Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Resim Ekleme
Fotoğraflardan ve videolardan coşkulu bir kalabalık olduğu görülüyor. Belliydi zaten, hem TİP'in ve Erkan Baş'ın görünür hale gelmesi ve hem de özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi için baştan beri geniş kitlelerin anlayabileceği netlikte açıklamalar yapılmış olması TİP'in diğer sosyalist partlerden bir adım öne geçmesine yol açtı. TİP'in başarısıdır bu durum ve özellikle Erkan Baş'ın.

TKP'nin ortadan ikiye bölündüğü ayrılıktan sonra HTKP'de bir coşku vardı. Kadıköy NHKM'nin hemen bir iki sokak yanında genel merkez olarak kullanılan binada coşkunun yanında bir hareketlilik ve bir ilgi de vardı. Kadıköy'e gittiğimde önce NHKM'ye uğrar ve sonra o genel merkez olarak kullanılan binadaki arkadalarla da sohbet ederdik. Sonra o ilgi, o coşku sönümlendi. TKH'nin ayrılmasından sonrasında bir günkü görüntüyü hiç unutamam. Binanın giriş katındaki ''bahçede''ydim. Kimseler yoktu. Sadece Erkan Baş vardı ve o da, giriş kapısında yerde oturuyor ve oldukça da düşünceli görünüyordu.

TKH'nin ayrılmasından sonra daha da zayıflayan HTKP'de ''TKP Genel Başkanı'' sıfatını gereksizce ve sıklıka kullanması bana rahatsız edici geliyordu. TİP'in yeniden kurulmuş olmasına bu yüzden sevinmiştim. Ve açıkası TİP'in HDP ile yakın ilişkiler kurmasının tipik bir kuyrukçuluğa dönüşeceğini düşünüyordum. Hiç öyle olmadı; HDP'yle girilen birliktelik sonuçta parlamentoda dört TİP'li milletvekilinin varlığına yol açtı. Ondan sonrası ise, pırıltılı bir siyasi mücadeleydi. Haklı olarak çok görünür hale geldiler. Muhalif sayılacak kanalların ilgisi ve sürece uygun doğru siyasetler TİP'i bir anda önemli bir yere getirdi. Anketlerde adı geçiyor, ''diğerleri'' bölümünden ayrı bir yere oturmasını sağlıyordu. Şu açık;önümüzdeki ilk seçimlerden cumhurbaşkanlığıyla ilgili olanında AKP ve Saray Rejimi'nin yıkılmasına katkı verecek, parlamento seçimlerinde ise HDP ittifakıyla birlikte sosyalist solun bir temsilcisi olarak kendini gösterecekti. Görünen de TİP'İn o seçimde en fazla ilgi gören ve oy alan sosyalist parti olacağı yönündedir. ''Müdahale Kongresi''nin coşkulu kalabalığı bu yüzden çok da şaşırtmamalı.

TİP bence doğru yolda. Kuyrukçu bir siyasi yönelime   düşmeden   CHP veya HDP'yle belli ilişkiler geliştirerek meclise girmeyi hedeflemek, meclis olanaklarından yararlanarak halk'a dokunabilmenin olanaklarını arttırmak sosyalist solun dışlamaması gereken bir pozisyon olmalıdır diye düşünüyorum. Sadece biz bize, o da bir yığın sorunları sırtlayarak gerçekleştirilmeye çalışılan sol-sosyalist birlikteliklerden pek bir yarar ortaya çıkmıyor. Yıllardır bu tür birliktelikler gündeme gelir, kimi zaman belli ittifaklar kurulur, seçim ortaklıkları yapılır, sonuç hemen hemen hiçbir şey olur. Olmuyor. Olmayan, sola kapı açmayan siyasetlerden hala bir sonuç ummak sola da pek yakışmıyor. Sadece zaman kaybı, başka da bir şey değil.

TİP bence haklı bir ilgiyi hak ediyor. TİP üzerinde biraz daha fazla durulmalı ve deyim yerindeyse bu süreç sorgulanmalıdır. Ve özellikle sosyal medyada Erkan Baş ve TİP için küçük düşürmeye yönelik eleştirilerde bulunmaktan da kaçnmalıyız. Şu dükkancı anlayış sosyalistlere gerçekten yakışmıyor. Bir dönem eleştirmek adına ''Türk'ün Türk'e hamaseti'' der geçerdik, şimdilerde bir internet solculuğu çıktı, üç beş partili bir araya geliyor, diğer üç beş partiliyi küçümseyerek kendi partisini yücelttiği algısına kapılıyor. Onu beğenme, bunu beğenme ve sonuç, yüzde bir bile olamama! Sonra tekrar sosyal medyada aynı üç beş partilinin Lenin'in deyimiyle ''devrimci lafazanlıkları'', solcunun solcuya hamaseti...

Dışarıdan bilinç önemli.
Çok önemli.
Ama sanırım, dışarıdan bilinç öncelikle bu sorumluluğu üstlenecek olanlara gerekli...
Bilmiyorum ama...
Sınıfsal mücadeleye belki de bu noktadan başlamak gerekiyor!



melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
20.02.2022- 05:21

Hepimiz yakınıyoruz, toplumsal alanda etkin bir sosyalist sol olmaması içimizi acıtıyor. 80 öncesinde büyük ölçüde kitle kazanabilmiş bir sosyalist solun bugün binbir küçük parça halinde ve tamamı da toplamda yüzde birlik bir oy potansiyelne sahip olmaması aşmamız gereken en önemli sorunlardan biri değil mi? Ne yapmalı, partiye gelenleri, gelmek isteyenleri Marksizm Leninizm konusunda sınava mı çekmeli? Hadi sınava çekmek isteyenleri bu konuda uzman sayarak sınav dışı tuttuk diyelim, böyle bir durum amaca uygun bir yöntem sayılabilir mi?

Sözü Ahmet Şık üzerinden kopartılan vaveylaya da getirmek istiyorum. Ahmet Şık ne demişti, Nevşin Mengü'nün   sorularını yanıtlarken: "Bakın bize milliyetçi olduğunu söyleyip TİP'e oy vermek istediğini söyleyen de var, muhafazakar camiadan da var. Marksist-Leninist, komünist olarak tarif edip oy vereceğini söyleyen de var. Ama sol dediğinizde, solu küçümsemek adına söylemiyorum, insanların kendi inanç sisteminde ve düşün dünyasında biraz çelişkiye düşürecek şeyler olabilir."

Ne var şimdi bunda?

Bir ittifak kuruluyor, İçinde HDP var, TİP var; başka sosyalist özneler olacağı gibi, öyle anlaşılıyor ki, başka birtakım belki sağ tandanslı örgüt veya partilerle de temas ediliyor.   Ahmet Şık süreci bildiği için, belki içinde olduğu için böyle bir tanımlama yapıyor. İttifakın adında sol geçmemesi gerektiğini ve eğer geçerse ittifakın daha dar bir alanda top çevirmek zorunda kalacağı anlamında bir açıklama yapıyor. Vay efendim sen misin böyle konuşan, üç beş kişi bizim partiden, üç beş on sizin partiden hemen TİP karalaması başlıyor ve hatta TİP'in bundan böyle solcu bile olamayacağı, solcu olarak tanımlanmamasına yönelik lafazanlıklar başlıyor.

Bunlar olacak, çok da şaşırmamak gerek, sonuçta ve hala dışa kapalı bir toplumun içe dönük bireyleri olarak ego tatminine ihtiyaç duyuyoruz ve internet de böyle bir sanal olanağı birilerine kazandırıyor, evet bunlar olacak, ama üzücü olan, üzücü olduğu kadar rahatsız edici olan solcu, sosyalist ya da komünist olarak kendini tanımlayanların bu türden   söz kalabalıklarına değer vermesi, ciddiye alması ve desteklemesi. Gerçekten üzücü ve geçekten rahatsız edici.

Solun sorunları o kadar çok ki...

Ahmet Şık'ın sözleri tartışılır, ama bakar mısınız yapılan yoruma ''TİP artık solda bile sayılmamalıymış''. HDP ile TİP'in içinde bulunduğu ve genişletilmek istenen bir üçüncü ittfaktan söz ediliyor ama böyle bir tavır, böyle bir cahil cesareti tepki göreceğine destek alıyor! Bir partiliyle konuşuyordum, yüz yüze, örgütlü olduğunu da biiyorum, TİP için ''sosyalist değil'' demişti. Şaşırmıştım. Yanıt da verememiştim. Söyleyenin söylediğine inandığını da sanmıyorum.

Türkiye'de örgütsüz olmak bir sorun, örgütlü olmakla da o sorunlar bitmiyor. Türkiye'de solun bu kadar parçalanmış hali bir şekilde toparlanmadan kitle kazanabilmek pek de mümkün değil gibi geliyor bana. Bir şekilde bu sosyalist partilerden biri ya da ikisi toplumsal alanda öne çıkacak, bir çekim merkezi oluşturacak ve sonra solun bu parçalı hali bir şekide sona erecek, diye düşünürdüm, ama olmuyor. En azından benzerler, bir ilkesel birleşme gerçekleştirecek, kendi içlerinde toparlanacak ve kendilerine bir çeki düzen verecekler ve sonra toplumsal alanda sosyalistlerin bir etkisinden söz edilecek...

Kitleselleşme konusunda, kitle partisi olmaktan söz etmiyorum, kitle kazanabilme konusunda partinin kapılarını açması Ahmet Şık gibi aydınları partiye kazandırmasının yararlı olup olmadığı, partiye bir dinamizm katıp katmayacağı konusunun üyeler ve sempatizanlar düzeyinde anlaşılabilirlik kazanmasına ihtiyaç var gibi geliyor bana. Dahası kendi partilerinin dışındaki partilerden farklarının da ne olduğunu, bu farklı yapılanmaların hangi nedenlerle ortaya çıktığını az çok bilmelerine ihtiyaç var. Olmayınca ''biz komünistiz, onlar değil'' ötekileştirmesi başlıyor ya da ''TİP solcu bile sayılmamalı'' köpürtmelerine karşı bir destek ortaya çıkıyor ve en azından bir karşı çıkış ortaya çıkmıyor...

***

Konuyu başlığa bağlayacaksak, ittifaklar konusunda TİP'in stratejisinin   doğru olduğunu düşünüyorum.   TİP kuyrukçu bir siyaset tuzağına düşmeden kendi gettolarımızdan dışarı çıkma cesaretii göstermiştir. İyi de gidiyor. Umarım böyle devam eder.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]