Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Fatih Yaşlı bugün SOLportal'daki yazısını CHP'ye ayırmış.   https://haber.sol.org.tr/yazar/ecevitten-ozele-chp-solu-386338
Yazının son bölümü şöyle:

''...solda duran bir CHP’nin sosyalist sol açısından “yıkıcı” ve “yapıcı” olmak üzere iki boyutu olduğunu akılda tutmak gerekir. Düzen içi karakteriyle böylesi bir solculuğun kitlelerin öfkesini soğurma, radikalleşme potansiyelini ortadan kaldırma, onları ehlîleştirme gibi bir misyon üstleneceği açıktır ve buna karşı elbette ki tavizsiz bir mücadele verilmesi gerekmektedir. Öte yandan bu sol yönelim, Türkiye’de yoksulluğun giderek derinleştiği bir konjonktürü de hesaba katarak söyleyecek olursak, beraberinde sol fikirlerin ve değerlerin popülerleşmesini, geniş kitlelerle buluşmasını, sokağın yeniden bir siyaset mekânı halini almasını ve emek-sermaye çelişkisinin siyasetin merkezine yerleşmesini getirebilir ki bu da sosyalist sol açısından içerisinde bulunduğu krizden çıkış ve toplumsallaşma için bir fırsat anlamı taşıyabilir. Hem düzen soluyla kavga etmek hem de bu fırsatı kaçırmamak mümkündür, bu nedenle yığınağın buraya yapılması bir zorunluluktur. ''

Saptamalara katılıyorum. 80 öncesinde de bir arkadaşım ''CHP ortamı iyileştirecekse, daha yaşanır bir ülke haline getirecekse, halktaki bu memnuniyet duygusu sosyalistlerin zararına olmaz mı?'' mealinde bir soru sormuştu. Nasl bir yanıt verdiğimi de pek hatırlamıyorum. O dönemde CHP'yi karşımıza almanın faydadan çok zarar getireceğini söylemişimdir ki, 79'daki ara seçimlere kadar hemen hemen bütün sosyalist kesimlerin de Ecevir CHP'sine seçimlerde destek verdiğini söyleyebilirim. Ecevit'in 11'lerle birlikte hükümet kurması ve sonrasında yaptığı   akılalmaz hatalar, sosyalistlerin bu ara seçimde desteklerini çekmelerine sebeb olmuştur. O ara seçim 5-0'lık bir yenilgiyle sonuçlanmış ve araya da 12 Eylül faşzmi girdiğinde Ecevit'in yanlışlarının devam etmesi sonucu sosyalistlerle sosyal demokratarın arası hiç de iyi olmamıştır.

Fatih Yaşlı'nın tespitine katılmamak mümkün değil. Bir sosyal demokrat iktidarın ''kitlelerin öfkesini soğurma, radikalleşme potansiyelini ortadan kaldırma, onları ehlîleştirme gibi bir misyon''ları olacağı açıktır. Aynı şekilde böyle bir iktdarın ve iktidar yürüyüşünün Yaşlı'nın altını çizdiği gibi ''Türkiye’de yoksulluğun giderek derinleştiği bir konjonktürü de hesaba katarak söyleyecek olursak, beraberinde sol fikirlerin ve değerlerin popülerleşmesini, geniş kitlelerle buluşmasını, sokağın yeniden bir siyaset mekânı halini almasını ve emek-sermaye çelişkisinin siyasetin merkezine yerleşmesini getirebilir ki bu da sosyalist sol açısından içerisinde bulunduğu krizden çıkış ve toplumsallaşma için bir fırsat anlamı taşıyabilir.'' tespiti de doğrudur. Sorun bu ikili özellik karşısında sosyalistlerin ne yapması gerektiğidir. Fatih Yaşlı buna da yanıt veriyor ve ''düzen solu ile kavga etmeyi'' öneriyor. Yanlış olan da budur.

Tarih yanlış olabilir belki ama TKP özellikle İBB seçimleriyle birlikte Fatih Yaşlı'nın sözünü ettiği kulvara yerleşmiş ve ''yığınağı'' da buraya yapmıştı. Ülkede ağır AKP-MHP ittifakı cumhuriyetin kazanımlarını birer birer ortadan kaldırırken ve ülkeyi cemaat ve tarikatlarla yönetmeye başlamışken sosyalistlerin sadece düzen solu CHP'ye de değil, bu süreçte cumhur ittifakının karşısında yer alan millet ittifakına da karşıt bir pozisyon almaları toplumsallaşma konusunda hiçbir yarar getirmediği gibi varolan destek konusunda da bir aşınmaya yol açmıştır. Fatih Yaşlı'nın eke aldığı konu salt bir akademik yaklaşım konusu değildir ve yanlışlığın kaynağı da burasıdır. Toplumun beklentileri, heyecanları, temel önceliği göz önüne alınmadan savunulacak siyaset beklenen soucu vermeyecektir ve vermemiştir. TİP ve TKP karşılaştırmasından çıkarılacak bir ders varsa konunun bu yanı önemsenmelidir.

Türkiye bir Norveç değildir. Türkiye devrimi bir geç kalmış burjuva devrimidir ve tamamlanmamıştır. Tarihsel olarak gerici-karşı devrimci bir toplumsal güç her zaman var olagelmiştir ve bu güç daha da örgütlenerek 21 yıldır iktidardadır. Ülke karanık bir tünelin içinde bir belirsizliğe doğru yol almaktayken   öyle bir süreçte, böyle bir belirsizlikte sosyalizmin toplumsal alandaki etkisini arttırmanın yolu düzen soluna ve hatta düzen muhalefetine muhalefet etmek değil, merkezi iktidardaki egemen yapıyı sandıkta yenilgiye uğratmaktır. Türkiye'de bu gerçeklik görülmeden ve bu gerçekliğe karşı somut bir karşı duruş sergilemeden kalabalıkların ilgisini çekmek mümkün değildir. Tekrar altını çizmekte yarar var; TİP'in seçimlerde bir sıçrama yapmasının TKP'nin ise gerilemesinin altında yatan gerekçelerin en önemlisi ve belirleyici olanı da bu siyaset seçeneğinde yatmaktadır.

Sonuçta şunu söyleyebilirim, Türkiye gibi bir ülkede yapılan analizin doğruluk kazanabilmesi varolan nesnelliğe uygun bir   siyasetle buluşabilmesinden geçmektedir. Fatih Yaşlı konunun bu yanını hesaba katmadığı için ''yığınak'' olarak göstermeye çalıştığı siyaset sonuç verebilir ve sosyalistlere kazandırabilir olmaktan uzaktır, diye düşünüyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]