Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
08.02.2024- 02:46

( face'te paylaşmıştım. Aslında bu kadar uzun yazıyı da orada paylaşmam. Birkaç cümle yazarım diye başladığım bir yorum, bazen bu şekilde uzuyor. Orada sıkışıp kalmasın, sonra bazı eklemeler de yapılabilir.)

AKP'nin 22 yıl içinde de olsa bu kadar muktedir hale gelmesi ve artık devletin tek adam devletine dönüşmesi sadece kendi çabaları kendi siyasetleri ve kendi ideolojik formasyonu nedeniyle olmadı. Mümkün değildi, dışarıdan destekler olmasa böyle bir işe kalkışamaz, böyle bir cesareti gösteremez ve kendisi adına böylesi bir başarıyı da gösteremezdi. Hatırlayın o günleri kimi sözde solcular, liberaller ve hatta Kürt ulusalcılığı nasıl da pervane oluyordu bu siyasi anlayışa. Bir kutsal ittifak kurulmuştu, daha demokratik bir ülke haline gelecek, AB'ye girecek, sadece ülkeye de değil, bölgeye de huzur ve özgürlük getirilecekti. Uzatmayayım, hemen her gün orasından burasından yorumlamaya çalışıyoruz bu süreci. Peki sonuç ne?

Bunu da uzatmayayım, ülkenin ne hale geldiğini görüyoruz. Çok değil, bir iki gün önce de Erdoğan hatay2da ne söyledi, nasıl tehditler savurdu, biliyoruz değil mi? Ve hiç yadırgamıyoruz. Tek başına her şeyi yapabilecek bir muktedir haline geldiğini de görüyoruz.

Aradan 22 yıl geçti; Erdoğan ve cumhur ittifakı karşısında bir şeyler değişti elbet. En azından şu anda (sol) liberaller Erdoğan karşıtı bir pozisyon alıyorlar. Yanıldıklarını söyleseler de söylemeseler de... Kürt ulusalcılığını tartışmak istemiyorum. Çok baskı görüyorlar. Rahat bir gün yüzü gördükleri de yok. Yöneticileri, eş genel başkanları tutsak Karar vermeleri, ve iktidar karşısında nasıl bir pozisyon almaları konusu bu yüzden biraz sarsak. Öyle mi yapsak, böyle mi davransak, elbette çok net değiller, ''seni başka yaptırmayacağız'' dediği için belki de yıllardır içerde tutulan Demirtaş'tan farklı sesler yükseliyor;   gönül başka bir duruş beklemesine rağmen...

Ama sol liberallerin yerini şimdilerde ne yazık ki, tanıdığımızı, bildiğimizi sandığımız sosyalist dostlarımız almış. Onlar epey uzun zamandır ''insanlarımızı seçeneksiz bırakmayacağız'' mottosu adı altında bir siyasi çizgi tutturmuşlar ve ''ikisi de aynı, İmamoğlu hem imamın ve hem de zenginin oğlu, zaten ANAPLI, gerici bir patron ve CHP de...'' esip gürlüyorlar. İkisi de sermayenin partisi değil mi?

Bu siyaset yani insanımızı seçeneksiz bırakmama sözleri sonuç verse, hadi anlayabilmek mümkün. Ama sonuç vermeyeceği baştan belli değil mi? AKP'nin değirmenine su taşımaktan başka işe yaramayacağı anlaşılmıyor mu? Seçim sonuçları da bu gerçeğin karşılığı değil mi?

Hala anlaşılmıyor mu?
Bu siyasetten sola bir hayır gelmez.
Bu siyaset solu bir zamanlar liberallerin düştüğü hataya benzer bir hataya savurmaz mı?
Faşizme karşı, kötülüğün iktidarına karşı somut bir mücadeleye gözlerini kapayan bir sosyalist parti olur mu? Böyle bir parti toplumsal alanda etkisini arttırabilir mi?

Altını çizmekte yarar var; mümkün değil!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
09.02.2024- 02:25

Muhalefete muhalefet etmek çeşitli zamanlarda '' üçüncü bir seçenek yaratacağız, halkımızı seçeneksiz bırakmayacağız, biz farklı partiyiz, biz komünistiz, ne yaptığımızı biliyoruz, düzen partilerine mi oy vereceğiz'' benzeri cümlelerle savunuluyor. Parti yöneticileri de benzer şeyler söylüyor, üye ve sempatizanlardan kimileri de... Ve ilk bakışta sanki doğruymuş gibi de geliyor. Sonuçta bir sosyalist parti girdiği bir seçimde kendi stratejisine uygun bir siyaset kurup hitap ettiği kesimlerden oy istemeyecek mi, bu şekilde toplumsal alanda bir etki yaratmaya yönelik bir bağımsız siyaseti savunmayacak mı? Hakkı değil mi?

Bana göre böyle bir çerçeveye sıkıştırılmış bir yaklaşım biçimi çok büyük bir eksiklik/yanlışlık içeriyor. Çünkü güncel bir Türkiye fotoğrafını kapsam dışı bırakarak sol-sosyalist bir strateji çizebilmek ve o stratejinin doğru olabileceğinden dem vurmak mümkün değildir. Çünkü Türkiye artık normal bir ülke değil. Uzunca bir zamandır normal olmayan bir karanlık zeminde yol alıyor   Türkiye. Adını çok önce koymuştuk. AKP'nin sıradan bir burjuva partisi olmadığını söylemiştik. Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 yıllık iktidarında güçlendikçe devletin tüm kurumlarını bir şekilde kendine bağlayıp   demokrasiyi, özgürlükleri ve anayasayı da bir kenara bırakarak tek muktedir haline gelmesi gerçeği karşısında   sol, sosyalist bir mücadele, sol sosyalist bir siyaset   bu gerçeğe gözlerini kapayarak yol alamaz ve toplumsal alanda hiçbir etki yaratamaz. Sol, sosyalist mücadele bu yeni rejimi geriletecek ve gerektiğinde sandıkta yenilgiye uğratacak bir siyasi konumlanışı merkeze almak zorundadır. Böyle bir zorunluluğun ayırdına varmadan kurulacak bir ''farklı seçenek yaratma'' siyaseti toplumsal alanda ve özellikle   sola dönük kesimlerde de bir öfkeye yol açacağı o kadar açık ki...


Şöyle bağlayayım: Tek adam rejimini doğrudan ve somut bir biçimde karşısına almayan bir sosyalist siyaset Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın ekmeğine yağ süreceği gibi ve aynı zamanda toplumsal alanda hiçbir olumlu etki yaratamayacak ve dahası güç kaybına uğrayacak ve üçüncü olarak belki tamamı değil ama bir kısım üye ve sempatizanlarının da yanlış biçimde koşullanmasına yol açacaktır.




Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]