir yöntem olacaktır.
Sn Melnur
Benim nereye ne şekilde transfer olacağım konusunda kararı ben vereyim izninizle.
Ayrıca Leninist olmam veya olmama yine beni ilgilendiren bir kondur .
Konu Hegel diyalektiğinin anlaşıldığı veya anlaşılamadığıdır yoksa sizinle bir gün liberalizmi de tartışırız merak etmeyin.
Soru şu idi Hegel diyor ki
Her Maddenin içinde öz vardır ruh özgürdür Ruhun görevi özü özgürleştirmektir
konu idalizmin ne olup olmadığı değil .,Bu cümleden ne anlanmış olmasıdır.
Ben ne anladığımı yazdım siz ne anladığınızı yazmadınız .
Konuyu farklı yerlere taşımayın yoksa kunudan sapılır .
Siz bana Liberal dersiniz Ben size muhafazakar .İşte o zaman tartışma imkanı ortadan kalkar ortada saldırı veya savunma kalır.
Ben artık hayatımdan bütün refaransları kaldırdım Onun için Marks ı da eleştiri olarak anlıyorum.
Hakkı bey, dönüp dönüp aynı cümleyi yazıyorsun, ben düşüncemi açıkladım diyorsun. Maddenin içinde hem öz var hem düşünce var. Bu konuda ne söyledin ki, düşünceni açıkladığını söylüyorsun. Kendinin anlamadığı bir konuyu sanki anlamış gibi ortaya koyuyorsun, yorumlarına baktım bu konuda hiçbir şey söylememişsin. Hegel'den yaptığın alıntıya katılıyor musun, belli değil. Buradan nereye varacaksın o da belli değil. Çok etkilendiğin cümleden ben bir şey anlamadım. Sen de anlamamışsın ki, o konuda bir açıklamada bulunmadan hep aynı cümleyi tekrarlayıp duruyorsun. Marks'a göre diyalektik o zamana kadar olan en iyi düşünme yöntemi. Tez, anti tez, sentez. Marks bu yöntemi alıyor ama o yöntemdeki idealizmi bir kenara bırakıyor. Marks benim yöntemim Hegel'inkinden farklı derken, Hegel yöntemindeki idealizm ile doğayı ve toplumu anlayamayacağımızı söylüyor. Diyalektik materyalizm de böyle ortaya çıkıyor. Felsefe konusundaki dar görüşlerimle konuya böyle bakıyorum. Senin konu hakkındaki görüşünü öğrenemiyoruz. Yazıyorsun yazıyorsun, ne yazıyorsun? Ne söylüyorsun? Neyi savunuyorsun? Başı sonu belli olan bir açıklama yaparsan ne söylemek istediğini de anlayacağız, nasıl cevap vereceğimizi de anlayacağız?
Sn Munzur.
Sizde mi tartışmaya katılmak istiyorsunuz o zaman ne anladığınızı yazın.
Maddenin içinde hem öz var hem düşünce var. cümle bu değil Cümle şu Maddenin içinde öz vardır ruh özgürdür
Ruhun görevi özü özgürleştirmektir
Doğru soru doğru cevabın yarısıdır.
Bana sorduğun soru bu alıntıya katılıp katılmadığım Bende üstte yazdığım cevabımda katılmadığımı söyledim zaten. Ama dikkate değer bir şey daha söyledim dünyayı yönetenler Hegel i dikkate alıyor onun önerdiği tezleri kullanıyor.
Sen ilgilenmeye bilirsin idalist der geçersin ama dünya yöneticileri senin gibi düşünmüyor Hegel i eleştirmek bile onu anlamakla başlıyor. Tıpkı A. Simth gibi
Eğer tartışmaya katılmak istersen önce ne anladığını söyleyeceksin.
Marks bu çümlenin neresini idalist bulmuş örneğin.
Felsefe konusundaki dar görüşlerimle konuya böyle bakıyorum Bu cümlen bile bu konuda bilgisizim demektir İnsan bilmediğini sorar