Devrimci önderler ve politik portreler
Üç fidanı saygıyla anıyoruz...
68 kuşağının gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı idam edilişlerinin 45 yılında bir kez daha saygıyla anıyoruz...
Türkiye devrimci hareketinin sembol isimlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, idam edilişlerinin 45. yılında bir kez daha ülke genelinde yapılan etkinliklerle anılıyor.
12 Mart'ın ardından Adalet Partisi, CHP, Güven Partisi ve MHP gibi partilerin vekillerinin verdiği oylarla asılan üç fidan, idamlarının üzerinden geçen 45 yıla rağmen Türkiye'deki devrim mücadelesinin sembolleri arasında yer almaya devam ediyor.
Üç fidanı aramızdan ayrılışlarının 45. yılında bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Deniz'in idamı öncesi kaleme aldığı mektup:
Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok yaşamak değil yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.
Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın. Oğlun ölüm karşısında âciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni
anlayacağını tahmin ediyorum.
Sadece senin değil Türkiyede yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum.
Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da
bildireceğim, Ankarada 1969da ölen arkadaşım Taylan Özgürün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbula götürmeye kalkma.
Annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum, kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı olmasını istiyorum; bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir. Son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, abimi, ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
http://haber.sol.org.tr/toplum/uc-fidani-saygiyla-aniyoruz-195421
Işıklar içinde uyuyun üç fidan yiğit insan.
Bursa’da Denizleri anan liselilere faşist saldırı: Emniyet Müdürlüğü’nün dibinde, polisin gözü önünde…
Bursa'da Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı anan lise öğrencileri Emniyet Müdürlüğü'ne 200 metre mesafede, polisin gözü önünde faşistlerin taşlı saldırısına uğradı. Polis saldırganlara müdahale etmedi
Bursa’da idamlarının 47. yılında Türkiye devrimci gençlik hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anmak için bir yürüyüş düzenleyen lise öğrencileri polislerin gözlerinin önünde faşist bir grubun saldırısına uğradı.
18.30’da Nilüfer Kent Konseyi önünden anma etkinliğinin gerçekleştirileceği Konak Kültürevi’ne yürüyen liseliler, basın açıklamasına hazırlanırken önce faşist bir grubun sözlü sataşması ile karşılaştı.
Faşistler daha sonra kalabalıklaşarak lise öğrencilerini taşlamaya başladı.
Polis gözetiminde saldırı
Olay yeri Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne 200 metre mesafede olmasına rağmen, olay anında sadece 15-20 civarında sivil polis vardı ve onlar da saldırıyı izlemekle yetindi. Çevik kuvvet polislerinin olay yerine gelmesi ise yarım saat sürdü.
Polis önüne geçtiği saldırgan gruba herhangi bir müdahalede bulunmazken, basın açıklamasını okuduktan sonra anma etkinliğini iptal eden liseliler bölgeden araçlarla ayrılmak zorunda kaldı.
Yerel kaynaklar bölgede faşistlerin örgütlü olduğunu ve böylesi bir saldırıya girişebileceğini polisin bilmemesinin imkânsız olduğuna dikkat çekiyor.
Denizlerin mücadelesi sürüyor
Saldırıya rağmen Konak Kültür Merkezi’nde basın açıklamasını okuyan Bade Bayraktar, 47 yıl önce idam edilen Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in mücadelesinin, halka bağlılıklarının ve cesaretlerinin bir gün bile unutulmayacağını vurgulayarak “Onları asanlar, idam ipini boyunlarına geçirenler, Denizleri asmak çözüm olur sanıyorlardı ancak beklentileri yerle bir oldu!” dedi.
Denizlerin 47 yıldır olduğu gibi bundan sonra da gençliğin, mücadelesinde, kararlılığında, cesaretinde yaşıyor, yaşamaya devam edeceğini söyleyen Bayraktar, “Halkların, işçileri-emekçilerin özgür ve eşit dünya özlemleri gerçekleşene kadar Denizler tam bağımsız ve demokratik Türkiye mücadelesinin, sınıfsız bir toplum kavgasının en önünde koşmaya devam edecek!” dedi.
Türkiye hala emperyalizme göbekten bağlı
Bayraktar şöyle devam etti:
“Emperyalistlerin yerli işbirlikçisi tek adam yönetimi ve arkasındaki sermaye güçleri, her geçen gün ülkemizi Ortadoğu bataklığına sokmaya devam ediyor, emperyalist savaş politikalarının parçası oluyorlar. Bir yandan Venezüella’ya destek açıklamaları yapıyor öte yandan Türkiye’nin NATO üyeliği ve emperyalist devletlerle olan göbek bağı devam ediyor…
İşte bugün, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ülkemize geldi! Buradan sesleniyoruz, ülkemizi, geleceğimizi, emperyalizmin askeri birliklerine, ticaret örgütlerine teslim etmeyeceğiz!
NATO’su da, İncirlik Üssü de, yerli işbirlikçileri de defolup gidecek, biz kalacağız!
Bir kez daha Denizlerden devraldığımız mücadele bayrağı ile buradan hep birlikte haykırıyoruz;
Emperyalistler işbirlikçiler 6. Filoyu unutmayın!”
Faşizme karşı omuz omuza!
“Bugün birçok sosyalist gençlik örgütü, Denizlerden ve onların idamına karşı amansız bir mücadele verirken Kızıldere’de katledilen Mahirlerden bir diğer tarafta İbrahimlerden, Harun Karadenizlerden ve Mustafa Suphilerden devraldığı bayrağı taşımaya devam ediyor. Onların o gün faşizm ve emperyalizm karşısında göstermiş oldukları dayanışma bizlere örnek olmaya ve yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor” diyen Bayraktar, açıklamasında faşizme karşı omuz omuza mücadele vurgusu yaptı.
Anmaya Liseli Genç Umut, Emek Gençliği, TİP, TKP, HDP ve İGD üyesi liseliler katıldı.
http://sendika63.org/2019/05/bursada-denizleri-anan-liselilere-fasist-saldiri-emniyet-mudurlugunun-dibinde-polisin-gozu-onunde-546482/
Bugün 6 Mayıs 1972, sabaha karşı Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i asacaklar...
''Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın..''
Üç fidan anılıyor...
68 gençlik hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 49. yıl dönümünde anılıyor.
Türkiye devrimci hareketinin sembol isimleri olarak tarihe kazınan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 49 yıl önce bugün hukuksuz bir karar sonucunda idam edilmişlerdi.
Denizler, ölümlerinin üzerinden geçen 49 yıla rağmen Türkiye'nin sosyalist geleceği için mücadelenin, anti-emperyalizmin ve yurtseverliğin simgelerinden olmayı sürdürüyor.
Ölümlerinin 49. yılında üç fidanı ve verdikleri mücadeleyi bir kez daha saygıyla anıyoruz.
https://sol.org.tr/haber/uc-fidan-aniliyor-31608
Bugün 6 Mayıs; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmelerinin üzerinden tam kırk dokuz yıl geçmiş. Fotoğraflarına bakıyorum, insanın içi bir tuhaf oluyor. Önlerinde koskoca bir ömür varken, yaşamlarının baharında ölümü seçmeleri gerçekten kahramanca bir davranış değil mi? Bugün, her yıl olduğu gibi solun tüm renkleri üç fidanı andı-anıyor. Unutulmadıklarını, unutulmayacaklarını ve Türkiye'de devrimin bir kilometre taşı olduklarını dile getirecekler. Haklı olarak her yıl 6 Mayıs belki de sadece onlara ayrılacak; anılarına, devrimci mücadelelerine...
(KRT'de Rodrigo'nun gitar konçertosu altında üç fidanın fotoğrafları, ve Deniz'in ve avukatları Halit Ağabey'in açıklamaları veriliyor. Deniz'in mahkeme salonunda Yusuf'a bakarken gözleri gülüyor. Halit ağabey, ''anlatılmaz bir acı'' diyor. Yirmili yaşlarda hiç kimseyi öldürmemiş, canına kıymamış üç devrimci gencin idamına karar vermek, normal bir insan davranışı değil. Yıllar sonra Demirel'e sormuşlardı. Pişmandı, eminim. ''Zamanın koşulları...'' falan demiş, bir şeyler gevelemek zorunda kalmıştı. Ama neye yarardı, gencecik fidanların idamı için el kaldırmanın nesi savunulabilirdi ki?)
Bugün 6 Mayıs...Halk tv. KRT, Tele1 yayınlarında üç fidana yer veriyorlar. Haber sitelerinde yazılar çıkıyor, yorumlarda bulunuluyor. Bunlardan bir tanesi dikkatimi çekti. İLERİhaber'de Berat Çelikoğlu'nun ''Sahi onlar ne için öldüler?'' başlıklı yazısı... ( https://ilerihaber.org/icerik/berat-celikoglu-yazdi-sahi-onlar-ne-icin-olduler-125898.html )
Berat Çelikoğlu yazısından anladığım kadarıyla 20'li yaşlarının başında genç bir devrimci... Başlığa taşıdığı soruyu yazısının içinde de soruyor ve kendince bir yanıt da veriyor. Okumadınızsa okuyun derim.
Emperyalizme karşı, tam bağımsız bir Türkiye özlemini sürekli içinde yaşatan samimi ve yurtsever bir kuşaktı onlar... Eminim, hiç unutulmayacaklar...
İdam edilmeden önceki son arzusu Rodrigo'nun keman konçertosunu dinlemekti.
Olmadı, dinletmediler.
Adları DENİZ'di, YUSUF'tu, HÜSEYİN'di, 20'li yaşlardaydılar, 51 yıl önce kirli bir Ankara sabahı nasıl da kıyabildiler onlara...
''Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın..''
Aradan 51 yıl geçti ama, hala her 6 Mayıs'ta gözlerimiz yaşarıyorsa, YAŞIYORLAR demektir. IşıIıklar içinde uyusunlar; devrime kadar.
