Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Kurtuluş Kılçer'in 24 Haziran'ı boykot gerekçeleri...başlıklı bir yazı yazmış, bir buçuk iki saate yakın bir zaman uğraşmış ve sonunda yanlış bir tuşa basarak uçup gitmesine engel olamamıştım.   Şu anda yeniden yorumlayacak durumda da değilim. En kısa zamanda Kurtuluş'un gazetemanifesto'daki yazısına yorum getireceğim. Kurtuluş Kılçer partisinin aldığı boykot kararını savunmak adına birtakım argümanlara sarılıyor ama bence bu genel duruşu sorunlu bir duruş. Yazısında bu duruşu savunmak adına ileri sürdüğü argümanların da doğru argümanlar olduğunu düşünmüyorum.

Yaptığım yorumun uçup gitmesinin yarattığı bezginlik duygusu gider gitmez bu konuya döneceğim.

Yazının linkini de buraya alalım:

http://gazetemanifesto.com/2018/05/08/solcuyuz-duzenin-yolcusu-olmayiz/

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
10.05.2018- 15:28

Yanlış bir tuşla uçup giden yazıma doğrudan Kurtuluş Kılçer'in yazısının eleştirisiyle başlamıştım. Ama şimdi, yazının öncesinde bazı açıklamaların yapılmasının konuyu ve Kurtuluş Kılçer'in yazısının eleştirisini daha anlaşılır kılacağını düşünüyorum. Önce seçim konusundan   başlarsak, komünistlerin kapitalist düzende seçimleri reddetmediklerini söyleyebiliriz. Genel seçimlerle düzenin değişip değişmeyeceği ayrı bir konu ama seçim dönemlerinde halkın politize olması, politik tansiyonun yüksekliği komünistlerin hem ajitasyon ve hem de propaganda faaliyetlerine uygun koşullar hazırlar ve bu yüzden komünistler kapitalist düzende her türlü seçimi bu bağlamda değerlendirmeye çalışırlar.   Ayrıca bu faaliyetler sadece komünist adaylar üzerinden de yapılmaz. Kendisi aday çıkaramıyorsa uygun gerekçelerle düzen solunun adayı da desteklenebilir.Veya yine uygun gerekçelerle   -bugünlerde çok kullanılır olması açısından söyleyelim- ehven-i şer bir tavır da takınılabilir. Genel veya yerel seçimlerde komünistler için hemen her çeşit siyasal tavır önceden reddedilemez. Başka bir deyişle sosyalist-komünist olduğu iddiasında bulunan bir siyasi partinin herhangi bir seçime katılıyor olmasının veya olmamasının yani boykot etmesinin doğrudan sosyalist ideolojiyle ilişkilendirilmesi veya   anlamlandırılmaya çalışılması doğru bir tavır değildir.   Bu konuda anlaşılması gereken şey seçimlere katılıyor veya boykot ediliyor olmasından hangisinin sosyalistlere yarar sağladığı, sosyalizme alan açtığı veya alan açma potansiyeline sahip olduğudur. Altını iyice çizelim, sadece budur!

Dolayısıyla, seçimlere kendince gerekçelerle katılmayan ama kendince gerekçelerle katılan kesimlere yönelttiği ''Amerikancı, sol liberal, düzen solu, kurtuluşu düzenin adaylarından bekleyenler'' ve benzeri argümanların doğru bir argüman sayılması mümkün değildir. Onları geçelim. Tekrar etmekte yarar var; seçimlere katılıyor olmak veya olmamanın ölçütü o tavrın sosyalistlere ve sosyalizme olan yararıdır. Seçim sonuçlandığında ortaya çıkan durum,   ve koşulların işçi sınıfı mücadelesine yeni potansiyeller katıp katmayacağı veya ne ölçüde katacağı   ise hangi siyasal tavrın doğru olduğunun yanıtı olacaktır.

Seçime katılıp katılmama kararlarının tartışılması gereken zemin de budur. Bu kadardır. Katılanlar neden katıldığını ve sonuçta nasıl bir kazanım elde edeceğini, katılmayıp boykot edenler ise katılmamanın sosyalistlere nasıl bir kazanım sağlayacağını ve sosyalizme nasıl alan açacağını dillendirmek zorundalar. Ne adayların kimliği, ve söylenildiği gibi siyasi geçmişleri, ne Erdoğan'ın ve diğer adayların ''hepsi bir'' olması, ne ''nesnellik'' söylemleri ve ne de dillendirilmeye çalışılan nedenler seçimlere katılmayıp boykot etmenin bir gerekçesi olabilir.

Başka bir yazıda söylemiştim, sorun ilk düğmenin yanlış iliklenmesidir; şimdi onun sıkıntısı çekiliyor.

( Devam edilecek.)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
11.05.2018- 20:17

Kurtuluş Kılçer   ''solcuyuz, düzenin yolcusu olmayız!'' başlığını attığı yazısına seçimin bir korsan seçim olduğunu söylemekle başlıyor ve arkasından ortada bir adıl seçimin bulunmadığından yakınıyor! İki paragrafa böyle giriş yaptığına göre bu iki özelliğin de seçimin boykot edilmesinin gerekçesi olarak görülüyor demektir. Kurtuluş değinmemiş ama ekleyelim, kapitalist ülkelerde, özellikle burjuva demokrasisinin yerleşiklik kazanmadığı ülkelerde hiçbir seçim adil değildir ve her seçim bir anlamıyla korsan seçimdir. Açıklama yapmaya gerek var mı? Devlet olanaklarının alabildiğine iktidar tarafından kullanıldığı ve seçimin yine iktidardaki parti(lerin) istediği bir tarihte yapılması ülkemiz için bir kural halindedir ve ayrıca bu durumun AKP tarafından kör gözüm parmağına bir biçimde kullanılmasından yakınılıyorsa, solun alması gereken tavır AKP'nin karşısına daha sert bir biçimde dikilmek ve büyük bir heyecan duyarak AKP karşıtlığında bir araya gelen kitlelerin heyecanına ortak olmaktır. Yoksa, ''ben oynamıyorum'' diyerek kenara çekilmek değil!

Üçüncü paragrafta söylediği seçimin AKP tarafından 'korsan'' bir hale getirildiğinin nedenlerinden birinin ''... her şeyden önce AKP eliyle kurulan İkinci Cumhuriyet rejiminin yerleşmesi...'' olarak saptıyor ama, konu sanki biraz flu bırakılmak istenmiş gibi geliyor bana. Çok daha somut olarak yazılabilir.   AKP'nin bu seçimlerle amacı fiili olarak uygulamaya soktuğu ikinci cumhuriyet rejimi ve tek adam diktatörlüğünü seçim sonuçlarıyla   birlikte kurumlaştırmaya çalışmaktır. Bu seçimin AKP ve Erdoğan açısından anlamı budur. Solun karşısına geçmek zorunda olduğu gerçeklik de budur. Bu konuyu yuvarlak sözlerle geçiştirmek, ve bir sonraki paragrafta ''objektivizm'' göndermesiyle nesnellik imalarında bulunmak bile yerleştirilmek istenen dinci faşist sistemin sorumluluğunu Erdoğan'ın omuzlarından almak değil de nedir?

Sermayenin bir kısmı Erdoğan'ın arkasında bir kısmı da düzenin restorasyonu açısından diğer taraftaymış! Eee, ne olacaktı, yani? Sermayenin diğer kesimi komünist bir anlayışa sahip olacak değiller ya? Bir kısmı iktidarı tutacak, bir kısmı muhalefetten yana tavır koyacak? Sol için sorun bunlar değil ki, konuşulacak konular da değil. Bu ülkede 16 yıl merkezi iktidarda bulunan bir partinin ve onun liderinin ülkeyi bugün getirdiği noktada solun ne yapılması gerektiğinin yanıtı boykotsa, evet, konuşulacak ve yazılacak konular bunlar değildir. Kurtuluş Kılçer ilk düğmeyi yanlış iliklemiş savunmak için söylemeye çalıştıklarının hiçbir anlamı ve gerçekliği yok!

Düzen partilerinin önemli bir bölümü Erdoğan karşıtlığında bir araya geliyor.Adı üzerinde düzen partileri. CHP'den HDP'ye; İYİ parti'den, Saadet'te ve DP'ye kadar. Bu ülkede yandaş basın nasıl ki, bu birlikteliğe yükleniyorsa, maşallah, aynı şekilde bizler de aynı tavrı gösteriyoruz! Sağcı ittifakmış, sol cephe değilmiş! Ya, bunların savunulacak bir yanı olabilir mi? Adı üzerinde düzen partileri ve düzen partileri kendi aralarında birliktelik kurmaya çalıştıklarında Sol Cephe oluşmaz. Kurtuluş Kılçer ne söylediğinin farkında değil!

Bir de şu cümlesi:

''3 bileşenin sağcı olduğu “Millet İttifakı”nı kimse sol bir cephe diye yutturmaya kalkmasın!''

Tam bir hayal kırıklığı!
Gerçekten!

Kurtuluş Kılçer ''Millet İttifakı''nın sol bir cephe olduğunu iddia eden birini gösterebilir mi? Erdoğan karşıtlığında biraraya geldikleri söyleniyor, Erdoğan'ın iktidardan uzaklaştırılması gereğinin altı çiziliyor! Bir de bu cümledeki 4. bileşen ne oluyor? 3 bileşen sağcı ise, Kurtuluş'un adını vermediği partinin sol bir parti olduğunu kabul etmiş mi oluyor? Eğer öyle ise içinde ve en güçlü partisinin sol bir parti olduğunu söylediği bir ittifakı -kendi mantığıyla- Erdoğan AKP'siyle aynılaştırmanın anlamı ne?

Bu söylemin tutarlı bir yanı yok!
Bu duruşun savunulacak bir yanı da yok.

Devam ederiz ama, tekrar etmekte fayda var: İlk düğme yanlış iliklenmişse, yapılacak iş geriye dönmektir. Devam etmek sorunu büyütmekten başka bir işe yaramıyor

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
23.05.2018- 08:45

24 Haziran seçimleri neden boykot edilir? Basit bir soru; evet neden? Şu olabilir belki; ''biz komünistiz burjuva düzeninin seçimiyle hiçbir ilgimiz olamaz!'' Bu bir yanıt; katılırsınız veya katılmazsınız ama kendi içinde bir tutarlılığı vardır. Ama bunu söyledikten sonra koşullar ne olursa olsun bir daha ''burjuva düzeninin seçimiyle'' hiçbir ilginiz olmamalı. Seçimlere katılım hakkı elde ettiğinizde bile ''burjuva düzeninin seçimiyle'' bir ilginiz olmamalı. Yok o koşullarda bu sefer ''ama şimdi komünist adaylar çıkartıyoruz ve ona oy veriyoruz'' diyecekseniz, ilk söylediğinizi yanlışlarsınız. Söyleminiz 24 Haziran seçimlerinde komünist aday olmadığı için düzen partilerine oy vermiyoruz'' olmalı.   Dolayısıyla ''burjuva düzeninin seçimiyle'' pek de sorununuz olmadığını ortaya koymalıydınız. Neyse bunu geçelim.

Ama bu haliyle de ortada bir sorun var demektir.Çünkü seçimlerde komünist adaylar da var. Bağımsız adaylar platformunun adayları, örnekse Aydemir Güler, K.Okuyan ve Orhan Aydın var. Adını burada sayamadığım onlarcası var. Onlara verin. Komünistse komünist :) Iııhhh! Neden? Onlar başka partiden komünist :)

Ya saçma değil mi bu durum!

Eğer MK'nın bölüşümü konusunda anlaşılabilseydi, eğer MK'ya dört tane daha fazla isim konusunda mutabık kalınsaydı, bu isimlere güle oynaya destek verilecekti, şimdi ıııhhhh!

Saçma gelmiyor mu?

Hadi ülke yangın yeriymiş, uzunca bir zamandır halkımız belki de ilk kez Erdoğan'ı göndermenin heyecanını yaşıyormuş, hadi solcu olmak her şeyden önce halk ile bir kesişme noktasında buluşmakmış falan...-bunlarla pek ilgilenmiyorsunuz da, hiç olmazsa böyle bir seçim döneminde kişisel-partisel çıkarlar açısından bile bakmayı bir an için bile terketmek aklınızın ucuna gelmiyor mu?

Ya partilerimizin karar alma süreçlerini tekrar gözden geçirmeli ya da partili olmanın, bu haliyle, sola bir getirisi olup olmadığını tekrar düşünmeli.

Partili sempatizanlar olarak düşünme-sorgulama sürecinden o kadar uzaklaştık ki!

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]