TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek'in   gazete manifesto (yeni adıyla yurtsever'deki ''yerel seçimler ve ötesi'' başlıklı yazısını biraz önce okumaya   çalıştım. Yazı ''31 Mart 2023 tarihinde ülkemizde yine sandıklar kurulacak ve yerel seçimler yapılacak.'' cümlesiyle başlıyor. Ve bugün ayın 14'ü neredeyse bir hafta geçmiş aradan ve hala 2023 tarihinin   2024 olması gerektiğini fark edememişler.   Bence çok önemli ayrıntılar bunlar. Sitenin, yazarların ne kadar okunduğu ve önemsendiği anlamına geliyor. Sanırım yazıyı, Aysel Tekerek dışındaki yetkili arkadaşlarımız da pek okumamış ve üzerinde durmamışlar.

Aysel Tekerek yaklaşan belediye başkanlığı seçimlerinde önce düzen muhalefetini şöyle bir eleştirip silkelemeye çalışmış ve sonra da sosyalist muhalefete gelin beraber seçime girelim ve '' CHP'nin restorasyoncu ve HDP'nin reformcu programına karşı devrimci ve sosyalist   bir programı güçlendirmeye çalışalım'' demiş. Yani amaç ''sosyalist ve devrimci bir programı güçlendirmek'' ise bence ayrı ayrı seçimlere katılmak ve her katılımcı partinin farklı bir devrimci ve sosyalist program yazması çok daha yararlı olacaktır. Bir tane yerine ihtiyacımız olan birkaç tane hem sosyalist ve hem de devrimci programımız olmuş olur!

Aysel Tekerek dahil tm sosyalist partilerimizin üzerinde durması gereken konu bu değil, kendilerine sorması gereken soru da ''nasıl daha kalabalık olur ve sosyalizmi toplumsal alanda nasıl daha etkili bir gündem haline sokarız olmalı. Bu olmadığında, bunu başaramadığımızda bir veya birkaç ''devrimci ve sosyalist bir program'' hazırlansa ne olur hazırlanmasa ne olur? Dahası, amaç toplumsal alandaki etkimizi arttırmaksa, bunun yolu sosyalist ve devrimci program hazırlayabilecek partilerimizin seçim için bir araya gelmesi falan da değil ki, böyle bir program hazırlayabilecek tiynette olanlar seçim öncesi bir araya gelip hiç olmazsa parti sayılarını azaltmaya çalışması daha yararlı olmaz mı?

İkincisi, böyle bir birleşme olacaksa da aslında sorun değişmeyecek, Birleşme otomatikman toplumsal alanda etki ve ilgi yaratma anlamına gelmiyor. Eğer bu siyasetle devam edilecekse ki, Aysel Tekerek bence sorunu da pek anlamış görünmüyor- toplumsal alanda sosyalizme bir yer açmamız hiç mümkün olmayacak.

Yazıyı kısa bir yanıt sekilde düşünmüş ve face'te yazmaya başlamıştım. Evet kısaca, Aysel Tekerek'in şu cümlesine dikkat çekmekti amacım: 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye çapında 10 bin civarında oy almış Türkiye Komünist Hareketi'nin Genel Başkanı olan Aysel Tekerek yazısının bir yerinde ''Sosyalistlerin hesaplaşmasının sadece AKP ile değil düzen muhalefetiyle de gerçekleşmesi gerekmektedir.'' diyor. Doğru gibi geliyor ama bence sorun da burada. Sorun hala muhalefeti iktidarla eşitlemek perspektifinde yatıyor. Neresinden bakarsanız bakın, kağıt üzerinde düzen muhalefetini iktidarla aynılaştırmak mümkün. Genel ya da yerel seçimlerde   iktidar yerine muhalefetin kazanmasıyla nelerin değişmeyeceği üzerine tepinmek de mümkün. ( 14 Mayıs'ta TKH böyle davranmştı.) Ama bu siyaetin, böyle bir perspektifin sonuç alma olasılığının hemen hemen hiç olmadığını hala anlayamamak ne kadar üzücü. 14 Mayıs seçimlerinden bile ders çıkaramadık mı?

İddia ediyorum, TKH kendi ''devrimci'' ve de ''sosyalist'' programını daha fazla devrimci ve daha fazla sosyalist bir programa dönüştürerek hem iktidara ve hem de muhalefete yüklensin, daha önce alabildiği sonucu bile mum la arayacaktır. Bu belediye seçimlerinde muhalefet, özellikle CHP ve HDP (YSP) belli bir toparlanma sürecine girmezse çok fazla tepki oyu ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum ama, bu durum bir TKH için farklı bir sonuç yaratmayacaktır.

Peki ne olacak?
Hiç!
Evet, hiç!
Daha önce seçim sonuçları nasıl ki hiçbir değişim yaratmadıysa yine öyle olacaktır.
Yani en fazla...
''daha çok çalışacağız' denilerek yola devam edilecektir.
Ve eğer TİP 14 Mayıs seçimlerindeki başarısını bu ve sonraki seçimlerde doğru ve emekçi halka dokunan siyasetlerle sürdüremezse...
Sosyalizm ve emekçi kitleler buluşması...
Yine başka bir bahara kalacak demektir.

Başka bir bahara...