Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Doktor Hikmet Kıvılcımlı: Adanmış Bir Hayat

Resim Ekleme

Hikmet Kıvılcımlı, hayatını sosyalizm mücadelesine adamış ve bu uğurda 22 yıl cezaevinde yatmayı göze almış, Türkiye sosyalist hareketinin en önemli isimlerinden.

Hakkında çok şey yazılıp çizilen Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın biyografisi   gazeteci-yazar Şenol Çarık’ın kaleminden, Doktor Hikmet Kıvılcımlı/Adanmış Bir Hayat ismi ile okuyucu ile buluştu.

Biz de Gazete Manifesto olarak, Çarık ile bir araya gelip, hem kitabın kahramanı Kıvılcımlı’yı hem de Türkiye sosyalist hareketine olan etkisini konuştuk…
Resim Ekleme

-Hikmet Kıvılcımlı kitabı ile başlayalım, hangi motivasyon ile kaleme aldınız bu kitabı?

Bilindiği gibi Doktor Hikmet Kıvılcımlı; Türkiye solunun önde gelen isimlerinden, TKP’nin önder kadrolarından.
Bilimsel sosyalist kuramcı, lider, özgün, üretken, araştırmacı ve bir polemik ustası…
Onu böylesine önemli kılan en temel özelliği özgün oluşudur.
Genç yaşlarından itibaren Marksizmi kavrayıp bunu Türkiye’nin kendi özgün koşullarına uyarlama çabası verir; kendi tabiriyle, “Marksizm-Leninizmi alfabeden başlayıp cebri âlâsına dek etüd etmiştir.
Doktor denilince ısrar gelir, adanmışlık gelir akla. Bir ömür boyu, insanlığın kurtuluşu, eşitlik, özgürlük ve sosyalizmde ısrar etmiştir. 69 yıllık ömrünün 22,5 yılı zindanlarda geçmesine rağmen.
Ve kendi toprağında filizlenen bir sosyalisttir. Daha 17 yaşında Köyceğiz Kuvayı Milliye Komutanı olarak emperyalist işgale karşı Kurtuluş Savaşı’na katılmış, düşmana silah çekmiştir.

Kitabın hazırlanış sürecine değinecek olursak, bu konu aynı zamanda yüksek lisans tezim. Onu geliştirdiğimi, düzenleyip son halini verdiğimi belirtmek isterim.
Ancak, Kıvılcımlı’nın yaşamı, mücadelesi ve eserlerine ilişkin araştırmam daha öncesine dayanıyor.

1990’lı yıllarda bazı duvarlarda; “Örgütsüz halk köle halktır”, “Düşünce ve davranış birbirinden ayrılmaz” yazıları ve yanında çizilmiş portreler görürdüm. Bu sözlerin altında büyük harflerle imzası bulunan kişinin adı: ‘Doktor Hikmet Kıvılcımlı’ydı. Kimdi acaba? Önemli birisi olmasa sözleri, resmi, adı olur muydu hiç? diye düşünürdüm. Zaman geçtikçe merakım arttı, kim olduğunu öğrenmeye çalıştım; kitaplarını, yazılarını, okudum.
Umarım “motivasyon”a ilişkin sorunuza yanıt verebilmişimdir.

-Geçtiğimiz yıl “Türkiye Solunun Kısa Tarihi” adlı bir kitap çıkardınız, şimdi de Hikmet Kıvılcımlı…Türkiye soluna karşı bu özel ilgi nereden geliyor?

Çocukluğumdan beri hep siyasi tarihe ilgi duydum. Emekçi bir ailenin çocuğuyum. Okul yıllarımda toplumsal gelişmelerde hep ülkemizden, bağımsızlıktan, Cumhuriyetten ve emekçilerden yana tavır aldım. 2003’te gazeteciliğe başladım. İşçi-sendika muhabiri olarak.
Genel olarak siyasi tarih üzerinde yoğunlaşmaya çalıştım. Okumalarımı, araştırmalarımı çoğunlukla bu yönde yaptım. Solu daha yakından tanıdığımız için tabi sol tarih üzerinde bu araştırmalar arttı.
En iyi bildiğim işi yapayım dedim aslında…

Resim Ekleme

-Kıvılcımlı’ya dönecek olursak yeniden kitabınıza ilişkin paylaşabileceğiniz notlar var mı?
Doktor Hikmet Kıvılcımlı büyük bir düşün ve pratik hazinesi. Bu çalışma, böylesine büyük bir düşün ve eylem zenginliğine doğru açılacak bir pencere olma gayesindedir.
Kitapta dönemin tanıklıklarından aktarımlar da bulunuyor.
Rasih Nuri İleri, Suat Şükrü Kundakçı, Sevim Belli, Latife Fegan, Esat Ahmet Balım, Sadık Göksu, Nizamettin Üstündağ başta olmak üzere birçok isimle görüşme fırsatım oldu.
Kitapta hem Doktor’un fırtınalarla dolu yaşamı anlatılıyor, hem döneme ilişkin notlar ve Türkiye’deki siyasi özellikle de sol atmosfer aktarılıyor.

Kıvılcımlı’nın en büyük iki eserinden biri “Tarih Tezi” diğeri ise 29 Ekim 1954’te kurduğu “Vatan Partisi”dir.
Demokrat Parti iktidarında girdiği 1957 seçimlerinde aday bulmakta zorluk çeken, baskı ve engellemelere maruz kalan partinin programı, çalışmaları belgeleriyle ve tanıkların da anlatımıyla yer alıyor kitapta. Vatan Partisi, “Vatandaş” isimli tek yapraklı, üç ya da dört sayı yayınlanabilen bir de gazete çıkarmıştır. Bu gazetenin yalnızca iki sayısı mevcut. Bu sayılardaki tüm yazılar kitapta yer almaktadır.
Bu arada, VP davasından 2 Aralık 1959’da tahliye edilen Hikmet Kıvılcımlı’nın 27 Mayıs öncesi üniversite öğrencilerinin eylemlerini takip ettiğini, hatta Beyazıt Meydanı’nda 28 Nisan 1960’da yapılan eyleme katıldığını da ekleyelim.
Aslında o kadar çok başlık var ki burada belirtilecek, hepsi de birbirinden önemli konular.
Yayın faaliyetleri, İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği, Yapı İşçileri Sendikası, Sosyalist Gazetesi… Yükselen sol hareket ve Kıvılcımlı’nın yanlış eğilimlere karşı uyarıları ve derleniş çabaları…

Resim Ekleme

Tito Kapıları Kıvılcımlı’ya Açar

12 Mart 1971 darbesi sonrası yurtdışına çıkmak zorunda kalan ve prostat kanseriyle boğuşan Kıvılcımlı, yanındakilerle birlikte satın aldıkları bir kayıkla önce Kıbrıs’a geçer. Oradan Lübnan’a, Lübnan’dan da Suriye’ye…
Haziran ayı sonlarında Bulgaristan’a varır. Bulgaristan’a kabul edilmez. Yanındakilere kendisinin TKP’den atıldığı söylenir.
Sofya’ya kabul edilmeyen Kıvılcımlı, daha sonra Berlin’e geçer; ancak buraya da kabul edilmez.
Berlin’den Paris’e gitmek zorunda kalan Kıvılcımlı ve beraberindekiler, burada kısa bir süre geçirir.
25 Temmuz 1971’de ise Belgrad’a varırlar. Buradan Arnavutluk’a geçmeyi dener, ama oradan da sınırdan çevrilir ve Yugoslavya’da kalır.
Suat Şükrü Kundakçı, Kıvılcımlı’nın geldiği haberi Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’ya ulaştığında, “Hemen bir hastaneye yerleştirilsin ve bana uygulanan prosedür uygulansın” talimatı verdiğini ve Belgrad’da Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’ne yatırılarak 16 Eylül 1971’de ameliyat edildiğini belirtmektedir.
Nizamettin Üstündağ, Kıvılcımlı’nın Yugoslavya’ya girişini şöyle anlatıyor:
“Yazar Vedat Türkali’den sonradan öğrendiğime göre, Doktor’un, hasta olarak Yugoslavya’ya girdiğini o zamanın devlet başkanı olan Tito’ya bildirmişler. O sırada havaalanından yurtdışına gitmek üzereymiş. Etrafındakilere talimat vermiş, ‘Bana nasıl bakmanız gerekiyorsa ona da öyle bakın, benim arkadaşım olur’, demiştir.

“Bu Doktor Sizin Bahsettiğiniz Doktor Değildi”

Tito, vaktiyle yüksek tahsilini İstanbul’da yapmıştır. O sıralarda Doktor Şefik Hüsnü ona çok yardım etmiş, sonra Komintern’de de beraber bulunmuşlardır. Tito, Doktor Hikmet’le Şefik Hüsnü’yü karıştırmış ve gelenin Şefik Hüsnü olduğunu sanarak ona vefa borcunu ödemek istemiştir.
Dönüşünde kendisine, ‘Sizin verdiğiniz emir üzerine hastaya iyi baktık, ama bu ‘doktor’ sizin bahsettiğiniz ‘doktor’ değildi’ demişler.
O da, ‘Olsun, sonuçta bir komüniste iyi bakmışsınız’ diye konuşmuş.
Doktor, hapishanedeyken Vedat Türkali’ye, “Türkiye komünist tarihinde benim adım hep karıştırılır ve ben bu tarihte hiç yerli yerine oturtulamam. Ya doktor olduğum için Şefik Hüsnü ile ya da Hikmet olduğum için Nâzım’la karıştırırlar” demiştir.

Resim Ekleme

-Başka siyasi figürlere, başka isimlere dair biyografik çalışmalar gelecek mi?
Evet, çalışmalarımız devam ediyor. İsim veremiyorum şu anda. Ama aynı hızla sürecek.
Bu toprakların değerlerini anlatma çabasına gücüm yettiği oranda devam edeceğim.

-Bu söyleşi için teşekkür ederim.
Ben de sizlere teşekkür ediyorum. Yayın hayatınızda başarılar diliyorum.

http://gazetemanifesto.com/2017/11/28/roportaj-doktor-hikmet-kivilcimli-adanmis-bir-hayat/

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
16.12.2017- 01:51

Resim Ekleme

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]