Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
10.06.2023- 06:11

Büyük umutlarla girdiğimiz seçimlerin üzerinden bir hayli zaman geçti. Hiç kuşkum yok, TİP'in başarısını saymazsak seçimin kazananı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Beğenelim beğenmeyelim ''adam'' seçim kazanmasını biliyor. Öyle yapıyor, böyle yapıyor ve bir şekilde kendisi için bir sorun olabilecek olan sonucu bir şekilde alabiliyor.. Ülke yangın yeri, pazarda fiatlar alev alev, demokrasibib kırıntsı yok, hak, hukuk adalet ara ki bulasın, insanlar 7'den 70'e umutsuzluk içinde, para pul olmuş, işsizlik olağan hale gelmiş ve gerçektn de inanılmaz bir şekilde böyle bir tablonun içinden çıkıp toplumun en az yarısında da olsa ''basarılı, ondan başkası yönetemez'' algısı yaratabiliyor.

Kaç oldu, kaç seçim kazandı, girdiği her seçimi kazandı da, ayrıca şöyle bir algının ortaya çıkmasını da sağladı: ''Gireceği her seçimi kazanacak, kaybetmeyecek.'' Hastalıklarla boğuştuğu da biliniyor. Sağlık sorunları nedeniyle çekilmediği sürece kazanacaktır.

Bir konunun da altını çizmek gerek, Erdoğan dört dönemdir cumhurbaşkanı. Şu anda dördüncü döneminde. Ama YSK'ya göre ikinci dönemmiş. Bu durumda, bu ikinci dönemin sonunda sağlığı da elverirse parlamento tarafından alınacak bir erken seçim kararıyla sanırım bir kez daha cumhurbaşkanı seçilebilir. Kim ''dur'' diyebilir ki? Erdoğan istediği sürece seçime girecek, seçim kazanacak ve...-neyse! Birleri ''alışmayacağız'' diyerek gerçeklerden kopuk bir sol hamaset peşinde koşadursun, alıştıra alıştıra Türkiye'ye damgasını vurmaya devam edecek.

***
TİP kazandı. Altını çizmekte yarar var. Kendisi dışındaki tüm sol sosyalist partilerin toplman oyunun üç mislini daha az seçim bölgesinde seçime girerek elde etti. Bakmayın siz kimi anlı şanl sosyalist partilerimizin küçümseme çabalarına, TİP sosyalist kesimin tek kazananıdır ve umarım bu seçim başarısını kalıcı kılacak çalışmalarda bulunur. Yapamazsa, bu konuda gereken adımları atacak çalışmalarda bulunamazsa sadece dönemsel bir seçim rüzgar olarak kalacaktır.

***

Kılıçdaroğlu çok çalıştı. Gerçekten de tüm samimiyetiyle, dürüstlüğüyle varını yoğunu ortaya koydu. İnanılmaz bir enerjisi vardı. Ama işte son kertede sandıktan çıkamaması hem de böyle bir seçimde, bu seçim kazanmaya uygun koşullarda yine kazanamaması, bence siyasi hayatının bir şekilde sonlandığı anlamına geliyor. Kılıçdaroğlu uzatmaları oynuyor; bence direnmemeli, CHP o olmadan da yüzde 25 alabilir ve üstelik Deva, Gelecek, Demokrat, Saadet ve birkaç sağ partinin sözde desteği de olmadan. Hem sonra kendi oylarıyla kazanılmış 40'a yakın vekil de partiden ayrılmamış olurdu. Sağ partilerle demokrasi ekseninde bir araya gelmesi, mantıklıydı, kendi içinde bir ttarlılığı da vardı ama toplam oyları yüzde 1-2 olan partilere kendi çıkaracağı vekil sıralarından   40 civarında vekil vermek ne? İnanılmaz, bir şey.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
10.06.2023- 06:56

Altını çizmek gerekiyor, cumhuriyet tarihinin en gerici parlamentosu oluşturuldu. CHP gibi HDP de sarsıntı geçiriyor. Bir an önce bu duruma uygun bir yapılanma çabaları sonuç vermeli. HDP-YSP artık karar vermeli ve bir bütün olarak Demirtaş'ın Türkiyelileşme siyasetine uygun bir yapılanma içine girmelidir. Bu dönemde HDP-YSP ye de en az CHP kadar ihtiyacımız olacak. Türkiye tarihinin en gerici arlamentosuna karşı muhalefet edecekse bu muhalefetin temel taşları CHP HDP ve TİP olacaktır.

***
TİP için ayrı ve spesifik başlıklarımız var, onu dışta tuttuğumuzda diğer sosyalist partilerimizin pek de umut verici olduğunu söyleyeblmek mümkün değil. Kuruldukları an'dan beri hep binde birlerdeler, öyleler, şu andaki durumları ne ise, toplumsal alandaki etkileri nasılsa değişmemekte direndikleri sürece yine öyle kalmayı sürdürecekler; hiç kuşkum yok, toplumda eğer ve hala ''artık bir araya gelin ve durumunuza bir çare üretin'' baskısı gelirse ki, sanmıyorum, toplumun da TİP dışında bir umudu ve beklentisi kalmamıştır, evet, böyle bir baskı gelirse,   seve seve bir araya geleceklerdir, bir kaç gün de ''fikir teatisinde'' bulunacaklardır ve sonra hepsi ayrı ayrı bildiriler yayınlayarak siyasi mücadelelerine eskisi gibi devam edeceklerini açıklayacaklardır. Tek çare üye ve sempatizan kesimlerinin ''isyanı'' olabilir ama dillerinden sosyalist isyan sözcüğünü asla düşürmeyenlerin bu konuda sadece biat anlayışıyla hareket etmesi de toplumsal tarihimizin hüzün dolu bir alışkanlığından başka bir şey değil. Sanırım yöneticiler gibi onlar da alışageldikleri konfor alanlarını terketmeyi göze alamıyorlar.

***
Kısaca ekleyip geçmek isterim, sosyalistler için umut TİP'tir ama   bu seçim sonuçları hiç aldatıcı olmamalı, toplumsal alanda yarattığı ilgiyi sürdürülebilir kılmalı ve bu ilgiden mutlaka devrimci kadrolar da çıkarılabilmelidir. Seçim yenilgisinin muhalif kesimlerde bir moral bozukluğuna yol açtığı çok açık. TİP İçi boş ve hamaset yüklü gaz verme çabalarına hiç girmeden topluma umut olmanın bir şekilde yolunu bulmalıdır. Seçim sürecinde başardı, bunu da başarabilir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
12.06.2023- 19:35

Seçim yenilgisi ve ardından toplumda yükselen değişim seslerine Kılıçdaroğlu MYK üyelerini değiştirerek yanıt verdi. İmamoğlu bunun yetmeyeceğini söyleyip liderin de değişmesi gerektiğini ima ediyor. Açıkça söylemiyor ama İmamoğlu'nun liderliğe talip olduğu söylenebilir. İlk günlerde Kılıçdaroğlu'nu desteklediği söylenen Özgür Özel de devreye girdi. O da İmamoğlu gibi baştan aşağı bir değişimden yana olduğunu, gerektiğinde genel başkanlığa aday olabileceğini söylüyor. Partide aldığı bir yıllık cezayı doldurduğunu söyleyen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da devrede. Onun da gönlünde genel başkanlık yatıyormuş.

Şaşırıyor, kızıyor, eleştiriyoruz ama iyi kötü bir demokratik işleyişin herşeye rağmen CHP'de olabildiğini görüyoruz.

Parti bölünmemeli. Zor bir sürece giriyoruz ve TİP gibi, HDP gibi, CHP'ye de ihtiyaç var bu süreçte. Kılıçdaroğlu ortaya çıkan yeni durumu görebilmeli. Gene Başkanlık konusunda artık ısrar etmemeli, partinin önünü açmalı ve İmamoğlu ile Özgür Özel'i bir araya getirerek bir şekilde partiyi çok fazla da yıpratmadan kurultaya taşıyabilmeli. Olmadı. Seçimlerde elinden gelenin fazlasını da yaptı ama sonuçta yine olmadı. HDP dahil seçimlerde sağ partilerin çok da çalıştıklarını sanmıyorum. HDP ve İYP'te büyük bir düşüş var. Bu sonuçlar sadece Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesine yol açmadı ve aynı zamanda ülkenin geleceği konusundaki karamsarlığın daha da artmasına yol açtı. Kılıçdaroğlu artık topluma umut ve güven verecek durumda değil. Bence İmamoğlu ve Özel'le mutlaka bir araya gelebilmeli ve partinin daha fazla yıpranmasının önüne geçmelidir. Onursal başkan falan da olabilir.

Sadece lider ve MYK değişikliği de yetmez kuşkusuz. Belediye seçimlerinde özellikle İstanbul ve Ankara'nın yitirilmemesi için belki İYİP'e de ihtiyaç var ama, CHP Kılıçdaroğlu sonrası için bir politika değişikliğine ihtiyaç duymalı. Sağa yönelerek sağı yenebilmek bile mümkün olmadıysa, CHP artık yüzünü sosyal demokrasiye çevirmelidir. Başkaları ne der kaygılanmalarını da bir tarafa bırakarak Türkiyelileşme yolunda adımlar atabilecek bir HDP-YSP ile yakınlaşmalıdır. TİP'in merkezde bulunduğu sosyalist partileri de yanına çekmek güçlü bir toplumsal muhalefet meydana getirecektr. İmamoğlu ( ve kadrosu) böyle bir yönelişi gerçekleştirebilir mi? Bilmiyorum ama, bundan sonrası için de başka çaremiz sanırım bulunmuyor.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
14.06.2023- 09:16

Siyasal iktidar bir anlamda toplumun dinselleştrilmesi için atağa kalktı denilebilir. Okullara ''manevi danışman'' adı altında çeşitli din görevlileri atanmaktadır. Cumhuriyetin kazanımlarının ortadan kaldırılması doğrutusunda planlı programlı bir çalışma yürüten siyasal iktidarın bu hamlesi hiç yadırgatıcı değil. Anlaşılabilir. Siyasal islamın amacı buydu zaten. Siyasal islam olanaklar ölçüsünde hamlelerde bulunarak siyasal ve toplumsal alanın dinselleştirilmesi için çabalıyor. Önemli olan solun bu gerçeği kavrayıp ona göre siyasal bir mücadele hattı örmesiydi. Yapamadık, TİP dışında bu konuda bir duyarlık gösteremedik.( Yapılamadığı için de TİP dışındaki sosyalist partilerin tümünün Türkiye ölçeğinde aldıkları oy TİP'in sadece İstanbul'da aldıkları oydan çok daha az olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Bu siyaset biçiminin kitlelerde karşılık bulmayacağını söylüyorduk. Karşılık bulmadı, kitleler dönüp bakmadı.)

Nesnel gerçeklik görmezlikten gelinerek siyaset oluşturulamaz. Sosyalist siyaset ise hiç kurulamaz. Sosyalist siyaset sosyalizmin kendi gerçeklerini ezbere dönüştürerek kalabalıkların karşısına çıkmak değildir. Böyle bir örneğe görece kitlesellik kazandığımız dönemlerde de görmemekteyiz. Özetle,   seçim öncesinde AKP'yi sıradanlaştırmaktan, sıradan bir burjuva partisi haline indirgemekten ye böylece önemsizleştirmekten başka hiçbir işe yaramayan ''ikisi de aynı'' ve '' iktidar da muhalefet de bir, hepsi burjuva partisi'' yaklaşımının ne kadar yanlış ve yararsız bir siyasal söylem olduğu anlaşılamadan sosyalist solun bu konulardaki hiçbir söyleminin kitleler tarafından kabul görmeyeceği artık anlaşılmalıdır. Binde birler ve on binde üçler gibi seçim sonuçlarını hala görmezden gelenlerin ''biz sosyalistiz, ondan...'' mealinde başlayan savunma cümleleri de ya da ''daha fazla çalışacağız'' mealindeki akıllara ziyan açıklamaları da yanlışlığın hala ne olduğunun anlaşılamadığı veya çeşitli gerekçelerle kabul edilmek istenmediği   anlamındadır. Başka bir şey değil.

Evet, özetle değiştirmek istiyorsak öncelikle kendimiz değişeceğiz, değiştirmek iddiasını ısrar ve inatla sürdürenlerin bu değişmeme tutumu karşısında yapılması gereken de üye ve sempatizan kitlenin her konuda değişime sahip çıkmasıdır. Buna yanlış yapanın, sosyalizmi on yıllardır bir adım öteye bile taşıyamanların değişmesi ve artık geri plana çekilmesi dahil edilmelidir; yoksa...

Yoksa, akıp giden zamana, sonuç vermeyen emeklere ve harcanan paralara yazık.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
03.08.2023- 09:34

Sanırım önce içtenlikli bir sorgulama sürecine ihtiyaç var.   Sosyalizmin   kitle kazanabilmesi için başkaca bir çıkış yolu var mı, bilmiyorum. Kendimizi daha sorgulayıcı bir hale getirmeden, getirmeye çalışmadan toplumu dönüştürme iddiamız pek de gerçekçi   gelmiyor bana. Toplumsal alanda neden olamadığımız sorununun yanıtını hep ''dışarıda'' aradığımız sürece bizim açımızdan hiçbir şey olumluya dönüşmeyecek. Ayırdında mıyız bilmiyorum ama sosyalizm açısından bir siyasi sıkışmışlığa yuvarlanıyoruz. Daha da kötüsü bu   siyasi sıkışmışlığın çaresi bir şekilde bulunamadığında hep yakındığımız o biat anlayışının kapımızı çalması işten bile değil. Ve ayrıca...

Böyle bir sıkışmışlık içinden bir koca umut yeşertebilmek o kadar zor ki..



melnur  |  Cvp:
Cevap: 5
04.08.2023- 00:00

Sorun sosyalizmin kitle kazanamaması ise, sorunun çözümü bireysel olamaz. Mutlaka örgütlü yapılara ihtiyaç var ve daha da doğrusu kapsayıcı olabilen, demokratik bir iç işleyişe sahip ve doğru (kitleye dokunabilen ve etkileşime geçebilen) siyasetler üretebilen partilere ihtiyaç var. Bence sorun bu noktada ortaya çıkıyor. Bu kapsayıcılığın, bu demokratik iç işleyişin ve doğru siyaset izlenip izlenmediğinin denetimi üye ve sempatizan kitle tarafından yapılabilmelidir. Biat yerine sorgulayabilme işte bu noktada önem kazanıyor. Bunu yapamıyoruz, parti siyaseti üzerinde bir denetim kuramıyoruz. Bu yapılamadığında yanlışlığı denetleyip düzeltebilecek mekanizmadan yoksun kalıyoruz. Örneği işte 14 Mayıs seçimleri. TİP dışında sosyalist partilerimizin aldığı sonuç üye ve sempatizan kitle tarafından tepkisiz ve olağan karşılandığı sürece parti yönetimleri de değişmeyecektir, parti siyasetleri de...Bu yüzden diyorum, bu yüzden sosyalist olduğunu iddia eden arkadaşların sorgulayıcı bir anlayışı benimsemesine ihtiyaç var. Sineye çekilen ve sorgulanmayan her şey, hiç değişmeden devam edecek demektir ki, on yıllardır sosyalist solun toplumsal alandaki etkisizliğinin bir nedeni de bu durum...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]