Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Gericiliğin ve liberalizmin buluştuğu ve tarihsel kardeşliklerini bir kez daha ortaya koyduğu günler içindeyiz. Atatürk üzerinden yapılan tartışmalar bu iki siyasetin nasıl yan yana geldiğini ve tarihsel olarak karşı-devrimcileştiğini bir kez daha gösteriyor.

Ülkemiz büyük bir hesaplaşmaya sahne oluyor. Türkçe ezan, andımız gündemi, 10 Kasım vesilesiyle Atatürk üzerinden yapılan tartışmalar ve Atatürk heykellerine saldırılar, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tescilli Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı Mısıroğlu'nu ziyaret etmesi, Erdoğan'ın İnönü'yü Amerkancı işbirlikçi ilan etmesi gibi...

Öncelikle ne zaman AKP sıkışsa, CHP düşmanlığı, tek parti ve tek adam eleştirileri gündeme geliyor. Başka dayanak noktaları kalmadı çünkü.

Büyük bir yaygara kopartıyorlar. Büyük bir ideolojik bombardımana tutup emekçilerin gözüne perde çekmek için bütün gücüyle saldırıyor. Yalan, dolan, propagandaların her türlüsü...Gericiler bir taraftan, liberaller diğer taraftan, sağlı sollu bir yalan bombardımanı ile karşı karşıya ülkemiz.

AKP ne zaman sıkışsa...


http://gazetemanifesto.com/2018/liberallerin-ve-gericilerin-kardesligi-220333/

Kurtuluş Kılçer'in GazeteManifesto'da yayınlanmış yazısının bir bölümü bu. Devamı var ve arzu eden üstteki linkten okuyabilir. Önemsenmesi gereken bir yorum olduğunu düşünüyorum ve   önemi burada yazılanların çok daha ötesinde, kapsadıklarıyla da ilgili. Buraya taşımamın bir nedeni de bu.

Kurtuluş Kılçer'in yazısının başlığı ''liberallerin ve gericilerin kardeşliği'' şeklinde. Küçük bir değişiklik yaptım. ''Sadece'' ekledim, çünkü ittifak, ve kardeşlik sadece liberal ve gericileri kapsamıyor.   Bu ülkenin karanlık bir tünele girmesinin ve hala orada yol alıyor olmasının nedeni sadece liberallerin ve gericilerin kardeşliği değil.Yıllardır başta SF olmak üzere birtakım enternasyonalci geçinen ama gerçekte sol-sosyalizm düşmanlığından başka bir şey yapmayan kesimlerin yazıp çizdikleri, Kurtuluş Kılçer'in burada sözünü ettiği   liberal ve gerici çevrelerin yazıp çizdiklerinden farklı mı? Çok gerilere gitmeye de gerek yok; bir iki hafta önce yaşadığımız 10 Kasım'ı hatırlayalım, bu, kendisini enternasyonalist olarak niteleyen sol-sosyalizm düşmanlarının söylemlerinin fesli Kadir ve onu ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı ( ve diğerlerinin) konumundan farklı mı?

Evet, önemsenmesi gereken bir konu.

Önemi de Kurtuluş Kılçer'in yazdıklarının ötesinde bir anlam ve kapsama sahip olmasından ileri geliyor. Gericiliğin ve liberallerin yıllardır bir ittifak içine girerek bu ülkede nispeten de olsa iyi ve güzel olan her şeye düşmanlıkta bulunduğu sonunda gün yüzüne çıkmışken, sorumluluk sadece bu iki kesimin üzerinde mi kalmalı? Belki de bu ittifaka baştan beri karşı çıkan   ve yapabildiği kadarıyla bir karşı siyaset üreten kesimlere -adını koyalım- CHP'ye, TKP'ye, ÖDP'ye, Halk Cephesine ve ne olduğunu dahi bilmeden, tanımlayamadan suçladıkları ''ulusalcılara'' saldırarak liberal ve gerici ittifakını açıkça destekleyen, onlara alan açan kesimlerin bu ittifakta, bu kardeşlikte hiç mi yerleri, hiç mi sorumlulukları yok? Liberaller ve gericiler kendi meşreplerinin gereğini yapıyorlar ve tarihin hemen hemen her döneminde böyle olmadı mı? Ya bu ne olduğu belirsiz enternasyonalcilerin bu süreçteki sorumlulukları, bu kesimlerden daha az mı?

Zaman zaman farklı başlıklarda değinmiştik bu konulara, bir başlık altında sürdürülmesinin de kimin ne olduğu ve neler yaptığının anlaşılması açısından yararı olacaktır. Kurtuluş Kılçer'in alıntısı ve altına yaptığımız yorum bu tür konuları içerecek yazıların bir giriş bölümü olsun!

Zaman zaman değinir ve derinleştiririz!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
28.11.2018- 10:38

AKP'nin ilk yıllarıydı, ''eski Türkiye'' koşullarında hemen her televizyonda tartışma programları yapılır, hemen her görüşten insanlar da görüşlerini açıklarken Kurtuluş Kılçer'in sözünü ettiği ''kardeşlik'' tam boy ekrana yansırdı. Gördüğümüz klasik bir liberal, gerici ve kuyrukçu anlayışların ittifakıydı. Ağız birliği içindeydiler; Türkiye'de bir şeyler değişiyor, değişecekti. AKP eski defterleri de açıyor, Dersim Katliamı diyor, YÖK kalkacak diyor, Alevi dostlara elmalı şeker uzatıyordu. Askeri vesayet kalkacak, Kürt sorunu çözülecek, Aleviler her türlü özgürlüğe kavuşacaktı!

Ne günlerdi ama!

Bu kuyrukçu tipler çok daha ileri gidiyor, AKP'nin tamamlanmamış burjuva devrimini tamamlayacağını bile söyleyebiliyordu!

Parti olarak Kürt hareketiyle birlikte hareket eden ve lideri de HDP'den ( o zamanki adı neyse artık) vekil seçilen biri, tv'de hiç -unutmuyorum- tartıştığı Kemal Okuyan'a demokrat olmanın güzelliklerinden söz etmeye çalışıyordu!

Evet, ne günlerdi ama!

Bir çeşit kutsal ittifaktı.
Gülen hareketinin de bu ittifaka dahil olduğunu unutmayalım.

Cumhuriyet, laiklik ve aydınlanma düşmanlığı o günlerden kalmadır. Ve bu yanlışlığı sürdürenler hala olan bitenin farkında olmayanlardır!

AKP'nin devlet haline gelmesinde parmağı olduğunu hala anlamayanlardır onlar!
Ve onlar bir zamanlar ''aynılar aynı yere'' derlerdi; oysa farkında değiller onlar aynılarla aynı yerde çoktan yer almışlar, aynılaşmışlardı!

Her 10 Kasım ve cumhuriyet bayramlarında gericilerle aynı boruyu öttürmeye çalışmalarının başkaca bir nedeni yok!




Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]