Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
19.08.2017- 01:33

Başlık adı doğru mu oldu, tam kestiremiyorum. Uzunca sayılabilecek bir zamandır, Marmara'nın şirin bir beldesinde tatildeyim. Sabahtan akşama bir şort bir tişort durumu yani... Denize giriyor, lokum'u dolaştırıyor ve bence en önemlisi bol bol gazete ve kitap okuyorum. Evet, öyle. Günde en az iki üç gazete ve kitaplar. İnternete zaman ayırmadığımızda, okumaya daha çok zaman ayırabiliyoruz; iyi de oluyor.

Hemen hemen her gün aldığım gazete GÖZCÜ. Kolay okunabiliyor. Sonra Hürriyet. AYDINLIK'sız olmaz. Duruma göre Birgün ve Cumhuriyet. ( Keşke SOL yayınına devam edebilseydi; her şeye rağmen özlüyorum.)

Tatil beldesi Marmara'nın şirin bir yöresinde; Çınarcık'ın bir mahallesi. Hemen hemen her yaz tatilimin bir bölümünü orada geçiriyorum. Bu yıl en dikkat çekici yanı, tatilci kadınlarımızın çok önemli bir kesiminin muhafazakar oluşu. Beldede önceleri de bu özellik vardı ve her yıl artış da gösteriyordu. Ama bu yıl belki de en üst seviyesine ulaştı denilebilir. 10-15 yıl önce rağbet görmediğinden kaldırılan ''kadınlar plajı'' iki üç yıl önce tekrar açılmıştı, şimdi dolup dolup taşıyor. Halka açık diğer plajlardan bazılarının da ''iş yapmadığından'' kadınlar plajına dönüştürülme düşüncesi var. Beldeye sefer yapan Tur-Yol ve İDO gemilerinden inenlerin çok büyük bir çoğunluğu da Türbanla başlayan ve ona uygun pardesü benzeri bir giysiyle tamamlanan bir kılık kıyafet içinde. Tek tipçilikten şikayet ede ede sonunda kadınlarımızı tek tip bir hale getirdik. Bu kadar da değil. Hala kara çarşaflı tatilcilerimize rastlamak da olası...

Böyle!

Eklemek de gerekiyor; elbette bu görüntülerden rahatsızlık duyuyorum, nereden nereye gelmiş olduğumuzdan dolayı üzülüyorum. Rahatsızlık duyduğum konu da   bu insanların giyim kuşamlarından çok bu insanlara, bu giysileri giydirten iklimin kendisine...Evet, bu iklim inanılmaz rahatsız edici. Bu ağustos sıcağında türbanlı, pardesülü kadınları ve sakallı, haşemalı erkekleri pıtrak gibi ortaya çıkartan iklimin mevcudiyeti gerçekten çok rahatsız edici ve üzücü...Siyasi iktidar yıllardır uğraştı, takiyye yaptı, pek çok çevreyi yanına almayı becerebildi ve şimdi de muktedir hale geldiklerinden bu iklimi sürdürebilmek ve kalıcı hale getirebilmek için elinden geleni yapabiliyor. Çoğunluk hala farkında değil; bir karşı devrim süreci yaşanıyor.1923'ten öç alınıyor. Ara verdiklerini söylediği Cumhuriyet'ten adım adım uzaklaşıyoruz.

Demokrasi diye diye gelinen nokta bu.
Yazık!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
19.08.2017- 01:58

AYDINLIK gazetesinin 17 Ağustos tarihli manşeti ''Adalet Yürüyüşü'yle cesaretlenen PKK'dan çağrı: CHP Etrafında Birleşelim'' şeklindeydi. Gazeteciliği biliyorlar. Böyle bir başlık elbet çekici oluyor ve satışı da arttırıyor. Başlığın sekizinci sayfasındaki devam yazısının başlığı ise daha da ''çekici''. ''PKK'lı Cemil Bayık'tan CHP'ye ittifak çağrısı'' ''Ne var bunda?'' diye sorulabilir ama, kazın ayağı hiç de öyle değil. AYDINLIK bu manşetlerle sadece bir haber vermiş oluyor, haberi veriş şekliyle de AKP'ye destek verdiğini bir kez daha ilan etmiş oluyor.   PERİNCEK revizyonizminin oportünizmi (fırsatçılığı) hiç çekilmiyor!

Kürt siyasetine yıllardır AKP'ye destek verdikleri için eleştiriyorduk. AKP'nin bu kadar palazlanıp muktedir hale gelebilmesinin bir nedeni de kürt ulusalcılığının izlediği siyasettir. Kendi dar çıkarları için AKP'ye bu kadar destek vermeselerdi, bu parti bu kadar muktedir hale gelemezdi. Liberallerle, döneklerle, gerici İslamcı çevrelerle ve sol liberallerle kurdukları ittifaklar AKP'yi hep sorun çözücü bir partiymiş gibi gösterme gayretlerine yol açmıştı. AKP'nin ne olduğu, gizli ajandalarında neler yattığı, ne yapmak istediği, varmak istediğinin ne olduğu bir türlü anlaşılamadı. Anlamak istemediler. Açık seçik ''çözerse AKP çözer'' diyorlardı. Ülkeye hep birlikte demokrasi getireceklerdi ve o demokratik ortam içinde hem Türk halkı ve hem de Kürt halkı özgürleşecekti!

Ne kadar ham bir hayaldi!

Kürt hareketi, sağı ve soluyla liberaller, dönekler ve AKP ile ülkenin daha özgür daha demokrat olacağı yanılgısına kapılanlar şimdi farklı bir söylem tutturuyorlar. İnandırıcı mı; bana şimdi de ve olan biten onca şeyden sonra da, hala pek de inandırıcı gelmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan biraz farklı bir söyleme geçsin, biraz ''masa barış vb'' demeye başlasın, hiç kuşkunuz olmasın, kürt hareketi, dönekler ve sağlı sollu liberaller yine farklılaşacaklar, ve yine demokrasi diye tutturacaklardır.

Neyse!

Şunu söyleyeyim; daha sonra Cemil Bayık'ın söylemlerine döneriz, şimdi kürt hareketinin AKP destekçiliğinin yerini Bahçeli ve Perincek dolduruyor. Bu partinin daha doğrusu bütün bu olan bitene rağmen Perincek'in arkasından gidenlere ve onun bu siyasi tavrına destek verenlere şaşırmamak mümkün değil.

Şaşırıyor ve üzülüyoruz.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
21.08.2017- 08:28

Ufuk çizgisi zor seçiliyor; gökyüzü ve deniz kurşuni renge bürünmüş. Gelip geçen gemiler vapurlar da yok. Az ötede, tanıdığım, yaşlı bir balıkçı sandalında balık tutmaya çalışıyor. Karayı döven dalga sesleri duyuyorum. Ben balkonda bunları yazıyorum. ( Bunları yazarken de LOKUM yanıbaşımda gözlerimin içine bakıyor. Sabah tuvaleti için sahilde gezdirmiştim; yetmemiş sanırım, o bakışlar 'beni dışarı çıkar' bakışları... Birazdan birlikte ve yürüyerek gazete almaya gideriz.)

Son günlerde başta cumhurbaşkanımız olmak üzere, yandaş kalemlerden Kılıçdaroğlu'nun tutuklanabileceği yolunda imalar var. OLabilir mi, hiç şaşırmam! Geçenlerde Erkan Baş yazmıştı, Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğu nasıl ki, aklımıza gelebilecek bir şey değildi, Kılıçdaroğlu için de '' o kadar olmaz'' denilemez. Bu siyasi yapı gerekli gördüğü anda Kılıçdaroğlu olmak üzere istediği kişiyi tutuklayabilir, tutuklatabilir. AKP ile bugüne kadar iktidara gelmiş diğer burjuva partilerinden farkı da burada yatıyor. AKP için yarım yamalak burjuva demokrasisi bile kabul edilemez. Burjuva demokrasisi işine geldiği süre içinde telaffuz edilebilirdi. Şimdi muktedirler; yarım yamalak da olsa burjuva demokrasisi de neymiş!)

( Çok değil, bundan bir kaç yıl önce kuyrukçuluğun saflarında bulunuyorken ''AKP olmasa bu ulusalcılar ne yapardı?'' denildiğinde ve yine dolaylı yoldan kürt ulusalcılığına destek vermek adına ''hepsi bir, hepsi burjuva partileri'' anlamına gelen yorumlarda bulunuyorken, hepsinin bir olmadığını anlatıveriyorduk. Hepsinin burjuva partisi olması hepsinin aynı olduğu anlamına gelmezdi! Anlatamadık! Bu siyasal yapı ve başlarındaki reisin Cumhuriyet ile bir sorunu vardı. Karşı devrimci bir pozisyondaydılar. Takiyye yapıyorlardı, demokrasi ve özgürlük konusunda... Muktedir olduklarında ''gizli'' ajandaları apaçık hale gelecekti. Nitekim öyle oldu. Şimdi öyle bir hale gelebildik ki, protokolun birinci sırasındaki kişi, protokolun (sanırım) altıncı sırada bulunan ana muhalefet partisi genel başkanını tutuklama imasında bulunuyor. Evet, daha önce söylenildiği gibi; 'nereden nereye!')

Trafik yoğunluk kazanmaya başladı. Cadden tek tük arabalar geçiyor. Lokum ise hala gözlerimin içine bakıyor.

Daha sonra devam etmek üzere...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
22.08.2017- 15:03

Bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmur beni sabah saatlerinde, Çınarcık dönşünde ve arabada yakaladı. Meteoroloji İstanbul için uyarı yapıyordu. Oralarda tam olarak ne oldu şu an bilmiyorum ama, buralardaki görüntüsü yoğun bir gök gürültüsü, şimşek ve sağanak şeklinde oldu. LOKUM da yanımda. Olabildiğince bana sokulmaya çalışıyor.

Cumhurbaşkanımız:) racon kesenlere racon kesmiş ve ''Size de ne oluyor, raconu sadece ben keserim'' deyivermiş.. Aklıma yine ''demokrasi ilerliyor, çevre merkeze yaklaşıyor'' diyen liberallerin birkaç yıl önceki AKP ve Erdoğan değerlendirmeleri geliyor. Haklı çıktılar, çevre o kadar ilerledi ki, tam da merkeze gelip oturdu. Artık dilin kemiği de yok. Bir devlet başkanının racon kesmesini mi yadırgayacağız?!


melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
30.08.2017- 01:20

Zifiri bir karanlık; tek bir yıldız bile yok. Arabanın içinden esen rüzgarın sesini duyuyorum. Meteoroloji günlerdir fırtına uyarısında bulunmuştu. Gündüz burada, Marmara'nın bu şirin beldesinde pek de bir şey olmamıştı.İstanbul yine sele teslim olmuş. Yeni Türkiye deyip geçelim. Karanlıkta ilerlerken bir yandan da bir şeyler arıyorum radyoda. Ne Oluyor'un sonuna rastlıyorum. TV.'de izleyemiyor, bu kadar yandaşı görmeye dayanamıyorum. Sanırım MİT'in cumhurbaşkanlığına bağlanmasını tartışıyorlar. Yandaşlar yine işlevlerini yerini getirmeye çalışıyor. Şaşırmak mı gerek, yoksa AKP'nin başarısı olarak mı değerlendirmeliyiz, bilmiyorum. Bu kadar yandaşın varlığı nasıl açıklanmalı? İnsan hiç yüzü kızarmadan böyle bir borazancılığı nasıl kabullenir, benimser?

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]