Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Haluk Yurtsever'in bugünkü yazısı farklı bir konu ama yazının bir yerinde geçen ''Kapitalizm, bir dünya sistemidir. Eşitsiz gelişir.'' sözü bir çağrışım yaptı. Aynen şöyle ''Kapitalizm bir dünya sistemidir, bunun için dünya ölçeğinde yıkılması gerekir.'' Doğru mudur? sorusunun yanıtı da aslında hangi bağlamda söylendiğiyle ilgilidir.

Şurası kesin; bilimsel sosyalizm insan toplumunun kurtuluşunu enternasyonal düzeyde   sınıfsız ve devletsiz formasyona bağlar. Bu konunun tartışılacak hiçbir yanı da yok. Ne var ki, bilimsel sosyalizm aynı kesinlikte, kurtuluşa giden yolun ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifiyle mümkün olabileceğinin de altını kalınca çizer.   Siyasal devrim perspektifinin üzerinden atlayan, onu önemsizleştiren, öteleyen veya yok sayan hiçbir anlayışın bilimsel sosyalizmle de, proleter enternasyonalizmiyle de hiçbir ilgisi olamaz. Enternasyonalizm kavramını proleter kavramıyla bir araya getirmek gereğini duyuyorum; çünkü sağlı sollu liberallerin burjuva kozmopolitizmiyle çoğu kez bilinçli veya bilinçsiz karıştırılmaktadır. Hele bir de ulusal ölçekteki sosyalist devrim perspektifinin enternasyonalizm için feda edileceği safsatası var ki, tam bir ucube, tam bir cehalet örneğidir.

Kapitalizmin bir dünya sistemi olması aynı zamanda eşitsiz gelişmesi kurtuluşun (siyasal devrimin)   kapitalizmin bu özelliği nedeniyle öncelikle sistemin çelişkilerinin biriktiği (daha çok) geri kalmış parçalarında gerçeklik kazanacağı ve kapitalizmin ( emperyalizmin) dünyasal boyutta yenilgiye uğratılmasının da başka bir yolunun olmadığı anlamındadır. Siyasal kurtuluşa giden yolun öncelikli yolu ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifinde yarar ve her ülke sosyalizminin önceliği bu gerçeklikte yatar. Enternasyonalizm gevezelikleriyle ulusal ölçekte devrim perspektifini yok sayma amacı taşıyan yorumların tek işlevi '' işçi sınıfı zaten uykuda, devrim için hiçbir koşul ortada yok, zaten UKKTH de böyle söylüyor, oylar da, destek de Kürt hareketine'' savrukluğudur. ( Yıllarca sözde sol-sosyalist forumlarda yapılan budur ve halen yapılmaya çalışılan da budur.)

( Devam ederiz.)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
14.11.2018- 04:44

Kapitalizm bir dünya sistemidir ve kapitalizmin ulusal ölçekleri aşan gelişmesinin adı da emperyalizmdir. İnsanlığın nihai kurtuluşu bu emperyalist gelişmenin kırılması ve etkinliğinin ortadan kaldırılmasıdır. Doğrudur, ne var ki, bir daha yineleyelim; bu sürecin gerçekleşebilmesinin yolu ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifini savunmaktan geçer. Sol sempatizanlar açısından anlaşılması ve içselleştirilmesi gereken budur. ''Enternasyonalizm için gerekirse tek ülkedeki sosyalist kuruluştan feda edilebilir'' biçimindeki gevezeliklerin hiçbir anlamı yoktur. Enternasyonal düzeyde sınıfsız ve devletsiz bir dünya ulusal ölçekte siyasal bir devrimden ve sonrasında güçlü bir devletten yani proleter diktatörlükten geçecektir. Ayrıntılabilir, yaşanan reel sosyalist uygulamalardan dersler çıkartılabilir elbet. Ne var ki, ulusal ölçekteki siyasal devrim, devrimin çıkarları sadece ideolojik anlamda değil siyasi açıdan da önceliğimiz olmalıdır. Siyasal devrim perspektifi ve işçi sınıfının tarihsel çıkarları bu yüzden bir sosyalist-komünist için varlık nedenidir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
17.11.2018- 10:19

Tekrar edelim, altını kalınca çizelim, İnsanlığın nihai kurtuluşu genellikle tek tek ülkelerde ortaya çıkacak sosyalizmin, emperyalizmin gerilemesine paralel olarak birbirine bağlanması ile ve farklı bir sürecin yaşanmasıyla mümkün hale gelecektir. Komünizmin yani dünyasal ölçekte sınıfsızlığın ve devletsizliğin yaşanabileceği formasyonun gerçekleşebilme koşulu budur. Başka bir şey değildir. Yani hem ulusal ölçekteki sınıfsal mücadelenin ve hem de enternasyonal düzeyde (ve parti ölçeğinde) başka bir zemini yoktur. Enternasyonalizm gevezelikleriyle, sözümona ulusalcılık karşıtlığı kurnazlığıyla ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifinin önemini azaltan ve bu yolla işin içine UKKTH'yi de katarak Kürt hareketine kuyrukçuluğun yolunu araladığını sanan siyasetlerin(!) hiçbir anlamı ve gerçekliği yoktur. Sosyalist mücadeleyle, sınıfsal mücadeleyle, bir ilgisi de yoktur. Bir anlamıyla cehalettir, bir anlamıyla da köylü kurnazlığı...

(Özellikle SF'de ve sonra ondan kopan iki yavru forumda yıllarca böyle davrandılar, böyle yaptılar, şimdilerde hızı ve etkinlikleri tavsasa da hala öyle yapmaya devam ediyorlar. Bakmayın siz birbirlerini gösterip ''ben ondan faklıyım'' demelerine, sonuçta yok birbirlerinden farkları. Seçim dönemlerinde her üçünün birden ''hadi oylar HDP'ye demelerinin başka bir nedeni yok. İşin komik yanı da bağımsız sosyalist mücadeleden yana olanları ulusalcı ve sosyal şoven olarak suçlar ve kendilerini enternasyonalist olarak göstermeye çalışırlarken Kürt ulusalcılığının kuyruğundan hiç kopamamaları! :) Ulusalcılığın kuyruğunda veya doğrudan içinde enternasyonalistlik taslamak böyle bir şey olsa gerek!)




melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
18.11.2018- 17:22

Yeri gelmişken söyleyelim; proleter enternasyonalizmi komünizm bağlamında sınıfsız bir toplumsal formasyon anlamına geldiği gibi, kullanışa bağlı olarak proletaryanın tarihsel çıkarları anlamına da gelir. Enternasyonalizmi savunmak bu bağlamda işçi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunmak ve bu tarihsel çıkarlarını hiçbir gerekçeyi ileri sürerek geri plana atmamaktır. Lenin'in (UKKTH bağlamında) söylediği gibi önce sınıfsallıktır. Önce sınıfın çıkarlarıdır. Sınıfa alan açmayacak hiçbir konumlanış solun savunabileceği ve içinde yer alabileceği bir siyasal tavır olamaz. Enternasyonalizm adına, UKKTH adına, Kürt sorununda kuyrukçu bir tavır sergilemek veya solculuğun Kürt hareketine yedeklenmekten geçtiğini sanmak, her seçim döneminde ''hadi oylar HDP'ye'' demek sol, sosyalist ve enternasyonalist bir tavır değildir. Artık bu yanlış bilinçten solcuların, sosyalistlerin kendini kurtarması gerekmektedir. Solun her koşuldaki önceliğinin sınıfsal mücadeleden yana tavır koymalarıdır ve aksini söyleyenlerle de ideolojik ve politik mücadele içerisinde olmalarıdır. Hiç kuşkunuz olmasın, bu zihniyete karşı verilecek mücadele de sınıfsal mücadelenin bir parçası anlamındadır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
19.11.2018- 03:57

Demek ki, öncelik ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifiymiş!

Demek ki, kuyrukçu bir tavrın bir solcu-sosyalist için doğru, gerekli ve zorunlu bir siyasi konumlanış olduğu iddiasının da solculukla hiçbir ilgisi yokmuş.

Ve son olarak şunu da ekleyelim, bu kuyrukçu tavır yıllarca enternasyonalizm tantanaları altında savunuldu. Şimdilerde bu kuyrukçu zevatdan duyacağınız her enternasyonalizm sözcüğünün karşılığının burjuva kozmopolitizmi olduğu ve sadeleşmiş ve somutlaşmış halinin de Kürt hareketine yandaşlık çağrısı anlamına geldiğini hiç unutmayalım.

Çünkü öncelik hep sınıfsallıktır.
Hep sınıfsallık!

''Oylar HDP'ye'' çağrıları değil!

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 5
22.11.2018- 21:35

Alıntı Çizelgesi: kim yazmış
Kapitalizmin bir dünya sistemi olması aynı zamanda eşitsiz gelişmesi kurtuluşun (siyasal devrimin)   kapitalizmin bu özelliği nedeniyle öncelikle sistemin çelişkilerinin biriktiği (daha çok) geri kalmış parçalarında gerçeklik kazanacağı ve kapitalizmin ( emperyalizmin) dünyasal boyutta yenilgiye uğratılmasının da başka bir yolunun olmadığı anlamındadır. Siyasal kurtuluşa giden yolun öncelikli yolu ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifinde yarar ve her ülke sosyalizminin önceliği bu gerçeklikte yatar.



Evet, Lenin, ''Avrupa Birleşik Devletleri Sloganı Üzerine'' adlı makalesindede bu gerçekliğe değinerek şöyle demiştir;

Ekonomik ve politik gelişmenin eşitsizliği, kapitalizmin mutlak bir yasasıdır. Buradan sosyalizmin zaferinin başlangıçta az sayıda ya da hatta tek bir kapitalist bir ülkede mümkün olduğu sonucu çıkar. Kendi ülkesinde kapitalistleri mülksüzleştirdikten ve sosyalist üretimi örgütledikten sonra, bu ülkenin muzaffer proletaryası, diğer ülkelerin ezilen sınıflarını kendi yanına çekerek, o ülkelerde kapitalistlere karşı ayaklanmayı körükleyerek ve hatta gerekirse sömürücü sınıflara ve onların devletlerine karşı askeri şiddete başvurarak kapitalist dünyaya karşı ayaklanacaktır. Proletaryanın burjuvaziyi alaşağı ederek zafer kazandığı toplumun politik biçimi, söz konusu ulusun ya da ulusların proletaryasının güçlerini, henüz sosyalizme geçmemiş devletlere karşı mücadelede gittikçe daha çok merkezileştiren demokratik cumhuriyet olacaktır. Ezilen sınıfın, proletaryanın diktatörlüğü olmadan sınıfların ortadan kaldırılması imkânsızdır. Sosyalizmde ulusların özgür birliği, sosyalist cumhuriyetlerin geri devletlere karşı az çok uzun süreli, inatlı mücadeleleri olmadan imkânsızdır.

Tabi bu aynı zamanda bir ülke çatısı altında sosyalizmin tesisini reddeden troçkist tezlerinde Lenin tarafından reddidir.
Zira iktibas ettiğim bölümde Lenin, ''Kendi ülkelerinde devrimi gerçekleştirenlerin sosyalist üretimi örgütlemelerinden'' söz etmektedir.

Sosyalist27  |  Cvp:
Cevap: 6
23.11.2018- 19:16

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Yeri gelmişken söyleyelim; proleter enternasyonalizmi komünizm bağlamında sınıfsız bir toplumsal formasyon anlamına geldiği gibi, kullanışa bağlı olarak proletaryanın tarihsel çıkarları anlamına da gelir.Enternasyonalizmi savunmak bu bağlamda işçi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunmak ve bu tarihsel çıkarlarını hiçbir gerekçeyi ileri sürerek geri plana atmamaktır. Lenin'in (UKKTH bağlamında) söylediği gibi önce sınıfsallıktır. Önce sınıfın çıkarlarıdır. Sınıfa alan açmayacak hiçbir konumlanış solun savunabileceği ve içinde yer alabileceği bir siyasal tavır olamaz.



Birde şunun özellikle ayrımına varabilmek gerekiyor; kapitalizme içkin küreselleşme değerleri ile solun öngördüğü enternasyonalizm kavramı birbirinden farklı bir muhtevaya sahiptir.
Çoğu zaman bu ikisi arasındaki farklılık kavranamadığı için, 90'lar sonrası ortaya çıkan küreselleşme değerlerinin, sol enternasyonalizmi olduğu sanılıyor.
Üstelik vahşi kapitalizmin gelişiminin, kültürel ve sosyal alana bir yansıması olan etnik çoğulculuk gibi küreselleşme değerlerini savunmayan, hatta eleştiren sol kesimler şovenizmle suçlanıyor.
Baktığımızda 90'lar ile birlikte kapitalizmin aldığı vahşi niteliğe paralel olarak, sermayenin serbest dolaşımının en radikal biçimi ile savunuluşu, ulusal devletleri bir ayak bağı olarak görme eğilimini ortaya çıkardı.
Bunun bir sonucu olarak özellikle 3. dünyanın kamucu ulus devletleri hedef alındı.
Bunların tasfiyesinin mümkün kılınabilmesi içinde, etnik ve dinsel çoğulculuk üzerinden ulus devletlerin tahrip edilmesi amaçlandı.
Buna özellikle 2003-2010 yılları arasında bizde Türkiye'de şahit olmuştuk hatırlarsanız.
AKP'nin küresel sermayenin çıkarları doğrultusundaki politikalarına, siyasal ve sosyal alanda da açılım adı verilen, ne olduğu belirsiz etnik ve dinsel çoğulculuk tartışmaları eşlik ediyordu.
Ne yazık ki o zaman kimi sol çevrelerde bu sürece omuz vermiş, liberal aydın ve küresel sermaye tarafından fonlanan düşünce kuruluşları, açık toplum vakıfları ile yan yana gelerek, ''Pax American''a doğrultusunda kendilerine verilen rolleri layıkıyla yerine getirmişlerdi.
Bu yaptıklarınıda sol enternasyonalizminin gereği olarak lanse etmişlerdi.
Öncelikle bunların algılayamadıkları nokta sol enternasyonalizminin, sınıf mücadelesine içkin bir kavram olduğu, küreselleşmenin çok kültürlülük, toplumsal zenginlik gibi laf ebelikleri ile ilgisi olmadığıdır.
Lenin, ulusal meseleye yaklaşırken, tek ve en büyük amacı, sınıf mücadelesinin ulusal problemlerle sekteye uğratılmaması, bu mücadelenin ulusların birbirine olan güvensizlikleri ile baltalanmamasıydı.
Yani Lenin'de, bugünkü sol liberal çevrelerin enternasyonalizm sandığı şekliyle kültürel çoğulculuk, çok kültürlülük, demokratik toplum gibi demagojiler yoktur.
Enternasyonalizm, sınıfsaldır ve sınıf mücadelesi ile ilintili bir kavramdır.
Bunu anlayamadığınız sürece geleceğiniz nokta, yüzeysel bir etnik çoğulculuğu savunmayı, enternasyonalizm sanmak olacaktır.


melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
24.11.2018- 01:51

''Kapitalizm bir dünya sistemidir, bunun için dünya ölçeğinde yıkılması gerekir.''

Bir insan bu cümleyi neden kurar? Hem sonra kapitalizmin dünya ölçeğinde yıkılması ne anlama geliyor? Ve böyle bir cümle kurmanın sola nasıl bir yararı var?

Yıllardır ulusalcılık karşıtlığı adı altında kendilerini enternasyonalist komünist ilan ettiler. Yıllarca sola düşman olanı, sözde marksist leninisti ve sözde leninist blanquisti hep birlikte Kürt hareketinin sözcülüğünü yaptılar. Sorunun yanıtı burada yatıyor. Nasıl olsa ülkede işçi sınıfı uykuda, nasıl olsa kurtuluş enternasyonalist bir mücadeleyle olacak, sınıfsal mücadele beklesin, şimdi Kürt hareketiyle birlikte Kürt halkına özgürlük getirme zamanı, dediler. Yıllar böyle geçti, sonra gerçek anlaşıldı; bu adamların enternasyonalizm dedikleri şey liberallerin savunageldiği burjuva kozmopolitizmi, ve bu adamların enternasyonalizm adı altında yaptıkları şey, Kürt hareketine biat etmek, kuyrukçuluk yapmaktan başka bir şey değil!

Gerçekler devrimcidir, gerçeklerin er geç ortaya çıkma gibi güzel bir özelliği vardır. Önce yavaş yavaş tavsadı, sonra gerçek bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Şimdilerde, ''devrimin ulusal ölçekte olacağını kabul ediyoruz, enternasyonalizmle sonal kurtuluşun emperyalizmin dünya ölçeğinde yıkılmasıyla gerçekleşecek demek istiyoruz; diyorlar :)

Öğrenilmiş; bu da bir şey; geçelim!

Güncel bir konu olduğu için sürekli yinelemek durumunda kalıyoruz. Sosyalist mücadele her şeyden önce ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi gerektirir. Sonrasını sonrasına bırakalım. Her ülke sosyalistlerinin önceliği kendi ulusal sınırları içinde devrimci çabanın içine girmektir. Bir ulusal hareketi destekleyip desteklememekle o ulusal hareketin öncülük yaptığı iddiasında bulunduğu halkın savunulması ayrı konulardır. Somut hale getireceksek, Kürt halkının her türlü ulusal hakkının elbette yanındayız, tıpkı doğal çevrenin kirlenmesine karşı olduğumuz gibi, tıpkı kadın haklarını, LGBT'lerin her türlü haklarının yanında olduğumuz gibi, ama biz sosyalistiz, hiçbir sorun ya da konunun sınıf mücadelesinin önüne geçmesine de izin vermemeliyiz. Sözünü ettiğimiz tüm sorunlar, buna Kürt sorunu da dahil sınıfsallığın önüne geçemez. Mücadelemizde merkezi bir yer işgal edemez. Bu konunun anlaşılmayacak bir yanı var mı?

Tekrar olacak, olsun, biz anlatmaya devam edeceğiz, anlamak isteyen elbette anlayacaktır; hala anlayamayan varsa onlar için de davul zurna az diyoruz; elimizden de başka bir şey gelmez!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 8
27.11.2018- 20:17

Sosyalist mücadele her şeyden önce ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi gerektirir. Sonrasını sonrasına bırakalım. Bu nedenle önceliğimiz her koşulda ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifiyle donanmak ve sınıfsal mücadeleyi örgütlenerek yürütmek olmalıdır. Demokratikleşme mücadelesinin merkeze alınmasını ya da önceliğin Kürt hareketine verilmesi gerektiğini söyleyenlere itibar edilmemelidir. Türkiye'nin sosyalizme, sosyalizmin de sosyalistlere ihtiyaca var. Sosyalistlerin de mücadelesi her koşulda sınıf mücadelesidir; başka bir şey değil.

Kapitalizmin dünyasal planda bir egemenliği var. Üç beş uluslararası şirket bir ahtapot gibi dünya halklarını sömürüyorlar. Bunu bilmek, bunu söylemek ne kadar önemliyse, ardından kurtuluşun dünyasal planda emperyal-kapitalizmin yenilgiye uğratılmasından geçtiğini söylemek de o kadar yanlıştır ve yanlışlığı da cümleyi böyle bırakmanın bir yığın yanlış algıya sebebiyet vermesinden ileri gelir. Kapitalizm dünyasal planda geriletilmeden, sonal bir yenilgiye uğratılmadan insan için kurtuluş ve gerçek özgürlük yoktur. Ama bu gerçekliğe uzanmanın yolunun mutlak bir biçimde ulusal ölçekte devrim perspektifinden geçtiğini ve bu nedenle önceliğin hep ama hep sınıfsal mücadelede ve örgütlenmede olduğunu kavramalı ve farklı söylemleri de elimizin tersiyle itmeliyiz.

Leninizm zayıf halkaların geri kalmış ülkeler olduğunu ve devrim ateşinin buralardan başlayarak kapitalizmin kalbine uzanacağını söyler. Kapitalizm iç çelişkilerini bu ülkelerde biriktirir çünkü. Kapitalizm kendi ülkesindeki ''refahı'' bu ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürerek sağlar. Emperyal kapitalizmin dünyasal planda egemenliğini yıkmanın yolu bu yüzden ulusal ölçekteki devrimci mücadeleden geçiyor ve sıranın gelişmiş ülke proletaryasına gelebilmesinin de başka bir yolu yok.

Tekrar etmekte yarar var; ulusalcılık safsatalarını bir kenara bırakalım, ulusalcılık liberal ve kuyrukçu ortaklığının kürt hareketine biat etmeyenlere yönelttikleri bir saçmalıktır, sosyalistlerin   önceliği sınıfsal mücadele temelinde   ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifidir. Ve bunun yolu da bu perspektifi sahiplenen partilerde örgütlenmekten geçmektedir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]