Sosyalist partilerin mecliste temsilci/vekil bulundurmalarının yararsız olduğunu iddia etmek pek de mümkün değil sanıyorum. Parlamentonun olanaklarından yararlanmak ve parlamento aracılığıyla ulaşılmak istenen kesimlere ses yöneltmek bu şekilde çok daha kolay olacaktır, diye düşünüyorum. Bu durumda sosyalist partilerimizin kendi olanaklarıyla meclise temsilci gönderebilmelerinin imkanı yoksa, CHP ve/veya HDP listelerinden yararlanması ve karşılıklı anlaşma ve uzlaşmalarla meclise girmeye çalışması yanlış bir tavır mı olur?
Kemal Okuyan Flash tv.'deki programda seçim barajları bağlamında sorulan '' HDP listesinden seçime girer misiniz?'' sorusuna verdiği yanıtta ''...niye HDP seçmenine saygısızlık edelim. Kendimize yapacağımız saygısızlığı kenara koydum. Onlar bize değil, kendi partilerine oy veriyor. Bu dediğim CHP için de geçerli. Bazen CHP'nin de adı geçiyor çünkü.'' diyor. Okuyan'ın HDP ve CHP listelerinden seçime girmeme konusuna ''saygısızlık'' çerçevesinde yaklaşmış. Programı izlememiştim, belki üzerinde çok da düşünme imkanı olmadan verilmiş bir yanıt bu. Ama bence çok ikna edici değil. Parlamentoya girmenin partiye ve bence sosyalist harekete de katacakları düşünüldüğünde bu tür seçim ittifakları gündeme gelmeli, parti içinde ve dışında tartışmaya açılmalı.
Türkiye solunun kalabalık olmaya ihtiyacı var. Sürekli yineliyoruz, kalabalık olmadan kalabalıkların dönüp bakması pek de mümkün olmuyor. Bu yüzden parlamento olanaklarından yararlanmaya çalışmak için parlamentoya sosyalist vekiller göndermeye çalışmak reddedilmemeli.Bu konuda her olanak zorlanmalı ve sonuna kadar da kullanılmalı...-diye düşünüyorum.
HDP ve CHP partilerinden aday olunarak seçime girilir, neden girlmesin? Sosyalizmin çok daha kalabalık olmaya, toplumsal etki alanını genişletmeye ihtiyacı var. Parlamentoya girmek, parlamento olanaklarından yararlanmak sosyalizme böyle bir alan açabiliyorsa böyle bir seçeneği daha baştan reddetmek bana çok doğru gelmediği gibi ''saygısızlık'' gerekçesi de çok inandırıcı gelmiyor. TKP bu konuda gereksiz bir inatta bulunuyor. Sosyalist solun hali ortadayken bilerek veya bimeden küçük olsun benim olsun anlayışından sıyrılmak gerektiğini düşünüyorum. Türkiye koşullarında artık bu eşiğin aşılması ve bu sorunun bir şekilde çözülmesi gerek.
Parlamentoya girmek sosyalizmi daha görünür hale getiriyor ve sosyalizme öncesinde sahip olamadığı farklı olanaklar kazandırabiliyor. ( Önümüzde TİP örneği var.)Sosyalizmin sesinin çok daha geniş kitlelere duyurulmasına yol açıyor ve sınfsal mücadeleyi dar bir çerçeve içine hapsolmaktan kurtarıyor. Daha ne olsun. Bizim öncelikli sorunlarımızdan biri de bu değil mi? Hem sonra, olabiliyorsa HDP listelerinden seçime katılmak ve kuşkusuz sonrasında TKP'ye dönmek koşuluyla da olsa, bu yolla parlamentoya girmek, HDP kitlesiyle TKP kitlesi ve yönetimi arasındaki buzların erimesine de yol açacaktır. TKP'nin böyle bir sorunu olduğunu da düşünüyorum.( Şimdi bu soruna 2019'daki İBB seçimleriyle birlikte bir CHP sorunu da eklendi.) Sosyalist solun bağımsızlığından anlaşılması gereken sanırım aradaki mesafeyi açmak ve bu iki partiyle bütün bağları koparmak ve hatta kitleleriyle bir araya gelmemek, ve gelemeyecek bir noktaya gelmek olmamalıdır. Bu yüzden CHP ve HDP listelerinden aday olma olanağı ortaya çıktığında ve böyle teklifler geldiğinde ''istemezük'' yanıtı oldukça gereksiz, anlamsız, yararsız ve hatta epey kibirli bir tavır gibi gelmekte.
Umarım aşılır.