Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: Türkiye de, dünya da seçeneksiz değildir

Ekim Devrimi'nin 100. yılı dolayısıyla Rusya’nın St. Petersburg kentinde düzenlenen 19. Dünya Komünist ve İşçi Partileri toplantısına Türkiye'den katılan tek parti olan TKP'nin Genel Sekreteri Kemal Okuyan, hem toplantı gündemine hem de TKP'ye ilişkin soL'un sorularını yanıtladı.

Resim Ekleme

Volkan Algan

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Rusya’nın St. Petersburg kentinde düzenlenen 19. Dünya Komünist ve İşçi Partileri toplantısına, Rusya'daki Sovyetler Birliği izine ve TKP'ye ilişkin soL'un sorularını yanıtladı.

'İDEOLOJİK VE SİYASAL FARKLAR OLDUĞU SIR DEĞİL'

19. Dünya Komünist ve İşçi Partileri toplantısı bu yıl Rusya’nın St. Petersburg kentinde yapıldı. Ekim Devrimi’nin 100. yılına denk gelen toplantı nasıl geçti?


Dünya Komünist ve İşçi Partileri her yıl belli bir konu belirleyerek toplanıyor. Bu yıl doğal olarak Ekim Devrimi merkezli bir toplantı gerçekleşti. Toplantının 100. yılda Rusya’da yapılması katılımcı parti sayısını artırdı. 103 partinin iki günlük bir toplantıda sağlıklı bir tartışma ve görüş alışverişinde bulunması kabul edersiniz ki oldukça zor. Yine de dünyanın dört bir yanından gelen partilerin temel konulara dair yaklaşımlarını bir kez daha görme şansımız oldu.

Ekim Devrimi’ne yaklaşım konusunda bir değerlendirme farkı, görüş ayrılığı olabilir mi?

Neden olmasın? Dünya Komünist ve İşçi Partileri toplantılarına katılan partiler arasında önemli ideolojik ve siyasi farklar olduğu bir sır değil. Kaldı ki, bu partiler birbirinden oldukça farklı koşullarda ve önceliklerle mücadele ediyorlar. İktidarda olan partiler, bir koalisyonun parçası olanlar, iktidarla iyi ilişkiler geliştirenler, parlamentoda temsil edilenler… Buna bir de yüz yılı aşan bir mücadele pratiğinde ortaya çıkan yaklaşım farklılıklarını ekleyin… Bütün partileri belli bir çizgiye çekecek belirleyici bir parti de yok.

Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin zamanında oynadığı role kimse sahip değil sanırım?

Böyle bir role soyunabilecek parti bulunmuyor. Ama daha önemlisi kimsenin bir başka partinin diğer partiler üzerinde bir konum elde etmesini kabul edeceğini sanmıyorum. Birçok bir parti kendi iç işlerine karışılmasına asla izin vermez. Doğrusu da bu.

Ama yine de gruplaşmalar olduğu gözleniyor.

Bunlar yeni şeyler değil. Dünya Komünist ve İşçi Partileri toplantılarına katılan bazı partiler Avrupa Sol Partisi’ne üyeler. Geçmişte Avrupa Komünizmi’nin sürükleyici gücü olan İspanya ve Fransa Komünist Partileri örneğin… Avrupa Sol Partisi’nin genel olarak sosyal demokrat bir çizgisi var. Kendi içlerinde de çok farklı özellikler barındırıyorlar. Bunun yanı sıra Avrupa’da TKP’nin içinde olduğu Avrupa Komünist İnisiyatifi de faaliyetlerini sürdürüyor ve Avrupa Sol Partisi’nden hemen hemen her konuda farklı bir yaklaşıma sahip.

Peki bütün bu partiler nasıl bir arada kalmaya devam ediyor?

Dünya Komünist ve İşçi Partileri toplantıları 19 yıldır aralıksız düzenleniyor. Farklılıklar yeni ortaya çıkmadı. Toplantıların kuralları var, karşılıklı dostluk ve anlayışa dayalı bir atmosfer çoğu kez hakim oluyor. Ayrıca bu toplantılarda partileri bağlayan kararlar alınmıyor. Toplantıların partilerin birbirlerini anlamalarına, aralarındaki ilişki, işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmelerine yaradığını söyleyebiliriz. Bu da yeterince önemli. Onun dışında bir özel önem atfetmek gereksiz. Herkes kendi mücadelesini sürdürüyor; en azından mücadele etmek isteyenler.

'SOSYALİZMSİZ BİR SOVYETLER BİRLİĞİ İMGESİ...'

Ekim Devrimi’nin Yüzüncü Yılı’nda Rusya’da sosyalizm mücadelesi için ne söylenebilir? Petersburg ve Moskova’daki gözlem ve temaslarınızdan ne gibi sonuçlar çıkardınız?


Sovyetler Birliği yıkılalı 26 yıl oldu ancak sosyalizmin izlerini ve toplumun önemli bir kesiminde sosyalizme duyulan özlemi silmeleri mümkün değil. Putin yönetimi bu gerçeği değiştiremeyeceğini anlayarak, bu gerçeği yönetmeye karar vermiş. Bu aslında uzun bir süredir gözlediğimiz bir olguydu. Sovyet dönemini kesintisiz bir Rus tarihinin parçası haline getirmiş ve elbette Ruslaştırmış, Rus milliyetçiliğinin gölgesini düşürmüş. Sovyet döneminin bir sürü sembolü, başka bir bağlamda bugünün Rusyası’nda resmiyet kazanmış. Sosyalizmin en temel özelliği olan üretim araçlarında özel mülkiyetin kaldırılması, yani insanlar arası eşitsizliklerin temellerinin yok edilmesi tamamen önemsizleştirilmiş ve Sovyet döneminin askeri başarıları, endüstrileşme ve kalkınma hamleleri öne çıkarılmış durumda. Sosyalizmsiz bir Sovyetler Birliği imgesi bugün Rusya’da yaşıyor ve Putin yönetimi bundan yararlanabileceği kadar yararlanıyor.

Yine de tehlikeli değil mi sosyalizmin prestijinin, etkisinin sürüyor olması bugünkü iktidar açısından?

O tehlike hep vardı. Sovyet döneminin etkisini kolay kolay yok edemezler. Ancak bugün o dönemin sosyalizm kısmını ustalıkla geriye iten, “süper güç” kısmını kendi otoritesinin parçası haline getiren bir yönetim var Rusya’da. Putin Sovyetler Birliği’ni bir bütün olarak karşısına alarak iktidarda kalamazdı.

Peki bu durum sosyalizm mücadelesi için bir fırsata dönüşemez mi?

Fırsatlar her zaman yaratılır. Ancak şunu söylemeliyim, bugün Rusya’da sosyalizm mücadelesinin tek başına Sovyetler Birliği referansıyla başarıya ulaşma şansı bulunmuyor. Rusya 26 yılda çok önemli bir ekonomik ve kültürel dönüşüm geçirdi. Buna bağlı olarak dış politikasını yeniden yapılandırdı. Bugün ülkede yoksul, işsiz, güvencesiz milyonlarca emekçi yaşıyor. Toplumsal eşitsizlikler hızla artmakta. Bunlara odaklanmadan sadece Sovyetler Birliği’ne özlemden yararlanarak sosyalizm bir seçenek haline gelemez. Öyle ki Putin’in SSCB tarihini ustalıkla istismar etmesi sayesinde bugün Rusya’nın Sovyetler Birliği’ne dönüşmekte olduğunu düşünenler bile var. Oysa bugünün Rusyası ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği birbirine karşıt toplumsal sistemlere sahip ülkelerdir. Bu gerçeğin Rus işçi sınıfı tarafından fark edilmesi gerekir. Zaten bugünkü gerçeklere hitap eden bir strateji gelişmediği sürece Rusya’da Sovyetler Birliği’nin yok edilemeyecek izlerinin güncel bir siyasal enerji yaratmasını kimse beklememeli. Ekim Devrimi’nin 100. yılında yapılan kutlamalara katılımın azlığı da bunun kanıtıdır.

Bunları Rus komünistleri ile konuşuyor musunuz?

Elbette. Zaten Ruslar da kendi aralarında bu konuyu tartışıyorlar. Komünist parti toplantılarına Rusya’dan iki parti katılıyor. Bu partilerin Putin yönetimine ilişkin farklı yaklaşımları olduğunu söyleyebiliriz.

'TKP TOPLANTILARA TÜRKİYE'DEN KATILAN TEK PARTİ'

TKP’nin dünya komünist partileri içindeki yerine dair neler söyleyebilirsiniz?


TKP bir süredir Dünya Komünist ve İşçi Partileri toplantılarına Türkiye’den katılan tek parti. Katılma hakkı olan diğer parti katılmama doğrultusunda tercih kullanıyor.

Toplantılara katılacak partiler nasıl belirleniyor?

Katılım için kesin kurallara bağlanmış bir süreç var ancak nihai olarak katılımcı bütün partilerin onayı gerekiyor yeni partilerin dahil olması için.

TKP kaç yıldır katılıyor toplantılara?

16 yıldır bütün toplantılara katıldık.

'YENİ ALANLARA GİRİYORUZ, ÖRGÜTLER AÇIYORUZ, PARTİ KABUĞUNU ÇATLATIYOR'

Soruya dönecek olursak, dünya komünist partileri içinde TKP kendisini nasıl bir yere koyuyor?

Türkiye coğrafi olarak önemli bir bölgede. Büyük bir ekonomisi, nüfusu, yetişkin insan kaynakları var. AKP’nin bölgesel politika tercihleri de ülkenin önemini artırdı. Bu anlamda TKP zaten önemsenen bir ülkenin komünist partisi olarak uluslararası ilişkilerini sürdürüyor. Bunun dışında TKP’nin göreli olarak zayıf olduğu başlıklar kadar, öne çıktığı alanlar da mevcut. Örneğin bir seçim başarısı yok TKP’nin ama parlamentoda temsil edilen birçok partiden daha güçlü bir örgütü eylem ve etkinlik gücü sergileyebiliyor. Dünya Komünist ve İşçi Partileri bundan iki yıl önce İstanbul’da ve zorluklarla dolu bir anda toplandı. TKP bir yanda IŞİD terörü tehdidi bir yanda 1 Kasım 2015’teki seçime rağmen katılımcılar tarafından kusursuz olarak tanımlanan bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Dış ilişkilerde ilkeli davranmaya özen gösteriyoruz, içinde yer aldığımız oluşumlarla ilgili yükümlülüklerimizi yerine getirirken dahi kendi özgünlüklerimizi koruyoruz. Buna ek olarak önemsediğimiz bazı değerleri diğer partilerle ilişkilerimize de taşımaya çalışıyoruz; içten, samimi, anlamaya çalışan ve protokolden uzak bir yoldaşça ilişki. Bir de şunu biliyoruz, uluslararası alan önemli ama o alana katkınızı öncelikle içerideki devrimci görevlerinizi yerine getirerek yapabilirsiniz.

Bu açıdan TKP ne durumda? Önce bir örgütsel dönüşümden söz edilmişti, şimdi bir örgütlenme hamlesi gündeme geldi.

Bunlar birbirini mantıksal takip eden hedefler. 2015’in ikinci yarısından itibaren sistematik bir dönüşüm geçiriyor partimiz. Bugünkü noktada partinin yaygınlaşması ve uzun bir süredir aşamadığı bir eşiğin ötesine geçmesi için adımlar atıldı. Yeni alanlara giriyoruz, örgütler açıyoruz, dilimiz değişti, parti kabuğunu çatlatıyor. 28 Ekim’de "Sosyalizm Cumhuriyet’e çok Yakışacak" başlığıyla düzenlenen etkinlik hem içerik, hem katılım hem de yarattığı etki açısından söylediklerimize kanıttır. Bakın TKP tamamen kendi siyasal hedeflerine bağlanmış etkinlikler düzenliyor, bu bir konser değil, bazı isimler üzerinden yapılmış bir tanıtım çalışması değil… “TKP’nin sözü var” dedik ve yağmura rağmen binlerce insan açık hava tiyatrosundan doldu taştı, etkinlik bittiğinde birçok kişi yerlerinden kalkmadı, “devamı gelsin” diye… Etkinlik sonrasında “biz bu partiyle temas etmekte neden geciktik” diye hayıflananlar, hiç tanımadıkları kişilerin boynuna sarılanlar vardı. Burada bir etkinlikten söz etmiyorum. TKP’nin duruşu, söyledikleri, yaptıkları, mücadelesi, tutarlılığı ve bütün bunlara son dönemde eklenen dil değişikliği eklenince sonuç almaya başladık. Devam edeceğiz. Türkiye de, dünya da seçeneksiz değildir.

http://haber.sol.org.tr/toplum/tkp-genel-sekreteri-kemal-okuyan-turkiye-de-dunya-da-seceneksiz-degildir-216354

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]