Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Ustalardan ve yazarlardan

Hayırlı mı olsun? - Aydemir Güler

Resmi sonuçlar YSK tarafından açıklanınca, Muharrem İnce “hayırlı olsun” dedi ya. Seçim geçmiş, önümüzde yeni seçim varmış, ona bakacakmışız, hazırlanacakmışız… ve dahi “demokrasi zaten böyle bir şey” imiş!

Sağcı olduğu bilinen Muharrem İnce, yine de Erdoğan gibi bir sağcı karşısında kaybettiği için, kendimi tutmuştum. Ama bu açıklamadan sonra bırakıyorum.

Hayırlı mı hayırsız mı; işin bu kısmına karışmayacağım. İnce’den -en azından şimdilik- kurtulduğu için ben memlekete geçmiş olsun diyeceğim!

Dalga geçmiyorum. Halkımıza İnce ve benzerlerinden, Erdoğan’dan ve Bahçeli’den, Kılıçdaroğlu ve Akşener’den tez zamanda kurtulması dileklerimi sunuyorum.
Çünkü yukarıdaki açıklamadan şunlar çıkar:

Muharrem İnce, Tayyip Erdoğan’ın alternatifi değil tamamlayıcısı olduğu için aday gösterilmiştir. İnce’nin başkanlık sistemine karşı olduğu tamamen asılsız ve yalandır. Çünkü İnce’ye göre içinde yaşadığımız rejimin adı demokrasidir.

Biz bunların anladığı parlamenter demokrasiyi savunmayız. Bizim sistemimiz örgütlü emekçileri temsil eden Meclise dayanır. Ama İnce’nin parlamenter sisteme dönüş programı diye meydanlarda anlattığı yalanmış. Çünkü demokrasi zaten varmış.
İnce 25 Haziran’da pek afili basın toplantısında bittiğini ilan ettiği demokrasiye daha fazla kıyamamış ve 4 Temmuz’da sözlerini geri almıştır.

İnce 25 Haziran’da oy sayımına da inanmaz görünüyordu. Sonra caydı. Şimdi YSK’nın sandık sonuçları sitede duruyor. Blok oylarıyla, anlamak için kriminoloji uzmanı olmak gerekmeyen sahte imzalarla kabak gibi orada… İnce’nin inandığı demokrasi bu kadardır.

Bu kadar değil. İnce’nin açıklaması mesela yüzde on barajı da desteklemek demektir. Hırsızlığın yasallaştırılması anlamına gelen seçim ve sayım kuralları demokratik olmuştur. Seçmen listeleri hakkındaki bütün iddiaları Muharrem İnce silmiştir. OHAL altında da demokrasi olabilmektedir…

Yalçın Küçük, Kemal Kılıçdaroğlu’na AKP’li diyordu. Muharrem İnce, en az Kılıçdaroğlu kadar AKP’lidir!

Dahası da var. Sözü edilen demokrasi yılın başından beri iş cinayetlerinden ölen işçilerin sayısının rakamla 1000’e, yazıyla bine yaklaştığı bir durumun adı olmuştur. Her gün çocuk kaçırılması belki de demokrasinin gereğidir. Seçim gecesi faşist çeteler ve kontrgerilla ekipleri silahlanıp sokaklarda havaya ateş mi ederler demokrasilerde? Ülkede yüzlerce diyebileceğimiz bu güruhun içinden yazıyla dört, rakamla 4 kişinin gözaltına alınıp sonra bırakılması, geceleri silah sıkmanın insan hakkı kapsamına girdiğini gösterir mi? Seçime çeyrek kala hastane basıp katliam yapanlar, olağan bir seçim propaganda çalışması yürütmüşler, demek ki! Devlet imkanları ve devlet parasıyla seçim organize eden, herhangi bir denetime asla tabi olmayan bir iktidar altında, iki ay boyunca “yandaş medyayı” protesto eden bir muhalefet lideri “demokrasi böyle bir şeydir” derse, biz ne anlamalıyız? Söylüyorum: İnce AKP’lidir. Erdoğan’ın alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. AKP ne yapsa ne etse düzenini toplumun en az yarısına demokrasi diye yutturamazdı. Bu eksiği Muharrem İnce kapatmaktadır.

Yalnızca Muharrem beye yüklenip bu yazıyı bitiremem. Diğer sağcılara haksızlık olur!
Seçimlerin ilk tartışıldığı günden bugüne kadarki süreçten de bir dizi sonuç çıkartabiliyoruz:
Rivayete göre Akşener, Gül’ün ortak aday olmasına taş koymuştu. İyi P’nin seçim sonrası AKP’lileşme rotası gösteriyor ki, Meral Hanım kendisi için değil, Tayyip Bey için vermiş bu canhıraş mücadeleyi…

Kılıçdaroğlu’nun demokratlığının göstergesi olarak İnce’yi aday göstermesi vardı ya… Seçim sonrası yaşananlar gösteriyor ki, Kemal Bey, İnce’yi kazansın diye değil, kaybetsin diye aday göstermiş…

MHP’nin oyları da demokrasi sahnesinin unsurları arasındaysa, hep beraber Bahçeli’yi bir siyaset dehası saymamız gerekir! Ne de olsa marjinal faşist bir grubu anahtar partiye dönüştürdü. Demokrasi var ve MHP Kürt illerinde yükseliyor. Buyurun inanın! Yeter ki gerginlik olmasın!

HDP’nin nesi eksik? Bir kere onlar da gerginliğe karşı…

İnce bir cumhurbaşkanı adayının hapiste olmasını da demokrasiye yakıştırır mı? İnce’ye göre eksiklerimizi giderip hazırlanacağımız seçimlerde de muhalefetin adaylarının hapiste olması caiz midir?

Şu demokrasi konusunda HDP’nin İnce’den eksiği yok, fazlası var. Kaç yıldır kaç belediye başkanı hapistedir? Peki başkanı hapse konmuş hangi belediyelerin meclislerinde HDP veya DBP üyeleri çoğunlukta olup da kayyumla çalışmayı sineye çekmektedir?

Bu son konu, tabii ki artık önemini yitirmektedir. Zira HDP’nin Meclisteki varlığının demokrasi mücadelesine geniş ufuklar kazandıracağı kanıtlandı. Yalnızca Sırrı Süreyya Önder’i değil, Ufuk Uras’ı da aratmayacağını daha Meclis açılmadan gösteren Ahmet Şık kravat zulmüne karşı şanlı mücadele bayrağını yükseltiyor!

Ufuk bir trajediydi. O, kravatla uğraştığında Mecliste biricik gerçek giyim kuşam sorunu türbandı. Ufuk çıkardığı kravatını türbanın yoluna halı yaptı.

Şimdi Ahmet komedi perdesini açıyor. Ufuk ne yaptığını biliyordu. Türban çoktan Meclise girdiğine göre, Ahmet ve arkadaşları, Şeyh Said sarığı istiyor olabilirler. Oysa çıkardıkları kravat idam cezası komisyonunun kapısına asılacak!

Hep birlikte gelecek seçimlere hazırlanın, e mi! Demokrasinin gereklerini yerine getirmeyi ihmal etmeyin sakın.

Hakkını arayan emekçiler ayağa kalkana kadar zamanınız var bunun için…

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]