Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da gençlerle buluştu: Türkiye'yi barıştıracağım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da "Kavgalardan, ayrışmadan, kutuplaşmadan bıktık. Bunları bırakmamız lazım. Kucaklaşma varken niye kavga ediyoruz? Helalleşmek varken niye kavga ediyoruz? Bütün bunları değiştireceğiz inşallah." dedi.

Resim Ekleme
Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da bir düğün salonunda gençlerin katılımıyla düzenlenen programda, Türkiye'nin pek çok sorunu bulunduğunu, ancak çözülmeyecek hiçbir sorunun olmadığını, sorunları beraber çözeceklerini söyledi.

Diyarbakır'da oylarının düşük olmasının kabahatinin kendilerinde olduğunu, geçmişte eksikliklerinin bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Ama sonuçta önemli olan hataları, eksiği ve yanlışı görmektir. Şimdi onu telafi etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.

Hep beraber güzel bir Türkiye'de, huzur içerisinde yaşayacakları ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yola çıktım. Türkiye'yi barıştıracağım. Türkiye'ye huzuru getireceğiz inşallah hep beraber. Defalarca ifade ettim. Büyük yanlışlıklar, hatalar oldu. Özellikle Diyarbakır'ın çok büyük bedeller ödediğini de biliyorum. Gözyaşları, insanların evlerinde huzur içinde oturamadığı günler var. Bütün bunların hepsini biliyoruz. Dolayısıyla geçmişi bir şekilde unutmadan hafızalarımızda gerekirse diri tutarak ama güzel bir gelecek inşa etmek için mücadele etmeliyiz. Geçmişten ders alarak daha güzel bir geleceği inşa etmeliyiz. Çalışıyorsunuz. Üretiyorsunuz. Kazanıyorsunuz. Ama çalıştığınızın karşılığını alamazsanız o zaman ortaya farklı bir tablo çıkıyor. Çok bereketli bir coğrafyadayız. Ama binlerce çocuk açsa bu coğrafyada o zaman temel bir sorunumuz var demektir. Evlerde hala 21. yüzyılın Türkiye'sinde binlerce işsiz varsa o zaman bir sorunumuz var demektir. Bu sorunu çözmek için yola çıktık zaten. Bu sorunu çözmezseniz siyaset yapmanın anlamı yoktur."

Aile destekleri sigortasıyla yoksulun yoksulluğunu da gidermek istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Evladını aç yatağa yatıran annenin dramını hepimizin hafızasının bir köşesinde tutması lazım. 21. yüzyılın Türkiye'sine bunlar yakışmıyor. Bunları düzeltmemiz, farklı bir şeyler yapmamız lazım. Kavgalardan, ayrışmadan, kutuplaşmadan bıktık. Bunları bırakmamız lazım. Kucaklaşma varken niye kavga ediyoruz? Helalleşmek varken niye kavga ediyoruz? Bütün bunları değiştireceğiz inşallah. Allah'ın izniyle ve sizlerin desteğiyle değiştireceğiz." diye konuştu.

6 milyon 300 bin gencin ilk kez sandığa gideceğini ve oy kullanacağını aktaran Kılıçdaroğlu, gençlerde bir numaralı ilin Urfa, sonra Diyarbakır'ın geldiğini, gençlerin siyasetin kilometre taşını belirleyecek kişiler olduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çünkü onlar yeni bir yapıyı görmediler. Aynı kişiyi, aynı yönetimi, aynı otoriter yapıyı gördüler. Onlar özgür olmak istedi, özgürlükleri ellerinden alındı. Tweet bile atamıyorlar. 'Acaba sosyal medyada bir şey paylaşırsam başım belaya girer mi?' diye düşünüyorlar. Gençlere söz veriyorum. Allah'ın izniyle bizim iktidarımızda en rahat bu kardeşinizi eleştireceksiniz. Bileceksiniz ki başınıza hiçbir bela gelmeyecek. Özgürlüğü, demokrasiyi, uygarca düşünmeyi, düşünceyi ifade etmeyi, ya bir insan Allah aşkına farklı düşündü diye hapse atılır mı? Dünyada böyle garip bir şey var mı? Farklı düşünüyorsun. Ee farklı düşünecek. Bir insan ne kadar çok farklı ve aykırı düşünürse aslında toplumu o kadar ileriye taşıyor demektir."

"Sevgili gençler göreceksiniz, bizim iktidarımızda sabahın erkeninde kapınız çalınıyorsa bilin ki sütçü geldi. Polis değil. Bunu bileceksiniz. Yoksulluğu biliyorum. Fakirliğin ne olduğunu da biliyorum. Benim kim olduğumu belki çoğunuz bilmez." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Yedi kardeşten birisiyim. Babam küçük bir memurdu. Rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. Büyük ablam hatta o da okuma yazma bilmez. 7 kardeşten üniversiteye giden sadece benim. Sizin yaşadığınız koşullarda ben de yaşadım. İlkokula Van'ın Erciş ilçesinde başladım. İlkokulu daha sonra Tunceli'de, ortaokulu Bingöl'ün Genç ilçesinde bitirdim. Elazığ Ticaret Lisesini bitirdim. Batıyı üniversiteye geldiğim yıllarda gördüm. Dolayısıyla üniversiteye başladığım yıllarda pardösüm bile yoktu. Bu koşullarda yetiştim. Dolayısıyla fakirliğin ne olduğunu bilirim. Evde eğer ekmek varsa o evde huzur vardır. Herkesin karnı doyuyorsa o evde huzur vardır. Eğer bir yerde çocuklar aç yatağa giriyorsa o zamana hepimizin sorumluluğu var demektir. O nedenle aile destekleri sigortası kanunu çıkaracağız ki hiçbir aile 'Benim güvencem yoktur.' demeyecek. Her ailenin asgari ücret düzeyinde bir gelir güvencesi olacak. Ve kadının banka hesabına para yatacak. Kadın işçi, memur, emekli gibi gidecek parasını çekecek. Evinin rızkını sağlayacak. Onun yoksul olduğunu sosyal devlet dışında kimse bilmeyecek."

Huzur içinde bir Türkiye'yi beraber inşa edebileceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Karşılıklı birbirimize güvenmeliyiz. Haksızlıklar var biliyorum. Haksızlıkları gidereceğiz. Güzel coğrafyamızda hepimiz güzellikler içinde huzur içinde yaşayacağız." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, programda, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın babası Tahir Demirtaş ile ayaküstü sohbet etti.

Daha sonra Kılıçdaroğlu, 1980 askeri faşist darbesinden sonra cezaevinde kalan İsa Güneş'i evinde ziyaret etti, bir otelde düzenlenen programda gençlerle bir araya geldi.

https://www.birgun.net/haber/kilicdaroglu-diyarbakir-da-genclerle-bulustu-turkiye-yi-baristiracagim-380033

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
18.03.2022- 04:57

Kılıçdaroğlu aday olsa, 6'lı muhalefetin tam desteğini alsa, sonra HDP'nin başını çektiği ''demokratik ittifak''ın da desteğiyle Cumhurbaşkanı seçilse ne iyi olur. CHP Genel Başkanlığı da boşalır, oraya da büyük olasılıkla Ekrem İmamoğlu oturur, ve sonra hep birlikte, bir yandan 20 yıllık AKP iktidarının yarattığı yıkımların hesabı sorulurken, bir yandan da başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere toplumun kimi kesimleriyle ''helalleşilir''! Olur mu olmaz mı, başka bir konu belki ama düşünmek, hayal etmek bile güzel.

Bu ülkenin barışa ihtiyacı var. Bu ülkede işlerin düzeltilmesi yolunda farklı bir kulvara ihtiyacı var. Çatışma, şiddet bu ülkeyi gerçekten yordu. Siyasette egemenlik kuranların dili bile her geçen gün daha yıpratıcı, daha bıktırıcı oluyor. AKP karşıtı muhalefetin yapılacak ilk seçimde sandıktan   e önemi burada yatıyor. Çünkü   Saray Rejimi'ni iktidardan uzaklaştıracak başka bir çözümümüz yok. AKP karşıtı muhalefeti çok yönlü yapmak lazımmış, halkın sokakla buluşmasını ve pek çok alanda ses yükseltmesini, giderek örgütlenmesini sağlamak gerekiyormuş...-evet -belki- hepsi ve dahası da gerekli ama bugünün koşullarında saray rejimini çökertmenin yolu sandıkta yenilgiye uğramasından geçiyor. Başka bir yol yok, başkaca somut bir çözümü de yok.

Kılıçdaroğlu'nun Dyarbakır gezisi bu yüzden önemli. Kılıçdaroğlu'nun bütün eksikliklerine rağmen AKP karşıtlığında bir toparlamayı ve şimdilik altı benzemezi bir araya getirerek ve bir arada tutmayı da başararak süreci buralara kadar getirmesi büyük başarı. Anketlerde önde olan Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu yerine Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını sadece bir Cumhubarbaşkanlığı adaylığı olarak da görmüyorum ve aynı zamanda (sanıyorum) Ekrem İmamoğlu'nun CHP Genel Başkanlığı olarak da bakıyorum. Ekrem İmamoğlu öyle soldan biri olduğu için değil, sadece kişisel özellikleriyle CHP'yi bir ölçüde toparlayabileceği için ve belki birinci parti haline getirebileceği için.

Türkiye eninde sonunda bir restorasyona girecek. Restorasyon doğru sözcük olmayabilir ama çok daha iyisini gerçekleştirecek koşulları yaratmak için   mücadele verilirken, düzen güçlerinin yıkılmış, bozulmuş, özünden saptırılmış rejimi de onarmaları, ağzını burnunu düzeltmeleri ve eğitim ve laiklik ve adalet, hukuk, demokrasi konularında iyileştirici, onarıcı adımlar atmaları çok kötü olmasa gerek. Yani, eleştirelim, eksiğini gediğini ortaya koyalım ama toplumsal muhalefet artık saray rejiminin gönderilmesine odaklanmışken ve iktidarı bulundukları yerden uzaklaştıracak tek güç de bu ''restorasyon'' ekibiyken sosyalistlerin muhalefete muhalefet etme çabalarının hiçbir getirisi, hiçbir yararı, sola hiçbir katkısının olmayacağını söylüyorum. Sanal ortamlarda çok değil, daha dün, AKP'nin muktedir olma, devlet haline gelme çabalarını görmezlikten gelerek dolaylı destek verenlerin bugün de aynı çabayı faşizmi görmemeye çalışarak sürdürmeleri gerçeği aldatıcı olmamalı. Kapitalizme karşı mücadele faşizme ve gericiliğe karşı mücadeleyi kapsam dışı bırakılarak verilemez. Faşizme karşı mücadele de muhalefete muhalefet ederek yapılamaz, yapılmamalı...

Özetle Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır gezisi önemsenmelidir. CHP'nin Doğu ve Güneydoğu Masası'nın çabaları belli sonuçlar vermiş. Bölgeyi tanıyanlar CHP ve Millet İttifakının AKP ve Cumhur İttifakını yakaladığını söylüyorlar. İyi haber. Daha iyisi bölgede Kürtlerle ve özellikle HDP'yle daha iyi ilişkilerin kurulması. Hiç kuşku yok, bu süreçte HDP'ye de çok iş düşüyor. İktidarın bütün baskılarına karşı Türkiyelilik konusunda ısrardan asla vazgeçilmemeli. Bu ısrar eninde sonunda CHP ile HDP'yi de yakınlaştıracaktır. Türkiye'nin geleceği için sosyalist solun   nasıl ki toplumsal alandaki etkisinin artmasına ihtiyaç varsa aynı şekilde CHP ve HDP'nin de birlikteliğine, pek çok konuda dayanışmasına ve işbirliğine ihtiyaç var, diye düşünüyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]